G.Saray izlenmiyor

* Terim, devre arasında eksikleri gidereceklerini açıkladı. Siz Terim'i en sert şekilde eleştiren yorumculardan birisisiniz.
Galatasaray eksiklerini nasıl kapatacak, ikinci yarıda ne gibi değişiklikler yapmalı?

Bu seneki Fatih Terim'i tanımakta cidden çok güçlük çekiyorum. Hoca televizyonda "Devre arasında eksiklerimizi gideceğiz" diyor, doğrudur. Ama madde bire; kendi adını yazarsa Fatih Terim! 2000 yılındaki Fatih Terim'e bir baksın bir de bu Fatih Terim'e baksın. İki Alman, iki İngiliz, iki İspanyol, iki İtalyan takımını geçen Milan'lardan Arsenal'lerden korkmayan, çekinmeyen ve onları eleyen Fatih Terim, dökülen Fenerbahçe'den korkan Fatih Terim, olabilecek en zayıf Trabzon'dan korkan Fatih Terim!
Fatih Terim benim hayatta en sevdiğim insanlardan bir tanesi; aile dostum... Şimdi buradan çıkar gider Fatihlerde yemek yerim ben... Onu eleştirmenin dost olarak görevim olduğunu biliyorum. 'Yaşa Fatih hoca! Bak her şeye rağmen devreyi lider bitirdin. Şampiyonlar Ligi'nde son 16'ya kaldın. Bravo' dersem Fatih Terim biter.
Fatih Terim'e bütün bu yanlışlarını söyleyecek birisi lazım, cesaretle söyleyecek biri lazım.
Dost öyledir. Bin yıllık "Dost acı söyler" lafı durduk yerden gelmemiş.
Hayatta ki en iyi dostlarımdan biri Mustafa Denizli... Benim için "İçimizdeki İrlandalı" dedi biliyorsun. Ama bugün gidin sorun bakalım Mustafa Denizli'ye kim haklıymış.
Türkiye'de eleştiriyi kabullenme anlayışı yok. Dostsan yalayacaksın. Yalamakla dost olunmaz. Yapılan eleştirileri okuyacaksın, ders çıkaracaksın, doğruysa 'Doğru' diyeceksin, yanlışsa 'Yanlış' diyeceksin.
DOSTLUK SATIN ALINMAZ
Yani 'Fatih Terim'in her yaptığı yanlış; benim her söylediğim doğru' diye bir kural var mı dünyada? Benim söylediklerimin de yarısından fazlasını yanlış bulanlar olabilir. Ama ben böyle düşünüyorum. 'Böyle düşünüyorum ama Fatih benim arkadaşım, söylemeyeyim.' 'Böyle düşünüyorum ama Mustafa Denizli benim can ciğer dostum, söylemeyeyim!' 'Böyle düşünüyorum ama ben Galatasaraylıyım. Ünal Aysal'ı eleştirmeyeyim.' Böyle bir şey yok! Benim lügatımda böyle bir şey yok.
Benim dostluğum ağzımdan çıkan laflara göre değerlendiriliyorsa yani dostluğun bir 'yalakalık' olduğunu düşünülüyorsa zaten onların dostluğundan bana da fayda gelmez.
Dostluk satın alınmaz, dostluğun bedeli yok. 'Ben Hıncal ile dost olayım ki benim lehimde yazsın!' Böyle bir şey yok. Tam tersine 'Hıncal ile dost olmak onun en ağır eleştirilerine muhatap olmak' demektir. Çünkü dostumsa yardım etmek istiyorum.
* Dostunuz adına üzülüyorsunuz belki de...

Üzülmez olur muyum? Şu Trabzon maçında sonunda Fatih Terim çok mutluydu ve ben Fatih Terim adına üzüldüm, Galatasaray'dan çok... Çünkü bu ligde, Galatasaray zaten şampiyon olur. Fatih Terim değil, Hasan Şaş da teknik direktör olsa Galatasaray bundan daha kötü olmaz. Galatasaray şampiyon olur. Öyle bir lig var ortada çünkü...
Ben Fatih Terim adına üzülüyorum.
Fatih Terim'in Galatasaray'ı seyirciye coşku verir. Arena'da biletler karaborsaya düşer.
Galatasaray'ın maç akşamları, insanlar kahvelere yığılır, restoranlarda maç izlenir. Liseliler cemiyetinde masalar ayrılır. Hangisi var? 'Yılbaşı kutlaması' diye tonla yemek yaptırdım da üç Galatasaraylıyı bizim eve zor toplayabildim. Bizim evde bile reytingler düştü. Çünkü seyre değer bir şey yok.
Bir dahaki Galatasaray maçında eve bir kamera koyduracağım, Fatih Terim'e göndereceğim. 'İşte has Galatasaraylılar senin takımını nasıl seyrediyorlar. Bir bak' diye... Küfrün bini bir para!.. Hepsi de Galatasaraylıydı, bir tane Fenerli yok, bir tane Beşiktaşlı yok arada... Çünkü küfür edilecek futbol oynuyor Galatasaray...
KAYDA GEÇMESİ GEREKİYOR
Bunu birisinin, bu kadar açık, bu kadar net, bu kadar acımasız söylemesi lazım. Çünkü yuvarlak lafları insanlar ciddiye almıyor.
Bana, "Fatih senin bu kadar yakın arkadaşın , kendisine söylesene!" diyorlar. Faydası yok. Çünkü yıllar yılı bunu çok denedim. Kayda geçmezsen faydası yok. 'He he' deyip gülüyor geçiyor. şimdi söylediklerim kayıtta...
Her hafta da konuşmaya, "Sana ben geçen hafta ne dedim" diye başlıyorum. Çünkü geçen hafta dediklerimi tekrar etmek istemiyorum. "Ey Fatih hoca, bu Fener'in üstüne oynayan, perişan eder, 2-1'e niye razı oluyorsun!" diyorum, ertesi hafta 'Karabük' diye bir takım çıkıyor, Fenerbahçe'yi hem de kendi sahasında perişan ediyor. Niye, çünkü Fener'in üstüne oynuyorlar. Bunları kayda geçmezsen eğer unutulur gider.

