Çakır başarılıydı

Cüneyt Çakır eleştiriliyor ama çaldığı düdükler ve gösterdiği kartlarda yanlışlık olduğunu düşünmüyorum. Yanlışı; son 20 dakikadaki yorumuydu. Fenerbahçeli bir hakemi Fenerbahçe maçına, Galatasaraylı bir hakemi Galatasaray maçına verirseniz o hakemleri güç durumda bırakırsınız

Büyük bir çekişmeye sahne olan ve 3-3 biten Fenerbahçe-Beşiktaş derbisine, hakem Cüneyt Çakır'ın kararları damga vurdu. Çakır iki cepheden de eleştiriler aldı. Siz verdiği kararlar
için neler söyleyeceksiniz?
Cüneyt Çakır'ın performansını genel anlamı ile iyi buldum. Çakır eleştiriliyor ama çaldığı düdüklerde ve gösterdiği kartlarda yanlışlık olduğunu düşünmüyorum.
Çakır'ın yanlışı, son 20 dakikadaki yorumuydu.
Bu yorum:
1- 'Maçın berabere bitmesini istiyor' havasında olduğu izlenimi yarattı.
2- Fenerbahçe mağlup durumdaydı.
Oyunu Beşiktaş yarı sahasına aktaracak yorumlar yaptı ve Fenerbahçe'yi daha fazla yıpratacak yorumlardan da çekindi.
Son dakikalarda yanlışı; çalmadığı düdükler, göstermediği kartlar ve de ikili mücadelelerdeki tercihlerinin Fenerbahçe lehinde olmasıydı.
DAMGA VURMAK KOLAY
Pozisyonları biraz daha yakın çekime alırsak; özellikle Necip'in gördüğü kırmızı kart maçın kırılma anı gibiydi. Çakır, 'İki takımı eşitlemekle' suçlandı.
En çok tartışılan konulardan bir tanesi, Necip'in gördüğü ikinci sarı kart... Buradaki tartışmanın esas sebebi; Fenerbahçe stadında, Fenerbahçe'den bir oyuncuyu, 30. dakikada attıktan sonra, herkesin, 'Bir Beşiktaşlı oyuncuyu ne zaman atacak?' diye beklemeye başlaması...
Üstelik Cüneyt Çakır, Fenerbahçeliliğiyle bilinen bir hakem...
Bir parantez açayım: Aslında Merkez Hakem Komitesi'nin bu haftaki en büyük yanlışı bu bence... Bir Fenerbahçeli hakemi, Fener maçına; Galatasaraylı olduğu bilinen bir hakemi, (Hüseyin Göçek) Galatasaray maçına verdiğiniz zaman, o hakemleri güç durumda bırakırsınız.
O hakem en inandığı kararda bile, 'Versem, acaba Galatasaraylı da ondan, Fenerbahçeli de ondan bu kararı verdi diye düşünürler mi?' şüphesine düşer.
Herkes 'Beşiktaş'tan kimi atacak!' diye bekliyor. Böyle beklendiği zaman, bir damga yapıştırman da kolaylaşıyor.
Uzman hakemlerimizin bütün yorumlarını okudum. Gözünle görüyorsun.
Necip, Caner'in formasından çekiyor. Caner de Necip'in formasından çekiyor. Herkes buna takılmış. 'İkisi de birbirinin formasından çekiyorlar; o zaman niye Necip'e sarı kart var da Caner'e yok!' Şu sebepten yok: Caner topla atak yapan adam. Tıpkı bir hafta evvel, Emenike'nin golle sonuçlanan atağını yapıyor.
Çizgi bir yanında, rakip savunma adamı Serkan öbür yanında...
Hatta Serkan maçtan sonra, "O anda kırmızı kart görme pahasına, Emenike'yi dışarı atmalıydım" dedi. İşte onun 'Yapmalıydım' dediği hareketi, Necip aynen yaptı.
