Lucescu, Türkiye'deydi. Beşiktaş ve Galatasaray ile iki hazırlık maçı yaptı; ikisini de kazandı. Geriye de "İki şampiyonluğumuzu Fenerbahçe'ye karşı kaybettik ve bu konuyla ilgili kafamda birçok soru işareti var" açıklaması kaldı. Eski defterler yeniden açılmış görünüyor; siz ne düşünüyorsunuz, Luce'nin Galatasaray ve Beşiktaş'ın başında kaybettiği iki şampiyonlukla ilgili?
İTALYA LEKELENMEZ
Lucescu dua etsin, ben bu ülkenin Dışişleri Bakanı değilim; giriş vizesi vermezdim. Türkiye'ye girmesine izin vermezdim. Türkiye'ye söven adamın, ne işi var Türkiye'de!.. Çok haklı olabilir. "Benim iki tane şampiyonluğumu çaldılar" tamam... İtalya'da çalınan şampiyonluk olabilir. Bir hakemi ayarlasın ve şampiyonluğu çalarsın. Ama 'bir hakemi ayarladın' diye İtalya lekelenmez. İtalya'da neler oldu; ne hakem skandalları yaşandı. Türkiye'nin "Çavuşesku Romanyası'na döndüğünü" söyledi bu adam! Benim ülkeme, benim memleketime, bundan daha ağır nasıl küfür edebilir! Baroni'ye "Üzerinde ay-yıldız olan Galatasaray formasını nasıl beline takarsın!" diye diye bas bas bağıran Ünal Efendi, Türkiye'ye söven Lucescu'yu Florya'da baş tacı gibi ağırlıyor. Perhize bakın, lahana turşusuna bakın ve bunu bir tane gazete yazm ı - yor! 'Bu ne çelişkidir Ünal Efendi!' diye bir gazetede okudunuz mu! 'Sen Türk bayrağına bu kadar hassassın, 'beline bağladı' diye kızıyorsun. Bu adam Türkiye'ye sövdü! Bağrına basıyorsun, sarmaş dolaş resimler çektiriyorsun, Florya'da ağırlıyorsun, yemekler, maçlar, bilmem neler... Meğer sen, Türk bayrağına ne kadar hassasmışsın!' diyen var mı? Böyle medya, böyle Ünal Aysal, öyle Aziz Yıldırım!..
Florya'daki isimler de dikkat çekiciydi. Aysal'ın yönetimden gönderdiği Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak, Lucescu ile yenilen yemeğe eşlik etti. Bu yakınlaşma ile ilgili ne düşünüyorsunuz?Ünal'ı tanıdığımı zannediyordum; artık tanıyamıyorum. Ünal her şeyi yapabilir. En ufak bir menfaat seziyorsa, bu menfaat; bir gazetede resminin çıkması, bir gazetede haber olması dahil olabilir.
EN KİBAR, EN CENTİLMEN
'Ben, Abdurrahim Albayrak ve Ali Dürüst'le bir yemek yersem, bu haber olur. Hadi yemek yiyeyim' demiştir; hiç şüphe etmem. Ünal Aysal cephesi böyle... Ali Dürüst; tanıdığım en iyi, en kibar ve en centilmen Galatasaraylılardan biridir. Bir de Galatasaray gelenek göreneklerini de iyi bilir. 'Galatasaray başka bir şey, benden hazzetmeyen Ünal Aysal başka bir şey' der. Abdurrahim Albayrak deyim yerindeyse, Galatasaray'a tapan birisi... Kim olduğu, ne yaptığı; hiç önemli değil. Bütün gücüyle Galatasaray'a hizmet etmeye çalışır. 'Bu adam senin kelleni kesti'; 'Önemli değil. Maksat Galatasaray...' O kadar saf ve temiz bir Galatasaraylı Abdurrahim... Bu yüzden hiç şaşırmadım o sahneye...
