Lisansı yırtılmalı!

Yanal, nasıl Caner'i kenara aldı; MHK da Erciyes maçındaki olaydan sonra o orta ve yan hakemi kenara almalı... Türk futbolunun ruh sağlığı böyle düzelir. Futbolu bilmediğinden değil yüreği yetmediğinden kırmızı kartı çıkaramadı. Hakemlerin, Fenerbahçeli futbolcuları oyundan atmaya ödleri patlıyor

Fenerbahçe'nin 2-1 kazandığı karşılaşmaya Caner'in Yasin'e tekme attığı pozisyon damgasını vurdu. Hareketin kırmızı kart olduğu konusunda herkes birleşirken hakem Halis Özkahya'nın kayıtsız kalmasını neye bağlıyorsunuz?
Türk hakemlerine çok teşekkür ediyorum. Bu hakemler, 'Biz ne yaparız da Hıncal Uluç'u mahcup etmeyiz' diye çırpınıyorlar, ellerinden geleni yapıyorlar. En az 10 defa Fotomaç'ta "İyi bir hakem, cesur bir hakem, yürekli bir hakem olsa Caner her maçta oyundan atılır" dedim. Bu defa artık hakemlerin hiçbir mazereti yok. Yan hakeme (Cem Satman) bir buçuk metre mesafede, orta hakeme 3 metre mesafede oluyor olay ve o kadar şiddetli oluyor ki yan hakem sahaya atlayıp, oyuncuların arasına giriyor, 'kavga çıkmasın' diye... Yan hakem koruma gibi kendini sahaya atıyor, üstüne vazife olmadığı halde!.. Caner öylesine çirkin, öylesine kendisini kaybetmiş ki Ersun Yanal sahaya girip müdahale etmek zorunda kaldı. Zamanında Fatih Terim'in, Emre'ye yaptığı gibi Caner'i itti. Arkasından da devrenin bitmesine bir buçuk dakika olmasına rağmen oyundan aldı.
EN AZ SUÇLU OLAN CANER

'Caner çok çıldırmıştı, kendinden geçmişti, takım 10 kişi kalacaktı. Bu yüzden oyundan aldı' görüşüne katılmıyorum. Caner çılgın falan değil... Zaten oyun durmuş, herkes oraya gelmiş, o bir buçuk dakikayı nasıl olsa çıkarırdı. Ama Ersun Yanal, Caner'e ve Fenerbahçe takımındaki bütün oyunculara önemli bir mesaj verdi: 'Bu hareketleri yaparsanız sizi bu takımda oynatmam' dedi. Yanal'ın Fenerbahçe'ye geldiğinden beri en başarılı eylemidir. 'Takımı 10 kişi bırakmaya hakkınız yok. Böyle bir rezilliğe de hakkınız yok' mesajını verdi. Şimdi madalyonun öbür tarafını çeviriyorum: Caner bu işte en az suçlu olan adam... Biz hakemlerimizle, medyamızla bir Frankenstein canavarı yaratıyoruz. 'Ondan sonra bu adam niye canavar?' diyoruz! Milli maçta 26. dakikada sarı kart gördükten sonra bir şey yapabildi mi! Adam Türkiye'de kendisine kart gösterilmeyeceğini adının Caner olduğunu bildiği kadar iyi biliyor. Onun için alabildiğine serbest, alabildiğine serazat ve aklına geleni yapıyor. Avrupa maçında da Türkiye'deki gibi olacak zannediyor, orada da sallayınca kartı görüyor ve 'Haa burada başka maç var. Burada benim hakemlerim yok' diyor. Erciyes maçındaki olaydan sonra o yan hakemin ve orta hakemin lisanslarının iptal edilmesi lazım. Ersun Yanal, Caner'i nasıl kenara aldıysa, Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Komitesi de o hakemi ve yan hakemi kenara almalı... Türk futbolunun ruh sağlığı ancak böyle düzelir. 'Ben Fenerliyim bana bir şey olmaz!' Hayır, olur arkadaş...
