Bu ne utanmazlık!

Basketbol Federasyonu Başkanı, Galatasaray'a kupayı vermemek için final maçına gitmedi! Ne medya ne de Spor Bakanı, 'Neredesin Turgay Demirel?' diye sormadı. Kriz içindeki Yunanistan'ın takımı Olympiakos iki senedir şampiyon oluyor, biz final-four'a bile kalamıyoruz. Galatasaray'ın hedefi Avrupa şampiyonluğu olmalı

Galatasaray, Banvit'i mağlup ederek 23 yıl aradan sonra şampiyonluğa ulaştı. Şampiyonluk kadar Federasyon Başkanı Turgay Demirel'in kupa seremonisine katılmaması de konuşuldu. Galatasaray'ın şampiyonluğu ve Demirel'in kupayı vermeye gelmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi, en önemli şey o... Aslında Türkiye'de spor basını olsa, buna benim gazetem Sabah da dâhil, 'Bu ne utanmazlık!' diye başlık atardı. Basketbol Federasyonu Başkanı, 'kupayı Galatasaray alıyor' diye final maçına gelmiyor, Galatasaray'a kupa vermemek için!.. Türkiye'de Spor Bakanı olsa... Bir kere daha söylüyorum; Türkiye'de Spor Bakanı yok! Suat Kılıç kendini bakan zannetmesin. Turgay Demirel'e 28.5 milyon liranın hesabını soramadı. O hesabı alıp hâlâ bana gönderemedi. Şimdi de 'Niye gidip kupayı vermedin. Sen nasıl federasyon başkanısın' diye soramaz. Turgay da bu hesabın sorulmayacağını bildiği için gitmiyor. Peki kim soracak hesabı; dördüncü güç medya. Nerede medya? Haberi yok medyanın!.. 'Bu ne utanmazlık. Neredesin Tugay Demirel?' desene... Ayıptır ya! O Turgay Demirel ki Galatasaray Basketbol Takımı'nın kaptanlığını yapmış, Galatasaray ile şampiyonluklar yaşamış bir adam. O Turgay Demirel ki 'Galatasaray'ın en saygın başkanlarından Ali Uras'ın yeğeni' diye Galatasaray'a alındı. Kökeni bu kadar Galatasaraylı olup da Galatasaray'dan bu kadar nefret eden ve bunu da her yerde yansıtan bir adam yıllardır Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanlığı'nı yapıyor. Neden? Çünkü meydan boş... Diyorum ya; Türkiye'de Spor Bakanı yok.
KUPAYI EVE GÖTÜRECEKTİ

