Bu hafta bir değişiklik yapalım. Ben bir soru sormak istiyorum. Ama sana değil... Mersin İdman Yurdu'nun hocası Nurullah Sağlam'a sormak istiyorum.
Haftanın en ilginç maçlarından biriydi.
Mersin İdman Yurdu gayet iyi bir kadro kurdu bu sene... İlk sıralarda oynayabilecek bir takım ama 9. haftaya geldik; küme düşme hattında hâlâ...
Garip, talihsiz maçlar oynuyor. Kasımpaşa'ya karşı da 2-0 öndeyken, uzatmalar dahil maçın bitimine 5 dakika kala üst üste yediği 2 golle 3 puanı kaybetti.
Maçtan sonra Nurullah Sağlam, "Bu son dakika golleri biz de bir alışkanlık oldu.
Son dakikalarda yediğimiz gollerle kaybettiğimiz kaçıncı puan!" dedi. Sorum Nurullah Sağlam'ın bu konuşması üzerine ve aslında bütün teknik direktörlere, bütün ilgililere...
BEN FUTBOL CAHİLİYİM
Uzatmaların son saniyeleri oynanıyor ve Kasımpaşa bir korner kazanıyor.
Kasımpaşa'nın teknik direktörü Şota, kaleci İsaksson'a işaret ediyor, 'Kornere git' diye... İsaksson karşı kaleye gidiyor. Kasımpaşa korneri kullanıyor, Adem yükseliyor, kafayı vuruyor, top arka direkten kaleye giriyor.
Santra yapılmadan maç bitiyor.
Şimdi, "Biz bu son dakika gollerini niye yiyoruz?" diyen Nurullah Sağlam'a benim çok samimi bir sorum var. Ben hakikaten futboldan anlamadığımı düşünüyorum. Ben futbol cahiliyim. Lütfen bana izah etsin.
Top korner direğinde, ben kaleciyim, kalenin ortasında, korner direğine bakarak duruyorum. Yani topun gelişini görüyorum ben...
BÜTÜN KALECİLER AYNI
Nereye gideceğini de görüyorum.
Benim için tehlikeli alan direkle gözlerimin arasında olan ön yarı saha mıdır, sırtımla arka direk arasındaki arka yarı saha mıdır?
Hemen hemen bütün kaleciler ve teknik direktörler gibi Mersin İdman Yurdu da bu son saniyede, santrası yapılmayan golün kornerinde, ön direkte bir Mersinli vardı ama arka direk bomboştu! Kalenin görmediği yerde alan bomboştu! Adem kafayı vurdu, top oradan içeri girdi.
Bana lütfen izah etsin. Benim sorduğum soruyu yanıtlasın.
Ben matematik kafalı bir adamım.
Fizik okudum. Benim için tehlikeli alan baktığım yer midir, arka tarafım mıdır?
Sen elinde bıçakla gelsen, beni önden mi kolay vurursun, arkadan mı kolay vurursun? Benim sorduğum soru bu kadar basit... Yıllardan beri dünyanın her tarafında ve Türkiye'de pek çok kaleci ön direğe savunma adamı koyuyor. Dünya çapında bir kaleci Cech, iki direğe birden koyuyor.
Ama yalnızca arka direğe koyan kaleci görmüyorum.
Bunun sebebini Nurullah Sağlam bana bir anlatsın. 'Efendim, herkes öyle yapıyor ben de öyle yapıyorum!' Sebep bu mu? Bunun mantıklı bir sebebi var mı? Türkiye liglerinde kornerden gelen gollerin haddi hesabı yok.
Beşiktaş-Trabzon maçının gerçekten başarılı kalecisi, Abdullah Avcı'yı utandıran kalecisi Onur, golü frikikten, arka direkten yedi. Ön direğe gelseydi, o topu kurtarırdı.
Arka direkten yedi. En tehlikeli yer arka direk... Oraya adam koymuyor.
