Bu başarılar iyi analiz edilmeli

Bu sonuçlar sportif değil, siyasal... Sportif olsa aynı başarıyı erkekler de gösterirdi. Çıkış noktasını bulmak için çok gerilere gitmek gerekiyor

* Türk sporu açısından güzel bir hafta yaşadık. Atletizm, basketbol ve voleybolda aldığımız başarılı sonuçlardan başlayalım isterseniz...
Başarılara bakınca Türkiye adına; bu başarıların altında genelde kadınlar var. Voleybolda kadınlar var, basketbolda kadınlar var, atletizmde kadınlar var. En son 1960 Roma Olimpiyatları'nda, Türkiye'nin futbol takımı yer almıştı. 52 yıl aradan sonra kadın voleybolcularımız, kadın basketbolcularımız, Londra Olimpiyatları'nda yarışacaklar. Atletlerimiz de gayet dikkate değer başarılara ulaştılar. Avrupa Şampiyonası önemli bir ölçü değil ama orada dahi öne çıkan atletlerimiz kadınlar... Erkeklerden öne çıkanlar devşirmeler... Bunu iyi değerlendirmek lazım. Türkiye'de kadınların yaptığı bu atağın arkasında ne var? Erkekler aynı başarıyı niye gösteremiyor? Erkek voleybol takımı bir yere gidemiyor, erkek basketbol takımı bir yere gidemiyor.
BİR ORGANİZASYON DEĞİL
Şu döküntü Avrupa Şampiyonası'nda erkek futbol takımı yok! Ama kadınlarımız, hem basketbolda hem voleybolda, olimpiyat barajını aşmayı başardılar. Üstelik barajı aşmak hiç de kolay değil. Bunun analizinin iyi yapılması lazım ve bunun çıkış noktası çok gerilere gidiyor. Osmanlı İmparatorluğunun ardından cumhuriyetimiz kurulduğu zaman Türk kadınına en uygar ülkelerin, mesela İsviçre'nin dahi sahip olmadığı hakları tanıyan Atatürk'ün devrimlerinden başlayarak ve de son 20-30 yıldır kadın hakları için mücadele eden Türk kadınlarını dikkate alarak bu noktalara geldiğimizi düşünebiliriz. Bu sonuçlar sportif değil, siyasal... Sportif olsa aynı başarıyı erkeklerde de gösterirdik. Kadın basketbolunu, kadın voleybolunu olimpiyata göndermeyi başaran Türk erkeklerini gönderemiyorsa; demek ki bir organizasyon yok ortada...
İZLERKEN ÇILDIRDIM

* Atletizmdeki madalyalar sürpriz oldu. Son dönemde Türk atletlerinde bir sessizlik hakimdi. Yarışmadan hazırlanmalarını doğru buluyor musunuz?
Yanlış. Bizim Türk spor medyası, hele atletizmi hiç bilmez. TRT'yi izlerken bir kere daha çıldırdım. Sayın İbrahim Şahin, yine diyecek ki, "Hıncal Uluç, 'Beni Helsinki'ye götürün' dedi, götürmedik! Ondan böyle diyor!" Ama atletizm cahili spikerler... Senelerden beri anlattığı halde, izlediği yarışı farkında olmayan sunucular var. Yarış bittiği zaman sekizinci kulvardan gelen kazananı ancak görüyor! Çünkü kafasında birini şartlamış, onu takip ediyor. O adam üçüncü!.. Sekizinci kulvardan birinci çıkıyor, farkında değil. Hadi kulvar farklı yarışlar olsa o mesafeyi zaten bilemiyorlar ama 100 metre dümdüz bir yarış. Senelerden beri bu yayınları yapan TRT bilmedikten sonra hiç yazmayan Türk medyası nereden bilsin. Süreyya Ayhan, Avrupa Şampiyonu olduğu zaman, Elvan, Avrupa Şampiyonu olduğu zaman "Avrupa Şampiyonası ikinci sınıf bir şampiyonadır" dedim; herkes bana kızdı. Avrupa Şampiyonası'na ülkeler iyi atletlerle katılmıyorlar bile... Gençlerini gönderiyorlar; orada biraz isim yapsın. Atletizmde iki tane önemli turnuva var; biri olimpiyat... Dört senede bir olduğu için ve hâlâ olimpiyat şampiyonluğu değerli olduğu için.
İkinci derecede; Dünya Şampiyonaları...
Dört senede bir yapılırken iyiydi de iki seneye indirdiler, değeri biraz azaldı. Olimpiyat ile neredeyse eşit değerdeydi Dünya Şampiyonluğu...
Şimdi ikinci değere düştü. Neden; çünkü çok büyük paralar kazandıran, bu sene adı 'Diamond League' olan profesyonel yarışmalar var.
Hiçbir sporcunun 12 ayın tamamında formda olması mümkün değil. Hatta bir sezonun tamamında zirvede olması mümkün değil. Onun için, çalışmalarını ona göre düzenlerler. Tabii lafı bizde anlayacak kaç kişi var onu da bilmiyorum. Antrenmanı, zirveyi seçip ona göre düzenlemek!
Dünya kadar para kazanacağı Diamond League yarışmalarına ağırlık veriyorlar. Bu yarışmalar varken de Avrupa Şampiyonası artık gazetelerde haber olmuyor. Gazeteleri açın, Herald Tribune bakın. Hem de Avrupa'da basılan nüshasına bakın. Herald Tribune, Amerikan gazetesi ama Avrupa'da basılıyor.
Herald Tribune'de Avrupa Şampiyonası ile ilgili daha bir tane haber çıkmadı. İngilizce, Avrupa'da basılan en büyük gazeteyi aç bak yok.
Televizyonlara bak, kaç ülke televizyonu şampiyonayı vermiş. Reytinglere bak. Kendi kendimizi kandırmayalım. Madalya alınması güzel. 'Avrupa Şampiyonu' unvanı almak hoş bir şey. Bunu söylüyorum; bu şampiyonluk tavana ışığı yakmak gibidir. Işığı yaktığında pervaneler dönmeye başlar ve yanan ışıkların sayısı artar.
NEVİN'İN HEDEFİ YANLIŞ

