Golsüz sona eren Fenerbahçe-Trabzonspor maçının sonunda saha içinde ve dışında olaylar meydana geldi. İsterseniz sondan başlayalım... Selçuk'la başlayan saha içi ve Trabzonspor Başkanı Hacıosmanoğlu'na otopark çıkışı gösterilen büyük tepki ile sona eren olaylarla ilgili neler söyleyeceksiniz? Bir güvenlik zafiyeti var mıydı?
Fenerbahçe otoparklarında garip olaylar oluyor... Kadıköy'deki otoparkta daha önce Aurelio, Ricardinho'ya saldırmıştı. Yıllar önce Dereağzı Tesisleri çıkışında Rüştü, geçen hafta İçişleri Bakanı Muammer Güler'in talimatıyla başlatılan operasyonda yakalananların başında gelen bir Fenerbahçe amigosu tarafından dövülmüştü. Bu otoparklarda, Allah göstermesin cinayet işlenebilir, her şey olabilir. Önlem alınması için illa bir facianın olması mı gerekiyor? İlla birisi ölmeli mi, kan mı dökülmeli? Trabzon Başkanı Hacıosmanoğlu'nun sözünü sakınmadan, ileri geri konuştuğu biliniyor. Aziz Yıldırım hakkında söyledikleri de biliniyor. Onu o ıssız otoparkta birilerinin bekleyeceğini tahmin etmek için kahin olmak gerekmez. Hacıosmanoğlu ucuz kurtuldu ama o 'ucuz kurtuldu' diye Saracoğlu ve diğer kulüplerin stat otoparkları kaderine mi teslim edilecek? Maçın sonundaki olaylar bence büyütülecek cinsten değil. Hemen hemen her maçın sonunda hele de böyle çekişmeli, mücadele içinde geçen bir maçın sonunda futbolcular birbirlerine diklenirler, horozlanırlar. Onur ile Selçuk arasında tam bir horozlanma sahnesi izledik. Orada yangına körükle gidenler vardı. Mesela Fenerbahçe kaptanı ve kalecisi Volkan... Araya girenler vardı ve fazla büyümeden bitti tartışma...
TEŞHİS KOYMAK LAZIM
Fenerbahçe kaptanının biraz daha sakin, birleştirici, barıştırıcı olması gerekmez mi? Volkan son yıllarda saha içinde patlamaya hazır bomba gibi görünüyor.
Birleştirici olması gerekir de yaptığın yanına kar kaldığı sürece, aynı şekilde davranmaya devam edersin. Şimdi yine göreceğiz, Volkan ceza kuruluna bile verilmeyecek. Fenerbahçe Kulübü zaten cezalandırmayı düşünmüyor. Volkan bunları yaptıkça herhangi bir Fenerbahçe yöneticisinin, 'Bu yapılanlar Fenerbahçe'ye, Fenerbahçe kaptanına yakışmaz' dediğini duydun mu? Onun için Volkan bu tür davranışlarla taraftarın gözünde yüceldiğini düşünüyor. 'Bizim nasıl da efe bir kaptanımız var' denmesini istiyor. Onun için de böyle davranmaya devam edecek. t Kendini kontrol etmekte zorlanıyor gibi... Her insanın yanlışı olabilir, bu psikolojik bir şey ama bunun düzeltilmesi lazım. Düzeltme nasıl olur; ya tedavi ile ya ceza ile... Tedavi etmek için teşhis koyman lazım ama Fenerbahçe Kulübü alkış tutuyor. O zaman kim hesap soracak! Aslını ararsan son çıkarılan Futbolda Şiddet Yasası'na aykırı... Volkan'ın yaptığı hareket tribünlerin sahaya inmesine yol açabilir. Aslında Kadıköy Savcısı'nın dikkatini çekecek kadar önemli bir olay... Ama savcılar da aldırmıyor. Federasyon hiç aldırmıyor. O zaman Volkan'ın günahı ne!.. Bu