Galatasaray'dan çok ümitli olmadığınızı söylüyordunuz, aradaki fark 7'ye çıktı ve şampiyonluğu garantilediği gibi... Tabii bu biraz da Fenerbahçe'nin de ikramından kaynaklandı. G.Saray ve Elazığ galibiyetiyle ilgili analizleriniz neler? Hâlâ öyleyim ama Fenerbahçe'nin ikramı ballı badem oldu. Şu Elazığ karşısında seyrettiğim ikinci yarıda yine dehşet içinde kaldım. Bu kadar kötü futbolu bir takım nasıl oynar! Küme düşme adayı bir rakip önünde 3 gol atıyorsun, ikinci yarıda adamların kaçırdığı arabayla gol var. 'Onlar atamadı' diye 3-1 bitiyor maç... 'Galatasaray atamadı' diye değil. Delik deşik bir savunman var ve sen savunma yapmayı bilmiyorsun. Aynı hatayı, ısrarla her hafta yaparsan, nasıl olacak! 10 kişi orta sahayı rakibe bırakıp, kendi 18'ine çekilmeyi marifet zannediyorlar. Galatasaray kalesine 18 metre kalana kadar adam bomboş geliyor. Biz bir takım yapsak biz de geliriz oraya kadar... Çünkü karşındaki sana müdahale etmeden çekiliyor. Benim usta olmama gerek yok. Usta olmam gereken yer gol pozisyonunda yapacağım vuruş, onu yapamıyorlar işte... Çünkü Galatasaray oraya kadar 'buyurun' diyor. Harika bir ev sahibi, Hacı Bekir'den lokumları almış, kahveleri yapmış, 'Misafir odamıza buyurun' diye çağırıyorlar. Ben böyle bir şey görmedim!
SANKİ SİHİRLİ EL DOKUNDU
Rakip sahada bastırdığı zaman, santrada bastırdığı zaman topu kapan, müthiş kontratağa çıkan ve olağanüstü gol pozisyonları yaratan Galatasaray, sihirli bir el dokunmuş gibi birden bire futbolu unutuyor, anti futbola başlıyor. Ekranda gördüğüm manzara şu: Galatasaray'ın 18'i içinde 10 tane kırmızı var, bir tane yeşil var (Muslera), 3 tane beyaz var. Top 3 beyaza geliyor. 11 tane Galatasaraylının bulunduğu 18 içinde topa vuran o üç beyazdan biri... O zaman 10 kişi geriye çekilmen ne işe yarıyor! 10'a 3'te dahi sen topu rakibe vurduruyor ve Allah'tan adam dışarı atıyor. İçeri atsa ne olacak!
Fenerbahçe yenildi ama Gençlerbirliği karşısında birçok pozisyona da girdi. Atan taraf Gençlerbirliği'ydi.
Tabela yazarlığının daniskasını oynuyoruz. Elazığspor karşısındaki Galatasaray göklere çıkarılıyor, Fenerbahçe'nin Gençlerbirliği karşısında 18 tane şutu var, 56 tane hücumu var, bu 56 akının yarısı gollük akın, 'golü atamıyor' diye yere batırıyoruz. Sow'un ne goller attığını biliyoruz biz... Bu kez kaçırdıklarına bak! Webo'nun ne goller attığını biliyoruz. Bu kez kaçırdıklarına bak! 'Elazığspor kaçırdı' diye 'Galatasaray muhteşem', 'Sow, Webo atamadı' diye 'Fenerbahçe dökülüyor!' Ayıptır. Hakikaten ayıptır. Türkiye'de okuyacağın, inanacağın bir tane futbol yorumcusu kalmamış. Tabelaya bakıyorlar, yazıyorlar. 'Futbolun istatistik ile alakası yok, falan' diyoruz ama bir de gördüğün var.
