Alay ettiler

Amrabat'ı Messi sanıp 7.5 milyon euro teklif ettiler, 30 saniyede 'hayır' yanıtı aldılar Kayseri başkanının yakın dostu Metris'te, Amrabat'ı almak istiyorsan oraya gideceksin

* UEFA'nın kriterlerine uymak için dört büyükler dışınraki tüm takımlarımız küçülmeye gidiyor. Dört büyükler yıldız alırken, onlar yabancı sayılarını azaltıyorlar.
Dört büyükler çok büyük futbolcuları, kimi alıyor acaba?
* Kuyt'ı aldı Fenerbahçe.
Sonra?
* Hasan Ali Kaldırım...
Sonra?
Büyük transfer kim? Evinde oturan ve maçları televizyondan lütfen seyreden Hıncal Uluç "Ben şu adamı çıplak gözle seyredeyim" diye stadyuma gideceğim. Bu yapılan transferlerde insana bu arzuyu veren Kuyt dahil, bir tane transfer var mı? Kimse kimseyi kandırmasın. Şu Galatasaray'ın kıyamet koparan transferi Amrabat! Amrabat'ı Türkiye'de Messi yaptılar. Amrabat olsa ne olur olmasa ne olur? Amrabat diyelim ki Galatasaray'ın kadrosunda. Çarşamba günü ben de okuyorum ki Amrabat sakat. Pazar günü oynamayacak. Umurumda olur mu?
Ya da adını sanını duymadığım futbolcular. Amra Ba mı? Adını bile bilmiyorum. Öteki neydi Faslı Assaidi... Adını bile bilmiyorum.
55 yıllık gazeteci, dünya futbolunu yakından takip eden Hıncal Uluç'un adını bile bilmediği futbolcuyu Galatasaray büyük transfer diye yutturuyor.
En iyimser şekilde düşünüyorum, bunlar Fatih Terim'in kafasında düşündüğü futbolu oynamak üzere sağdan soldan bulduğu yapı taşları olabilir. Yani benim kafamda şöyle bir sol kanat oyuncusu var. Bu adam kim Bambarabamba! Tamam bunu gidin Antartika'dan alın gelin. Ama beni Etiler'den Arena'ya götürmez. Beni Etiler'den Arena'ya götürecek adam var mı?
Daha adı geçti mi Galatasaray'da? Senelerden beri Galatasaray'ın yıldızı yok! Senelerden beri Galatasaray'ın ardından insanları stadyuma götürecek, televizyon başına koşturacak yıldızı yok. Bizim yöneticilerimiz hâlâ transferin iki farklı yönü olduğunu anlayamadılar. Ben 2000 yılından beri stadyuma gitmiyorum. Ronaldinho'yu alsaydı Galatasaray giderdim.
SORUMLULUĞU ATIYOR

