Elmander'e itirazım var

G.Saray'ın Umut-Burak ikilisini hiç bozmaması gerekiyor. Elmander'i oynatmak Umut'u bitirir. Galatasaray'ı yok etmek pahasına Emre'yi oyuna almasına inanamadım. Sonunda Emre'yi seyirciye yuhalattıracak...

* Galatasaray rahat kazanabileceği maçı zora soktu. Melo'nun kurtardığı penaltı maça damga vurdu ama öncelikle Terim'in rotasyonundan başlayalım. Yedek ağırlıklı kadroyu nasıl buldunuz?

Bir defa haftanın genel görünümüne bir bakalım; bu ülkenin yüzde 90'ı üç büyüklerin taraftarı... Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray'ın... Bu taraftarların iş yerinde, okuldu, kahvehanede, bu pazartesi günkü durumlarını şöyle bir düşün. Fenerbahçeliler coşku içinde, Gençlerbirliği'ne dört atmışlar. Beşiktaşlılar coşku içinde, Akhisar'a üç atmışlar. En azından 5 tane daha atabilirlerdi. Ama skor olarak çok mutlular.
Bir de Galatasaraylıları düşün, küme düşme hattında olan bir rakiple oynamışlar, güç bela kazanmışlar, kalecisiz, 10 kişi kalıp, Melo'nun kurtardığı penaltı ile galip gelebilmişler. Şimdi bu pazartesi günü Galatasaraylı olmak ister miydin? Etrafında keyifli, coşkulu, insanlar varken... Takımdaki futbolculardaki hava da öyle...
Birkaç hafta evveline kadar, 'Galatasaray bu ligi rahat götürür. Mücadele ikincilik için yapılır' denirken, şimdi Beşiktaş da Fenerbahçe de yumruğunu masaya vuruyor, 'Biz bu işte varız' diyor. Galatasaray'ın içinde ise bir şüphe var; 'Biz nereye gidiyoruz!' diye...
Fatih Terim'in buna hakkı var mı?
Elazığ maçı 6-0 bitebilirdi ve Galatasaray pazartesi gününe morali en yerinde takım olarak başlayabilirdi. Sahaya gayet doğru bir takımla çıktı.
Yaptığı rotasyon fevkalade yerindeydi.
Benim tek itirazım; Elmander'e...
FARKINDA DEĞİLLER

* Elmander'i kazanmak için büyük çaba harcıyor ama Elmander henüz bu beklentinin karşılığını verebilmiş değil.

Galatasaray'ın Umut-Burak ikilisini bozmaması lazım. Hiçbir türlü bozmaması lazım. İkisinin oyunu, birbirine çok uygun ve birbirini tamamlayan şekilde...
Hele de 'Amacımız hücum oynamak.
Yediğimizden fazlasını atmaktır' diyen bir hocaya göre de çok ideal bir ikili...
Burak hiç oynamadığı halde Elazığ maçı ideal ikili olduklarını gösterdi.
Burak'ın ne işe yaradığının farkında olmayan iki kurum var Türkiye'de; 1- Fatih Terim. 2- Türk medyası...
Galatasaray'da en çok gol pozisyonuna giren adam kimdi; orta sahadaki Yekta... Nasıl giriyordu; çünkü Umut sağa sola yaptığı çapraz koşularla rakip stoperleri darmadağın ediyordu.
O açılan boşluğa da Yekta dalıyordu.
Bunu Fatih Terim'in söylediği açık... 'Umut dağıtacak, sen oraya dalacaksın.' Bu uygulandı da... Yekta kaç tane pozisyona girdi, bir tanesini atabildi.
Terim illa Elmander'i kazanmaya uğraşıyor.
Elmander'i kazanmaya uğraşmak, Burak vazgeçilmez bir adam olduğuna göre Umut'u bitirir.
TRİBÜNE ÇIKARSAYDI

