* Süper Final'e Fenerbahçe, Trabzon galibiyetiyle başladı ancak Emre'nin, Zokora'ya söylediği ırkçı sözler gündeme bomba gibi düştü.
Fenerbahçe'nin bu sene sonunda anlaşma yapmayacağı neredeyse kesin...
Hürriyet'te Hakan Ünsal, açık seçik yazdı. Hakan Ünsal, Galatasaray'dan beri Emre'nin en yakınlarından biri... Bir şeyi Hakan Ünsal söylüyorsa; bir bildiği vardır.
Emre aslında iyi bir çocuk; ben şahsen buna inanıyorum. Sahanın içinde başka bir adam oluyor. Hakemlerimiz ve Fenerbahçe yönetimi de ses çıkartmayarak onun giderek daha kötüleşmesine sebep oluyordu.
Bu sene boyunca Emre diyelim; 25 maç oynadı. En az 15'inde kırmızı kart görmesi lazımdı. Emre sarı bile görmeden sahadan çıktı.
Fenerbahçe yönetimi onun ne halde olduğunu görüyor. Bu Emre'nin tek başına hakkından geleceği bir şey değil. Emre'nin psikolojik, profesyonel yardıma ihtiyacı var. Dünyada 'öfke kontrolü' diye bir tedavi var. Fenerbahçe yönetimi tam tersine Emre'nin arkasında durdu! Kulağını çekeceğine, tedavi ettireceğine... Sonunda bu hale getirdiler.
O lafı ettiği için Emre'nin, Zokora'dan daha üzgün olduğunu biliyorum.
MİLLİ TAKIM ARKASINDAYDI
* İngiltere'de oynarken de bu tür suçlamalarla karşı karşıya kalmıştı!
Emre aynı Emre... O zaman da takım arkadaşı Yobo ile karşı karşıya gelmişti.
Yardımcı olunması gereken insana, yardım etmiyoruz, etmiyoruz, etmiyoruz; tam ip kopuyor, bungee jumping, adam beyni üstü yere giderken, bu defa 'Senin düşeceğin belliydi' diyoruz.
* Bu tür suçlara karşı 4 ile 8 hafta arasında ceza ön görülüyor. Ayrıca Futbolda Şiddet Yasası'na göre de 6 aydan, 2 yıla kadar hapis cezası alabileceği belirtiliyor. Bundan sonra ne olacak ve Federasyon ve Fenerbahçe nasıl bir yol izlemeli?
Emre'den sorumlu olanları ben saymaya kalkarsam bitmez! Fatih Terim hocam dahil!.. Tedavisi gereken adamı milli takım kaptanı yaptı, gençlerin önüne 'örnek' diye koydu. 'İşte buna benzeyin arkadaşlar, bakın bu üstün vasıfları dolayısı ile milli takım kaptanlığına layık görülmüştür.' Türk Milli Takımı, Emre'nin arkasından çıktı!
Kızdığı anda, 'F..king nigger' diyebilecek bir adamı kaptan yaptık biz ve başımıza neler geldi! Milli maçlar da dahil...
Onun için federasyon da kabahatli, Fenerbahçe de kabahatli, hocaları da kabahatli, Türk spor medyası da kabahatli!..
Emre şu anda kurbanlık koyun; kesin kafasını!..
* Olay anında bir şey demeyen ve sahadan Emre'ye sarılarak çıkan Zokora'nın maç sonrası bunu gündeme getirmesi yanlış mı? Bu tür eleştiriler de okuyoruz! Zokora cephesinden baktığınızda neler söyleyeceksiniz?
Maç bitip de 'Ulan Bülent bana ne dedi!' Zokora'nın Emre'ye ne kastı olacak ki!.. Niye kastı olsun!..
* Kayseri'yi zorlukla eleyen Fenerbahçe, Alex'in katılımıyla daha üstün göründü.
Hakemle... Zorlukla falan değil. Kayseri'deki turu Özgür Yankaya atladı.
Açık seçik ve kupanın kaderini değiştirdi.