Ataman üç önemli takımda üç şampiyonluk yaşamış oldu ve tarihi bir başarı elde etti. Galatasaray'ın lig ve final serisinde ortaya koyduğu performansı nasıl buldunuz? Tabii serinin 3-1'e gelmesi de ilginçti.
Şimdi, Avrupa'nın en krizdeki ülkesi hangisi; Yunanistan... Devlet televizyonunu kapattılar geçen hafta. Hükümetin dili olabilecek bir televizyonu kapatması ne demek? Bu kriz içindeki Yunanistan'ın, kriz içindeki takımı Olympiakos iki senedir Euroleague şampiyonu oluyor. Yani Avrupa basketbolunun, Şampiyonlar Ligi Şampiyonu. UEFA Kupası'nın değil. Türkiye, Euroleague'de final-four'a kalamıyor! Galatasaray 23 sene evvel son kupayı kaldıran kaptan Lutfi Arıboğan. Çocuklar maçtan sonra şampiyonluk kupasını, maçı izleyenler arasında bulunan Galatasaray'ın CEO'su Lutfi'ye de verdiler. Lutfi böyle havaya kaldırdı ve kupaya bakışını televizyonda yakaladım. Arkasından da telefon ettim ve dedim ki "Lutfi kupayı eve götürecek gibi sarıldın." "Ağabey bunca senelik hasret" dedi. "Bak Lutfi, Türkiye şampiyonluğu seni kesebilir ama beni zerre kadar kesmiyor. Ne basketboldaki ne de futboldaki. Avrupa'da ne yapacağınız önemli. 'Euroleague'de final-four'a kalın' da demiyorum. Gelecek sene Euroleague Kupası'nı Türkiye'ye getirecek misiniz, getirmeyecek misiniz? Olympiakos'un yaptığını yapamayacaksanız, beni kandırmayın. Türkiye'de şampiyon olmak zor bir şey değil" dedim. Türkiye'de doğru dürüst basketbol oynayan takım yok. Finalde Galatasaray karşısına yedi kişilik Banvit'in çıkması, en imkanları kısıtlı kulübün çıkması bunu göstermiyor. Nerede Efes, nerede Fenerbahçe, nerede Beşiktaş da Banvit oynuyor finalde!.. Yani Galatasaray o kadar basketbolda şampiyonluğa aç kulüp ki 'Biz son maçı İstanbul'da oynayıp kupayı İstanbul'da alayım' hesapları yapacak durumda değiller. Kimse onu aklına bile getirmesin. Orada bitirebilselerdi bitirirlerdi. Bitiremediler, İstanbul'da da bitiremeyebilirlerdi. Bakmayın siz farkın 18 sayı olduğuna... Banvit atamadı da ondan, Galatasaray attı da ondan... Sene başından beri Cenk Akyol'un adını duyan var mı? Cenk Akyol yedide altı attığı zaman üçlüğü Banvit'te üçlük oranı onda sıfır. Yani biri takım olarak onda sıfır atıyor, birinde bir adam tek başına yedide altı atıyor. Yani üçlüklerde Cenk Akyol 18, Banvit sıfır. Maçın skor farkı ne; 18...İşte bu... Cenk Akyol'un Banvit'e karşı üçlükteki farkı maçın skoru oldu. Hani nerede Galatasaray iyi oynadı da kazandı, Banvit kötü oynadı da kazandı! İşte Türkiye'de basketbol ne yazık ki bu! 'Atan kazanıyor' oynuyoruz biz... Niye kenarda koçlar var, niye böyle diziliyorlar o kâğıtlara bir şeyler çiziyorlar, siliyorlar bir daha çiziyorlar! Biz çocukken fors oynardık. Üç sayı çizgisinden, ata ata ilerlerdik. Attıkça ilerlersin, attıkça ilerlersin öbür köşeye kim gelirse o kazanır. Tamam işte! Öyle dizilsinler, atan kazansın. Gereksiz yere birtakım adamlar koşuyorlar. Yoruluyorlar boşu boşuna!.. Basketbol adına başka bir şey yok çünkü... Yediye altıya, ona sıfır istatistik. 18 sayı fark, maçın sonucu da 18 fark... Cenk Akyol sene başından beri yok.
MAÇI KURTARAN ÇIKIYOR
Tam tersi de olabilirdi. On da yedi olabilirdi Banvit, yedi de sıfır olabilirdi Cenk Akyol. O zaman kim kazanırdı İstanbul'daki maçı? Onun için Galatasaray'ın eline gelmiş bir maçı 'Ben bunu almayayım. İstanbul'da bitiririm...' demeye şansı yok. Türk basketbolunun öyle bir şeyi yok. Koş, koş, at. Atan kazanıyor basketbolunda her maç her şey olabilir. İşte bir sayı ile biten dördüncü maçın yıldızı Gordon'du. 10 dakikada 34 sayı attı. Neredeydi Gordon İstanbul'daki maçta! Galatasaray'ın Banvit'ten farkı bu... Maçı kurtaran bir adam çıkıyor Galatasaray'da... Arroyo çıkıyor, olmadı Gordon çıkıyor, olmadı Cenk Akyol çıkıyor, olmadı N'dong çıkıyor. Biri çıkıyor. Banvit'te maç kurtaracak adam fazla yok. Banvit'te maçı kurtaracak adam bir buçuk tane var o da olmadı mı yandı Banvit! Bu Banvit final oynuyor düşünebiliyor musun? Anla Türkiye'deki basketbolun halini... Onun için Galatasaray'ın ne olduğunu biz seneye Euroleague'de göreceğiz.
***