Fatih hocanın, sadece teknik direktörlüğü yetmez. Galatasaray gibi bir takımı Avrupa'da taşıyorsa, geçmişte bunu yaşadı, insan sarrafı olacaksın.
Sen Galatasaray'da 14 sene top oynadın.
Futbolcu duygusunu bilirsin.
Şimdi Umut, Fatih hoca, ısrarla Elmander'i kazanmaya çalışırken ne düşünecek? 'Beni kafasından silmiş Fatih hoca...
Ben burada rotasyon gereği oynuyorum.
Onun kafasındaki esas ikili Elmander-
Burak
...' Haksız mı böyle düşünürse?
Böyle düşünen bir adamdan hayır gelir mi?
Demek ki Fatih hocanın kafasında Burak-Umut ikilisi yok.
Onun esas adamları Elmander-Burak...
Bu ne demek; Umut'un oynadığı futbolun farkında değil! Kendi kendisiyle çelişkiye düşmek değil mi bu?
Bir yandan 'Umut sağa sola koşacak, ortada sana koridor açacak, O koridora dal' diyeceksin; öte yandan da Umut'u ideal kadronda düşünmüyorsun, illa Elmander'i sokuşturmaya uğraşıyorsun oraya...
Neden; çünkü Elmander, forvet oynamazsa, orta sahada oynayacak. Orta sahada adam sayısı zaten fazla, böylece evladı manevinin şansı biraz daha azalacak!
Elmander'in hiçbir şey oynamadığı görülünce, yapılacak değişiklik, Elmander'i alıp yerine Burak'ı koymak.
O maç o zaman altıya giderdi ve dediğim pazartesi sabahı tablosu okullarda, iş yerlerinde, kahvehanelerde Galatasaray lehine olurdu, Galatasaraylı futbolcular da büyük moral ve keyifle girerlerdi haftaya...
Fener'in attığı dörtten, Beşiktaş'ın attığı üçten rahatsız olmadan... 'Biz onlardan daha iyiyiz' diyerek...
* Alınacak farklı bir galibiyet, rakipleri üzerinde de bir baskı oluşturabilirdi.

Evet... Ama Fatih Terim göz göre göre Galatasaray'ın beş ya da altı gollü bir maç kazanmasını önledi. Göz göre göre gol krallığı için mücadele eden iki adama Sow'un yetişmesine sebep oldu.
Bunlar insan sarrafının yapacağı şeyler değil. Futbol sarrafını geç...
İnanamadım; Elmander'in yerine Aydın'ı görünce!..
Oyun ilerliyor, hâlâ Burak hamlesini yapmıyor. Burak o sırada kenarda ısınıyor. Birinci devrenin 30. dakikasından itibaren... Dinlendirilecek adam, 60 dakika ısındırılır mı? Hamit nasıl tribünde oturuyorsa o da çıksın otursun!
Sonra ikinci değişikliği yaptı. İnanamadım.
Emre Çolak'ı oyuna aldı!
Galatasaray'ı yok etmek, mahvetmek, perişan etmek pahasına böyle şartlanmayı benim aklım, hafızam almıyor! Benim aklım, hayalim almıyor.
Gör parmağım gözüne... 'Ben herkese inat Emre'yi oynatırım. Çünkü kimse bilmiyor, Emre büyük futbolcu...' İşte buyur; Emre'nin yüzünden Galatasaray iki puanı kaybediyordu.
Emre de baskı altında aslında...

