Bu nasıl habercilik?
Yıldırım hakkında karar açıklandığında 2.5 saat boyunca kanalları dolaştım, bir tanesi haberin detaylarını veremedi. Avustralya Açık var, Galatasaray ile Vakıfbank muhteşem bir maç oynadı; doğru dürüst bir yazı okudunuz mu!
- Futbol Haberleri
- 23 Ocak 2014, 00:06:52, Güncelleme: 23 Ocak 2014, 00:09:01
Türkiye'de, lig maçları iki haftadır oynanmıyor. Yani, şu 'futbol' denen illetten kurtulmak için bütün gazetelerin bir fırsatı var. Şu anda dünyanın en büyük tenis turnuvalarından biri, Avustralya'da yapılıyor. Avustralya'da yapılmasının, Türkiye açısından cazibesi şurada: 'Türkiye'de sabah 10' dediğinde, orada maçlar bitiyor. Yani benim gazetecim, mahmur mahmur gözlerini ovuşturarak işine geldiği anda; bütün malzeme elinde... 'İnternet' diye bir şey var. İsterse maçları da seyredebilir. İsterse bütün yazıları bulabilir. Reuters'tan, Associated Press'ten, şuradan buradan bulabilir. Sabah gazetesini açıyorum; tam sayfa Semih Şentürk röportajı... Semih Şentürk'ün, tam sayfa beni ilgilendiren ne sözü olabilir! Fenerbahçe'yle ilgili, akla hayale gelmez bir açıklama yapar; tamam...
7 YÜZ BİN KİŞİ ALINDI
Avustralya Açık Tenis Turnuvası'ndan doğru dürüst bir haber yok. NTV, altyazı ile geçiyor. Haber televizyonum benim! Bir yığın palavra röportajlar... Bir yığın atmasyon transfer haberleri... Yine 7 yüz 65 bin 890 kişi transfer edildi! Transfer sezonu başladığından beri... Bakalım; daha kaç yüz bin kişi alacaklar. Bir kişi de 'Hazır lig yok; şu diğer sporlara bir bakalım' demiyor. Galatasaray Daikin ile Vakıfbank, muhteşem bir maç oynadılar. 72 maçtır arka arkaya yenilmeyen Vakıfbank, ilk defa kaybediyordu. Galatasaray iki defa öne geçti; 1-0 ve 2-1... Vakıfbank, 3-2 aldı. Muhteşem bir maç... Hangi gazetede, doğru dürüst bir maç yazısı ya da eleştirisi okudunuz? Gözleri kör, kulakları sağır; futbol uşakları!.. Kimse alınmasın. Bunlar, spor sayfası falan yapmıyorlar; bunlar, futbol uşaklığı yapıyorlar. Geceleri, sabahlara kadar kavga çıkarıp reyting yapan televizyonlardan hiç farkları yok; kafa olarak... Zannediyorlar ki bu millet, tenis okumaz. Yazarsan okur ama ben soruyorum: Türk spor basınında, bir tenis maçını yazabilecek kaç tane adam var? Türk spor basınında, Galatasaray- Vakıfbank voleybol maçını yazabilecek kaç tane adam var? Böyle adam bırakmadılar ki!.. Peki, bu kadar futbol yazıyorsun; muhabirin var mı? Bir tane doğru düzgün futbol haberi okudunuz mu? Aziz Yıldırım hakkında Yargıtay'ın kararı açıklandığında, saat 16.00'ydı ve ben evdeydim. Saat 19.30'a kadar evdeydim ve 19.30'a kadar elimde kumanda, haber kanallarını dolaşıyorum. NTV'den başlayarak; CNN Turk, Sky Turk... Bir tanesinde haber yok! Bir futbol yazarını çağırıyorlar ya da telefonla bağlıyorlar ya da aynı avukat bütün kanalları dolaşıyor... Bu, habercilik mi? Bunları, gece 21.00'den sonra yap! Önce, haberin ne olduğunu