Avrupa'da yoluna devam eden Fenerbahçe, fazla beğenilmese de Antalyaspor'u deplasmanda mağlup ederek çıkışını sürdürdü. Siz nasıl buldunuz?
BARONİ'Yİ SOKMADI
Emre sakatlanmış, çıkmış. Fenerbahçe için çok önemli bir futbolcu... Durmadan da sakatlanıyor. İnter'de oynarken söylüyorlardı, 'Kronik sakatlığı var' diye... Var mı, yok mu; bilemiyorum. Atletico Madrid'de de doğru dürüst oynamadı. 12. dakikada Antalya maçında oyundan çıkıyor, kenarda yerine girebilecek iki adam var; Baroni ve Selçuk... Baroni hücum yönü kuvvetli, gol atan ve attıran bir adam... Selçuk savunma yönü kuvvetli, stoper gibi bir ön libero... Önünde daha koskoca maç var ve Aykut'un tercihine bakar mısın; 'Ben deplasmanda oynuyorum aman... Evvela bir puan alalım!' Galatasaray 3 tane atmış, berabere kalırsan puan farkı 6'ya çıkacak, neredeyse iş bitecek, Selçuk'u düşünüyor, Baroni'yi değil!.. Son maçlarda bütün oyuncu değişikliklerine bak; hep Fenerbahçe'yi savunmaya alan, hücuma dönük adamları çıkarıp yerine savunma oyuncuları koyan bir anlayışı var.
HEYECANLANIYORUM
Ben 80. dakikada yaptığı değişikliği dahi hatalı buluyorum. Çünkü 10 dakika var. 10 dakikada rakip gol atarsa sen kiminle gol atacaksın. Webo'yu, Sow'u oyundan alırsan... 12. dakikada Baroni'yi değil, Selçuk'u aldı! Fenerbahçe'nin işi zor. Rakipleri çok daha kolay olmasına rağmen... Fenerbahçe'ye hangi rakip çıkarsa çıksın, göreceli olarak kolay... Fenerbahçe'ye göre kolay değil... Çünkü aşağı yukarı 8 takımın 8'i de yıllardan beri orada olmayan takımlar... Şampiyonlar Ligi gibi değil. Hepsi yeni takım. Avrupa bunu tartışıyor. 'Nasıl oluyor da Kupa 2'de bütün takımlar yeni. Avrupa'da futbol çok mu ilerledi de yeni takımlar çıkıyor.' Hayır; Avrupa futbolu çok geriledi. Onun için bunlar da çeyrek finalde oynuyor.
Egemen'in yaptığı hareket için penaltı yorumları yapıldı. Siz ne düşünüyorsunuz?
Son haftalarda Fenerbahçe'nin duran top organizasyonları dikkat çekiyor. Serbest vuruşlarda, kornerlerde organize vuruşlar yapılıyor ve bu çalışılmış pozisyonların neticesinde goller de bulunuyor.
"Çoğaldı" diyebiliriz belki de...
Bu tür atışlarda Emre de çok kritik bir rol üstleniyordu.
Alex'in gitmesi ve Alex gibi vuran birinin aranması sürecinde bu duran toplar kaybolur gibi oldu. Yoksa oyun düzeni aynı, Alex'in kurduğu düzen devam ediyor. Alex'in attığı topu atan yoktu, şimdi o toplar yavaş yavaş atmaya başladılar.
İNŞALLAH ŞIMARMAZ
Salih tabii öne çıktı, son maçlarda... Genç bir oyuncu ama sahaya ve maça hakim bir görüntü veriyor. Son iki kritik maçta iki de gol attı.
Fevkalade bir şey... Yani çok da akıllı, topa da iyi vuruyor. Bireysel taktiği iyi biliyor. Ne zaman pas verecek, ne zaman şut atacak onu iyi biliyor. Saha içinde duracağı yeri, koşacağı yeri yani saha parsellemeyi ve kendine düşen görevi de iyi biliyor. O yaşta bunların hepsine sahip olması çok önemli. İnşallah şımarmaz.
ARKASINDA DURAMADI
Tabii Beşiktaş ve Trabzon haftanın kaybedenleriydi. Özellikle de Trabzon'daki düşüş göze çarpıyor. Tolunay Kafkas takımın başına getirildi ama bu da beklenen etkiyi göstermedi.
Gelecek sene, kendi kuracağı bir takımla Kafkas'ın neler yapacağını göreceğiz belki ama Trabzon'un tehlikeli bölgede olması kalmasını zora sokabilir.
Puan cetvelinde tehlikeli ama benim kâğıdımda tehlikeli değil. O kadar aday var ki onların arasında en sonuncu...
Göztepe-Karşıyaka derbisi yine olaylara sahne oldu. Hakem Hüseyin Sabancı'nın geçerli saymadığı golün ardından saha içi karıştı ve Şehmus kırmızı kart gören isim oldu. Şehmus ve diğer oyuncuların hakeme tepkisi de oldukça sertti. Ama hakem başka kart çıkartamadı.