Fenerbahçe bu sene Türkiye Kupası alırsa götürüp o hakeme vermesi lazım. 'Sayende kupayı aldık' diye...
İkiye bölmesi lazım! Yarısı da yan hakeme... Yan hakemin görmemesine imkan ihtimal yok, Özgür Yankaya'nın da görmemesine imkan ihtimal yok; aut verdiler. İnanılır gibi değil...
Trabzon karşısında, Fenerbahçe sezonun en iyi futbolunu oynadı. Ben bu sezon hiçbir maçta Fenerbahçe'yi böyle görmedim. Bu presi haftaya Galatasaray'a yaparlarsa, Tanrı, Galatasaray'ı korusun. Çünkü, Galatasaray savunması, Trabzon'dan daha iyi değil.
BÖYLE FENER GÖRMEDİM
Müthiş bir pres yaptı Fenerbahçe...
O eli belinde, santra yuvarlağının 5 metre önünde, 5 metre arkasında oynayan Emre, birinci devre sonunda açıklanan istatistiklerde Fenerbahçe'nin en çok koşan adamı... Değişikliği görüyor musun Fenerbahçe'de...
Yerinden kıpırdamayan Emre, Fenerbahçe'nin en çok koşan adamı... Nasıl müthiş bir presti...
Fenerbahçe'nin 10 akınından 7'si Trabzon'un kaptırdığı toplarla başladı.
Ben böyle bir Fenerbahçe hiç görmedim.
COLMAN TERSİNE KOŞTU
* Trabzon'un bu oyundaki payı neydi?
Trabzon da tanınmayacak kadar kötüydü. Ben bir mahalle takımı olarak dahi görmedim Trabzon'u... Kimse yerinden kıpırdamıyor, koşanların hepsi, sahte koşular yapıyorlar!
Aynı örneği vereyim; Colman, Trabzon'un en çok koşan adamlarından bir tanesi... Lütfen, Şenol Güneş hocamla Lig TV'ye gidip, şu maçı seyredelim. Bir tane yararlı koşu yapmış mı Colman!.. Koşar gibi, lüzumsuz koşular yapıyor. Top onda, Trabzon'u hücuma çıkarıyor, takımı hücuma çıkarmışken topu kaptırıyor! Dikkat edin görüntüye topu kapan hızla Fenerbahçe kalesine giderken, Colman aksi yönde!.. Fener sahasına doğru yürüyor. Kendi kaptırdığı topun dahi peşinde koşma tenezzülünde bulunmuyor.
Şu maçı seyreden bir savcı, özel futbol bilgisine lüzum yok, 'Bu Colman maçı sattı' der. Maç satan adam, ancak bu kadar kötü oynar.
Niçin söylüyorum; 'Maçı sattı satmadı' iddialarını sahada anlamanın, görmenin, bilmenin imkânı yok.
Fenerbahçe'nin Kayseri ile oynadığı maçta skor, 2-0 iken Kayseri kalecisinin yediği gole şimdi savcı olarak bakın! O gol yenir mi! Ben yemem!..
Yetmiş yaşında Hıncal Uluç, hayatında bir gün kalecilik yapmamış Hıncal Uluç o golü yemez. Ama Kayserispor'un kalecisi yiyor! Futbolda her şey olur. Ama bir mantığının olması lazım.
Bu kadar çok top kaptıracaksın, bu kadar çok Fenerbahçe akınına neden olacaksın!.. İkinci gol Colman'ın kaptırdığı toplardan birinde geldi.
Peki kenarda duran Şenol Güneş hocam ne yapıyor? O Colman nasıl 90 dakika oyunda tutulur? Takımın canına okuyan adam 90 dakika orada duruyor!
KUPAYI NASIL ALACAKSIN!
Niye; Şenol Güneş'in ezberlediği isimler var çünkü!.. Önce Olcan çıkar, arkadan Alanzinho çıkar. 'Gerisi önemli değil, ne oynarsa oynasın.' Bu nasıl futbol ya! 'Kenar yönetimi' diye bir şey yok demek ki...