ortaya çıkartsana... Yargıtay'ın ne karar verdiğini, hiçbir haber kanalından doğru dürüst duyamadım. Kimleri onamış, kaçar seneyle onamış, kimleri bozmuş, niye bozmuş; bunun haberi yok! Saat 19.00'da Fenerbahçe Kulübü yöneticisinin bir açıklaması alt yazıda geçiyor; 'Aziz Yıldırım, yurda dönecektir' diye... Aziz Yıldırım'ın, yurt dışında olduğunu öğreniyoruz. Saat 19.00'da ben, Aziz Yıldırım'ın yurt dışında olduğunu öğrendim! Üstelik, Maldiv Adaları'nda ya da Phuket gibi ulaşılmaz bir yerde değil; Fransa'da! Türkiye'nin hiçbir haber kanalı, saat 16.00'dan 19.30'a kadar Aziz Yıldırım'ın nerede olduğunu bilmiyor ve ona ulaşamıyor. Bu nasıl habercilik ya! Hayatın futbol, hayatın Fenerbahçe... Bütün her şeyini; tirajını, reytingini Fenerbahçe'ye bağlamışsın ama Aziz Yıldırım'a ulaşabilecek bir tane muhabirin yok! Ayıptır ya! Muhabirsiz gazetecilik olur mu? Olursa da işte böyle olur! Spor spikerinin karşısına birini oturtuyorlar; ahkam kesiyor. Haberi bilmeden, ne diye ahkam kesiyorsun arkadaş!
HERKES PALAVRA ATIYOR
Yargıtay'ın kararı kesindir ve yürürlüğe girer. Yapılan itirazlar, onu durdurmaz. Meclis'ten yeni bir kanun çıkmadığı sürece; Aziz Yıldırım geldikten sonra, en geç 10 gün içinde hapishaneye girecek. Bunun başka yolu yok. Yargıtay'ın kararına itirazın bir tek yolu var; tashihi karar. Tashihi karar da yürütmeyi durdurmaz. Tashihi karar için: 1- Savcının başvurması lazım ki kararın onanmasını isteyen savcı; mümkün değil. 2- Bütün bu dava sırasında hiç adı geçmeyen bir yeni belgenin, kanıtın sunulması lazım. 'Siz, bu kararı verdiniz ama böyle de bir görüntü var.' Hayır; böyle bir şey de yok. Bunu dahi söyleyemediler; 2.5 saat boyunca!.. Yani hukuksal usul durumu, -bırak esası- hukuksal usulü söyleyecek bir tane hukuk adamı, bir tane gazeteci bulamadılar.
KARAR BUGÜN NİYE ÇIKTI!
Herkes palavra atıyor; 'Öyle diyebilirsek de, böyle diyebilirsek de...' Böyle bir şey olur mu ya! Yargıtay'ın kesin kararı üzerine, hâlâ 'denebilirse, olabilirse, dönebilirse' diye yorumlar... Böyle bir şey yok. Otur, tartış; 'Yargıtay bu kararı, bunca zamandır vermedi de niye bugün verdi?' Ama bunun saati, 21.00... Saat 16.00'dan itibaren, önce vereceğin şey haber... Aziz Yıldırım nerede? Ondan sonra, Olgun Peker nerede? İlhan Ekşioğlu nerede? Onları bul; onları konuş. Ellerinde üç tane telefon numarası, bir tane avukat... Ondan sonra da bir şey bilmeden ahkam kesen gazeteciler! Türk medyası da böyle, zavallı halde...
ZEMİN HAZIRLIYORLAR
Mancini, açıklamalarıyla da gündemde kalmaya devam ediyor. Juventus maçından önce "Juventus'un turu geçme şansı yüzde 80" demişti. Son verdiği röportajda da "Takımım daha zayıftı ama turu geçtik. Futbolda bu tür sürprizler var" dedi. Bu bir taktik mi; yoksa Galatasaray'ı olduğundan daha zayıf mı görüyor?
Chelsea hezimetine zemin döşüyor.
O zaman, Juventus maçı öncesi de aynı taktiği uyguladı.