kabadayılığı her zaman yapacaktır! Ta ki bir gün kan dökülünceye kadar... Türkiye'de herhangi bir konuda önlem alınması, kan dökülmesiyle mümkün... Biz sanki onu bekliyoruz. Şimdi bak; Türkiye'de hakemler, pek çok şeyin suçlusu, sorumlusu... Bu sahadaki olaylar başta... Trabzon maçı dahil, her maçta, Fenerbahçe'nin son zamanlardaki en istikrarlı, en başarılı oyuncusu Caner oyundan atılır. Hakeme sinkaflı bağırarak sövüyor, hakeme en sert jestlerle, mimiklerle tribünleri tahrik edecek kadar, suç bu, itiraz ediyor ve kart görmüyor! Caner'in her maç en az 10 tane sarı kartı var. Çok ender bir tane sarı görüyor, doksanıncı dakikada falan, ikinciyi katiyen görmüyor! Avrupa maçlarını televizyonda izliyoruz, İngiltere'yi, İtalya'yı, Almanya'yı, Fransa'yı, Türkiye kadar futbolcuların kendini yere attığı, yerde dakikalarca kıvrandığı bir lig yok! Yanından bir kişi hızlı geçtiğinde adam kendini yere atıyor ve dakikalarca maç duruyor! Hakemler ne yapıyor buna karşı!.. Dört takla atıp kıvrandıktan sonra iki kişinin kolunda seke seke kenara giden, kenara gittiği anda da dönüp hakeme 'Beni içeri al' diye el sallayan adama hakemin sarı kart gösterme mecburiyeti var. 'Gösterebilir' demiyorum, hakemi aldatmaya yönelik hareketler sarı kart... Adam sadece hakemi değil, tribünlerdeki binlerce kişiyi, televizyon başındaki milyonlarca kişiyi aldatıyor 'sakatım' diye... Oyunu durduruyor, seyir zevkinin içine tükürüyor, hakem öyle bakıyor! Türkiye'de futbola başlayanların ilk öğrendiği şey kendilerini yere atmak! 8 yaşındaki yaş gruplarına gidin, Fenerbahçe'den Galatasaray'a göreceksin; 8 yaşındaki çocuk önce yere yatıp kıvranmayı öğreniyor. Türkiye'de hakemler eyyamcı, Türkiye'de hakemler her türlü ödünü veriyorlar; ondan sonra da futbolcu bu hale geliyor.
GALİBİYETİ DÜŞÜNMEDİ
Maç 0-0 bitti belki ama Fenerbahçe'nin kaçırdığı birçok pozisyon var... Trabzon ise golü fazla düşünmedi, Lazio maçının da yorgunluğu vardı belki de...
Fenerbahçe gol de yiyebilirdi. Trabzon ve Fenerbahçe'nin de en zayıf yanları savunmaları ama Trabzon'un hocası galibiyeti düşünmüyor! Yaptığı değişikliklere bak; Fenerbahçe savunmasını en çok dağıtan adamları alarak başladı değişikliklere; Yusuf'u aldı, Henrique'yi aldı! Ben bunu anlamıyorum: Trabzonspor gibi bir takım için Fenerbahçe'nin stadında 1 puan almakla, sıfır puan almak arasında ne kadar büyük bir fark var? O 1 puanla kümede mi kalacak Trabzon! Öyle bir durum olur da '1 puan 1 puandır' dersin. Kümede mi kalacaksın! Trabzon, Fenerbahçe'ye yenilmemeyi marifet sayacak bir kulüp mü, kafa bu mu? Yazık... Fenerbahçe'nin en zayıf yanının savunması olduğunu dünya biliyor ya! Oyunu kendi sahanda kabul edersen işte böyle olur. Fenerbahçe'nin önceki maçlardaki şansı biraz da bu maçta olsaydı, Trabzonspor hezimete uğrayabilirdi. Bu maçta neredeyse 'olmuyorsa olmuyor'a geldi iş... Neler kaçırdı Fenerbahçe!.. Olacak iş değil!..
