* Perşembe günü yapılacak genel kurul öncesi federasyon ve kulüpler, küme düşme olmaması ve şike ve teşvik suçuna puan silme cezası verilmesi konusunda anlaştı. Siz bulunan bu geçici çözümle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Peki Futbol Federasyonu Genel Kurulu, Kulüpler Birliği'nden mi ibaret; o alt kümelerin temsilcileri yok mu?
Şike soruşturmasında adı geçen 8 takım var. Bunların yerine Bank Asya Ligi'nden normal yükselecek 3 takıma ilaveten 8 takım daha alınacak. Bank Asya'daki bu 11 takımın yerine, İkinci Lig'den 11 takım gelecek. İkinci Lig'deki 11 takımın yerine Üçüncü Lig'den takımlar gelecek.
Yani bu karar bir silsile içinde amatör liglere kadar birtakım kulüplerin haklarının gasp edilmesidir.
Verilmesi gereken bir cezayı vermemek... İşin bu yanına kimse bakmıyor.
Nihayet işte Kasımpaşa ki ilginç Başbakanımızın takımı, 'Bizim haklarımız ne olacak!' diye itiraz etti.
Futbol Federasyonu işi öyle batırdı ki bunun içinden çıkamaz. Böyle bir karar alındıysa, bundan da emin değilim, çünkü her kafadan başka ses çıkıyor, fiilen cezayı yok ediyorlar. Yani bu senenin dandik liginde, benim adını koyduğum, fasulye liginde uygulanacak cezalar. Fasulye maçında bana ceza versen ne olacak; vermesen ne olacak!
Gelecek sene lig Türkiye'de hiçbir şey olmayacak gibi başlayacak.
UEFA YUTSA FIFA YUTMAZ
Bunu da Türkiye Futbol Federasyonu, UEFA ve FIFA'ya, 'Efendim biz ceza verdik' diye kabul ettirecek!.. Yutturacak!.. UEFA yutar mı, yutmaz mı bilmem! Gittiler, geldiler, 'UEFA'yla anlaştık' falan diyorlar.
Ama FIFA yutmaz. UEFA'yı atlayarak, FIFA'nın İsviçre'ye verdiği tehdidi unutmayın. "Hak eden cezayı vermezseniz, İsviçre'yi 5 sene hiçbir FIFA organizasyonuna almayız" dediler. Onun için 'Bu iş bitti' kim diyorsa yalan söylüyor. Bu iş bitmedi. Kongrenin ardından neler olacağını kimse bilmiyor; ben de bilmiyorum.
* Özellikle de böyle ara bir karar verilmesinin ardından...
AYDINLAR'A OY ÇIKAR MI?
Acıbadem gibi gurur duyulan bir sistemi yaratan adamın, Türkiye Futbol Federasyonu'nun başında bu kadar akla hayale gelmez hatalar yapacağını tahmin edemiyorum.
Ben ki üzerimde kart taşımayı düşünüyorum; 'Bir yerde bana rastlarsanız, beni Acıbadem'e götürün' diye... Bedri Baykam, "Şoför beni tesadüfen Acıbadem'e götürmese şimdi yoktum" demedi mi?
Kaçıncı hastane oldu? İstanbul'da Acıbadem Hastanesi görmeden 2 kilometre yol gidemiyorsun. O kafa böyle bir organizasyonu yarattı. O kafa bir cesaret, o kafa bir yürek, o kafa en iyileri getiren bir kafa... Peki bu futbol ne? Bu iki Mehmet Ali Aydınlar aynı mı? İnanamıyorum...
Herkesi tatmin etmeye kalkarsan, kimseyi memnun edemezsin ve kendini tüketirsin.
Mehmet Ali Aydınlar bunun farkında değil.
Bütün alınan kararların açık seçik koruduğu bir tek takım var Fenerbahçe...
Gidin Fenerbahçelilere 'Mehmet Ali Aydınlar'dan memnun musunuz' diye sorun.
Bir tane memnun olar çıkar mı? Nihat Özdemir'den başlayarak, Bağdat Caddesi'nde yürüyenlere kadar sorun. 'Yarın Fenerbahçe kongresi olsa, Mehmet Ali Aydınlar da başkan adayı olsa oy verir misiniz?' diye sorun.
Peki bütün Fenerbahçe camiasının dışladığı bir adamı öbür kulüplerin, en azından fanatik Fener düşmanı kulüplerin, öyle diyorlar ya desteklemesi lazım. Hayır. Sor bakalım Galatasaraylılara, sor bakalım Beşiktaşlılara...
Mehmet Ali Aydınlar'dan memnunlar mı? Bank Asya takımlarına sor bakalım; memnun mu!.. Amatör kulüplere sor. Bana birisi, 'Biz Mehmet Ali Aydınlar'dan memnunuz. Bu süreci çok iyi yönetiyor' desin.
Açık söylüyorum. Şimdi ifade edemezler.
Ama bu federasyonun görev süresi bittiği zaman, bu federasyonun yöneticilerine de 'Mehmet Ali Aydınlar süreci iyi yönetti mi' diye sorun. 'İyi yönetti' diyen ferdi vahit bulamazsın. İşi başından sonuna yüzüne gözüne bulaştırmıştır, çıkacak hiçbir kararda artık kurtarmaz.
* Fenerbahçe'nin puan silme cezasına karşı çıkmasını ve 58. maddenin işletilmesini istemesini inandırıcı buluyor musunuz?