Galatasaray, Mancini'ye yardımcı olması için futbol direktörü arıyor. Mustafa Denizli, Bülent Korkmaz, Cüneyt Tanman, Can Çobanoğlu gibi isimler konuşuluyor.Galatasaray'ın futbol direktörü var. Galatasaray'ın futbol direktörü, Ünal Aysal!.. Günde 8 kere konuşan, Florya'dan hiç çıkmayan, futbolcuları kenara çekip prim pazarlığı yapan, Fatih Terim 'İstemem' dediği halde transferler yapan, Fatih Terim 'Ben bunları istiyorum' dediği halde onların hiçbirini almayan, Galatasaray'ı tamamen keyfine göre yöneten bir başkan varken 'Futbol Direktörü' unvanı ile orada oturup da para alacak olanlara şöyle bir şüphe ile bakacağım! Bunların içinde yakın arkadaşlarım var: Mustafa Denizli ve Can Çobanoğlu gibi... Bu Ünal Aysal'a giderlerse çok şaşarım. Çalışılır ama çok sağlam bir sözleşme ve ağır bir tazminat maddesi ile; 'Ünal Aysal'ın en ufak bir müdahalesinde bu sözleşme feshedilir ve 4.7 milyon euro'dan az olmamak üzere tazminat ödenir' diye...
***
ROL MODELi YILDIRIM
Fenerbahçe-Galatasaray maçının yankıları da devam ediyor. Son olarak Aysal, "Bazı kulüpler Galatasaray kompleksiyle yaşıyor. Saracoğlu'ndaki görüntüler bize karşı beslenen düşmanlığı ortaya koymuştur" dedi. Bu tür açıklamaları nedeniyle Fenerbahçe cephesi suçlanırdı ama roller değişmiş görünüyor!Ünal Aysal, Aziz Yıldırım'ın yolunda da ondan... Kendine rol model olarak Aziz Yıldırım'ı seçmiş; konuşuyor. Büyük bir hızla ilerliyor. Bu tahrikler daha da devam edecektir. Bu konuşmanın arkasından da kulübün sitesinde, zehir zemberek bir bildiri yayınlandı. Aslında bunların sorumlusu, İstanbul Cumhuriyet Savcısı... Bak; ismen konuşuyorum. Türkiye'de bir Futbolda Şiddet Yasası var. Fazıl Say, 10 aya niye mahkum oldu; Ömer Hayyam'ın dizelerini retweet ettiği için... Kendi tweet'lememiş; bir takipçisi göndermiş, o da retweet etmiş. Suçu ne; Bir inanç grubunu, bir başka inanç grubu ile birbirine düşürmek; yani bölücülük yapmak... Fazıl Say mahkum olmuşken, Futbolda Şiddet Yasası'nı alenen ve resmen ihlal edenlere karşı Cumhuriyet Savcısı, soruşturma dahi açmıyor! Şükrü Ergün'ün basın toplantısı suç, Ünal Aysal'ın sözleri suç... Galatasaray Resmi Sitesi'nde yayınlanan açıklama suç... Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarlarını birbirine düşürmeye, katliama sevk eden açıklamalar... Artık unuttuğumuz Kayseri ve Sivas olaylarını yeniden yaşatmaya yönelik suçlar bunlar!.. Hem de bu suçlar ne zaman işleniyor; Türk medyasının 'İşte özlediğimiz sahneler, işte bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi böyle bitmeliydi' dediği, dünya güzeli sahnelerden sonra...
GÜNDEM DEĞİŞTİRDİ
'Bu maç böyle oynanmışken, hâlâ bu aptal deplasman yasağı devam eder mi?' dediğimiz günlerde gündemi değiştirmek, Fatih Terim'in gönderilmesine ve Fenerbahçe mağlubiyetine yönelik öfkeyi, Fenerbahçe'ye kanalize etmek için İstanbul'a nifak tohumları ve Arena'da oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe maçına katliam tohumları ekecek açıklamalar yapılıyor; İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'ndan çıt yok! O zaman bu yasa niye çıktı Sayın Savcı? Elinize alıp okudunuz mu? Bir Futbolda Şiddet Yasası'nı okuyun, bir de Fazıl Say'ı mahkum eden kararın gerekçesini okuyun ve bana 'Hıncal, bunların arasında fark var. Onun için biz dava açmadık' deyin. Kötüye gidiyor. Savcılar görevlerini yapmadıkları için İstanbul'da bir Fenerbahçe- Galatasaray katliamı yaşanacak. Bugünden söylüyorum. Öyle tahrik var çünkü... Fenerbahçe de boş oturmuyor üstelik... Orada da bir takım şeyler var.
Onlar da köpürtüyorlar!..Tabii... Abdullah Kiğılı gibi en akıllı, en kucaklayıcı bildiğim adam Murat Özaydınlı ağzıyla konuşmaya başladı. Nereye gittiğimizin göstergesi... Bunu bir tek savcılar görmüyor!