Almadılar! İlan ettiler, çok ucuza gelecek, hallettik. Öyle bir hava verildi ki "Bülent Tulun işi bitirdi de Fatih Terimistemedi." Şimdi Galatasaray'da son zamanlarda Ünal Aysal yönetiminin en büyük numarası da bu! "Efendim biz alıyoruz da Fatih Terim istemiyor."
Böylece bütün sorumluluğu Fatih'in üstüne atıyorlar.
Taraftar ile Fatih'in arasına uçurumlar örüyorlar.
Efendim Amrabat'a 10 milyon euro? Fatih Terim istiyor! Ronaldinho neden alınmıyor? "Terimistemiyor!" Eğer öyleyse bir karar alırsın İngiliz sistemini getirirsin.
Alex Ferguson gibi Fatih Terim'i Galatasaray'ın menajeri yaparsın bir daha da işine de karışmazsın.
Fatih Terimistediğini alır, istediğini satar. Yönetime bilgi bile vermez. Sonuçta da medya ya da taraftara da camiaya da hesabı kendi verir.
Hayır onu yapmam!
Galatasaray'da bir kural vardır.
Ünay Aysal beyefendi bunu bilmiyor olabilir. Ama bunca Galatasaray başkanı hayatta; Selahattin Beyazıt hayatta, Alp Yalman hayatta, Adnan Polat hayatta, Ali Tanrıyar hayatta, Faruk Süren hayatta, Mehmet Cansun hayatta. Gidersin sorarsın; "Galatasaray'da gelenek nedir" diye.
Galatasaray'da gelenek şudur: "Transferi yönetim yapar, teknik direktör ister oynatır ister oynatmaz."
Bunun en yakın, en canlı örneği Arda.
Geretz, "İstemem" diye kıyameti koparıyordu.
Adnan Polat gitti Arda'yı aldı getirdi Galatasaray'a; "Ben alıyorum arkadaş. İşte lisansı, işte burada! Sen ister oynat ister oynatma ben ona karışmam ama alma yetkisi benim." Ünal Aysal başkan olaydı da Ronaldinho'yu alıp geleydi de Fatih Terim oynatmayaydı görelim bakalım. Popescu'yu, Hagi'yi oynatmış Fatih Terim, Ronaldinho'yu oynatmaz mı?
YÖNETİMİN BAŞI BOZUK
Şimdi de şöyle bir hava yaratıyorlar; "Efendim Fatih Terim takımın tek yıldızı olmak istiyor onun için böyle büyük transferleri engelliyor" diye Galatasaray'dan yayıyorlar bunu. Yani bir yandan Fatih Terim'e lafla destek "10 sene 100 sene beraberiz." Diğer yandan onu yıpratmak için böyle şeyler. "Fatih Terim'in yıldızlara tahammülü yok. Onun için biz yıldız oyuncu alamıyoruz!" böyle nerede köşede bucakta kalmış, isimsiz isimlerin peşindeler. İnanılır gibi değil. Ben Galatasaray'ı bu kadar başı bozuk bir yönetim altında görmemiştim.
* Transferlere baktığımızda hep böyle borsaya bildirilme ama sonuç yok? Amrabat bildirildi ama sonuç gelmedi. Sizce neden böyle yapılıyor?
Efendim o hukuki bir durum. Ben kulübün yönetimi olarak bir transfer görüşmesine başlamışsam başladığımı borsaya bildirim. Messi'ye bile talip olabilirim. Ama kulaktan kulağa talip olmuyorsam resmen Barcelona kulübüne gidip istiyorsam Messi'yi bunu borsa'ya ticaret yasasına göre bildirmek zorundayım. Çünkü bu bir anonim şirket. Elinde hisse senedi olanlar var. "Vay Galatasaray, Messi'yi alıyormuş bu hisse senetlerinin değerini artırır ben hisselerimi satmayım" dersin, satmazsın. Ya da dersin ki "Ben Arda'yı satıyorum.", "Arda da satılıyor demek ki Galatasaray küçülme kararı vermiş. Bu durum hisselerin değerini düşürür, elimden çıkarayım" dersin. Bu bir ticari olay. Ticari olduğu için de gizli yapamazsın.
Hisse sahiplerini düşünerek açıklamak zorundasın. Onun için "Amrabat'a resmen talip olduk" diyerek borsaya bildirmeleri doğru. Vazgeçince de "Vazgeçtik" demeleri de doğru. Sonra suçlu duruma düşerler. Önemli olan işin transfer yanı. Orada yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar. Kayseri'nin Amrabat'ı Galatasaray'a vermeyeceği belli. Kayseri'nin Galatasaray ile alay ettiği belli. O duruma düşürdüler Galatasaray'ı. 7.5 milyon euro'luk bir teklife 30 saniyede ret cevabı gelir mi? Kayserispor'un bütçesi kaç para ki? Oturursun yönetiminle görüşürsün dersin ki "7.5 milyon euro az, biz 15 milyon dolar istiyorum" dersin anlarım. Ama G.Saray'ın 7.5 milyon euro der demez bu teklife "hayır" denmesi Kayserispor'un Galatasaray ile alay etmesi demek. Hangi, G.Saray ile? Geçen hafta Kulüpler Birliği toplantısında Ünal Aysal, Kayserispor başkanını destekledi. O desteğe güvenerek "Biz onları artık tavladık, Amrabat'ı artık bize verirler!" Bak ucuzluğa bak! Resmen Galatasaray ile dalga geçtiler.
BABİL KULESİ GİBİLER
Ünal Aysal birazcık bu işin iç yüzünü bilse ya da Galatasaray'ın her ay binlerce dolar para ödediği danışmanı var ya Bülent Tulun efendi!
Bülent Tulun dese ki; "Sayın başkanım, sayın Aysal, Kayserispor Başkanı'nın en yakın dostu Metris Cezaevinde'dir. Onun sözünden çıkmaz. Onun için Amrabat'a talip olup komik duruma düşmeyin. Amrabat'ı istiyorsanız, Metris'e gidip oradan izin alın." Bunu ben diyorum da Bülent Tulun niye demiyor? Ünal Aysal'ın dünyadan haberi yok! Çünkü Türkiye'de yok adam. Türkiye'de olmayan bir başkanın Türkiye'de çok iyi bir yönetimi olamaz. Öyle bir yönetim yok. İnan Kıraç'ın adamı alınmış oraya. Bilmem kimin adamı alınmış oraya. Babil kulesi gibi yönetim. Bir araya gelmeyen adamlar. Adnan Öztürk ile Ali Dürüst'ü kol kola yürürken ya da neydi o Galatasaray Adası'nın adı? Su ada! Orada gördünüz mü yan yana?
GAZİ KOŞUSU FİYASKOYDU
* Gazi Koşusu'nu Ahmet Göçmen'in sahibi olduğu, Halis Karataş'ın bindiği Matador Yaşar kazandı. Yarışı nasıl buldunuz?
Ben Ankara'da gazeteciliğe başladığım günlerden beri Gazi Koşularını izlerim. At yarışları ile hiç alakam yoktur. İzlediğim, gittiğim tek gün Gazi Koşusu'dur. Yani boşsam, hipodroma giderim, ya da televizyonda yarışı izlerim. Gelenek oldu bende artık.
- O zaman hiç kaçırmadınız.
Hemen hemen. Fakat giderek Gazi Koşusu o efsane yanını yitiriyor. Niye yitiriyor onu da bilemiyorum. Ankara'dayken özellikle Gazi Koşusu bir ay evvelden konuşulmaya başlanırdı.
Yani, 50 sene evvel kadınlar o koşuda giyecekleri elbiseleri düşünmeye başlarlardı.
Atlar konuşulurdu 'Şöyle bir tay varmış, böyle bir tay varmış.' Böyle büyük efsanelerle yarış günü oralar bayram ve şölen yerine dönerdi. Şovlar, eğlenceler, gösteriler falanlar...
BÖYLE YAYINCILIK OLUR MU?