Bunu yaptığı zaman, kendi kârlı çıkıyor. "Ben, yüzde 80 favori bir takımı eledim" demeye getiriyor. Öteki taraftan; Juventus, Galatasaray'ı rezil etseydi, 'Ee yüzde 80 favoriydi zaten. Bu sonuç da normal' diyecekti. Ama Galatasaray eleyince; 'Bunu ben yaptım' oldu. Aynı şeyi, Chelsea'ye yapıyor şimdi... Chelsea, Galatasaray'a 5 atarsa; 'Zaten buraya gelmemiz tesadüftü. Juventus'u, güç bela geçtik' diyecek. Chelsea'yi geçerse; 'Bu felaket rezil takım, benim deham sayesinde tur atladı' diyecek. Bu, basit bir antrenör taktiği... Ben, 1957'den beri bunları yemiyorum artık. Yani 'hayvan terli; yemez' diye bir laf var ya!.. Mancini; Türk kamuoyunu, Türk medyasını geri zekâlı zannediyor. 'Onlarla oynarım' zannediyor; sallıyor. Bir ölçüde de haklı; 'Sen ne diyorsun Mancini Efendi!' diyen bir tane yazı okumadım. Adam dalga geçiyor. Mancini, Türk spor medyasıyla dalgasını geçiyor.
UMURUNDA DEĞİL
Galatasaray'ın, Avrupa'da önemli bir marka olduğu ve kadrosunda birçok yıldız bulunduğu gerçeğini görmezden gelmiş oluyor bir noktada...
Galatasaray, umurunda değil. Aziz Yıldırım'ın, Fenerbahçe nasıl umurunda değilse; Mancini'nin de Galatasaray umurunda değil. Çünkü Galatasaray'da; öyle futboldan habersiz, öyle kendi reklamına düşkün bir başkan var ki... Birbirlerini bulmuşlar!..
YÜREKTEN ALKIŞLADIM
Lokomotiv Kuban maçında yaşananların ardından Galatasaray Kulübü ile taraftarlar karşı karşıya kaldı. Karşılıklı verilen sert mesajlarla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Ergin Ataman, bana göre 'yılın fair-play ödülünü' alabilecek bir çıkış yaptı. Kendi seyircisine kafa tutup, bir medya mensubunu savundu. "Ona küfür edemezsiniz; bu küfürlere devam ederseniz, ben Galatasaray'ı bırakırım" dedi. Ardından da Galatasaray Yönetim Kurulu, -Ünal Aysal başta- gerçekten, ilk defa yürekten alkışladığım bir açıklama yaptı. "Bu olaylar devam ederse, basketbol şubesinin hedefini küçültürüz; hatta basketbol şubesinden vazgeçeriz" dedi. Türk spor tarihinde atılmış, sporda şiddetle mücadele edecek en önemli adımdır bu... Kanunla falan değil; kulübün kendisi, kendi antrenörü ve kendi yöneticisi, taraftara 'kendine gelmezsen, bu iş biter' dedi. Bu, muhteşem bir olay...
PEŞİNE TAKILMIŞLAR
Medya, bunun hakkını kesinlikle veremedi. Çünkü medya, bu ülkede olup bitenlerin farkında değil... Neyin farkında ki!.. Aziz Yıldırım'ın peşine takılmışlar. Arkasından da Galatasaray Yönetim Kurulu, o bildiriyi yürürlükten kaldırdı. Neden? Çünkü bunlara, o küfürleri eden çapulcu çetelerinden baskı geldi ve Galatasaray Yönetim Kurulu, o çapulculara boyun eğdi. Yaptığı muhteşem çıkışı, geri aldı. Türkçede bunun karşılığı; tükürdüğünü yalamaktır. Ama Ergin Ataman, duruşunu sürdürüyor. Şu anda Türkiye'de en saygı duyduğum kişi, odur.
Editör: Bülent CAN
DİĞER HABERLER
-
Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu'nun bugün gerçekleştirdiği toplantıda hakkında istifa edeceği yönünde iddialar ortaya çıkan TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'na destek kararı çıktı. -
MLS ekiplerinden Inter Miami'de flaş gelişmeler yaşanıyor. Arjantinli yıldız Lionel Messi'nin formasını terlettiği takımın başına Javier Mascherano getirildi. İşte detaylar... -
FIFA kokartlı hakem Cansu Tiryaki, UEFA 19 Yaş Altı Kadınlar Futbol Şampiyonası B3 Grup müsabakalarında görev yapacak.