Döndüğü zaman, "Fenerbahçe küme düşmesin" dedi kıyametler koptu. Kayıtlarda var. Sonra Metris'ten emir geldi, 'Hop ne oluyorsunuz. Düşmesin diye ortaya çıkmanız suçluluğumuzun kabulü anlamına gelir. Deli misiniz, divane misiniz!' Nihat Özdemir o sözlerini de unuttu. "Biz Fenerbahçe olarak 58. maddenin uygulanmasını, küme düşme cezasının verilmesini istiyoruz" dedi. Şimdi bunlar Nihat Özdemir'in sözleri ve davranışları mı?
Hayır. Metris ne derse onu yapıyor Fenerbahçe...
Onun için 'Fenerbahçe'nin sözü ve tavrı' diye bir şey yok. Metris'in sözü ve tavrı var. Metris'teki adam da başta bu yana dik duruyor. Fenerbahçe rüzgara göre...
Ali Koç bu kadar değişken tavrıyla Koç Holding'de hala nasıl yöneticilik yapıyor?
Her gün başka fikirle gelmesine orada izin veriyorlar mı?
YANINDAN DAHİ GEÇEMEDİ
* Fenerbahçe Divan Kurulu'nda Galatasaray'ı kıskançlıkla suçlayan Özdemir, "Her şeye rağmen Galatasaray'dan 3 katı büyüğüz. Bu nedenle bu kadar bağırıyorlar" dedi. Galatasaray'ın böyle bir niyeti olabilir mi?
O parayı koyuyor ortaya ben de kupayı koyuyorum. Göreyim bakalım; Süper Kupa'ya denk bir kupa var mı Fenerbahçe müzesinde!..
Hangisi daha kıymetli? Futbolda para mı kıymetli, kupa mı kıymetli?
Hele o para ile nelerin yapıldığı tartışılırken günümüzde ya da yapılmadığı!..
Bunlar iş değil! Hâlâ Nihat Özdemir kafası hâlâ Ali Koç kafası Galatasaray'da takılı kalmış. 2000 yılındaki başarının ezikliğine karşı hâlâ oradalar.
SEZGİN'DEN ÖZÜR DİLERİM
* Galatasaray'ın, federasyona ihtarname çekmesini nasıl yorumluyorsunuz? Bir faydası olur mu?
Galatasaray Kulübü o ihtarnameyi çekemedi. Çünkü Galatasaray Kulübü de eski deyimle 'mütecanis' yani 'tek yönetim' değil.
Galatasaray bölünmüş, paramparça bir yönetim. Ali Dürüst grubu var, Adnan Öztürk grubu var bir de bu iki gruba girmeyip dışarıda kalanlar var. Her biri ayrı telden çalıyor.
Bu yüzden bu bildiriyi kulüp değil vakıf yaptı. Buna rağmen olay oldu kulüp içinde. 'Vay efendim, böyle bir bildiri nasıl yayınlarsınız. Böyle bir uyarı nasıl yaparsınız!
Sedat Doğan kim oluyor? Hayır, Ali Dürüst kim oluyor? Hayır bilmem ne...' Durduk yere Galatasaray birbirini yiyor.
Bunun günahı da Ünal Aysal'a ait. Tek başına girdiği kongrede 'o gruba, bu gruba ödün vereceğim' diye bir arada olamayacak adamları yanına topladı.
Fener saldırıyor da bunlar o saldırıya karşı birleşme durumunda kalıyorlar.
Fener sesini çıkarmasa Galatasaraylılar birbirine saldıracak, bölünecek Galatasaray.
AYSAL'IN BİR NUMARALI ADAMI
Galatasaray'ın adı bu olaya karıştı, geçen hafta temize çıktı oradan da... Niye karıştı?
Bülent Tulun, Galatasaray'da yöneticiyken birtakım evrakların fotokopilerini almış evine götürmüş, bir süre sonra da bu fotokopileri kullanarak adeta bir tehdit havasında yönetime mektup yazmış.
Bu mektubun metni bir şekilde şike savcılarının eline geçince 'Vay efendim siz birine teşvik primi mi verdiniz? Bu para nereye harcandı?' Şimdi Galatasaray'ın gizli ya da açık evraklarını o kulübün yönetimindeyken fotokopi çekip evine götüren bir adama inanmanın imkânı var mı? Güvenmenin imkânı var mı? Bu kişi hâlâ Ünal Aysal'ın bir numaralı adamı ve Galatasaray Kulübü'nden 10 bin euro maaş alıyor.
Adnan Polat'ın günahı neydi? Ben niye en iyi dostlarımdan birini bunca zaman eleştirdim; Adnan Sezgin'in yüzünden...
Adnan Sezgin'den özür dilerim.
Polat'tan değil, Sezgin'den özür diliyorum.
Bülent Tulun'un yanında zemzemle yıkanmış.
Adnan Sezgin kulübün evraklarının fotokopisini çıkarıp evine götürmedi, ona buna mektuplar yazmadı!
Şimdi ben Ünal Aysal'ın ilkeli bir başkan olduğuna nasıl inanayım? Federasyona uyarılarını nasıl ciddiye alayım?
Teknik direktörü kurallara kafa tutuyor, ona hâkim olamıyor. Yanında kulübün evraklarının fotokopisini evinde saklayan eski bir yönetici var ve baş adamı.
Sonra 'Ben ilkeliyim, federasyon kendine gel' diye bildiri. Yok ya!.. Kimse beni güldürmesin. Tam bir tencere dibin
Röportaj: Bülent CAN