Biz niye yokuz!
Maçları seyrettikçe kahroluyorum. Futbolun bu kadar kötü oynandığı bir turnuva görmedim. Türkiye şampiyon olurdu
- Futbol Haberleri
- 11 Haziran 2012, 20:53:35, Güncelleme: 12 Haziran 2012, 00:04:28
Maçları seyrettikçe kahroluyorum. Biz bu turnuvada Avrupa Şampiyonu olurduk. Ben futbolun bu kadar kötü oynandığı bir Avrupa Şampiyonası daha hatırlamıyorum. Yunanistan'ın Avrupa Şampiyonu olduğu turnuva sonrası öfkeliydim: "Bu mu Avrupa futbolu" diye... O futbolu arıyoruz şimdi!..
Ne seyre değer bir takım var, ne seyre değer bir futbolcu var. Hemen hemen bütün maçları seyrettim; 'Ne hatırlıyorsun Hıncal ağabey?' desen bana gözümün önüne gelen sahne yok. Böyle bir Avrupa Şampiyonası olur mu!
Futbol bu kadar kötü oynanırken, biz nasıl oluyor da bu turnuvanın dışında kalıyoruz?
Hiddink'i getirenler; 'Getirenler'i lafın gelişi söylüyorum tabii... Adam Türkiye'ye gelmedi çünkü... Uzaktan kumanda ile milli takımı yönetip, milyonları cebine attı. Şimdi sefa sürüyor. Hiddink'in yerinde yerli hocaların hangisi olsaydı, Abdullah Avcı, Hikmet Karaman, Yılmaz Vural, Elazığspor'un beğenmediği Hüsnü Özkara... 'Fatih Terim, Mustafa Denizli' falan demiyorum. Hangisi olsaydı biz turnuvaya giderdik.
Aklıma başka bir şey gelmiyor; öfke, kızgınlık...
Her seferinde televizyona bir şey fırlatmak geliyor içimden...
TERBİYEM MÜSAADE ETMİYOR
* Milli takım da oynadığı hazırlık maçlarında Avrupa Şampiyonası'nda olmayı hak eder bir görüntü sergiledi. Ama elemelerde aynı başarıyı sergileyemedik.
Milli takımla ilgili konuşmuyorum.
* Kadroda Emre, Volkan gibi eskiler vardı ama yeni birçok ismin de eklenmeye başladığını gördük.
Evvela sporcu olacaksın. Bir gazeteci arkadaşımıza hakaret eden ve arkadan mafya üslubuyla, "Seni evinden aldırırım" diye tehdit eden Volkan hâlâ özür dilemedi. Üstelik Abdullah Avcı anında onu milli takıma koydu. O da herhangi bir açıklama yapmadı. Volkan'ı da özür dilemeye zorlamadı.
Şöyle bir ortamda Emre'yi hâlâ koluna bant takıp milli takım kaptanı yapabiliyor. Onun için ben "Bu takım benim değil" diyorum.
Geçen hafta bir hata yaptım. "Türk Milli Takımı" dedim. O kadar büyük bir iddiam yok. Onu Türk Milli Takımı kabul edenler etsinler. Benim milli takımım değil. Türk spor medyası bu ayıbı taşıyabilir. Taşıyorlar da nitekim... Türkiye'de onurlu bir spor medyası olsaydı Volkan şimdi ya özür dilemişti ya da milli takımda yoktu. Abdullah Avcı ile beraber... Dünyada işler böyle oluyor çünkü...
Biz unutup gidiyoruz. Yarın da başka bir milli futbolcu, başkasına söver. Sana söver, bana söver. Ne olacak! 'Türkiye Spor Yazarları Derneği' diye adı var kendisi yok, bir kurum var. Bir bildiri yayınlar, bitti! Bir bildiri yayınladı, bitti!
Fatih Altaylı, "Volkan özür dilemeli" diye baş yazı yazdı. Volkan özür dilemedi, eee!.. Haberturk gazetesinin foto muhabirinden... Hani eylem, hani söylem. Yok. Bu memlekette futbolcu biliyor ki her türlü pisliği yapar ve yanına kâr kalır. Her türlü pisliği... Emre ve Volkan'ın yaptıkları için 'pislik' de hafif bir sözcük. Terbiyemmüsaade etmiyor daha ağırını söylemeye... Ben onlar gibi değilim. Ama bu işte bu medya bunları eleştirmeye korkuyor. Bizim onurumuz o kadar çünkü!.. İtirazı olan bana itiraz etsin. Hadi...