Erman hocamla, Ahmet Çakar hocamla, 'İkisi de formadan çekti' diyen herkesle o pozisyonu seyretmeye hazırım. Necip'in topla uzaktan yakından alakası yok. Topa hamle yaparken Caner'in formasından çektiği için sarı kart görmüyor; omzu ve vücudu ile Caner'i resmen taca çıkarıyor ve bu esnada topla alakası yok. Bir hafta evvel gol olan bir akını engelliyor. Bu ne? Gelişmekte olan bir akını engellemenin cezası, sarı karttır. Kitapta yazıyor. Caner'i iterek taca çıkarıyor.
Caner de bekken, bunu defalarca yapıyor.
Hiçbirinde sarı kart görmüyor! O ayrı...
Ama Necip, topla oynamayı bırakıp Caner'e yüklendi ve Caner'i taca çıkardı. Bunun adı sarı kart...
Fenerbahçe'nin "1 golümüz, 2 penaltımız verilmedi' şeklinde bir iddiası var. Oradan devam edebiliriz. Doğru bir tespit mi?

Motta'nın, ellerini göğsüne kapadığı pozisyonun penaltı ile uzaktan yakından alakası yok. Bu iki pozisyona birden 'Penaltı' diyenler, kendi kendilerini inkar ediyorlar.
Adam karşında; top da sana doğru geliyor.
Senin de iki kolun var. Yapacağı iki şey var. Kollarını arkaya saklamak ki futbolcular bunu yapar. Ya da kollarını öne saklamak.
Mustafa Pektemek, açık seçik, kollarını arkaya doğru çekerken top çarpıyor. Öbüründe Motta'nın kolları kapalı...
Bunlardan birine 'Penaltı' diyorsan, öbürüne 'Penaltı' deme hakkın yok. Kendinle çelişkiye düşersin. Ben o zaman sorarım: Hocam, bu adam kolunu nereye koysun? 'Önüne koysa penaltı, arkaya saklamaya çalışsa penaltı' diyorsun! Yani sahaya kolsuz mu çıksın futbolcular! Ya da böyle, koli bandıyla kollarını vücuda mı yapıştırsınlar!
Yani, bu kadar mı kendi içinde çelişkili yorumlar yapılabilir! Ya biri doğru, ya öbürü...
Burada ikisinde de hakem, Beşiktaş lehine yorum yaptı. İkisinde de 'oyuncular, kolunu saklamak isterken top çarptı' yorumunu yaptı. Bu yoruma da kimse, fazla itiraz edemez.
F.Bahçe'nin geçerli sayılmayan golünde; Kuyt, Tolga'ya dokundu mu, dokunmadı mı?
Dokunuyor. Kalecinin dokunulmaz olduğu bölgede dokunuyor. Azı falan yok; adamın suratına doğru elin gittiyse...
Emenike ile Sivok arasındaki pozisyon... Emenike kafa attı mı? Sarı kart yeterli mi?
Sarı kart fevkalade doğru... Emenike, Sivok'un üzerine yürüdü. İter gibi de yaptı; fakat kendisini son anda kontrol etti. Orada bir kafa atma yok; orada bir itişme var. Bundan evvel; kafa kafaya gelmiş, horoz gibi diklenmiş futbolcuların sarı kart bile görmediğini biliyoruz. Çünkü vurma, darbe değil.
Karşı karşıya horozlanma...
Orada ben olsam Emenike'ye sarı kart gösterirken bir sarı kart da Sivok'a çıkarırdım.
Sivok da o darbeyi yemediği halde, Emenike'ye attırmak için kendini yere attı. Bunu yapan da Beşiktaş'ın kaptanı!..
