15 takımın günahı ne!

Abitoğlu Kasımpaşa'nın penaltısını vermeyerek maçın kaderini değiştirdi. Caner'e kırmızı kart gösteremedi. Fener aleyhine olsa o hakem idam edilirdi. Hakemler Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı gibi maç yönetiyor. Ama artık hakemlere de kızmıyorum. Bu medya, bu hakemleri yaratıyor

Fenerbahçe iki kez geriye düştüğü karşılaşmada Kasımpaşa'yı mağlup etti. Hakem Kamil Abitoğlu'nun kararları maça damga vurdu. Siz maç ve hakemin kararlarıyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Hakemden daha da öne çıkan yayıncı kuruluş dahil, Türk spor medyası... Hakem maçı nasıl tek gözlükle seyrediyorsa, yayıncı kuruluş da öyle bakıyor. Maçın kaderini değiştiren, 2-1 galipken Kasımpaşa'nın verilmeyen penaltısı... Alper Potuk, 18'in içinde harikulade bir güreş oyunu ile arkaya dolanıp, kafa kol çekerek Babel'i indirdi. Kasımpaşa aleyhine verilen ya da verilmeyen faullerde, "Faulü yapanın bir de sarı kartı var" diye hatırlatma yapacak kadar inceden yorum yapan Melih (Şendil) kardeşimiz anmadı bile o pozisyonu... Pozisyonun tekrarı gösterildiği halde, o kadar net olduğu halde anmadı bile... Kolu kapıp, savuruyor ve indiriyor. 3-1 olacaktı ve maç bitecekti. Hakikaten dönüm noktasıydı. Hakemin de görüş açısından, kale arkasında görevli altıncı hakemin de görüş açısında olay!.. Hadi yan hakemi geçtim. Bu pozisyonun adını dahi anmayan Melih'in, Ahmet Çakır'ın, Rıdvan Dilmen'in, bizim kendi yazarlarımızı söylüyorum, herhangi bir hakem eleştirisi yapmaya hakları var mı? Herhangi bir maçta, herhangi bir hakem için... Fenerbahçe lehine hata yapmak serbest!.. Durumun tersini çevirin; Fenerbahçe 2-1 galipken Webo'yu böyle düşürüyorlar, hakem penaltıyı vermiyor ve o maçı 3-2 Kasımpaşa kazanıyor. O penaltıyı vermeyen Abitoğlu, bugün hakem olarak Türkiye'de var mıydı? 'Yarın, öbür gün' demiyorum. Bugün... Maçın ertesi günü o hakem idam edilmişti, bitmişti. Satır yok!
KÜFÜR ETMEK SERBEST
Maçın dönüm noktası... Belki Fenerbahçe'yi şampiyon yapacak 3 puan, belki Kasımpaşa'yı Avrupa'da oynamaktan engelleyecek 3 puan... Böyle hakemlik olmaz. Daha maçın başında Egemen'e sarı kart gösterdi ki haklıydı. Havanı atacaksın ama ondan sonra da beraat kararı!.. Caner normalde iki sarı karttan atılırdı. Hakeme yaptığı hareket, Egemen'e yaptığı hareketten daha sertti. Egemen çünkü adeta gülüşerek yapılan bir konuşmanın sonunda, 'Hadi canım sen de' der gibi bir hareket yaptığı için sarı kart gördü. Oysa Caner, ekranlardan duyuldu, 'has...tir' dedi hakeme... Eliyle de hareket yaparak. Hakem de o sırada 3 metre ötesinde... Doğrudan kırmızı kart... Gazeteler Caner'in maçın kahramanı olduğu konusunda ittifak ediyorlar, '3 puanı getiren adam' diyorlar ama hakeme küfür etmesi serbest! Yine tersini düşünün; bunu yapan Kasımpaşa'ya maçı kazandırsaydı! Hakemlere de kızmıyorum artık... Böyle medya, böyle hakemleri yaratıyor. Başka türlü hakemlik yapamazsın. Fenerbahçe'ye bu kadar yanlı baktığı zaman adam bu defa Galatasaray ve Beşiktaş maçlarında da korkuyor. 'Ben bu kadar Fener'i tuttum, diğerlerini de üstüme saldırtmayayım' diye düşünüp Galatasaray maçında Galatasaraylı, Beşiktaş'ın maçında Beşiktaşlı oluyor. Geri kalan 15 takımın günahı ne!.. Bir takım spor sayfasında kaç santim yer işgal ediyorsa hakemden de o kadar destek görüyor. 2-2 berabereyken, maçı 5 dakika uzattı Kamil Abitoğlu... 1-1 berabereyken bu maçın en az iki misli duran Galatasaray-Antalya maçı kaç dakika uzatıldı? Peki bu ikisini mukayese eden herhangi bir satır okudunuz mu ya da duydunuz mu? Bu nasıl bir standarttır.
10 DAKİKA UZATILMALIYDI
Kasımpaşa-Fenerbahçe maçı 4 dakika uzatıldıysa, Galatasaray-Antalya maçı 10 dakika uzatılmalıydı. En az... Çünkü birinci dakikadan sonuncu dakikaya kadar vakit çalmaya oynadı Antalya... Kasımpaşa hiç vakit çalmaya oynamadı. Maçın başından sonuna kazanmaya oynadı. Doğrusu Abitoğlu'nun yaptığı... 5 dakika durdu oyun hakikaten... Ama Galatasaray maçı kaç dakika durdu? Antalya kalecisi kaç dakika çaldı maçtan?
Uzatmanın da bir standardı var sanki... 6 dakika olmuyor; 5 dakika ile sınırlı uzatmalar!..
Standartları 3... Biri uzun uzun yerde yatarsa onu eklemek zorunda kalıyor.
Caner'in kırmızı kartını bir kenara koyacak olursak, Fenerbahçe fark yaratan ismiydi aynı zamanda... Ekstra bir motivasyonla oynuyor. Milli takımın maçlarında da harikaydı. Ersun Yanal'la yeniden doğmuş görünüyor.
Caner aslında iyi topçu... Caner'i Aykut hoca ziyan etti resmen... Futbolcu kendisine güvenildiğini hissetmek ister.
Belli ki serbest vuruş görevi verilmiş ve golü attıktan sonra hışımla Yanal'a koştu, teşekkür etmek için...
Nerede Salih?
Kocaman'ın adamı olarak kaldı.
Çünkü Kocaman'a güveniyordu. Şans bulduğu zaman gözü kenarda oynamıyordu. 'Ben şimdi bir hata yaparsam, hocam beni kenara alır' diye oynamıyordu. Güvenle oynuyordu. Caner'e güveni veren adam Fatih Terim'dir. Aldı direkt milli takıma koydu. Ondan sonra Caner, Caner oldu. Her sporcu hocasına güvenmek ister. O zaman korkusuz oynar. Hata yapma korkusu başladığı andan itibaren hata yapar.
Yanal, Caner'i kazanırken Sow'u sildi.
Bu da yanlış değil mi? Hakemler ve de Kasımpaşa savunmasının neredeyse tamamı, 'Maçı Fenerbahçe kazansın' diye uğraşmasaydı, Sow'u oynatmamanın bedelini çok ağır ödetirlerdi Ersun Yanal'a... Çünkü Kasımpaşa maçı tipik bir Sow maçıydı. Ne Webo, ne Emenike, Sow'un dörtte biri kadar yıpratamadılar. Kasımpaşa'nın zaten yıpranmaya hazır savunması... Webo'nun attığı iki golün cazibesine kapılmayın. Biri adrese teslim, yapacağı şey artık kafayı vurmaktı. Öbürü de Kasımpaşalılar önüne bıraktılar, başka bir şey yapamazdı, yaparsa da Emenike gibi dışarı vurabilirdi. Sow, rakip savunmayı darmadağın edecek özelliklere sahip bir adam... Hem kontratak adamı, hem de en zor pozisyonlarda en kritik vuruşları başarıyla yapabilen bir gol adamı... Böyle bir adamı bir tweet yüzünden harcayamazsın.
STOCH'U SAYMIYORUM