TEHLiKE ÇANLARI ÇALIYOR

Fenerbahçe'nin UEFA Disiplin Kurulu'na sevk edilmesinin yankıları devam ediyor. Hafta içinde Aziz Yıldırım, federasyon ve eski başkanlardan Ali Şen ile görüştüğü haberleri basına yansıdı. Ayrıca bir basın toplantısı yapılacağı açıklanmasına rağmen bundan vazgeçildi. Gelişmelerle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Yardım için yanına gittiği iki kişinin de Aziz Yıldırım'ın aslında nefret ettiği insanlar olduğunu bütün dünya biliyor. Ama kimse lafımdan alınmasın, 'Teşbihte hata olmaz' demiş eskiler, 'Denize düşen yılana sarılır!' diye bir laf var. Aziz Yıldırım da demek ki kendi yılanlarına sarılacak kadar tehlikede hissediyor kendisini... Yıldırım Demirören'in ayağına gitmesi, Ali Şen'den yardım istemesi, bunlar akla hayale gelmeyecek şeyler... Demek ki tehlike çanları fena çalıyor. Bugün (Dün) öğleden sonra bir basın toplantısı yapacaktı, neler söyleyeceğini aşağı yukarı herkes tahmin ediyordu, günler öncesinde ilan edilmişti, birden iptal edildi basın toplantısı... Durum Aziz Yıldırım'ın da sandığından da vahim görünüyor. Böyle bir şaşkınlık dönemindeler. Bunların hepsini bir kenara bırakıp, iyi bir savunma yapmaları lazım. UEFA Disiplin Kurulu'ndan ceza gelirse, UEFA Tahkim Kurulu'ndan ya da CAS'tan ancak bu şekilde sonuç alabilirler. İşler Türkiye'deki gibi baskı ile hatır ile gönül ile yürümüyor orada... İyi savunma yapman gerekiyor.
İnfantino'nun yaptığı açıklamalar, 'Herhangi bir ceza verilmeyecek' şeklinde yorumlandı ama hemen ardından UEFA'dan bir uyarı geldi. Basında yanıltıcı haberlerin yer aldığı ve mahkemenin bağımsız bir şekilde karar vereceği ifade edildi.
Bu haberler Türk spor medyasının yüz karası... Bu haberler sızdırılmıştır ve Fenerbahçe medyası tarafından manşete taşınmıştır. Herkesi nasıl bilirsin; kendin gibi!.. UEFA Disiplin Kurulu'nu da Platini'nin ya da UEFA yönetiminin talimatıyla hareket edebileceğini düşünüyorlar. Olmaz. Bunu gerçekten sağlamış olsan bile saklayacaksın, gizleyeceksin... Bırak böyle tanıdığın müdürleri arayıp gazetelere manşet yaptırmayı...
MİLLİ TAKIM CEZA ALMAZ

UEFA bir defa yalanlamak zorunda olduğu için yalanladı. Mahkeme özgürdür. Dünyanın her yerinde mahkemeler, yargı özgürdür. Özgür olmadıkları zaman yargı olma özelliğini kaybederler çünkü... Onun için yargıyı en çok baskı altında tutan ülkelerde dahi yöneticiler, 'Yargı özgürdür' der. Hangi yönetici, 'Yargı benim emrimde' der! Hitler de demedi, Stalin de demedi. O Almanya, o Sovyetler'de de lafla yargı özgürdü! Türk spor medyası, UEFA'yı böyle bir açıklama yapmaya mecbur etti. Orada bir takım lobiler yapılmış da, mesafe alınmışsa bile UEFA'yı böyle bir açıklama yapmaya mecbur ettiler. Yapılan lobileri boşa çıkardılar. Varsa eğer...
Türkiye, milli takım açısından bir yaptırım gelebilir mi? Bu yönde de korkular var. Galatasaray daha önce bu nedenle olaya müdahil olmuş ve uyarılarda bulunmuştu.
Şike ile ilgili en ağır cezalar İtalya'ya verildi. Büyük kulüpler küme düşürüldü, puan silme cezaları verildi. Türkiye'de Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın Birinci Lig'den ihraç edilmesi gibi ağır bir ceza aldı İtalyan kulüpleri; İtalya Milli Takımı herhangi bir ceza aldı mı? Hayır. O iş ayrı, o iş ayrı...
***

