Galatasaray, Bursa ve Eskişehir'in ardından Antalya ile de berabere kaldı ve ligde üst üste üçüncü beraberliğini aldı. Terim'in milli takımı tercih etmesi, sözleşme krizi takımı olumsuz etkilemiş olabilir mi?
Etkilediği açık... Zaten amaç da oydu. Sayın Göksel Gümüşdağ kardeşimiz, Galatasaray'ın gidişinin nasıl durdurulacağını gösterdi. Bu işi iyi organize etti! Fatih Terim'in kafasının içinin şu an karmakarışık olduğunu düşünüyorum. Galatasaray camiasıyla ilgili, milli takımla ilgili, kamuoyu ile ilgili, Ünal Aysal ile ilgili... Bu kadar karmakarışık kafa ile bir maçı öncesinde, sırasında ve sonrasında değerlendirmesi mümkün değil... Kendini o maça vermenin imkanı yok. Fatih Terim'in, Galatasaray- Antalyaspor maçını da doğru dürüst seyrettiğine de inanmıyorum. Kendi sahanda oynuyorsun ve Türkiye liginin şu ana kadar görünen en zayıf takımı ile oynuyorsun buna rağmen maçı kazanamıyorsun. Hatta kaybetmekten de şans eseri kurtuluyorsun! Diarra boş kaleye atamadı. 2-0 oluyordu, dönen topta skor 1-1 oldu. Galatasaray da çok gol kaçırdı ama Diarra'nın kaçırdığı muazzam gol gibisini kaçırmadı. Bence Fatih Terim, Galatasaray'ı bırakmalı... Karşılıklı, çirkin satranç oyununu devam ettirmenin anlamı yok. Bir yanda Fatih'in ayağını kaydırmaya uğraşan Ünal Aysal ve Bülent Tulun... Öte yanda Fatih Terim'li Galatasaray'ın başarılarından rahatsız olan medya... ,
ÇOK BÜYÜK ZARAR GÖRÜR
Bu karmaşada Fatih Terim'in kafasını dinlemeye, tek bir konuya konsantre olmaya ihtiyacı var. Bu da milli takımdır. Hedef; Hollanda ile Estonya'yı geçip play-off hakkını kazanması ve Brezilya'ya gitmesi değil. Önemli olan 2016 Avrupa Şampiyonası'na Türkiye'yi en iyi hazırlayacak, sürece girilmesi... 2016'ya 3 sene varken bence milli takım Fatih Terim'e teslim edilmeli ve Fatih Terim sadece bu işle meşgul olmalı... Piontek gibi Türk futbolunun geneli ve alt yapısını da düzenlemeli... Terim'in en rahat ve en yararlı çalışacağı, bu sayede de en faydalı olacağı alandır. Takke düşmüş, kel görünmüş; Galatasaray ile uzatmaya gitmesin. Bundan hem Galatasaray zarar görür hem de Fatih Terim'in adı çok büyük zarar görür.
Terim'in maç sonrası basın toplantısında dikkat çeken bir sözü vardı. "Birileri rahat edecek diye imza atacak değilim" dedi. Bu da sanki yaşanan krizin bir dışa vurumu, iplerin koptuğunun ilanı gibiydi.
"Çirkin bir satranç oyunu" dediğim hamlelerden biri bu... Romanya maçı çok kritikti. 'Tamam mı, devam mı' diyeceğimiz maçın iki gün öncesi Ünal Aysal, 3 senedir beklettiği teklifi yapıyor ve "2 yıl uzatalım" diyor! Hamle yapıyor; Şah' diyor, Fatih Terim de 'Mukabil şah' hamlesini yapıyor. "Ben kimsenin lafı ile imza atmam. Benim Galatasaray ile imza atmama ihtiyaç yok." Ne bunlar! Kimi kandırıyor Ünal Aysal, kimi kandırıyor Fatih Terim! Kopmuş, bitmiş...
Aslında Galatasaray, Antalya maçını kazanabilirdi de ama panik oyuncuları bireyselliğe itti ve pozisyonlar cömertçe harcandı. Bu da herhalde motivasyon kaybı ile alakalı...