Attığı tweet'te de bir şey yok aslında... "Neden kadroda olmadığımı bilmiyorum. Fenerbahçe'de mutluyum" diye yazmış.
1- Herkes biliyor ki Ersun Yanal'ın kaprisi yüzünden oynamıyor. 2- Bu 6+0 kararı değişecekti. Kulüpler Birliği toplantısında 6+4'e dönecekti. Galatasaray'a zarar vermek için bir tek Aziz Yıldırım muhalefet etti! Şimdi o zararı Fenerbahçe çekiyor. Yani şöyle bir maçta maçın kaderini değiştirebilecek iki adam Baroni ve Sow tribünde oturuyor, yedekler arasında değil... Gönderilen Stoch'u saymıyorum. Seneye 5 olacak. 5'e inmesine itirazım yok. Ama 5+0 olmaz. 5+3 olur ki üç tane adam tribünde değil kulübede otursun. 5+0 seyirciye de ihanet, futbola da ihanet, insana da ihanet... Düşünebiliyor musun; Drogba'yı ya oynatacaksın ya tribüne koyacaksın! Böyle bir seçim olur mu!
Sow krizi nasıl çözülecek göreceğiz. Belki de Alex gibi gönderilecek.
Bizim medyamız kazandığın zaman hiçbir şeyin hesabını sormaz.
Gönderilen Stoch da öteki taraftan Yunanistan'da golleri sıralıyor.
Evet, hemen her maçta golleri atıyor.
***