Şenol'un yerinde ben de olsam Şenol diyecek ki '57. dakikada birinci zarfı aç.' Açacağım, 'Olcan'ı çıkart.' '70. dakikada ikinci zarfı aç.' Açacağım, 'Alanzinho'yu çıkart!' Şenol Güneş'in büyük sorumluluğu var.
Maçtan sonra gazeteye bakıyorum; "Kupayı alacağız" demiş. Hangi kupayı alıyorsun bu futbolla? Meğer geçen seneki kupayı kastetmiş. 'Bu sene her şeyden ümidi kesti, bari geçen seneki kupayı...' Sanane geçen seneki kupadan! Onu yönetim düşünsün.
KARDEŞLİĞE İHANET EDİYORUZ
* TFF Başkanı Demirören'in maçlara gitmemesini nasıl yorumluyorsunuz? İnönü'de yoktu, Kadıköy'e de gitmedi!
Kardeşlik haftasında başlayan Süper Lig'in birinci maçı; İnönü Stadı'nda oynanacaktı, yukarıdaki izin vermedi. Daha düne kadar Beşiktaş Başkanı olan Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören o stada gelmeye cesaret edemiyor.
Kardeşlik haftası! Futbol Federasyonu Başkanı kendi stadına gelemiyor.
Hani Galatasaraylı başkan olursun, Fenerli başkan olursun da Beşiktaş'ın stadına gelemezsin. Adam Beşiktaş'ın başkanıydı ve aynı başkan bir gün sonra Saracoğlu Stadı'na da gelemedi. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Türkiye'de stadyuma gitmekten korkuyor; Kutlu Doğum Kardeşlik Haftası'nda!..
Beşiktaş Stadı'nda Galatasaraylı seyirci yok, yasak; kardeşlik haftasında!
Fener Stadı'nda, Trabzonlu seyirci yok, yasak; kardeşlik haftasında!
Kulüp başkanları, geçen hafta rakip seyircinin maçlara alınmaması için karar aldı. İl Güvenlik Kurulu, İstanbul Valisi'nin başkanlığında toplandı, bu kararı onayladı. Ben Vali olsam onaylamazdım. Ben çünkü İstanbul'da yaşayan bir Türk vatandaşıyım.
Bana emir vermeye Sadri Şener'in hakkı yok. Bana emir vermeye Ünal Aysal'ın hakkı yok, Aziz Yıldırım'ın vekillerinin hakkı yok. Fikret Orman'ın hakkı yok.
VALİ KARŞI ÇIKMALIYDI
İstanbul Valisi benim haklarımı, benim yasal haklarımı, benim anayasal haklarımı garanti altına almakla görevli, yükümlü... Ben isterdim ki o toplantıda İstanbul Valisi'nin 'Arkadaşlar, ben bu kararınıza katılmıyorum.
Ben gereken önlemleri alırım. Siz de kulüp başkanları olarak amigo liderlerini toplayın. Bu karara layık olduğunuzu gösterin' demesi lazımdı.
Yasaklar içinde bir seyircinin, öbürünün maçına gidemediği bir Süper Final'i niye oynuyoruz? Federasyon Başkanı hiçbirinin maçına gidemiyor.
O zaman niye spor yapıyoruz biz!
Spor asgari kardeşliktir. Biz Kutsal Doğum Haftası'nda, bir de 'Kardeşlik' temalı Kutsal Doğum Haftası'nın içinde kardeşliğe ihanet ediyoruz. Bu ülkede hiç kimsenin gıkı çıkmıyor.
Kardeşlik Haftası'nı açan Sayın Başbakan dahil, medyamız dahil, federasyonumuz dahil, Spor Bakanımız dahil, valilerimiz, belediye başkanlarımız dahil, kimse 'Ne oluyor?' demiyor. Futbol, 'Millet televizyonun başında otursun, seyretsin' diye yapılmıyor.
Çok ayıp bir şey bu!