Onun için ben Abdullah Avcı'nın takımı ile ilgili konuşmak istemiyorum. Deyimime dikkat et; Abdullah Avcı'nın takımı... Benim takımım değil, benim milli takımım değil. Abdullah Avcı'nın kendi kafasına göre yaptığı, spor ahlakını, centilmenliği, sportmenliği zerre kadar umursamayan; 'Aman tabelada iyi şeyler yazsın, ben paraları almaya devam edeyim' diyen bir kafanın takımı!..
Bunun başka analizi yok.
İnsanda biraz empati olur. Volkan, Abdullah Avcı'ya "G.t" deseydi. "Yarın seni evinden aldırırım" deseydi. Ne yapardı Abdullah Avcı yine susar mıydı? Yine Volkan sonraki maça çıkarır mıydı Volkan'ı? Peki benim meslektaşıma sövünce niye onurlandırıyor, ödüllendiriyor! Bari bir maç oynatma da adam şöyle bir düşünsün. 'Acaba hoca beni bu laflarım yüzünden mi oynatmadı!' diye bir düşünsün. Tam tersine 'Bir daha söv' diye o maça koyuyor.
Çünkü böyle bir Federasyon Başkanı, böyle bir hoca, böyle bir futbolcu... Bu takım, benim takımım değil arkadaş...
İKİ YENİ STADYUMA BAKIN
* Avrupa Şampiyonası, Türkiye'nin de talip olduğu bir organizasyon. Şu ana kadar bir sorun yaşanmadı. Tribünler dolu... Siz Ukrayna ve Polonya'nın ev sahipliğini nasıl buldunuz?
Ukrayna'daki stadyumu gördünüz mü? Bir de yere göğe koyamadığımız Türk Telekom Arena'ya ya da yere göğe koyamadığımız Şükrü Saracoğlu'na bakın! İki stada yanından geçerken bakın bir de Ukrayna'daki stada bakın. O utanç verici, yüz karası Olimpiyat Stadı'ndan söz etmiyorum bile...
Türkiye'nin yüz karasıdır o stadyum...
Ondan söz etmiyorum. Şu gurur duyduğumuz, 'Muhteşem statlar' diye yere göğe koyamadığımız daha dün biten Arena ve Saracoğlu'na bakın bir de Ukrayna'nın yaptığı stada bakın. Ondan sonra 'Türkiye, Avrupa Şampiyonası', 'Türkiye, Olimpiyat yapmalı' diyen kafalara bakın!..
Adamlar anıt yapmışlar, stadyum değil. Dışarıdan bakıyorsun anıt, içeriden bakıyorsun anıt... Hep böyle... Azerbaycan'da Eurovisyon Şarkı Yarışması'nın yapıldığı salona aşık olmadık mı!..
ÇİRKİNLİK ANITI
* Gerçekten Azerbaycan büyük iş çıkardı. Ülkelerin bayrak renklerine bürünen salonun dış yapısı ve sudaki yansıma unutulmazdı.
Yapanlar da Türkler... Türk müteahhitler yapmış. Çünkü yaptıran bir kafa var oralarda...
Biz gecekondu kafasıyla yapıyoruz her şeyi... 'Hadi şuraya bir stadyum' dikelim! Tamam dikildi, buyurun... 'TEM' ne demek; Trans European Motorway... Yani bütün o Avrupa Türk Telekom Arena Stadı'nın yanından geçiyor.
Oraya öyle bir anıt yap ki bütün dünya hayran olsun. Ben utanıyorum TEM'den geçerken... 'Efendim için öyleymiş de böyleymiş...' Nerede!... Geçiniz efendim. Dışı bir leş!..
Bir şey daha; 150 kere falan geçtim yanından... 'Ali Sami Yen' adı görünüyor mu hiçbir yerden? TEM'den geçerken 'Ali Sami Yen' adı okunabiliyor mu? Utanma da kalmamış. Ali Sami Yen Spor Kompleksi!.. 'Türk Telekom'dan üç kuruş alacağım' diye kendi kurucusunu inkar eden, onun ismini saklayan, onu ismini yok eden bir kulüp!..