***
G.SARAYLILAR NE ZAMAN UMUTLANACAK!
Basketbol takımında da enteresan sonuçlar var. Büyük yatırımlar yapıldı ama bir türlü istikrar sağlanamıyor. Telekom'a yenildi; ilginçtir, ardından Bayern Münih'i yendi, geldi ligde Banvit'e mağlup oldu. Alınan sonuçlar ve Ataman'ın oyuncularını protesto eden hareketleriyle ilgili neler söyleyeceksiniz?Ergin Ataman bu takıma doğru dürüst basketbol oynatmıyor, açık. Ağabeyimin (Öcal Uluç) kullandığı ve bayıldığım bir terim var: "Galatasaray basketbol değil, sallabol oynuyor" diye. Topu alan sallıyor. Bayern maçındaki gibi sallananlar girerse 'Galatasaray muhteşem oynadı, kazandı' diye yazıyor bizim eleştirmenlerimiz. Çok güzel basketbol eleştirmenlerimiz var çünkü; yayıncı kuruluşun yorumcuları dahil. Ama sallananlar girmezse; Banvit, Telekom maçında olduğu gibi hemen 'Vay Galatasaray döküldü, Ergin Ataman küstü' oluyor! Basketbol bir oyun; Galatasaray'ın oynadığı oyun, New York'un sokak basketbolu... Koş koş at... Biri gidiyor atıyor, biri gidiyor atıyor. Tuttu tuttu, tutmadı tutmadı! Galatasaray'ın kazandığı maçların skoruna bakmanıza gerek yok. Üçlük oranlarını versinler size; Galatasaray'ın maçı nasıl kazandığını ya da kaybettiğini söylersiniz. Sadece üçlüklere bakarak 'Bu maçı Galatasaray açık ara kazanmıştır' dersiniz; çünkü o zaman, 10'da 8 üçlük atış atmışlardır. 'Galatasaray hezimete uğradı' dersiniz; çünkü o zaman Galatasaray 19'da 2 üçlük atmıştır. Bu kadar basit! Galatasaray'ın oynadığı basketbol, bu kadar basit ve bu kadar ilkel... Bunun sorumlusu Ergin Ataman. Ergin Ataman kızmakta haklı; çünkü bu adamlar tam paralı askerler... Canları isterse oynuyorlar; canları istemezse oynamıyorlar. Ergin de içlerinde olduğu için bunun farkında... Al birini vur ötekine...
TRABZON ADIM ATIYOR
Beni üzen şey şu: Türkiye'nin en aklı başında basketbolcularından ve basketbol yöneticilerinden biri olan Lutfi Arıboğan, Galatasaray'ın CEO'su... Benim 40 yıllık arkadaşım. Lutfi'ye diyorum: "Nasıl tahammül ediyorsun? Yani sen başındayken Galatasaray böyleyse; ben ne zaman umutlanacağım Galatasaray'dan, bir Galatasaraylı olarak?" Ya da kapayın bu şubeyi, 'Olmuyor' diye... Elin paralı askerlerine dolar yağdırmak için kulüp kurulmaz. Böyle şey olur mu!.. Fenerbahçe, Obradovic gibi bir hoca getirdi. Sen de öyle bir hoca getireceksin; otoriter, kimsenin gözünün yaşına bakmayan... Eşek yüküyle para veriyorlar; kim ne derse desin. Ergin Ataman 'Bir beş çıkarıyor, bir beş sokuyor' deniliyor. Sakatlar sakat olmasa, takımda 12'den fazla oyuncunun yer almasına izin verilse; Ergin Ataman bir beş çıkarır, iki beş daha sokar! O kadar kadrosu var. Bunlar parayla olur. Sen bunca parayı veriyorsun; buna rağmen sahada süprüntü bir takım var ve o kulübün CEO'su Lutfi Arıboğan kardeşim!..
Geçtiğimiz haftaya damga vuran olaylardan birisi de Trabzonspor'un, TFF'ye 2010-11 sezonunun tescilinin iptal edilmesiyle ilgili başvurusuydu. Ancak 10'a karşı 2 oyla geri çevrildi.Trabzonspor, olayı CAS'a götürmek için Türkiye'deki sonucun ne olduğunu bile bile adımları atıyor. Manzara bundan ibaret...
Röportaj: Bülent CAN