Beşiktaş'ta kaptan bandını taşımak, Baba Hakkı'nın bandını taşımak çok önemli bir şey... O takım kaptanı, Baba Hakkı olsaydı, Sivok'u oyundan atardı. Baba Hakkı'nın böyle eylemleri var çünkü... Sivok'u oyundan atardı; 'Sen Beşiktaş formasına layık değilsin' diye... Rakibini oyundan attırmak için hakemi aldatıyorsun. Bu Beşiktaş'a yakışmaz.
Beşiktaş geleneğine yakışmaz. Ben başkasını bilmem. Baba Hakkı'nın bandını takan adamın sporcu olması lazım. Sivok, kafayı yemiş gibi kendini yere attı.
YANAL 5, BiLiC 0

Sizce maçın adamı kimdi?
Bu maçın adamı yoktu. Yani, maça ağırlığını koyan yoktu. Maçın yüz karası vardı; Fernandes...
Çakır, Yanal ve Bilic'e kaç puan verirsiniz?
Cüneyt Çakır 6. O da son 20 dakikadaki Fenerbahçe yorumları yüzünden... Yoksa alacağı puanı 7'ydi. Ersun Yanal 5. Yanal'ın bir şey kattığı yok maça... Mancini'nin, Manchester City'yi şampiyon yaptığı gibi gidiyor. Fenerbahçe ahım şahım top oynamadı. Bilic hediye etti.
Bilic 0... 1 bile vermem Bilic'e...
F.BAHÇE'NİN ADINDAN KORKUYORLAR
Öte yandan eksik olduğu dakikalarda bile Fenerbahçe, daha baskılı ve daha istekli göründü.
-Maçı, Fenerbahçe'ye hediye eden Bilic... Hiç lamı cimi yok. Türkiye'deki bütün antrenörler; bunların içinde Fatih Terimde var, bunların içinde Fenerbahçe'nin kupa ve ligde oynadığı bütün takımların hocaları da var, istisnası yok, bunların hepsi Fenerbahçe'nin adına mağlup oluyorlar. Yani, sahaya yenik çıkıyorlar.
Söylemekten dilimde tüy bitti. Matematik konuşuyorum; futbol değil. Diyelim boksörsünüz, diyelim savaşıyorsunuz; meydan muhaberesi yapıyorsunuz, komutansınız.
Yani bir bireysel mücadele, bir de takım mücadelesi yapıyorsunuz. Kazanma taktiğinizi neye göre yaparsınız? Rakibin bir yanı zayıf, bir yanı kuvvetliyse...
Boksta; diyelim ki sol tarafı zayıf... Solundan mı yüklenirsiniz; kuvvetli olduğu sağından mı yüklenirsiniz? Savaşta, düşmanın zayıf olduğu solundan mı saldırırsınız; kuvvetli olduğu sağından mı saldırırsınız; kazanmak istiyorsanız! Çok basit bir taktik bu...
Bunları sana sorduğum için utanıyorum. İlkokul çocuğuna sorsan bilir. Şimdi aynı ilkokul çocuklarına soruyorum:
- Fenerbahçe'nin kuvvetli yanı neresi?
Orta sahasından başlayarak golcüleri...
- Fenerbahçe'nin zayıf yanı neresi?
Kalesinden başlayarak savunması...
- O zaman Fenerbahçe'yi yenmek istiyorsan, maçı nerede oynaman gerekir?
Tekrar söylüyorum: Bir ilkokul dördüncü sınıf öğrencisi kafasıyla cevap ver bana... Bir spor yazarı olarak değil...
Ama Fatih Terim dahil Türkiye'deki bütün hocalar, Fenerbahçe korkusundan maçı kendi sahalarında oynuyorlar. Yan toplar, yan toplar, kaleciye paslar, yan toplar, yan toplar...
Burası Fenerbahçe'nin istediği yer.
Fenerbahçe'nin idealindeki yer.
Fenerbahçe'nin antrenörleri Aykut Kocaman, Ersun Yanal yalvarsa 'Aman burada siz oynayın, top çevirin' dese, ancak böyle olur.