Antalya'nın çok kötü olmasından doğan fırsatlara bakıp da 'Galatasaray kazanmalıydı' demesin kimse... Galatasaray futbol olarak ne oynadı, ona bakılmalı... Futbolun f'sinden başlayarak ne oynadı! Şöyle bir orta sahaya bakın; Emre, Melo, Engin, Amrabat... Maçın başında Amrabat kanatta oynarken Galatasaray iyi oynar göründü. Sonra ne akla hizmetse Amrabat'ın çizgide oynamasından vazgeçildi. Üstelik Hakan ile çok güzel ikili akınlar yapıyordu. Amrabat içeri kayarak oynamaya başladı! Sağ açıkta Emre zaten öyle oynuyor ve Galatasaray'ın kanat akınları bitti. Ortada kendi kendilerini sıkıştırır, marke eder hale geldiler! Ortadan oynadığın zaman oyunu çok iyi kurman lazım. Hani oyun kurucun? Maç boyunca Melo kaç topu Galatasaraylı oyunculara attı? Selçuk yok, Sneijder yok. Emre Çolak kaç topu Galatasaray'a attı? Engin kaç topu Galatasaray'a attı? Amrabat zaten onuncu dakikadan itibaren ortaya girdi kayboldu, oyunda yok. Galatasaray'ın orta sahasından doğru dürüst top çıkmıyor. Galatasaray'ın orta sahasına gelen topların, yüzde 90'ı Antalya'ya geçiyor tekrardan... Bu takım nasıl oyun kurar, güzel oyun oynar? Dikkat et; Galatasaray'ın kenara alınan bütün oyuncuları yuhalandı. Kendi oyuncusunu yuhalamak kadar kötü bir şey olmaz. Hep söylüyorum; Galatasaray seyircisi, dünyanın en kötü seyircisi... Bu takım bu kötü seyirciyi hak etmiyor. Ama ultrAslanlar bu!.. Arda'yı yuhalayarak kaçıran seyirciden hayır gelir mi! Ama çevir öbür tarafını onlar da çok kötü oynadı ve Fatih Terim oynanan kötü oyunun farkında değil. Galatasaray bu maçı kazanmak için hiçbir şey yapmıyor, Antalya'ya her türlü fırsatı veriyor, elinden geleni yapıyor, onlar da atamıyorlar.
YAŞASIN AZİZ YILDIRIM
Antalya maçında gözler Galatasaray'ın yeni transferi Bruma'daydı. Genç oyuncu genelde beğenildi siz Bruma'nın performansını nasıl buldunuz?
Öyle mi!.. Ben herhalde başka maç seyrettim! Ortada bir gerçek var: Sabri için yıllardan beri, 'Bu adam hala niye yollanmıyor?' diye kıyamet kopuyor. Bir tek ben savunuyorum. Düşün ki Sabri ve Galatasaray'da ilk defa o takımla sahaya çıkan Bruma oyuna girince Galatasaray canlandı oluyor! Anlayın Galatasaray ne kadar kötü oynuyor! 'Bu takımda ne işi var denen' Sabri ve ilk maçına çıkan Bruma o takımı canlandırıyorsa anla o takım nasıl ölü!.. Bundan daha güzel ifade olmaz. Açıyorsun gazeteleri bunları yazıyorlar: "Sabri girdi canlandırdı, Bruma girdi canlandırdı." Bunlarla canlanıyorsa Galatasaray; anla ne halde! Böyle miydi Galatasaray? İşte Fatih'in kafası karma karışık olunca böyle oluyor. Yaşasın Aziz Yıldırım, yaşasın Göksel Gümüşdağ!..
Milli maçlar, sakatlıklar nedeniyle Terim yerli rotasyonuna gitti. Özellikle kalede Muslera yerine Eray'ın oynaması sürprizdi. 'Yabancı kontenjanı sıkıntısı yaşayan Galatasaray kalede artık yerli bir ismi oynatabilir' diyebiliriz miyiz?
