Olimpiyat Stadı'nda oynanan Beşiktaş- Galatasaray maçının son dakikalarında yaşanan olayların nasıl olduğu, niye olduğu çokça konuşuldu. Karşılaşma sonrası geniş çaplı bir operasyon başlatıldı ve sadece bu olayla sınırlı kalmayıp, soruşturma diğer kulüplerin de amigolarına kadar uzandı. Bu operasyonlar tribündeki şiddetin bitmesi için bir başlangıç olabilir mi?
İki ayrı şey var... Cuma günü polisin eşzamanlı baskınları bambaşka bir olay... Yapılması gereken bir işti o... Çünkü yıllardan beri bunu söylüyoruz. Kulüp yönetimlerine baskı yaparak bedava bilet temin ederek, bu biletleri karaborsadan satarak ama kendileri yine bedavadan içeri girerek, iki türlü kâr elde eden grupların olduğu, bunların her türlü rezilliği yaptığı senelerden beri söyleniyor. Ben diyeyim, 15 sene sen de 20 sene... Bunlara aldırış edilmiyordu. Sonra işte bu araştırma, soruşturma başlamış ama bu baskınların Olimpiyat Stadı'ndaki maçın hemen arkasından ve de bu haftaki maçın hemen öncesinde yapılması bir zamanlama hatası...
OLUMLU DÜŞÜNEMiYORUM
O zaman insanlar ister istemez başka şeyleri düşünecek. Bunun altında başka parmaklar var, başka işaretler var, başka tembihler var. Birtakım suçu olmayan insanları töhmet altında bırakacaklar, nitekim öyle oldu. Çok doğru bir hamle, yanlış zaman ve yanlış uygulama yüzünden... Yani sen Alen Markaryan'ı, Mustafa Şirin'i nasıl kelepçeleyip götürüyorsun!.. Kelepçelenirken resimler de çekilmiş ya da polisler tarafından dağıtılmış! Bu ne; şov yapmak, gösteri yapmak... 'Bak biz bunları bile kelepçeledik. Sizi mahvederiz!' demek gibi bir şey... Alen'e, 'Gel' deseler, polis göndermeye lüzum yok, gider ifade vermeye... Hakkımda yığınla dava açıldı. Bunların hepsine savcılık davet etti ve ben kalktım gittim. Hepsine de kendim gittim, randevu alıp da gittim. Niye polis gelmedi kapıma, niye kelepçe takmadılar bana; Alen'e niye takıyorlar? Bütün bunlar bir araya gelince insanlar çok olumlu bir hareket için olumlu düşünemiyorlar. Bu baskından bir gün evvel Spor Bakanı'nı dinliyorum. Olimpiyat Stadı'ndaki olaylardan sonra 69 kişi gözaltına alındı ve savcılık serbest bıraktı. Spor Bakanı'nın cümlesi aynen şöyle; "Maalesef serbest bırakıldılar!" 'Dil sürçmesi' diyorum ben oradaki 'maalesef' lafı için; devam ediyor, "Böyle şeyler cezasız bırakılmamalı." Birisi Spor Bakanı'na hukuku öğretmeli. 'Tutuklama' bir ceza değildir. Mahkeme tutuklamadığı için cezasız kaldıklarını düşünüyor Bakan!.. Oysa tutuklama ceza değil! Öyle zannediyor, tutuklamayı ceza zannediyor! Cinayet vakalarında dâhil esas olan tutuksuz yargılamadır. Çünkü masumiyet karinesi diyor ki 'Suçu kesinleşene kadar herkes masumdur.' Masum bir adamı cezaevine nasıl gönderirsin ve de özgürlüğünden mahrum bırakırsın? Amerika'da görüyorsunuz; herkesin gözünün önünde birisini tabanca ile vuruyor, karakola gidiyor, biraz sonra avukatı geliyor, 'Kefaletini yatırdım' diyor ve çıkıyor. Ondan sonra suçlu bulunursa adamı idama mahkûm ediyorlar. Esas bu... Hukuk bu... Şimdi Beşiktaş maçındaki olaylarda burnu kanayan bir kişi var mı, şahit olduğunuz herhangi bir kavga var mı, birbirine giren var mı?
Tribünlerde zaman zaman kavgalar izledik. Uzatmalarda sahaya girenler vardı ama bir kavga yoktu.
GÜLER'i ALKIŞLAYACAKTIM
demecinin de ertesi günü...
iNANILIR GiBi DEĞiL
Beşiktaş-Galatasaray maçının faturası da belli oldu. PFDK, derbi maçtaki saha olayları nedeniyle Beşiktaş'a 4 maç seyircisiz oynama cezası verdi. Maç sonunda tribüne gönderilen Bilic 3, kırmızı kart gören Melo ise 2 maçtan men cezası aldı. Hakkaniyetli mi cezalar?