Futbolculuğu döneminde şampiyonluk yaşayamayan Terim, teknik adam olarak rekorunu geliştirmeyi devam ediyor. Galatasaray ile birlikte 8 sezonunda 6. şampiyonluğuna imza attı. Avrupa, milli takımda aldığı başarılar da ayrı tabii... Terim'i Türk ve dünya futbolunda nereye koyuyorsunuz? Fatih Terim dünyada yaşayan 10 hocadan bir tanesi... On birinci diyen bana on tane isim saysın. 1996'dan beri başarılarının tesadüf olmadığını gösteriyor. 4 senede yarattığı takım UEFASüper Kupası'nı kazandı. Yarı finalden falan dönmedi! Real Madrid'i yenip Monaco'da Süper Kupa'yı kazandı. O takımın on tane oyuncusunun oluşturduğu takım da dünya üçüncüsü oldu ve ben o dünya üçüncülüğünü beğenmedim. "Başlarında Fatih Terim olsaydı bu takım şampiyon olurdu" dedim. Hâlâ da diyorum. Buna rağmen bu sene Fatih Terim'i en çok eleştiren kişi benim. Bir kişi çıksın da 'Fatih Terim'i ben Hıncal'dan daha çok eleştiriyorum' desin. Fatih Terim'in iki önemli yanlışı var: 1-Yanında oturan kadro sıfır. On üzerinden not veriyorum. Fatih Terim'in notu dokuz, yanında oturanların sıfır. Çünkü onların Fatih Terim'e hiçbir katkısı yok. Fatih Terim'e katkısı olacak adam Fatih Terim'e kafa tutacak adamdır.
YÜREK VE BİLGİ GEREKİYOR
Mustafa Denizli, Derwall'e nasıl kafa tutuyordu, biliyorum. Onun için Denizli oldu. Fatih Terim, Piontek'e nasıl kafa tutuyordu, biliyorum. Yanlarındaydım. Onun için Fatih Terim oldu. Onun için Piontek, "Eğer yerime Fatih'i getirirseniz tazminatımı da almadan giderim" dedi. Sepp Piontek gibi bir adama kafa tutacak adam büyük adamdır. Şimdi sezon bitti. İnşallah olmaz da oldu da Fatih Terim, Galatasaray'dan ayrıldı. Fatih Terim'in kenarda oturan ekibinden bir tanesinin seneye Galatasaray'da bırakın teknik direktör olmayı antrenör olarak kalacağını düşünüyor musunuz? Dışarıdan gelen bir kişinin 'Devamlılık sağlanması için Fatih hocanın ekibinden en azından şunu alayım yanıma' diyeceğini düşünüyor musunuz? Bütün bir sezon boyunca kenarda hangi varlığı gösterdiler; bana bir söylesinler. Hangi itirazı yaptılar, hangi eleştiriyi yaptılar. Bir tek gün, Piontek'in yanındaki Terim y a da Derwall'in yanındaki Denizli gibi manşet oldular mı? Terim ve Denizli o dönemde manşetlerden düşmezdi. 'Derwall ve Denizli' diye 'Piontek ve Terim' diye anılırdı. 'Fatih Terim-Hasan Şaş' ya da 'Fatih Terim-Ümit Davala' diye anıldığını hiç duydunuz mu? Ümit Davala'nın ya da Hasan Şaş'ın lafının bir gün manşet olduğunu duydunuz mu? Patronun her dediğine 'Evet' dediğin zaman böyle olursun. Fatih Terim'in itiraz eden adamaihtiyacı var. Her dediğine 'He' diyene değil. Çünkü kusursuzluk Allah'a mahsustur. Onun dışında herkesin kusuru vardır, peygamberler dahil... Ama birisinin bu kusurları söylemesi lazım. Söylemek için de iki şey lazım: 1- Yürek... Söyleyecek yüreğin olacak. 2- Bilgi... Söyleyecek bilgin olacak. Bilirsin söylemezsin on para etmez. Bilmezsen zaten yapacak bir şey yok. Yine on para etmez. Ben Fatih Terim'in yanında senelerden beri, 1996'daki Fatih Terim'den bu yana 'Fatih Terim gittiği zaman bu Galatasaray'da onun yerini alır' diyeceğim bir adam görmedim. Böyle ihtimaller oldu, onları da barındırmadı. Sivrilen hiç kimseyi barındırmadı. 'Evet efendim, sepet efendim' diyenleri tuttu. Fatih Terim'in en büyük, affedilmez hatası budur. Benim için ustalık yaptığın eserlerden çok, yetiştirdiğin eserlerdedir. Ben 57 yıllık gazeteciyim. Ne çıkarttığım gazetelerle, ne çıkarttığım dergilerle, ne yazdığım yazılarla gurur duyuyorum. Şöyle Bab-ı Ali'yi bakıyorum; "Şunların ustasıydım ben" diyorum, bu bana gurur veriyor. Bunlar yaşayan gururlar çünkü... 'Şunu ben yetiştirdim, bunu ben yetiştirdim' diye ağzımdan çıkmadı. Böyle bir laf duydun mu? Hayır. Ama ben de biliyorum, onlar da biliyor. Bu da bana yeter. Gerçek ustalık, yaşayan eserindir. Mustafa Denizli'ye de soruyorum: Ey Mustafa Denizli, ey Fatih Terim bugüne kadar kimi yetiştirdiniz, kazandınız? 2- İnsancıl zaaflarına yenik düşüyor Fatih Terim... Sana 'İmparator' diyorlar. İmparator'un insancıl zaafı olmaz. Kızdığı için, öfkelendiği için, inat ettiği için, sevdiği için ya da sevmediği için takım yapmaz. Ben Fatih Terim'in takım seçimlerinde ve kenar yönetimlerinde zaman zaman duygusallığa mahkum olduğunu düşünüyorum. Belki ben yanılıyorumdur. Belki de Fatih Terim onları, duygusal olduğu için değil, öyle olduğuna inandığı için yapıyordur. Bunu bilmiyorum ama ben gazeteci olarak hissettiğimi ve düşündüğümü yazmak ve söylemek zorundayım.