MARKUS BİLE İSYAN ETTİ
Erman Toroğlu kovulmuş ve 'Aman gel federasyonla aramızı açma' denilerek hakem savunmak üzere göreve getirilmiş Markus Merk bile dedi ki 'Pozisyonun tartışılır tarafı yok. Sarı kartla da alakası yok. Önceki sarı kartla da alakası yok. Bu doğrudan kırmızı kart" dedi. Merk'in "Doğrudan kırmızı kart" dediği harekete Halis Özkahya kart çıkaramadı! Futbolu bilmediğinden değil, yüreği yetmediğinden... Fenerbahçeli futbolcuları oyundan atmaya ödleri patlıyor. Onlar da Türkiye'yi dağ başı zannediyor ve öyle oynuyorlar. Webo'nun kırmızı kart görmesi gereken bir pozisyon var. Sarı kart bile çıkartmadı! O kadar hakem savunucusu Markus Merk yine dayanamadı. "Sarı kesin ama benim ölçülerime göre hareket kırmızı kartlık" diyor, hakem faul verdi geçti!.. Şimdi sen gel Fenerli futbolcu ol... Ayıp... Kayseri Erciyes için kaybettiği 1 puan altın değerinde olabilir ki Fenerbahçe 9 kişi kalsa maçı kazanabilirlerdi. 3 puan alacakları maçtan sıfır puanla çıktılar; Fenerbahçe sıfır puanla çıkacağı maçtan 3 puanla çıktı! Fenerbahçe'ye şampiyonluk yolunda ikram, Erciyes'e de küme düşme savaşında ceza!.. 'Hakem' lafıyla bağdaşıyor mu bu hareket!.. 'Hakem' lafı nereden geliyor? Adalet dağıtan adamsın sen!.. Ama yüreksiz adamdan adalet çıkmaz!
İLLA Kİ AYAK MI KIRILMALI
Fenerbahçe ile Galatasaray maçlarındaki hakemlerin uzatma tercihleri de dikkat çekiciydi. 4 dakika uzatılan maçta Fenerbahçe'nin golü 90+5'te gelirken 3 dakika uzatılan maçta Galatasaray'ın pozisyonu süre 10 saniye geçtiği için kesildi. Bu bir çelişki mi ve bu konuda artık bir standart getirilmesi gerekmez mi?
Galatasaray maçının ilk 5-6 dakikası içinde Karabükspor'a iki tane sarı kart çıkması gerekirdi. Biri daha 10. saniyede, öbürü 6. dakikada falan... Bizim hakemlerimizin asgari yarım saat, 35 dakika geçmeden kart çıkarması için ancak ayak kırılması, kafa yarılması lazım! Böyle bir şey bekliyorlar ya da kendi suratlarına tükürülmeli ve bunu yapan da küçük takım oyuncusu olmalı... Galatasaray-Karabük maçını yöneten İlker Coşkun'un son 15 dakikada çıkardığı kartlara bak; bir de ilk 15 dakika çıkarmadığı kartlara bak... Böyle bir şey olur mu? Niye son 15 dakikada o kadar kart çıkarıyorsun; çünkü ipin ucunu baştan kaçırmış! Futbolcu cin gibi... İpin ucunun kaçtığını biliyor. 10. saniyede kartı çekse iki takımın futbolcuları da 'Bugün durum biraz değişik' deyip kendine çekidüzen verecek.
