Beşiktaş, Galatasaray maçındaki olaylar nedeniyle 2 maç ceza alırken, sahaya giren taraftarların "Biz atlamadık, ittirdiler" şeklinde verdikleri ifadeler dikkat çekiciydi. Bu bir hukuk olayıdır. Mahkemeye bile sevk etmeden bu ifade ile serbest bırakan Sayın Savcı, o görüntüleri izlememiş mi? Onlar sahaya itilmiş adamların görüntüleri mi yoksa saldıran adamların görüntüleri mi? Ortada görüntü varken bu kararı almak 'Futbolda Şiddet Yasası'nın fiilen yürürlükten kaldırılması' demektir. Bunu Türkiye çok pahalı öder.
HSYK NE DÜŞÜNÜYOR
Hakemler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı'nın, savcının bu kararıyla ilgili ne dediğini de çok merak ediyorum! Şunu her hafta söylüyorum: Futbolda Şiddet Yasası bugüne kadar kime uygulandı ve nasıl uygulandı? Adını istiyorum, uygulandığı yeri istiyorum. 'Bülent Can, Galatasaray-Fenerbahçe maçını, Mecidiyeköy Karakolu'nda geçirmiştir. Hıncal Uluç, Galatasaray-Fenerbahçe maçını Etiler Karakolu'nda geçirmiştir.' Böyle istiyorum.
ŞİŞLEMESİ Mİ LAZIM!
Bana, 'Şu kadar kişi hakkında soruşturma açtık. Şu kadar kişiye şöyle ceza verdik' diyorlar. Ama sadece laf!.. İsim yok!.. Türkiye Cumhuriyeti'ne, Genel Kurmay Başkanlığı, Genel Sekreterliği yapmış bir General, sabah evinden 40 kişi ile anılırken, polisten evvel televizyonlar orada... Adamın Bodrum'dan İstanbul'a kadar getirilişi görüntülerde; ben Futbolda Şiddet Yasası'ndan bugüne kadar daha bir kişinin adını duymadım! Açık yazılmış bir isim de yok, açık yazılmış bir ceza da yok. Niye yok? Bunu da bir açıklasın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı!.. Adamı yerde zor kontrol ettiler. Biri hakeme, biri Eboue'ye koşuyordu. O kadar açık ki... İlle adamın gidip, şişlemesi lazım, öldürmesi lazım, ağzını burnunu kırması lazım ki!..
OSMANLI KIYAM KAPAK OLDU
Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu, Alanya'dan start aldı. Gösterilen ilgi ve organizasyonla ilgili neler söyleyeceksiniz? Bisikleti Türkiye'de galiba unutturduk. Benim gazeteciliğe başladığım 50'li, 60'lı yıllarda bu Türkiye turu 'Ankara- İstanbul yarışı' diye başlamıştı, 3 etaplı. Manşet olurdu gazetelerde. Sadece bizim Ankara gazetelerinde değil, İstanbul'da Milliyet'te bile manşet olurdu. Oradaki bisikletçileri insanlar ezbere bilirdi. Yılın sporcusu seçilirdi onlar. Nezir Sonakınlar, Mustafa Palaskalar, Hasan Kılıçlar... Şimdi bana bir herhangi bir gazetenin spor müdürü bir bisikletçi adı söylesin! 2 Bu defa Alanya'dan İstanbul'a koşulması doğru bir karar mı? Televizyon sayesinde bisiklet turları turistik şova döndü. İtalya Turu'nda, Fransa Turu'nda müthiş doğal güzellikler izliyoruz. Bisikletten hoşlanmasan bile onları seyretmek için insanlar izliyor. Bizimkiler de şimdi bunun farkındalar. Ona göre cazip etaplar konuluyor. 'Televizyonda izlensin' diye. Ama kim yayınlıyor turu? Kimin haberi var? TRT 'Kıyam' diye dizi yapıyor ve Türkiye'nin bütün gazetelerine kapak yapıyor arkalı önlü 4 sayfa!.. Buna karşılık Olimpiyatlar'a talip Türkiye'nin spor olaylarını yayınladığı zaman; Avrupa Halter Şampiyonası'ndan kimsenin haberi yok, Avrupa Paten Şampiyonası'ndan kimsenin haberi yok, Bisiklet Turu'ndan kimsenin haberi yok. Laf ola beri gele yayınlar. Federasyon da öyle... O zamanın federasyonları gazete gazete dolaşırlardı. O kadar iyi bilirdim. Bisiklet Federasyonu Başkanları da bisikletçiler de hepsi benim arkadaşlarımdı. Şimdi bilmiyorum. Bütün pazar günü evdeydim mesela; sabahtan akşama kadar 'Bahreyn'deki, Formula 1'i yayınlayan var mı!' diye aradım, yokmuş. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu'na dönmek aklımın köşesinden bile geçmedi. 2 Akılda kalacak bir tanıtım yoktu. Kimse bana 'Hıncal bu turu seyretmelisin' demedi. Benim dediğim zamanlarda televizyon olmadığından turu görebilmek için bisikletçilerin yanında koşardık arabalarla kamyonetlerle... İstanbul'dan Ankara'ya kadar gider gelirdik merakımızdan... Balıkesir Stadyumu'nda, Konya'da velodrom vardı. Velodrom yarışları yapılır, halk toplanırdı, müthiş olurdu. Şimdi Konya'da, Balıkesir'de duruyor mu o velodromlar bilmiyorum! Talat Tunçalp'tan sonra biz bisikleti unuttuk.