G.SARAY STOCH'U KAÇIRDI
Sadece Sow kendisine gelen pozisyonları atsa Fenerbahçe maçı kazanırdı ki Fenerbahçe bir tane atsa 2-1 yapsa ne biçim coşacak biliyoruz. Bugün Aykut Kocaman göklere çıkarılmıştı, 'muhteşem değişiklikler yaptı, takımı satranç ustası gibi yönetti' diyecekler, 'Aykut hocanın dehası, Kocaman zafer' diye başlık atacaklardı. Yazacakları lafları bile biliyorum. Sow atamadı, 'Kahrolsun Aykut, yanlış oynattı, yanlış değişiklik yaptı.' Ama ne yazık ki Türk halkı bunları 'yorumcu' diye okumaya ve dinlemeye mahkum ediliyor. 'Bu tabelaya rağmen' diye konuşan bir tane adam görmedim! Fenerbahçe'nin kazandığı maçlara bakın, şu maçla mukayese edin. Göklere çıkardıkları maçlardan birisini seçsinler, şu maçla mukayese edelim, hangisi daha iyi bakalım! Utanma kalmamış! Tabelaya bakıp yazılar yazıyorlar. Yüz karası... Yalnız gazetelerde ben şunu aradım: 'Alex'i aradın mı hocam?' diye soran var mı? Alex'in çok kötü oynadığı, hatta koşmadığı maçlarda dahi kritik anlarda öyle bir müdahalesi olurdu ki maçı kurtarırdı. Gençlerbirliği karşısında maçı kurtaracak bir adam var mıydı? Alex'in ölüsü Fenerbahçe'ye kaç tane maç kurtardı! Şimdi Aykut düşünsün bakalım; Gençlerbirliği karşısında Alex olsaydı, o maç 2-0 biter miydi?
Stoch'u da gözler aradı. Geçen sene Gençlerbirliği maçında yılın golünü atan isimdi. Ama bu defa kadroda bile yoktu!
Skoru değiştiremedi belki ama Salih yine sahanın en iyilerindendi. Nefis paslar attı, şutlar çekti ama onun da bu defa şansı yoktu. Siz nasıl buldunuz?
METİN KÖŞEYE OTURMUŞTU
Salih, Türk futbolunun Messi'si olabilir, belki de dünya futbolunun da Messi'si olabilir belli değil. Daha yeni yeni oynuyor. Gençlerbirliği karşısında o iki kişiye birden attığı çalım, vayyy... Ve onu bilerek yaptı. Onu bile eleştirdi Rıdvan! "Aklı orda kaldı" diyor. Vay be, çalım attı, aklı orada kalmış! Ondan sonra iyi oynamamış! Yani bu mudur ya! 'Ey Fenerbahçeliler bu çalımı dünyada bir Messi atar bir de Salih atıyor' dersin, 'Kime sahip olduğunuzun kıymetini bilin' dersin; Salih'e de döner 'Sakın şımarma ha! Yaşın 19, bunları yapıyorum diye şımarırsan hiçbir halt olmazsın' dersin. Ona hiç itirazım yok. Ama önce güzelliği bir canı yürekten alkışla sonra da bir ağabey olarak uyar. Hep anlattığım bir olay var: Galatasaray'ın, Fenerbahçe'yi 5-0 yendiği maçta Metin Oktay 4 gol atmıştı. O zaman gazeteciler rahat rahat soyunma odasına girerdi. Metin arkadaşım, ben de koştum. Galatasaray'ın soyunma odası ana baba günü, herkes şarkılar, marşlar eğleniyor, birbirlerinin kafalarına kovalarla sular döküyorlar falan filan... Metin köşede basık bir sandalyeyi almış duvarın dibine oturmuş, başını da iki elinin arasına almış. Zannediyorsun ki babasının ölüm haberi falan geldi. O halde... O odanın içinde, 4 golü atan adam! Koştum gittim yanına, "Metin ne oluyor?" diye sordum. "Hıncal yarın gazetelerin neler yazacağını tahmin ediyorum, Allah beni şımartmasın" dedi. Düşünceye baksana... Ve hakikaten ertesi gün tabii hele bizim o tabela yazarları... Ama adam dört golün arkasından duşa bile girmemiş, oturmuş "Ben yarın hakkımda yazılanları kaldırabilecek miyim!" diye düşünüyor. Salih muhteşem iş yaptı. O maçı unutur millet ama o çalımı unutmaz. 'Bak sakın şımarma, sakın ha!' demiyor da 'Rıdvan olamaz' diyor!