***
ViCDANLARI YARALIYOR

Elin yabancı hakemi 'tak' diye kol saatine bakmadan kartını gösteriyor. Ben Dünya Kupası Finalleri'nde 45. saniyede kırmızı kart çıkarıldığını gördüm ya! Ve bir tek Türk medyası tartıştı '45. saniyede kırmızı kart olur mu?' diye... Ben oradaydım. Sadece bizim arkadaşlarımız hem tribünde tartıştılar hem sütunlarında tartıştılar. Bir hareket kırmızı kartlıksa bunun 45. saniyede ya da 45. dakikada ya da 90. dakikada olması bir şey değiştirmez. Ama bizim hakemlerimizin sanki ceplerinden para çıkıyor. Bir kartla üçüncü dakikada maçı toparlarsın arkadaş... Bu uzatmalar konusundaki dengesizlik bütün vicdanları yaralıyor. Vicdanları yaralanmayan iki kurum var: 1- Türkiye Futbol Federasyonu... 2- Türkiye Merkez Hakem Kurulu... Şimdi bir defa şunu bilin; hakem maçı 3 dakika, 4 dakika, 5 dakika uzatmıyor. Hakem o yandaki tabelayı kaldırtarak 'En az 4 dakika oynatacağım' diyor. Abartıyorum, 'Bu 9 dakika da oynatabilirim' demektir. Galatasaray maçında İlker Coşkun, 3 dakika uzattı maçı... Türkiye'deki bütün hakemler ikinci yarıda maçı 3 dakika uzatıyorlar. Altı oyuncu değişmiş, üstüne LuaLua bir buçuk dakika ayakkabısını bağladı. Ekran başında bekledik. Birisi bir buçuk dakika yerlerde yattı. Onu da bekledik. Kalecinin çaldığını geç, sadece bu ikisinin kaybı üç dakika... Altı oyuncu değişmiş, bir de o ufak tefek uzatmalar var; buna rağmen maça eklediği süre üç dakika!.. İkinci gün Fenerbahçe maçının, ikinci yarısında hiçbir şey yok; yerde yatma, pabuç bağlama falan yok, daha kaleci topu eline alıp aut noktasına giderken on saniye bile olmamışken sarı kartı dayadı alnına ve maçı dört dakika uzattı.
NİYETİ ANLAŞILIYOR
Niye Fener maçı dört dakika uzuyor da Galatasaray maçı üç dakika uzuyor: Fenerbahçe berabere de ondan!.. Tabii... Eşek değilim ben!.. Televizyon başında maçı seyredenler de değil! Herkes anlıyor hakemin niyetinin ne olduğunu... Ama bunlar her maçta oluyor. Bu hakemleri gerekirse ligin başında, ligin ortasında toplayıp, 'Kardeşim! Şu maç sonlarına bir standart getirin. Fenerbahçe'ye öyle, Karabükspor'a böyle, Galatasaray'a şöyle olmaz' desene... Hemen hemen herkes biliyordu ki maç Fener gol atana kadar oynanacak. Çünkü Fenerbahçe de gol atacağını gösteriyordu. Kayseri Erciyes de gol yemek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Nasıl olsa olacak! Onun için hakem de uzattıkça uzatıyordu ki Fener golü atsın da ızdırap bitsin! Böyle şey olmaz arkadaş! Hakem bilmem ne kadar dakika kaldırıyor, o süre bitiyor, takımın biri korner atıyor, hakem o korneri attırıyor. Bir başka maç; yine aynı sahne... Takımın biri korner kazanıyor, hakem onu attırmıyor ve bitiriyor maçı! Yaşamadık mı bu sene? Peki 'Zekeriya Alp' denen kardeşimiz bu hakemleri çağırıp 'Kardeşim bu korneri neye göre attırıyorsun, neye göre attırmıyorsun?' demiyor mu!