BiRBiRiNi TUTMUYOR

Fenerbahçe ilk haftada Konyaspor'a yenilerek kötü bir başlangıç yapmıştı. Ardından Eskişehir, Sivasspor ve Kasımpaşa'yı mağlup etmeyi başardı. Üçte üç yaptı. Sarı-lacivertli takımın ivme kazanmaya başladığını söyleyebilir miyiz?
Sivas maçı olağanüstü bir maçtı. Kasımpaşa maçını Fenerbahçe 4-1, 5-1 de kaybedebilirdi. Kasımpaşa'nın kaçırdığı pozisyonlar, net pozisyonlardı. Bir de topu oraya getirip finishing dediğimiz yani asiste sebep olacak pası doğru dürüst verebilselerdi sekiz, dokuz pozisyonları var net gollük. Asisti yapamadılar ya da gol pozisyonundayken asist yapmaya kalkıp topu Fener'e kaptırdılar. Kasımpaşa'nın girdiği pozisyon sayısı Fenerbahçe'den iki misli fazla. Buna rağmen maçı savunmalarının çok büyük yanlışlarıyla kaybetti. Şimdi öyle bitseydi maç bugün bambaşka şeyler konuşuyor olurduk. 'Ben zaten dememiş miydim bu Ersun Yanal'la olmaz' diye ortada kahraman gibi dolaşacaklardı. Sivasspor maçındaki Fenerbahçe ile bu maç arasındaki fark himalayalar kadar.
Belki Sivas ile Kasımpaşa arasındaki farktan dolayı olabilir.
Ama o Sivas da Fatih Terim'in 'Yenin de görelim' dedikleri Eskişehir'i üçledi bu hafta. Fenerbahçe'nin bir oyunu bir oyununu tutmuyor. Oysa Beşiktaş'ta çok belirgin yukarı çıkış var. Beşiktaş'ta ibre yukarı çıkarken Fenerbahçe'nin bu hafta ne yapacağını bilemiyorum.
***
BEN BÖYLE BiR PRES GÖRMEDiM
Beşiktaş fark yaratmaya devam ediyor. Bursaspor'u çok rahat geçti, 3 attı ama bir o kadar daha da atabilirdi.
Beşiktaş olağanüstü... Beşiktaş olağanüstü bir futbol oynuyor. Ben böyle bir presi hiçbir Türk takımında bugüne kadar görmedim. Dakika 89, Bursa'da 3-0 galip ve Bursaspor top çıkarırken altı Beşiktaşlı, Bursaspor 18'inde pres yapıyor. Bu presi, hafta sonunda Galatasaray'a karşı düşünüyorum, Allah Galatasaray'ı korusun. Galatasaray, savunması arkasına atılan toplarda müthiş zayıf... Beşiktaş savunmanın arkasına harika toplar atıyor. Galatasaray presten zerre kadar zevk almıyor, yan top oynamaya bayılıyor, yan yan yan... Beşiktaş presle araya girecek, topu kapacak, öf, öfff... Tarihi hezimet olursa hiç şaşmam. Bu hafta oynayan Galatasaray ile bu hafta oynayan Beşiktaş'ı bir bilgisayar gibi bir araya getirdim, böyle çıktı. Galatasaray'da, Fatih Terim'in sonu olabilir o maç... Skoruyla... Beşiktaş o kadar iyi oynuyor.
BiR DE MELO'YA BAK!
Beşiktaş taraftarı da büyük önem veriyor karşılaşmaya...
Erol Kaynar söyledi, '76 bin bilet satıldı' dedi. Öyle bir seyircinin önünde Beşiktaş fark yaratabilir. Bu kadar güzel futbolu Beşiktaş uzun yıllardır hayal bile edemiyordu.
Maçta Fernandes, Olcay, Sivok başta olmak üzere öne çıkan birçok isim vardı. Yeni alınan Motta bile uyum sağlamış göründü.
Motta, Beşiktaş'ın başına iş açabilir. Lüzumsuz sertlikler yapıyor. Hokkabazlıklar yapıyor, kendini yerlere atıyor. Ben olsam Motta'yı almazdım. Beşiktaş'ta kafamdaki tek soru işareti Motta...
64. dakikada çok etkileyiciydi. Öne geçen birçok takım oyunu rölantiye almayı, geri çekilmeyi düşünürken, Beşiktaş'ın iki stoperi gole imza attı. Fernandes'in ortasını Sivok kafa ile indirdi ve Escude skoru 3-0'a taşıdı.
Daha beşinci dakikada 1-0 öne geçsin Galatasaray, 85 dakika vakit geçirmeye uğraşıyor. Savunmaya oynuyor, forvetlerini çıkarıyor! Oysa Beşiktaş 3-0 galipken hala Sivok, Escude gol atmak için ileriye gidiyor. Altı kişi pres yapıyorlar. Bitmek tükenmez bir enerji ile hırsla oynuyorlar. Gökhan Töre'ye bakıyorum, Olcay Şahan'a bakıyorum, Galatasaray'ın beğenmediği, almadığı adamlar bunlar!.. Ona karşılık da almak için kıyametler kopan Melo... İşte buyur!.. 'İlle alalım, ille alalım' dedikleri Melo'ya bak!.. Futbolcu değil...
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.