Yüzde bir milyon atacağı bir golü kaçırdı, açılan top, Muslera'nın oyundan atılmasına ve penaltı yapmasına sebep oldu.
İlahi bir gösteri bu... Yani yukarıdaki de 'Emre'nin fotoğrafına bak' diyor. 'Senin Emre'n bu!' 'Bir Emre'yi oynatacağım' diye Galatasaray'ı sıfırlıyor.
Geçen hafta dedim ki "Hoca otur, şu Emre'nin girdiği dakikalarda oynadığı oyuna ve Galatasaray'ın geldiği hale bak." Hayır; bakmamış. Çünkü kafasında 'Ben başta Hıncal herkese kanıtlayacağım ki Emre bu takımın temel adamıdır.' Buyur!.. O zamana kadar Galatasaray batarsa batsın. Sonra ne diyecek; 'Affedersiniz, yanılmışım.' Banane iş işten geçtikten sonra...
Dediğin de doğru. Emre de çok büyük baskı altına giriyor.
Şimdi ben sana olacağını söyleyeyim; Emre'yi yuhalattıracak Fatih Terim...
Emre'yi Galatasaray seyircisine yuhalattıracak. Ondan sonra ne olur bilmiyorum.
Fevkalade güzel bir rotasyonla başladı, fevkalade güzel de değişiklikler yapsaydı Galatasaray bu maçı çok rahat kazanır biz de bugün Fatih Terim'i yürekten alkışlıyor olurduk. Ama işte yaşlanınca demek ki insan birtakım saplantılardan kurtulamaz oluyor.
Bilmiyorum, belki de bende var saplantı.
Ama ben diyorum ki 'Hocam beraber seyredelim, bana anlat.' Yazık oluyor Galatasaray'a! Galatasaray'dan öteye Fatih Terim'in kendisine yazık oluyor. Bu ülkenin yetiştirdiği en büyük hocalardan bir tanesi...
Türkiye'nin uluslararası arenada bir numarası... Böyle bir hoca, böyle takıntılarla kendisini bu kadar 'nasıl yıpratıyor' aklım hayalim almıyor.
Fatih Terim'i çok seven biri olarak en üzülen insan benim. Bunları söylerken zevk aldığımı zannetme...
Ligin başından beri 'dost acı söyler' diye konuşuyordum. Ama şimdi görüyorum ki konuşmamın bir faydası yok. İmam hep bildiğini okuyor ve inatla!
Yani sadece ben eleştirmiyorum artık başkaları da başladılar eleştirmeye...
Aynı şeyleri söylemeye başladılar.
Bu sefer daha çok inatlaşıyor. İnat olur mu ya?
Maçtan sonra söylediklerine hiç inanamadım.
Sabri'nin oyunundan memnun kalmamış! Sağ bek olarak beş Eboue oynadı Sabri o gün... Beş Eboue... Eboue'ye göre çok daha sağlamdı, fevkalade hızlı topla çıkıyordu, yanından biri hızlı geçtiğinde yerlerde yuvarlanmıyordu, toplar kaptırmıyordu.
KABAHAT KENDİSİNDE

Ertesi gün bütün gazetelere bakıyorum, gece televizyonlarda Galatasaray'ın en iyileri arasında söyleniyor Sabri; Fatih hoca, Sabri'yi bitirmek ister gibi konuşuyor. "Beğenmedim Sabri'yi, kendini hazırlamamış!"
Yedek oynayan bir oyuncunun hiçbirisini beğenmiyorsa bir hoca kendine dönüp baksın evvela... Galatasaray'ın bütün yedekleri kötüyse eğer bunun bir sebebinin olması lazım.
Aydın oynayamıyor, Engin oynayamıyor, Elmander oynayamıyor, Sabri oynayamıyor! Niye oynayamıyorlar o zaman? O zaman kabahat hocada...
Bunları fizik olarak, moral olarak da 'maça hazırlayamıyor' demek ki...
Hani bir tanesi oynayamasa dersin ki 'Onda kabahat.' Ama hiçbiri oynayamıyor.
Sercan oynayabiliyor mu?
Ceyhun oynayabiliyor mu? Kim oynayabiliyor? Çağlar oynayabiliyor mu?
BANA BiR ÖRNEK GETiRSiNLER
* Melo golü kurtardığı anda kale çizgisinin ilerisinde görünüyor. Tekrar edilmeli miydi?

'Bu penaltı tekrar edilmeliydi' diyenlerin hepsine meydan okuyorum: Kurtarılan bütün penaltıların televizyon görüntülerine baksınlar, bana bir örnek getirsinler! Sadece Türkiye liglerinden değil, dünyadan...
Markus Merk de onu söyledi; "Tartışılmaz, kural açık. Ama dünyanın en iyi on hakemini getirin. Onu da bu penaltıyı tekrarlatmaz. Uygulamada böyle bir şey yok."
Kör parmağın gözüne fırlamıyorsan, mesela adam şut atarken gidip topun üzerine kapanmıyorsan, kimse penaltıyı tekrarlatmıyor.
Berabere biten maçlarda penaltı atışları var ya... O maçlarda bile on tane penaltı atılıyor, onunda da kaleciler kıpırdıyor. Bir tanesinin tekrarlandığını görmedik. Gitsinler baksınlar.
Ama Türkiye'de bunların hepsi, 'Galatasaray' olunca gündeme geliyor sadece!..
Fenerbahçe aleyhine karar verildiği zaman hakemi yiyorlar, Galatasaray lehine karar verildiği zaman hakemi yiyorlar ki gelecek maçlarda benzeri bir olay olursa hakem baskı altında kalsın.
Bütün ince hesapları bu!..
SON ADAM DiYE BiR KURAL YOK
* Elazığ karşısında Ufuk'u da oynatamaz mıydı? Galatasaray'ın yedek kalecileri bu kadar kötü mü?