***
BÖYLE BiR REZALET GÖRMEDiM
Galatasaray maçının sonundaki olay... Hakem 'En az üç dakika oynatacağım' dedi ve üç dakika bitti. Maç devam etti. Üç dakika onuncu saniyede Karabükspor frikik attı. Onu attırdı. Ama dönen topla Galatasaray'ın kontratağına izin vermedi! 'Üç dakika kesin' diyorsan o frikiği niye attırıyorsun; 'en az üç dakika oynatacağım' diyorsan o zaman Galatasaray akınını niye kesiyorsun? Hakemin kendi kararı çelişkili... Çünkü hakemin kafasında bir standart yok. Hiçbir hakemin kafasında yok. Onun için de Fener'e ayrı davranıyorlar, Beşiktaş'a ayrı davranıyorlar, Galatasaray'a ayrı davranıyorlar; seyirciye göre, havaya göre, meşreplerine göre... Düşünebiliyor musun; o sırada maç 2-1 değil de 1-1 olsaydı ve o akını kesseydi ve ertesi gün de Fenerbahçe 90+4 dakikalık maçın 90+5'inci dakikasında golü atıp galip gelseydi! Böyle bir şey olur mu! Hakemler hata yapabilirler. Dünyanın her yerinde yapıyorlar. Buna hiç itirazım yok. Hakemlerin yorum hakkı vardır. Tamam ama bunun bir standardı olacak. FIFA tarafından yazılan ve bütün dünyaya dağıtılan FIFA oyun kurallarını okursanız orada şöyle bir deyim var: Temdit penaltısı... Uzatma penaltısı... Bu şu demek: '90. dakikada, bitti maç. O sırada ben bir faul yaptım. Bu faulü sahanın herhangi bir yerinde yaptıysam attırmaz hakem. Topun dikilmesi, vurulması bilmem nesi, maçın bitmesinden sonra olacağı için ve bu da oyun süresinden sayıldığı için attırmaz.
TEMDİT PENALTISI VAR
Maçın içinde frikik atışlarındaki gecikmeleri maçın sonunda ekliyor mu hakem? Düdüğü çalıyorsun, sol bek topu alıyor, dikiyor, vuruyor. O sırada üç saniye geçiyor ama onlar maçın sonuna eklenmiyor. Neden; çünkü o tür davranışlar oyunun normal süresinden kabul ediliyor. Basketbol gibi saat durmuyor futbolda... Ama faul verildiği anda ben gelip Drogba'nın yaptığı gibi topu dışarı vurursam o zaman ekleniyor. Yoksa hakemin düdük çalması kronometreyi durdurmaz. Tek ayrıntıyı FIFA yazmış kitabında: 'Temdit penaltısı...' Yaptığın faul, 18'in içindeyse hakem kronometreyi durdurur, o atış yapılır, ondan sonra maç biter. Öyledir kural... Temdit penaltısını attın, kaleci iki eliyle kesti topu, gene senin önüne düştü, kale bomboş, buna rağmen vurma hakkın yok. Çünkü temdit penaltısı kaleci topa dokunduğu anda biter. Dönen topa bir daha dokunamazsın, oyun bitti artık. Bu temdit penaltısı kuralına göre Burak'ın pozisyonunda hakemin verdiği karar doğru, maç bitti, 'Pozisyon ne olursa olsun beni ilgilendirmez' diyor. Ama Türkiye'de böyle bir uygulama yok! Kornerler atılıyor, autlar atılıyor, taç atılıyor ya! Tacı atmasını bekliyor hakem ki 'Top havadayken düdük çalsın.' Böyle bir kural var zannediyor Türkiye'deki hakemler! Top taca çıktıysa topun taçtan geri gelmesi de oyunun süresine dahildir. Birinin bunu hakemlere anlatması lazım. Top toplayıcı çocuğun topu yakalayıp, tacı atacak adama atması oyun süresine dahildir; eklenmez maçın süresine... Top taca çıktığında maçın bitmesine 3 saniye var. Top taca çıkıyor, çocuk topu alıyor, getiriyor, 10 saniye geçiyor. '90 dakika 10 saniye oluyor' diyelim. Tacı attırıyor, top havadayken çalıyor düdüğü ve santrayı gösteriyor! Bazıları da, işte korneri attırmıyor. Bu standartsızlıkla, sen hakeme 'Maçı istediğin takıma kazandırabilirsin arkadaş' demek istiyorsun! Ama böyle bir hakkı yok. Bunun suçlusu da Zekeriya Alp. Türkiye bu kadar gevşek, bu kadar alakasız bir Merkez Hakem Kurulu Başkanı görmedi! Daha ligin başındayız, bu seneki kadar rezalet hakem yorumları görmedim. Belli takımlar tutuluyor, belli takımlar harcanıyor!..
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.