Eray'ın ne kadar isabetli bir seçim olduğu ortaya çıktı. Ama önemli olan şu; Beşiktaş'a bakıyorum, Fenerbahçe'ye bakıyorum, onların yerli oyuncularına bakıyorum, Galatasaray'ın yerli oyunculara bakıyorum; Semih ile Selçuk'u çıkart, geri kalanların hiçbirisi ne Fener'de oynayabilir, ne Beşiktaş'ta!.. Böyle yerli transfer politikası olur mu!.. Fatih'e inat transfer yapmıyorlar. Yani Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta hayran olduğumuz gençlerin hepsinin ilk peşinde olan takım Galatasaray'dı. Rizespor'daki Ali Adnan dâhil... Yine muhteşem bir frikik golü attı. Alınsa, Kerkük Türklerinden olduğu için çok kolay Türk yapılabilirdi. 200 bin euro'ya almadılar Ali Adnan'ı ve üstelik Galatasaray tırım tırım sol bek ararken!.. 10 milyon euro verdiler Bruma'yı aldılar, 200 bin euro'ya Ali Adnan'ı almadılar! Niye; çünkü Bülent Tulun reklam peşinde, Galatasaray peşinde değil. Bir yandan da Galatasaray zayıf kalsın ki Fatih'ten bir an evvel kurtulalım. Yerli yanımızın ne kadar zayıf olduğunu göre göre yerli transferi yapmıyorlar! Gökhan Töre'yi kaptırdılar, Olcay Şahan'ı kaptırdılar, Alper Potuk'u kaptırdılar, Kerim Frei'yi kaptırdılar. Habire kaptırıyor Galatasaray yerlileri... Üstelik de seneye sınırlama 6+0'da değil 5+0 olacak. Yani altı tane Türk'e altı tane yetmez aynı ayarda da yedeğinin olması lazım. Şu anda Galatasaray'ın beş birinci sınıf Türk'ü ve aynı ayarda da yedeğinin olması gerekirken Galatasaray'da hakkıyla oynayabilecek iki tane Türk var! Anla ne kadar feci, ne kadar kötü bir transfer politikası yürütülmüş. Bunun sırf 'Fatih Terim'i yok etmek için' yapıldığını düşünüyorum ben...
***
AVRUPA MAÇI BAŞKA
Galatasaray'da yönetimin, Terim'in, futbolcuların kafası karışık ve önlerinde dev bir maç var. Real Madrid karşısında nasıl bir futbol bekliyorsunuz? Lig gibi olmaz herhalde...
1- Real Madrid çok kötü durumda. 2- Yani ne olursa olsun yerli maçlarla, Avrupa maçlarını anlam olarak birbirine karıştırmamak lazım. 3- 6+0 diye bir kural yok. Bu çok değişik ruhta ve değişik tertipte bir Galatasaray'ın ortaya çıkmasını sağlayacak. Kim olursa olsun Real Madrid'e karşı Şampiyonlar Ligi'nde oynamak başka bir motivasyondur, Antalya'ya karşı Türkiye liginde oynamak başka bir motivasyondur. Gazeteci olarak bile seni Real Madrid maçını yazmaya gönderseler başka türlü olursun, Antalya maçını yazmaya gönderseler başka türlü olursun. Aynı şey Terim için de geçerli... Romanya maçından sonra bütün Avrupa'nın gözü şimdi Fatih Terim'de olacak. Herkes Real Madrid'e karşı ne yapacağını merak ediyor. Emirates Kupası, geçen sene Mourinho'ya karşı oynadığı maçlar falan... Fatih Terim'in kafasında zaten Avrupa hep var. Avrupa olduğu özel bir konsantrasyonla bu maça çıkacak. '6+0' diye eli kolu da bağlı değil. Galatasaraylı futbolcular da tamamı, Drogba'sı da Sneijder'i de oynayacak. Türkiye maçları gibi sırt üstü yatmayacak. Çok farklı olabilir o maç. Dediğim gibi Real Madrid de iyi durumda değil. Orada her türlü sonuç çıkabilir.
'Drogba' deyince... Siz fazla beğenmiyorsunuz ama Antalya maçında daha istekli gibiydi.
Aldatmaca.
Gol attı.
Kaç tane kaçırdı? 'Atmasaydı keşke' diyeceği geliyor insanın... Atmasaydı belki gelecek maç kenarda dururdu.