TRABZON SAVCISI NE YAPTI?
* Trabzonlu taraftarların, Burak başta olmak üzere Galatasaray'a giden oyunculara tepkisinin artarak sürmesiyle ilgili neler söyleyeceksiniz?

Türkiye'nin en kötü seyircilerinden biri Trabzon'da... Açık... Ben futbol maçlarına gitmemeye Trabzon'la başladım. Çünkü Trabzon'un zamanındaki başkanı, Trabzon'un yerel televizyonunda, "Öbür bacağına dikkat etsin" dedi! Sağ bacağımda iki tane kurşun var ya... Resmen, "Öbür bacağına dikkat etsin" dedi Trabzonspor'un başkanı!..
Trabzon medyası da bunu manşetlere aldı.
Bir de Trabzon'daki seyirci bölünmüş. Tribünlere bak kaç tane ayrı pankart var. Trabzon'un her mahallesi ayrı bir grup... Bir de birbirlerine şov yapmak istiyorlar.
Trabzon'un valisi, emniyet müdürü, savcısı olayları örtbas ediyor. Giray'ın kafasında o torpili patlatan adam, stattaki kamera görüntülerinde yok mu!..
O sabah NTV'de alt yazı geçmesi lazım; 'Trabzon'da falanca şahıs Giray ile Burak'a attığı torpil yüzünden güvenlik kameralarından tespit edilmiş ve polis tarafından gözaltına alınıp savcılığa gönderilmiştir.' Duydun mu böyle bir haber?
Anında örtbas! Kulüp başkanı örtbas, vali örtbas, emniyet müdürü örtbas, savcı örtbas...
O zaman Meclis istediği kadar kanun çıkarsın, istediği kadar yönetmelik yapsın. Sen o seyirciyi bile bile bu hale getir ondan sonra 'Vay efendim onu niye attın?' Burak'ın kafasına atılan su şişesi son aşama... Daha önce de para attılar ve Burak tek hedef... Şimdi Trabzon savcısından açıklama bekliyorum.
Türkiye'deki Futbolda Şiddet Yasası ve bu yasaya bağlı olarak çıkarılan yönetmelikle birlikte bu yaşadığımız olaylar içinde ne yaptın Sayın Trabzon Savcısı? Kadıköy Savcısı'na sorduğum gibi.
Türkiye'de görmeyeceksin, duymayacaksın; mecbur kalırsan da örtbas edeceksin!
AACHEN'I YOLDA BIRAKTI
* Mustafa Denizli sürpriz yapıp Çaykur Rize ile anlaştı. PTT 1. Lig'de başarı arayacak. 'Denizli'den cesur bir karar daha' diyebiliriz herhalde...

Mustafa hocaya ben yıllardan beri söylüyorum, "Hatta 3. Lig'den bir takım al seninle beraber 1. Lig'e gelsin." Bir hocanın kendini en iyi kanıtlama yöntemi budur. Fenerbahçe'ye, Galatasaray'a, Beşiktaş'a gelip başarılı olmak iyidir. Ama bunlar neticede hazır takımlar; seyircisiyle, parasıyla, bütçesiyle, transferiyle...
Senin bu takıma katkın ne? Feldkamp'ın katkısından, Derwall'in katkısından öte Mustafa Denizli katkısı ne; bu her zaman tartışılır. Ama Bandırmaspor'u 3. ligden alıp 1. lige getirip Şampiyonlar Ligi'ne sokarsa Mustafa Denizli'yi bir daha kimse tutamaz.
Mustafa Denizli bu fırsatı bir kere yaşadı hayatında, Alemannia Aachen'da... Yarı yolda bıraktı geri döndü. Bütün Avrupa ondan bahsederken... Hayatının en büyük aptallığıdır. İkinci olarak da Kocaelispor'da yaşadı. Çok iyi bir Kocaelispor yaratırken birden milli takımdan teklif aldı, dayanamadı 'cart' diye döndü geldi, yarı yolda bıraktı Kocaelispor'u! Kocaelispor bir sene sonra Türkiye Kupası'nı aldı.
Hector Cuper Orduspor'da... Kimse de demiyor, 'Cuper'in Orduspor'da ne işi var?' diye... Şimdi başladı Mustafa Denizli... Hadi görelim bakalım. Doğru karar, çok doğru karar ama geç kalınmış bir karar...

Röportaj: Bülent CAN