Bir gece evvel Gazi Koşusu Balosu yapılırdı. Şimdi bunlar yapılıyor mu yapılmıyor mu kimsenin haberi bile yok. O gün televizyon yayın yaptı ben bu kadar kötü yayıncılık görmedim. Orada bir köşe kurmuşlar, oraya mikrofon koymuşlar, geleni geçeni yakalayıp onunla konuşuyorlar. Bu yayıncılık mı, bu televizyonculuk mu? Otur oraya dört saat, beş saatlik bir program yap. 86 yıllık Gazi Koşusu'ndan eldeki görüntülerle 55'te ne olmuştu, 60'taki yarıştan bilmem neden... O ilk kupayı veren resimler şunlar, bunlar...
Programcılık başka bir şey. Ünlü sanatçıları getir, oraya bir sahne kur. Onlar çıksınlar, şarkılar söylesinler, türküler söylesinler. Yani, millet oraya gitsin, millet televizyonun başında olsun. Hiç alakası yok! Taylara da baktım, bir sürü uyuz tay. Gazi'nin özelliği şu, bir at hayatı boyunca bu yarışta bir kere koşabilir. O kadar önemli bir koşu. Doğru dürüst tay yok!
BİTİRDİLER GAZİ KOŞUSUNU

Yazık. Yani Gazi Koşusu'nu Ankara'dan İstanbul'a tamamen ekonomik sebeplerle aldılar. İstanbul'da daha çok bahis oynanıyor diye. Öldürdüler.
- Amaçlarına ulaştılar ama öbür güzellikler yok oldu.
Ulaşıp ulaşmadıklarını da bilmiyorum ama bitirdiler Gazi Koşusu'nu. İstanbul'da berbat organizasyon. O günkü bir yüzkarasıydı! Koşu da bir yüzkarasıydı, organizasyon da bir yüzkarasıydı, televizyon yayıncılığı da yüzkarasıydı.
Röportaj: Yılmaz ŞENOL

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.