O zaman Ali Sami Yen Spor Kompleksi deme!.. Kimi kandırıyorsun?
HÜLYA'NIN BAŞI YANDI
Galatasaray Adası, Su Ada olmuş. Ali Sami Yen Stadyumu, Türk Telekom Arena olmuş.
Zannedersin ki kulüp para içinde yüzüyor bunların karşılığında... Hayır!.. Borçlar tavana varmış.
Su Ada Galatasaray'ın da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin de utancıdır. İsim veriyorum, Kadir Topbaş'ın ve Ünal Aysal'ın utancıdır. Hadi Özhan Canaydın rahmetli ama o ada kaçak inşaatlarla, yasak inşaatlarla...
Boğaz'ın öngörünüm bölgesinde değil, Boğaz'ın içinde bir iğrençliğe dönüştü. Ben bu kadar çirkin bir yapı görmedim.
Baştan aşağı kaçak...
Sen Boğaz'a bakan evinin önündeki dalı kestiğin için mahkemelerde sürüyorsun, Hülya Avşar'ın başına gelenleri biliyorsunuz. Hadi git; balkonuna bir cam koy bakayım!
Anında belediye gelir ve yıkar! Su Ada, çirkinlik anıtı olarak on misli büyütüldü; orada duruyor. Belediye mahkemeye vermiş! Yok ya!.. Canın isterse mahkemeye ver, mahkeme sonucunu bekle...
Türkiye'de mahkemeler çünkü zaten 'çıt' diye biter! Canının istemediğine de televizyonlara haber verip arkana polisleri alıp git, yık. Zavallı fakir fukaranın evini, gecekondusunu kışın ortasında!.. O da belediye, bu da belediye!
GÜCÜ FAKİRE YETİYOR
Niye yıktırmıyorlar Su Ada'yı? Niye Ünal Aysal 'Arkadaş sen Galatasaray Adası'nı değiştiremezsin' demiyor.
Mahkemeye verilen Galatasaray Kulübü çünkü... Su Ada'nın tapusu Galatasaray'ın...
Reina'nın patronunda değil. Kaçak inşaat yapmanın sorumlusu Galatasaray!.. 'Sen benden kiraladığın yeri yanlış ve kaçak inşaatlarla kullanarak kira anlaşmasını bozdun. Feshediyorum anlaşmayı' dersin gider de facto olarak el koyarsın, adanı geri alırsın. Hayır!
Galatasaray da razı oradan gelen paralara... Belediye ne hikmetse 'Ben mahkemeye verdim' deyip sırt üstü yatıyor.
O çirkinlik anıtı orada... Utanıyorum!
Kuruçeşme Parkı'ndan o adaya doğru bakmaya utanıyorum ben... Bu kadar çirkin bir şey olamaz! Ne 'Su Ada' lafı Galatasaray camiasını rahatsız ediyor ne orada günden güne yükselen kaçak inşaat belediyeyi rahatsız ediyor!
İstanbul böyle parası olanın canının istediği her şeyi yaptığı bir şehir haline gelmiş.
Devletin gücü fakir fukaraya yetiyor sadece...
F.BAHÇE NEDEN BÜYÜK?
* Galatasaray Gaziantepspor'dan Dany'yi alarak ilk transferini gerçekleştirdi. Dany yararlı olur mu? Yabancı bir stoper daha almasını doğru buluyor musunuz?
Bunu ben 40 senedir söylüyorum; bütün dünya bilir ki 'İyi bir hoca bir stoper yaratabilir ama dünyanın en iyi hocası bir forvet yaratamaz.' Çünkü stoper olmak için fizik gerektirir, ona öğretirsin! Forvet olmak üstün yetenek gerektirir. Üstün yeteneği yoksa adamın, sen istediğin kadar uğraş.
Semih gibi bir adamdan kimin haberi vardı? Galatasaray 'Kulüp ara' diyordu. Fatih Terim ondan bütün sezon Galatasaray'ın direkt stoperi olarak faydalandı. Şimdi de milli takımda oynuyor.