Bir de o var. Muslera'nın ne kadar kötü bir kaleci olduğu her maç ortaya çıkıyor, her maç. Penaltının da bir numaralı sorumlusu kendisi...
Karar veremedi; 'çıkayım mı, çıkmayayım mı!' Bundan evvelki bir maçta bu yüzden gol yedi Galatasaray. 'Çıkayım mı çıkmayayım mı?' diye düşünürken, çıkar gibi yaptı, durdu ondan sonra tekrar... Normal çıksa topu alır.
Ama önce durdu sonra adamın üstüne atladı! Penaltı doğru karar.
* Kırmızı kart?

Kırmızı karttan pek emin değilim.
* Melo pozisyona yakın ve topu alabilir gibi görünüyor.

Türkiye'de o pozisyon için 'kırmızı kartın ne olduğunu' kimse bilmiyor.
SANTRADA OLABİLİR
Maçtan sonra Güntekin Onay ile Rıdvan Dilmen'i izledim. Güntekin kuralı bilmiyor. Türkiye'nin bir numaralı spor kanalının, NTV Spor'un ve dolayısıyla da NTV'nin spor moderatörü, soru soran adam yorum yapan adam kuralı bilmiyor! 'Son adam' diye bir kural yok.
Kırmızı kart, bariz gol şansı... Güntekin Onay diyor ki "O penaltıyı beklerden biri yapsaydı kalede kaleci olurdu, tamam. Sarı kart olabilir.
Ama penaltıyı yapan kaleci, son adam o" diyor. Hâlâ kafada o var!
Korner noktasının orada Muslera'yı çalımlarsa adam, Muslera arkadan bacağına yapışırsa kırmızı kart mı olacak? Son adam çünkü Muslera...
Son adamla alakası yok. Yanlış tercüme, yanlış yorum, yanlış anlama.
Bariz gol şansını önlüyorsan eğer kırmızı kart... Ceza ister frikik olur, ister penaltı olur. Yerine göre... 18'in dışındaysa ama bariz gol şansına bakılır.
Santrada bariz gol şansı olabilir; kaleye iki metre mesafede bariz gol şansı olmayabilir.
RIDVAN DOĞRU SÖYLEDi
Rıdvan'ın dediği gayet doğru... Muslera adamı devirmese ve adam Muslera'ya çalım atsaydı hangi yönde gidiyordu?
O topla kaleye doğrulana kadar Melo yetişebilir miydi, önünü keser miydi?
Bunları yorumlarsın, 'Hayır, Muslera'yı çalımlasaydı Melo yetişemezdi.
Adam golü atar. Tamam, o zaman kırmızı kart...' dersin. Ama 'Muslera kaleciydi, son adamdı' bu yanlış yorum. Ben Rıdvan'a katılıyorum.
Markus Merk "Kırmızı kart doğru" dedi. Bu tartışılır bir yorum... Kırmızı kart mıdır, sarı kart mıdır? Ama tartışılması gereken şey; bariz gol şansı var mı, yok mu? Sonuncu adam mı değil! 'Sonuncu adam mı, değil mi?' diye bir şey yok. Bundan artık insanlar vazgeçsinler.
Bunu unutmak lazım. Bütün televizyonda konuşanlara da yazanlara da bunu anlatmam lazım. Birinin anlatması lazım. 'Son adam' diye bir kural yok. 'Bariz gol şansı mı, değil mi?' Bence bariz gol şansı yoktu.
Rıdvan'a göre de yoktu, Marcus Merk'e göre vardı. Tartışılır!..

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.