AZiZ YILDIRIM SEMPATiK GÖRÜNMEYE UĞRAŞIYOR

Fenerbahçe'de bir yandan UEFA süreci işlerken, bir yandan da transferler yapılıyor. Bruno Alves'in ardından Kadlec kadroya dahil edildi. Solda Hasan Ali Kaldırım ve Caner varken Kadlec'in alınmasını doğru buluyor musunuz?
Fenerbahçe durmadan sol bek alıyor. Önce Caner'i aldılar, sonra Hasan Ali Kaldırım'ı aldılar. Sonra Ziegler'i kiraladılar, şimdi de Kadlec'i aldılar! Mantığı nedir bilemiyorum. t Bonservisiyle birlikte maliyeti 6.5 milyon euro... 8 milyon euro da Bruno'ya verilecek. Maç başına da 15 bin euro verilecek. Nereden bakarsan bak 10-15 milyon euro'yu aşan bir transfer... Mantığını anlamak güç. 'Başımıza bir şey gelirse ara transferde satarız' mı diyorlar, ne diyorlar, bilemiyorum. Ama Aziz Yıldırım'ın başına işler açıldıktan bu yana Fenerbahçe'yi sırf kendisi için kullandığını artık Fenerbahçe camiası anlamalı... Baştan da kullanıyordu. Hafta sonunda Galatasaray-Banvit final serisinin muhtemelen sonuncusu oynandı. Galatasaray seride 3-1 öndeydi ve Abdi İpekçi'deki maçı da alırsa kupaya ulaşacak. Tribünde gördüğümüz tablo; Ünal Aysal oturuyor, yanında Ali Dürüst oturuyor, yanında Faruk Süren oturuyor.
MUHALİFLERİNİ SİLDİ

Bu tablo ne; eski başkan Faruk Süren, Ünal Aysal'ın kuyusunu kazmak üzere Ali Dürüst, Adnan Öztürk, Abdurrahim Albayrak, vs... vs... organize etti. Bunun üzerine Ünal Aysal bunları tasfiye etti ve seçim kararı aldı. Yani 'can düşmanı' diye söylenen, duyulan, yayılan üç tane adam yan yana oturmuşlar, Galatasaray'ın şampiyonluk maçını seyrediyorlar, Galatasaray kazanınca o üç adam kalkıyor, önce oyuncuları alkışlıyor, sonra birbirlerine sarılıp, birbirlerini kutluyorlar. Bunların hepsi naklen yayınlandı. Şimdi Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım'ın muhaliflerine bakın bakalım. Sadettin Saran ihraç edildi Fenerbahçe'den... Kulüpten ihraç edildi. Hakan Bilal Kutlualp ihraç edildi. Bunlar Fenerbahçe'ye büyük katkılar yapan insanlar. Uğur Dündar bir eleştirisi ile kovuldu.
Murat Özaydınlı, Mahmut Uslu da artık yok.
Onlar ayrı; onları kullandı attı. Çünkü Mahmut Uslu ve Murat Özaydınlı o kadar Aziz Yıldırım'ın borazanı oldular ki Fenerbahçe medyasında bile itibarlarını kaybettiler. Aziz Yıldırım cin tabii bunu anlar anlamaz; 'Sizin son kullanma tarihiniz geldi' dedi, onları kenara koydu, başkalarını aldı. Ama kendisine muhalif olan hiç kimseyi yaşatmadı. Öyle bir Aziz Yıldırım! Şimdi de işte mahkumiyete karşı; 'Fenerbahçe demek, ben demek, ben demek Fenerbahçe demek' havası yaymak için elinden geleni yapıyor. Bir yandan da tabii camiaya sempatik görünmenin en iyi yolu transfer. Ama 'Kadlec'i aldı' diye Aziz Yıldırım'a 'Vay ne güzel yaptın' diyen bir Fenerbahçeli olduğunu düşünemiyorum. Ben Kadlec'in adını ilk defa duyuyorum. Yani bir sol bek transferi yapacaksan Roberto Carlos gibi birini alırsın, tamam, itirazım yok. Kadlec kim? Beraber yürüyelim Ortaköy'den Bebek'e kadar Kadlec ile... Birisi 'Hıncal ağabeyin yanında Kadlec var' derse tamam, özür dilerim, kendimi orada ceza olarak elbiselerimle denize atarım.
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.