***
HAKEM ANTALYA'NIN OYUNU ÖLDÜRMESiNE GÖZ YUMDU
Maçta tartışılmalı kararlar da vardı. Drogba'nın golü ofsayttı ve ceza sahası içinde Baros'un koluyla kestiği bir top vardı. Antalya'nın sert futboluna göz yumulması da eleştirilen taraflardı. Tolga Özkalfa'nın yönetimi için neler söyleyeceksiniz?
Şimdi ofsaytlar filanlar önemli değil. Utanç verici bir hakem vardı sahada... Baros'un eline çarpan topu, penaltıyı görmeyebilir, Drogba'nın pozisyonu ile alakası yok, onu yan hakem görecek. Ofsayt var mı, yok mu; cetvelle bile ölçemezsin, öyle bir pozisyon. Ama önemli olan Tolga Özkalfa'nın utanç verici bir maç yorumu yapmasıydı. İnsanlar futbol seyretmek için bu kadar para veriyorlar, stadyuma gidiyorlar ya da ekran önünde oturuyorlar. Şimdi FIFA hakem seminerlerinde diyor ki; 'Hakemin birinci görevi, sahada futbol oynanmasını sağlamaktır. Bunun yolu da maça çıkarsın, 10 dakika dikkatlice izlersin. Takımlardan hangisi sahaya futbol oynamak amacıyla çıkmış, hangisi oynatmamak amacıyla çıkmış! Oynatmamak amacıyla çıkan takımı hissettiğin anda yorumlarını oynamak isteyen takım lehine yaparsın. Çünkü ekranların başında ve tribündeki insanlar futbol seyretmek istiyorlar, oynatmamayı hedefleyen takımı değil.'
MAÇ SONUNU BEKLEDİ
Maçın beşinci dakikasında değil; üçüncü ya da dördüncü dakikasında Antalyaspor kalecisini uyardı Tolga Özkalfa, 'Vakit geçirme' diye... Ve 90+2'de alay eder gibi kart çıkardı! Uyarısından tam 88 dakika sonra!.. Özkalfa eline kronometreyi alsın ve göz yumması yüzünden Antalya kalecisi kaç dakika çaldı maçtan görsün!.. Yine eline kronometreyi alsın, baksın; kaleci topu tuttuktan sonra kaç dakika beklemiş! Altı saniye içinde elinden topu çıkarmazsa rakip takım lehine çift vuruş verilir. Kaç kere altı saniyeyi aştı! Ona da göz yumdu. 1- Antalyaspor kalecisinin oyunu öldürmesine göz yumdu. 2- Antalyaspor'un oyunu öldürmesine göz yumdu. FIFA diyor ki: Bir adama sarı kart çıkarmak için onun ille rakibin belini kırmasını bekleme!.. Bir adam arka arkaya ısrarlı faul yapıyorsa ikinci de uyarırsın, üçüncü de alnına kartı dayarsın. Antalya oyunu soğutmak ve durdurmak için durmadan faul yaptı. O faullere de gereken tepkileri göstermedi. 3- Hiçbir yerlerine dokunulmadığı halde Antalyasporlular kendilerini yerlere atıp dakikalarca kıvrandılar. Hem oyunu durdurdular, hem oyunu soğuttular, hem zamandan çaldılar. Onlara da göz yumdu! Kendini sahte bir şekilde yere atan, vakit çalmak için yerde kıvranan bir tek kişiye kart göstermedi. Üstelik çalınan zamanları da sonlara eklemedi. Altı oyuncunun değiştiği maçta bu kadar sürenin çalındığı maçta eklediği süre dört dakika!.. Utanç verici!.. Tolga Özkalfa'ya gözlemcilerin kaç puan verdiklerini çok merak ediyorum. Ama Merkez Hakemi Kurulu eğer Türkiye'de futbol oynanmasını istiyorsa derhal ağır bir ceza vermeli... Yoksa Merkez Hakem Kurulu da anti futbol oynanmasına neden olan Özkalfa'ya göz yumarsa biz bir daha doğru dürüst maç seyredemeyiz. Tolga Özkalfa haftanın utancıdır.
Röportaj: Bülent CAN