***
ÜÇ PUANI UNUTULDU
Hacıosmanoğlu Kadıköy'de maçı bu kez protokolde izledi ama Yıldırım'la yan yana gelmedi. Maç sonrası da "Bizim yan yana gelmemiz imkânsız. Onun Türk futbolunun dışına çıkması gerekiyor" dedi.
SUAT KILIÇ'I BEKLİYOR
Fenerbahçe'nin UEFA'dan aldığı cezanın ardından Trabzon'un şampiyonluk kupasıyla ilgili beklentisi arttı aslında... Bu konunun sürüncemede kalması da gerilimin artmasına yol açıyor.
Efendim, Türkiye'de zavallı bir federasyon var. Galatasaray-Beşiktaş maçının sonucu ne?
Olimpiyat Stadı'ndaki maçla ilgili cezalar açıklandı ama sonucun tesciline yönelik halen bir adım yok.
Böyle utanç verici bir federasyon olur mu? Böyle utanç verici bir federasyon olduğunu bile bile ortalığı kızıştırmanın âlemi yok. Hacıosmanoğlu'nun hatası burada... Zavallı bir federasyon var! Federasyonun neyi beklediğini söyleyeyim; Ankara'dan emir bekliyor. Çünkü Spor Bakanı Suat Kılıç ne derse onu yapan bir Yıldırım Demirören var! Suat Kılıç, herhalde yoğun işleri arasında 'Şu Galatasaray'ın üç puanını da artık ver' demeyi unuttu! O da bekliyor. Başka ne olabilir! Böyle bir ayıp, böyle bir yüz karası, böyle bir utanç dünyada var mı ya! Ama Türkiye'de bir sürü utanç verici olay oluyor ve herkes yerinde oturuyor!..
***
G.SARAY'IN iTiBARINI ON PARALIK ETTi
Son 2 sezonun şampiyonu olan ve "Bu gidişle 5-10 yıl zirveyi kimseye bırakmaz" denen Galatasaray'da taşlar yerinden oynadı ve takım Akhisar karşısında iflas etti. Nasıl bu noktaya gelindi?
ZEMZEMLE YIKANMIŞ
Ünal Aysal telefonunu bir gazetecinin eline veriyor ve o telefondan mesajların fotoğrafları çekiliyor, televizyonda da yayınlanıyor. Olacak şey değil!.. Bu kadar mı düştün Ünal Başkan!.. Bu kadar mı düştün! Geçen hafta da söyledim; senin çektiğin mesaja Fatih Terim'in cevap vermemesi ne ifade eder! Makamının telefonundan arayıp cevap vermişse, yolda rastlayıp cevap vermişse, Florya'da rastlayıp cevap vermişse... Benim telefonumda bir sürü mesaj var, karşılığı olmayan... Bu onlara aldırış etmediğim anlamına gelmez. Benim de bir sürü gönderdiğim ama cevap almadığım mesaj var. Telefonumda görünmüyor ama ev telefonumdan aramış. 'Hıncal ağabey, cebin kapalıydı ama ben yarın gelemiyorum' diye cevap vermiş mesela... Ben ondan sonra 'Cep telefonumdaki mesajlara bakın, davet ettim gelmedi' diye arkadaşımı teşhir mi edeyim!.. Ama işte bütün bunların sebebi; Mancini'yi arka sıraya atıp, Bülent Tulun'un öne oturması... Bu fotoğraf Galatasaray Kongresi'nin yüz karasıdır. Göz göre göre kulüp bu hale gelirken o kongre farkına varmadı. Birinci günden itibaren, medya da yazdı, Fatih Terim de tavrını koydu. Buna rağmen o kongre 'gık' demedi! O kongre, Ünal Aysal'ı yeniden başkan seçti, ittifakla neredeyse!.. Ben 'Özhan Canaydın'ı niye seçtiler?' diye kongreye kızıp Galatasaray Üyeliği'nden istifa ettim. Çok yanlış yapmışım. Özhan Canaydın, Ünal Aysal'ın yanında zemzemle yıkanmış bir adam...
Röportaj: Bülent CAN