******
PASTA LAZIM
Galatasaray'da Didier Drogba yine sahnedeydi, 2 gol attı ve takım içindeki liderliğiyle de başroldeydi. Galatasaray'ın devre arasında Drogba ve tabii Sneijder'i alarak önemli bir avantaj sağladığını söyleyebilir miyiz?
******
BEŞiKTAŞ'I FEDA ETTi
Beşiktaş, Akhisar'a yenilerek istikrarsız gidişatını sürdürdü. Bu sezon FEDA yılı olarak görüldü, öyle de olacak gibi... Aybaba'yla da ipler kopmuş gibi görünüyor. Orman, Denizli'nin ilk hedefleri olduğunu ama Terim'den çekindiği için tekliflerini kabul etmediğini söyledi. Bilmiyorum, zamanlama doğru muydu? Beşiktaş'taki gelinen nokta ile ilgili değerlendirmeleriniz nasıl?
YILDIRIM DEMİRÖREN'İ GEÇTİ
Fatih Terim en iyi arkadaşı Mustafa Denizli'nin... İki arkadaş arasına nifak sokmaya uğraşıyor. Sonra yaptığı rezaleti anlıyor, bu defa tevir etmeye (düzeltmeye) kalkıyor. Tevir ederken Samet'i harcıyor bu defa! "Mustafa gelse daha başarılı olurdu." Bu ne demek; 'Şimdiki hocamız başarısız, Mustafa gelse daha iyi olurdu.' Ondan sonra Samet'i korumaya kalkıyor. Mustafa Denizli'nin Fikret Orman ile anlaşamamasının tek sebebi 'FEDA' lafında düğümleniyor. Hoca, başkana "Bu FEDA lafını unut. FEDA lafı takımı küçültmek anlamına gelir. Sen yönetim olarak takımı küçültürken ben de o elimdeki futbolculara artık büyük takım olduklarını anlatamam" demiş. "Sen ne diyorsun hocam... Biz FEDA ettik, takım küçüldü. Bu seneyi böyle geçireceğiz." "Bu lafı unut" demiş, "Üç kuruşun da pazarlığının yapma. 'FEDA, FEDA, FEDA' desen toplanacak para ne? Bu para için Beşiktaş'ın küçüldüğü imajını verme." Şimdi dün Erol Kaynar ile konuşuyoruz Fikret Orman'ın transfer harcamaları bir evvelki döneme göre yüzde 10 fazla... Escude, McGregor, Dentinho alındı. Oynatmadığı adamlara harcadığı paralar geçen dönemden yüzde on fazla!.. Hani FEDA! Gelirken "Beşiktaş'ı bu hallere düşürenlerden tek tek hesap soracağım" diye bas bas bağırdı. Hani hesap sorma? Çıt yok! Yıldırım Demirören'in elini öpmekten başka bir şey yapmıyor geldiği günden beri. Bir de başka bir şey var aslında... Erol aylardan beri söylüyor nihayet Hürriyet yazmış geçen hafta... Cemiyetler Kanunu'na göre şu an Fikret Orman'ın başkanlığı geçersiz. Üç senede bir normal kongre yapmak lazım. Yıldırım Demirören'in seçildiği normal kongreden üç sene geçti. Olağanüstü kongrelere özel bir hak tanımıyor cemiyetler kanunu... 'Normal kongre 3 senede bir yapılır' diyor. 'Yıldırım Demirören bıraktı, olağanüstü kongre yapıldı, normal süre bittiği zaman, normal kongreyi yapacaksın' diyor Cemiyetler kanunu; yapmadı. Bir Beşiktaş üyesi dava etse 'Bu yönetim kurulu geçersizdir' diye al başına belayı...
GİDECEĞİNİ BİLİYORLAR
Bu yaşananlar Aybaba ile takım arasını açmış gibi görünüyor.
Röportaj: Bülent CAN