Bu lafın ne kadar doğru olduğunun göstergesi... Ama üç senedir Galatasaray doğru düzgün bir forvet bulamadı. Aslında var; Mehmet Batdal. Ama Fatih Terim'in hâlâ düzeltemediği bir yanı var; bazı futbolcuları seviyor, bazı futbolcuları sevmiyor. Sevdiğini bir yere getirmek için elinden gelen her şeyi yapıyor, ona her türlü maddi manevi fırsatı veriyor, değeri veriyor, gücü veriyor 'Arkandayım, merak etme' diyor. Sevmediğine de parmağını sürmüyor.
Mehmet Batdal oynadığı minicik dakikalarla bu ülkeye 'Bir Hakan Şükür daha gelecekse o benim' diye bas bas bağırıyor. Ama çok önemli bir maçın son 10 dakikasında oyuna soktu, 'bir dakika kala çocuk gol kaçırdı' diye Fatih hoca maçta sonra anında konuşarak oğlanı bitirdi.
DİRK KUYT İLE BAŞLADI
Galatasaray'ın öncelikli transferi Dany değil! Kaç senedir futbol seyrediyorsun? Hayatında hiç aklından geçti mi bir stoper seyretmek için maça gitmek? Şöyle otur düşün! Bana dünyadan sporcu say, 'En büyük futbolcular' diye. Bir tane stoper sayar mısın? Aklına bir tane stoper gelir mi?
Garrincha, Didi, Vava, Pele, Zagallo; ilk dünya şampiyonu Brezilya'nın forveti bunlar. Stoperi kimdi?
Kopa, Rial, Stefano, Puşkaş, Gento ilk Şampiyonlar Ligi şampiyonu, o zamanlar adı Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'ydı, Real Madrid'in forveti. O Real Madrid'in stoperi kimdi?
Yani açarsan bakarsan bir yerlerden bulursun. Çok uzmanlar, meraklılar bilirler. Saydığım tarihler 1950-60'lı yıllara ait. Ezberimde hâlâ... Bir yere bakmadım sana bunları sayarken... Böyle bir soru soracağını da bilmiyorum evde ders çalışmadım. 'Rijkaard' desem bilirsin, 'Van Basten' desem bilirsin, 'Gullit' desem bilirsin. 1988 Avrupa Şampiyonu Hollanda... Stoperi kimdi?
Hatırladığın bekleri düşün, forvet gibi oynayan beklerdir aklında kalanlar.
Şimdi Fenerbahçe transfere Dirk Kuyt ile başlıyor, Galatasaray Dany ile başlıyor! 'Niye Fenerbahçe büyük' diye bu sezonun başından beri konuşuyorum. Her olayda Fenerbahçe niye büyük olduğunu Galatasaraylıların kafasına 'dank' diye vuruyor.
Dany harika bir takımın eksiklerini tamamlamak üzere yapılacak bir transferdir. Bol paran vardır, iyi takım yapmışsındır, hâlâ paran artmıştır, yerli bir adamla uğraşacak da vaktin yoktur, acelen vardır; 'Hadi hazır bir stoper alayım' dersin oraya koyarsın. Bu mu ya!
MERHABASI DANY İLE
Fener, 'Kuyt' diye transfere girmişken hem de ne olacağı belli olmayan Fenerbahçe, 'Kuyt' ile transfere girmişken Galatasaray'ın başlangıcına bak!.. Merhabası Dany ile!.. 'Aman çocuklar Arena'ya gidelim, sezon açılır açılmaz Dany'yi seyredelim!' Ben senelerden beri gitmiyordum şimdi bir kombine alayım. Başlayım, yeniden maçlara... Dany gelmiş!' Vay anasını sayın seyirciler!..
Röportaj: Bülent CAN
DİĞER HABERLER
-
Son dakika spor haberleri: Hull City'de sezon başında anlaşma sağlanan Tim Walter ile yollar ayrıldı. 49 yaşındaki teknik direktör daha önce Bayern II, Holstein Kiel, Stuttgart ve Hamburg'da çalışmıştı. -
Kenan Yıldız, İtalya’nın dünyaca ünlü spor gazetelerinden Tuttosport’un Golden Boy ödüllerinde Golden Boy Web ödülüne layık görüldü. 19 yaşındaki Yıldız’a, 1 milyon oy çıktı. İşte detaylar... -
TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Macaristan'da Beşiktaş'ın UEFA Avrupa Ligi'nde Maccabi Tel Aviv ile karşılaşacağı maç öncesi önemli açıklamalarda bulundu. İşte o ifadeler... | Son dakika spor haberleri