Fenerbahçe maçını, Fenerbahçe'nin sahasında oynayacaksın. Çünkü Fener, tonla hata yapan bir savunmaya sahip... Pres yaptığın zaman, Fener savunması top çıkaramaz.
İki toptan birini çıkaramaz; kaparsın.
Bu gerçeği, nasıl oluyor da 'Ben antrenörüm' diyen bir adam göremiyor; ben inanamıyorum.
Korku bu kadar mı yüreklerini dağlamış, gözlerini kör etmiş bu adamların...
Fenerbahçe bugün 9 puan farkla öndeyse, rakiplerinin korkaklığından... Fenerbahçe, 9 puan önde olacak bir futbol oynamıyor.
Niye son dakikalarda durmadan gol atıyor Fenerbahçe; bir düşün bakalım! Tesadüften, şanstan değil. Fenerbahçe maçı sonuna kadar bırakmıyor; ona itirazım yok ama son dakikalara gelindiğinde öbürleri gözü kara kapanıyorlar da ondan... O son dakikalarda rakip takımın, bırak santranın ötesinde, orta sahada bile bir adamı yok! 11 oyuncu, kendi 18'inde toplanmış! Böyle savunma olur, zannediyorlar. Olmaz!

ORTAYI PARSELLEMiŞ

Fenerbahçe'nin o kadar çok gol atacak adamı var ki... Bunları pozisyondan uzak tutacaksın.
Bunun yolu ne; topu öbür sahada tutmak...
Fenerbahçe topu kaptığı zaman; Fatih Terim'in Galatasaray'ı dahil, Mancini'nin Galatasaray'ı dahil, tüm takımlar geriye doğru çekilmeye başlıyor. Orta sahada adam yok!
Fenerbahçe vuruyor, rakip savunma çeviriyor; dönen top gene Fener'e gidiyor. Çünkü orta sahada adam yok. Orta saha parsellenmemiş.
18'e doğru sürüler halinde koşmayı savunma zannediyorlar! Korkudan çünkü... Korku dağları bekliyor da ondan...
Fenerbahçe 10 kişi... Sen iki dakikada iki gol atıp, devreyi de önde bitirmişsin. Adamları moral bakımından yıkmışsın. Bilic yürekli olsaydı, ikinci devre o maç 5'e, 6'ya giderdi.
Galatasaray, 10 kişi kalmış Real Madrid'in B takımına niye yenildi? Ne diyor Amrabat: "Devre arasında Mancini bize, 'Rakibi geride bekleyin' dedi!" Aynen Bilic de öyle demiş ki 10 kişilik Fenerbahçe'ye karşı Beşiktaş, rakibi geride bekleyerek başladı. 'Gel' dedi Fenerbahçe'ye! Kendi seyircisi de orada...
Coştukça coştu Fenerbahçe...
Yani Bilic yesin içsin, dua etsin ki ediyordur adım gibi eminim; maç 3-3 bitti. Dünden razıydı Bilic... Birinci devre 3-2 bitmiş; rakip 10 kişiyken devre arasında Bilic'e '3-3'e razı mısın?' diye sorsalar; 'Razıyım' der, takımı yükler, Ümraniye'ye götürürdü!
Böyle olunca da Fenerbahçe 9 puanı, 18 puana çıkarır, rahat rahat şampiyon olur.
Çünkü herkes Fenerbahçe'ye puanları ikram ediyor.
Dört deplasman takımı; 8 puan. 2 puan da Beşiktaş; 10 puan... Şu son maçlar da Fenerbahçe'ye armağan edildi. Ödleklik yüzünden, kapanmak yüzünden... Düş 10 puanı, puan cetvelinde... Lider Kasımpaşa olur.
Şu Galatasaray bile önüne geçer Fener'in... Sadece son 5 maçta, rakiplerin armağan ettiği puanlardan söz ediyorum.
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.