Galatasaray maçı bittikten sonra Göztepe-Karşıyaka karşılaşmasını açtım. 7 dakika durmuş maç olaylar yüzünden bitmemiş. O pozisyonda gördüğüm bir hakemlik yüz karası... Hakeme resmen yumruk atıldı ve o adam oyundan atılmadı. Nasıl oluyorsa! Verdiğin kararın arkasında duramıyorsan hakem değilsin arkadaş! 8 puan öndeyken hakemin biri Beşiktaş'ı dümdüz etti, gördük. Galatasaray'ı dümdüz etti hakem, 6-0'lık maçta, gördük. Sana vuran adama sen kart gösteremiyorsan sen nasıl hakemsin! Türkiye Futbol Federasyonu ne karar alacak, çok merak ediyorum. Tahkim Kurulu sonra nasıl erteleyecek!..
O TAKIM SALONA ASILMIŞ ŞAMDAN
Milli takım Andora ve Macaristan ile karşılaşacak. Maçlar hakkında neler düşünüyorsunuz? Avcı ve millilerden nasıl bir performans bekliyorsunuz?
Andora maçı, Macaristan maçı için güzel bir antrenman. Fikstürün böyle olması güzel bir şey... Abdullah Avcı'dan milli takım hocası olarak beklediklerimi bulamadım, ta baştan seçtiği takımlara bakarak. Macaristan maçı onun kader maçı...
İki maçtan 6 puan almamız şart aslında...
Macaristan maçını kaybederse bütün güven yıkılır, güvenilmeyen hocanın da milli takımda devam etmesi yanlış bence...
İki yıldır üst üste FIBA Kadınlar Avrupa Kupası finaline kalmayı başaran Kayseri KASKİ bu defa da şeytanın bacağını kıramadı. Dinamo Moskova'yı 74-70 yenmesine karşın ilk maçı 5 sayı farkla kaybettiği için yine ikinci oldu. İkincilik belki üzücü ama öteki taraftan Kayseri'nin üst üste iki kez finalde temsil edilmesi de büyük başarı...
Bu işler Kayseri'de yapılan o çok güzel spor salonu ile başladı. İyi kullanıldığı zaman bir tesisin, o yörede olmayan bir sporu nasıl ortaya çıkardığının bir örneğidir bu... Bir sene final oynarsın, olabilir ama iki sene üst üste oynuyorsan aynen voleybolda olduğu gibi Kayseri'de bir kadın basketbolu olayından söz edilebilir. Nereden çıktı bu? Kayseri Belediyesi ve Kayserispor Müdürlüğü o salonu iyi değerlendirdiler. Şimdi önemli olan Kayseri'deki üniversiteleri ve liseleri de organize edip orada bir de Kayseri'den yetişmiş sporcuları kazanmak... Şimdi bu taşıma suyla değirmen döndürmenin ömrü yok.
COSMOS KAYBOLDU
Hatırlarsın zamanında Ahmet Ertegün ile başlayan muhteşem bir futbol takımı kuruldu New York'ta... Adını da Cosmos koydular. Kaiser Franz Beckenbauer'den Pele'sine kadar dünyanın en ünlü adamlarını alıp getirdiler. Nerede şimdi Cosmos? Çünkü Amerikan gencini alıştığı sporlardan koparıp, soccer'a, Avrupa futboluna yönlendiremediler. Hala adam önce Amerikan futbolcusu oluyor, sonra basketbolcu oluyor, sonra beyzbolcu oluyor, sonra tenisçi oluyor, sonra atlet oluyor, sonra yüzücü oluyor, sonra... Bunlardan hiçbirine giremezse soccer (futbol) oynuyor. Yani dokuzuncu, onuncu kalite Amerikan genci futbola yöneliyor. Spor olarak yeteneklilerin dokuzuncu, onuncusu futbola dönüyor. İşte o zaman da Pele'lerle, Kaiser Franz'ların yerini alamıyorsun. Kayseri'de bugün para bulunmuş ve bu oyuncular alınmış. Yarın bulamazsan ne olacak? Yarın bu belediye başkanı gitti, başka bir belediye başkanı geldi, 'Arkadaş ben profesyonel takıma belediyemin parasını harcamam. Ben bu paramı Kayseri halkına spor yaptırmaya harcarım. Şu mahallede şunu yapıyorum, şu mahallede şunu yapıyorum. Bu paraları oraya harcıyorum' dese ne diyebilirsin? Ne olur o zaman o takım? Şimdi bu takım Kayseri halkını, spor salonuna toplamak için oraya asılmış bir şamdan... Ama o şamdanın elektriğini sen vermeyi başaramasan o şamdan söner, sönük şamdan için de kimse salona gelmez.
Röportaj: Bülent CAN