Tekrar söylüyorum: Sportif olarak Avrupa Şampiyonluğunu, fazla büyütmek yanlış. Bu şampiyon atletlerin, bir ay sonra Londra'daki olimpiyatlarda neler yapacaklarını ben çok merak ediyorum. Asıl başarı benim için o... Avrupa Şampiyonası değil... Nevin Yanıt, aylardan beri kayıp! "Ben Avrupa Şampiyonası'nı bekliyorum." Yanlış. Avrupa Şampiyonası, Nevin Yanıt düzeyinde bir yetenek için hedef değil, antrenman. Ama Nevin Yanıt bunu hedef olarak koyuyor! Kandırmaca belki ağır bir itham olur ama yanlış hedef seçimi...
Onu Avrupa Şampiyonu yapan derece 12.81. 12.81 önünde bu sene sadece 2012'de 18 atlet var. Nevin'in koştuğu en iyi derece 12.81. Olimpiyatta 8 kişi finalde yarışacak. Ben Avrupa Şampiyonu olan Nevin'i değil, Olimpiyatta final koşan Nevin'i tercih ederim. Çünkü Olimpiyatta final koşup sekizinci olmak dahi Avrupa Şampiyonluğu'ndan değerli...
Dünya 100 metre engelli şeref listesine bak; ilk 100'de '12.81' diye bir derece yok... Avrupa'da bu sene koşulan 68. en iyi derece!
Oysa Nevin, durmadan koşmalıydı, bütün Diamond League'lerde koşmalıydı, rakiplerini tanımalıydı. Nevin'e karşı ölçü alabileceğimiz, a ağı yukarı beraber dünya piyasasına çıkan kişi Lolo Jones. Nevin, Lolo Jones'u geçiyordu. Seneler evvel burada konuştuk "Lolo'yu iyi geçti" diye... Lolo Jones 12.43 koşuyor; Nevin 12.81!
PERVANELER DÖNMEYE BAŞLADI
* 1500 metrede gözlerimiz sürekli Süreyya Ayhan'ı arıyor ve biraz da hüzünleniyorduk. Bu defa kürsüye iki sporcu birden çıkarmayı başardık. Avrupa Şampiyonası'nda Aslı ve Gamze ilk iki sırayı paylaştı.
Süreyya Ayhan'ı hâlâ arıyoruz. Süreyya Ayhan 3.55 koşuyordu, bunlar 4.05 ve 4.06 koşuyor. Ama bu ikisinin sebebi Süreyya'dır.
Biraz evvel söyledim; Süreyya ışığı yakınca pervaneler dönmeye başladı. Gamze ile Aslı arkadan geldi. Ama Süreyya'nın yeteneğine sahip olmadıkları için... Süreyya hiçbir teknik bilgi ve katkı olmaksızın 3.55 koştu. Süreyya'ya biz iyi bir hoca bulabilseydik, ikna edebilseydik, Amerikalara gönderebilseydik; Süreyya bugün Dünya rekortmeni, Olimpiyat Şampiyonu, Dünya Şampiyonuydu. 2012 Olimpiyatlarının favorilerinden de biriydi. 3.55 nerede, 4.05 nerede! Bu ikisinin arasında bin kişi var. Yüz kişi, elli kişi falan değil. 1500 metrede 10 saniye bitmez tükenmez bir rakam.
Süreyya Ayhan, Avrupa şampiyonu olurken bugünkü Avrupa Şampiyonu'nu 60 metre geçiyordu!..
KOVULMASI DOĞRUYDU