BÜTÜN TÜRKİYE GÖRSÜN
* Fenerbahçe taraftarı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Maçtan önce Bağdat Caddesi'nde Aziz Yıldırım'a destek vermek amacıyla yürüyüş düzenlediler. Akşam da tribünler doluydu.
* Trabzonspor maçında yaşananların ardından 'Saracoğlu Stadı'nda benzer olaylar yaşanır mı?' diye endişe ediliyordu ama korkulan olmadı.
İşte Çevik Bir ve arkadaşlarını günlerden beri televizyonda seyrediyoruz.
Evlerinden alınışları, karakola getirişleri, karakoldan adli tıpa gönderilişleri oradan savcılığa gelişleri, savcılıktan mahkemeye gidişleri, mahkemeden ceza evine gidişlerini, hepsini görüyoruz.
AMAÇ SUÇU ÖNLEMEKTİR
Daha Saracoğlu Stadı'nda olay çıkaranların niye 'N.Ç.' diye isimleri bile yazılmıyor! Niye teşhir edilmiyorlar!
Futbolda Şiddet Yasası'nın en önemli sebebi, bütün ceza yasalarının en önemli gerekçesi; suçu önlemektir.
Suçluyu cezalandırmaktaki amaç suçu kurtarmak değil, suç geri dönmez, başkalarının aynı suçu işlemesine engel olmak. Onun için de ceza verdiğini göstereceksin.
Israrlı yazılarıma rağmen Kadıköy Savcılığı bir isim açıklamadı. Ama Kadıköy'dekiler biliyorlar. 40 kişiyiz, birbirimizi biliriz. Kimler hakkında stada girme cezası verildi, kimler gelecek Fenerbahçe maçlarına!..
Ben isterdim ki Fenerbahçe-Trabzon maçı sırasında, ceza alanlar Kadıköy'deki 5 tane karakolda ilan edilsin ve gazeteler resimlerini çeksinler. Bir karakolda Bülent oturuyor, öbür karakolda Özge oturuyor, öbür karakolda Hıncal oturuyor maç bitene kadar.
Uygulama böyle çünkü...
Kadıköy Savcısı'nın bana yazdığı mektupta "Bu cezaları verdim" diyor.
Verdiysen bir göreyim Sayın Savcım uygulandığını!.. Bütün Türkiye görsün. Örnek olsun. Sadece Fenerbahçe'ye değil, Trabzon'a da örnek olsun, Beşiktaş'a da örnek olsun, Galatasaray'a da örnek olsun. Kendilerine bir çekidüzen versinler. Onlar kendilerine çekidüzen verdikleri zaman ben maça gidebilirim artık. İşi göz yuma göz yuma bu hale getirdik.
KADIKÖY'E GİDİYORDUM
Ben Fenerbahçe stadında açık tribünde hem de seyircilerin arasında maç seyrediyordum. Fenerbahçelilerle güle oynaya, şakalaşarak ki açık tribünler en azgın taraftarların olduğu tribünlerdir. Onların arasında seyrediyordum maçı, yazıyordum da üstelik "Bu hafta gideceğim Fenerbahçe Stadı'na" diye... Kapıda karşılıyorlardı.
Hatta bir defasında açık tribünün kapısındaki görevli "Efendim sizin kartınız burada geçmez" demeye kalktı... Hakikaten basın kartı geçmiyor. "Sen Hıncal ağabeyi nasıl almazsın" diye Fenerliler üzerine yürüdü, ben öyle girdim içeriye...
Bunları yaşayan bir adamım ben.
Şimdi Fener stadının civarından geçemiyorum.
Maç günü Kadıköy'e gidemiyorum, o hale getirdik işi yasaklarla...
Ondan sonra Kardeşlik Haftası!
Hangi kardeşlik? Onun için o savcı kardeşlerimin; 1- Verdikleri cezaların uygulandığını göstermeleri lazım. 2- Mahkemeye sevk ettiklerinin isimlerini açıklanması lazım.
Bana sakın 'İç tahkikat gizlidir' demesinler...
İşte buyur!.. Çevik Bir başta her şeyi ben televizyondan seyrediyorum.
Röportaj: Bülent CAN