FİNAL YETERLİ OLMAZ
1- Adam yetiştirmiyor. 2- Oyuncu tercihlerinde zaman zaman duygusallık zaafına düşüyor. Gelecek sene Fatih Terim'in yanında ben geleceğin Galatasaray'ını yönetecek kalfalarını ve çıraklarını görmek istiyorum. Şu transfer ayında da gelecek sene Şampiyonlar Ligi'nde şampiyonluğa oynayacak bir takımı düşünerek davranmasını istiyorum. 20'inci şampiyonluk benim için bir şey ifade etmez. 4'üncü yıldız benim için bir şey ifade etmez. Bağdat Caddesi'nde Fenerbahçelilere hava atacağım! Geçti o devirler! UEFA Kupası'nı kazanmış, Süper Kupa'yı kazanmış, 19 kere Türkiye şampiyonu olmuş Galatasaray'ın bir tek hedefi vardır; Şampiyonlar Ligi... Şampiyonlar Ligi'ni kazanacak bir takım kurması lazım. Bunun için de; 1- Çok değerli, kendisine kafa tutabilecek bir teknik ekip oluşturmalı... 2- Her türlü duygusallıktan uzak bir transfer politikası... Bu politikayı da bizzat yönetmeli... Bu böyle çilekçiyle olacak iş değil! Kimleri istiyorsa onların alınmasını sağlamalı, onun isteği dışında alınanı da kabul etmemeli... Çünkü Galatasaray'ın bir hedefi var, Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olmak. Yarı finali falan değil. Finalin kapısından dönerse de ben teşekkür etmem, katiyen etmem.
*****
ALDATMACA
Galatasaray için güzel bir pazardı. Futbolun yanı sıra tekerlekli basketbolda Şampiyon Kulüpler Kupası'nı aldı. Kürek takımı şampiyonluğunu ilan etti. Sadece kadın basketbolda ikincilikle yetinmek zorunda kaldı.
CALDERON BİTMİŞ
İki faulü varsa ne olacak! Sürklase etmişsin Fenerbahçe'yi kendi sahasında, 12 sayı öndesin birinci çeyrek, ikinci çeyrek de öyle gider o, devre 30 sayı farkla biterdi. Ondan sonra uğraşsın Fenerbahçe, isterse Harding beş faul alsın, banane! Bu garip bir şey Türkiye'deki koçlarda! Klişelerle oynuyorlar. 'İkinci faulü aldığında hemen kenara almam lazım aman' ya da hemen rotasyon yapayım! Pırıl pırıl oynayan bir takım bozulur mu! Ama koç yok Türkiye'de! Hakikaten koç yok, erkek takımlarda da koç yok, bakmayın. Türkiye'de basketbol üçlük atanlarla oynanıyor. O atanlar soktuğu zaman o takım iyi oluyor, o koç iyi oluyor, sokamadığı zaman da o takım kötü oluyor, koç da kötü oluyor. Basketbol yazarlarımız da böyle yazıyorlar. Türkiye'de hiçbir takımın basketbol oynamaya teşebbüs etmediğini kimse yazmıyor. Böyle bir aldatmacanın içindeler... Voleybol oynanıyor. Galatasaray, Calderon'u göndermiş çok iyi etmiş. Çünkü Calderon zamanında belki iyiydi, bilmiyorum. Ben iyi zamanını seyretmedim ama bu Calderon, iyi Calderon'un ahı gitmiş vahı kalmış hali... Bir maç sayısında top üç kere kendisine kaldırıldığı halde üçünde de sayı alamıyorsan ben sana 'smaçör' demem. Üç kere! Hadi bir kere tamam, hadi iki kere tamam, üç kere topu doğru yere vuramadı.
*****
ÖZERKLİK YASASI DEGİŞMELİ
Dünyada da güzel şeyler oluyor. İtalya Bisiklet Turu başladı. Eurosport yayınlıyor ve muhteşem yarışlar oluyor. Gerçi artık bisikleti ve atletizmi şüpheyle seyrediyorum ama... 'Harika yarıştı' diyorsun ondan sonra bir bakıyorsun gelecek sene onun dopingli olduğu ortaya çıkıyor. Dünya Snooker Şampiyonası yapılıyor onu seyrediyorum, çok güzel maçlar seyrettik. Eurosport sayesinde Snooker bayağı seyirciye ulaştı Türkiye'de... Konuşulduğunu görüyorum. Bize maç seyretmeye gelen arkadaşlar bile aralarında bakıyorum tartışıyorlar. Half-time'larda Eurosport'a dönüyorum bakıyorum. Birçok kişi evinde seyrediyor. Güzeldi.
Belki hoş olmayan Aslı Çakır ve Nevin Yanıt hakkında WADA'nın (Dünya Anti-Doping Ajansı) aldığı karardı.
'REZALET' DİYEN YOK
Röportaj: Bülent CAN