TAFFAREL'E SORSUNLAR
Nurullah Sağlam bana, 'Hıncal Bey, sen 55 senedir futbol yazıyorsun ama şu basit şeyi öğrenememişsin. Şu sebepten arka direk tehlike değildir, ön direk tehlikedir. Bu yüzden ön direğe adam koyuyorum' desin. Şota, hücum gücünü artırmak için ve 'kafa vursun' diye kalecisini oraya gönderirken, Nurullah Sağlam savunma gücünü artırmak için arka direğe bir adam koymuyor. O sırada 11 Mersinli oyuncu var ceza sahası içinde...
8 tanesi de altı pasın içinde... Bu kadar adamı yığmış oraya bir tanesini arka direğe koymuyor!
Söylesin bakalım bana; 'Ben arka direğe adam koymadım. Oraya bir adam koysam ziyan olacaktı' desin, beni bir ikna etsin.
Galatasaray da böyle oynuyor! Galatasaray'ın kaleci antrenörü, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük kalecilerinden biri, Taffarel...
Bu yazıyı okur mu bilmiyorum; birisi de Taffarel'e sorsun, ya da tercümanı sorsun... Taffarel anlatsın bana... 'Niye ön direğe adam koyuyor da arka direğe adam koymuyor?' Dünya çapındaki bu uygulamanın mantıklı bir sebebi olması lazım ama bu sebep benim mantık sınırlarımı aşıyor. Ya ben anlamıyorum, öğrenmem gereken bir şey var ya da bu arka direkten yenen gollere engel olun!
Bu Nurullah Sağlam'a samimi bir sorudur. Beni her zaman arayabilir, e-mail yazabilir, mesaj atabilir.
Bana, 'Son dakikadaki golü şu yüzden yedik' desin.
Son dakikada gol yemekten şikayetçi bir hoca kornerden böyle gol yiyorsa eğer biraz da kabahati kendinde aramalı... Onun için de soruyu ben ona soruyorum.
DüNYA TENiSi KöTüYE GiDiYOR
* Dünyanın en iyi kadın raketleri ülkemizde ve sezon sonu turnuvası da başladı. Katılımı, ilgiyi, maçları nasıl buldunuz?
İlk üç maçın üçünü de seyrettim. İyi bir tenis seyrettiğimi söyleyemem. Ama ben daha evvelki turnuvaları da seyrettim. Kadın tenisi iyice al gülüm, ver gülüme dönmüş. Tenisçinin görevi; topu karşı sahaya atmak ve karşı sahadakinin hata yapmasını beklemek!..
Erkekler de böyle, kadınlar da iyice böyle artık. Kremlin Kupası vardı. Yarı final ve final maçlarını seyrettim. Yarı finalde bizim Türk Hava Yolları'nın kızı Caroline Wozniacki oynuyordu. 17 tane falan servis kırıldı!
Voleybol gibi olmuş, servis atanın aleyhine... Servisi karşılayan alıyor sayıyı...
Servis de atamıyorlar, riskli oyun hiç oynamıyorlar, fileye gelemiyorlar.
Karşı sahada çizgilerin arasına topu sağlam düşüreyim o dışarı atsın ya da taksın. Bu zerre kadar zevk vermiyor.
Dünya tenisi de buraya gidiyor.
SANKi ANTRENMAN MAÇI
En nihayet biri yoruluyor, gözü mü, kafası mı dağılıyor, fileye takıyor ya da dışarı gidiyor.
Maçlar winner'larla (kazandıran vuruş) kazanılmıyor, maçlar gereksiz hatalarla kazanılıyor.
Kazanana bakıyorsun; 36 tane gereksiz hata yapmış, kaybeden 78 gereksiz hata yapmış. Çok rahat karşıya atabileceği topu dışarı ya da fileye takmış, 'unforced error.' Unforced error'larla kazanılan bir maçın seyri ne kadar olabilir?
Böyle oturuyorum karşımda 47 defa top oradan oraya gidiyor. Ben de bakıyorum; 'kim takacak fileye' diye...
Bu tenis değil...
Röportaj: Bülent CAN