* Kadın basketbolcuların başarısı da yabana atılmaz. Sezon içinde 'Kadın basketbolunu yabancılar mı taşıyor' diye konuşuyorduk. Bugün gördük ki milli sporcularımız da iyi durumda... Tabii Galatasaray'dan gönderilen Ceyhun Yıldızoğlu yönetiminde olimpiyatlara gitmemiz de ilginçti.
Hocalık büyük ölçüde uyum bir de şans meselesi. Yani bana sorarsan Yeniköy Kasabı'nı, Beşiktaş'ın kovması doğruydu. Adam istatistiksel olarak tarihinin en başarılı teknik direktörlerinden biri şimdi... Arka arkaya Dünya Şampiyonu ve Avrupa Şampiyonu oldu. Ama Galatasaray'a gelse 'Bu adamı niye getirdiniz?' diye sorarım. Denk düşüyor bazı şeyler. Nasıl denk düşüyor: Portekiz-İspanya maçının 90. dakikası... Dünyanın topa en iyi vuran iki adamından birinin ayağında top... Doğru vursa İspanya yok! Topu dışarı vurdu Ronaldo! Bu 'İspanya'nın şansı mı; Yeniköy Kasabı'nın şansı mı!' iyi düşünmek lazım. Neredeydi İspanya? O topa Del Bosque mi yanlış vurdurdu Ronaldo'ya?
İYİ BİR KUŞAK YAKALADIK
Sen Portekiz maçını baştan 3-1, 2-1 kazanmalısın. Böyle şansa bırakılır mı? Penaltılara kaldı! Portekizliler yanlış penaltı attılar diye tur atladı!..
Yani Ronaldo'nun golü kaçırması yetmedi bir de Portekizliler kötü penaltı attı. Ondan sonra Del Bosque dünyanın en iyisi... Geçiniz efendim!.. İstatistikler bir anlam taşımaz, denk gelmiş. Ama şurası doğru; biz iyi bir kuşak yakaladık. Rakipler de şu sıralar aşağıdalar. Bunun kısmeti de Ceyhun'a gelmiş.
BAŞA BAŞ OYNUYORLAR
* Voleybol için ne diyorsunuz? Dünya Grand Prix'inde çok iyi maçlar çıkardık hatta altın için umutlandık ama Amerika ve Brezilya'ya yenilerek bronz madalyada kaldık
.
Ne diyorsun! Dünya Grand Prix'sinde bana bundan üç sene evvel, dört sene evvel 'Türk kadın takımı dünyanın en iyi üç takımından biri olacak' deseler havada kaparım. Önemli olan şu; bu kızlar kaybettikleri maçlarda dahi rakiplerinden set aldı. Ben senden bir set alabiliyorsam üç set de alabilirim. Kaybettikleri setlerde de öyle 25-9 gibi açık bir fark yok. Başa baş oynuyorlar. Önemli olan Türkiye'nin dünya standartlarında bir yere gelmesi. Yani kadın voleybolu; Türkiye'nin en başarılı olduğu spor dalı...
Hiç tartışmam.
ANAOKULU SEVİYESİNDE
* Voleybol Federasyonu Başkanı Ünal Karabıyık'ın "Artık Türk voleybolu ekol ülkeler arasındaki yerini almıştır" açıklamasına katılıyor musunuz?
Bunu demek için erken. Ekol öyle bir senede olacak bir şey değil. En az 10 sene, 15 sene bu istikrarı sürdüreceksin. Bugün ekol dediğin Rusya... Rusya o durumlara gelene kadar neler yaptı. Şimdiki hali de meydanda... Ekol dediğin Brezilya... Biz daha çok genciz. Ekolse biz daha anaokulundayız. 2 Bu arada erkek voleybol takımı da tarihinde ilk kez Avrupa Ligi'nde ikinci oldu. Talihsiz. Kaç defa maç sayısı atıp 15'te biten seti 26-24 kaybetmişler. Bayağı iyi mücadele etmişler. 2-0 geriden 2-2'ye getirip son sette bu kadar dişe diş ve de 24-23'te maç sayısı attıktan sonra 26-24 kaybetmişler. Denk gelmemiş demek ki...
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.