GÜRCAN BİLGİÇ – GEREĞİ YAPILDI
Öyle olmuyor işte… İlk maçın skorunun esiri olursan, 40 bin taraftarının önünde, çeyrek finalin keyfini "ekşili" hale getirirsin.
Skoru korumak, risk almamak, dengeli oynamak elbette ikili maçların "akıllarından"dır.
GÜRCAN BİLGİÇ – GEREĞİ YAPILDI
Öyle olmuyor işte… İlk maçın skorunun esiri olursan, 40 bin taraftarının önünde, çeyrek finalin keyfini "ekşili" hale getirirsin.
Skoru korumak, risk almamak, dengeli oynamak elbette ikili maçların "akıllarından"dır.
"Önemli olan turu geçmek" dediğiniz anda, bir anda takıma ve tribünlere ters "şarj" yapıyorsun. Bu işin bir yönü… İkincisinde lig sınavı var. Üç gün sonra Trabzon'da zor bir maça çıkacaksın. Yıpranma düzeyini en aza getirmek, tempoyu düşürüp yorulmamak, oyuncuları korumak ve hedefe gitmek de anlaşılabilir.
Fransızlar; "İyi biten her şey iyidir" diyor. Fenerbahçe de 2013'deki yarı final sonrasında, ilk kez Avrupa Kupaları'nda çeyrek finale ismini yazdırdı. Nisan ayına maç taşıdı.
Heyecanı bitirmedi, ülkedeki milli heyecanı da sıcak tuttu.
İsmail Kartal, Fred'i ilk on bire koyarak maç temposunu tekrar kazanmasının peşinde. Kent'i oynatırken hem Tadic'i dinlendiriyor, hem oyuncusuna alan yaratıyor.
Batshuayi milli takım kadrosunda ismini okudu ve ülkesinin takımına karşı oynuyor.
Ama takım aynı sinerjide olmayınca, bir anda hepsinin enerjisi azaldı.
Djiku ve Oosterwolde hariç. Bu ikili hem kalesini savundu, hem yaraları sardı.
Sonu Atina'da bitecek yolculuk için yeni bir bilet istedi, Fenerbahçe.
Sezon başının coşkusundan çok az uzaktalar. Fred'in sorumluluk alması, Szymanski'nin güven kazanması, İrfan Can Kahveci'nin liderliği ve Tadic'in damaklarda bıraktığı tada da az kaldı.
Dediğimiz gibi, normal bir maç değildi. Çeyrek finalin kapısı çalınırken, öne koşup risk almak da gereksiz olabilirdi.
Yorulmak– didinmek yerine, bekleyip, yolculuğa devam etmek önemliydi.
Duygularla bakılacak 90 dakika değil yani. Sonuçta "gereği" yapıldı.
EMRE BOL – DURUM OYUNU
Öncelikle karşılaşmanın hakeminden başlamak istiyorum. Fenerbahçe ligde de Avrupa'da da oynuyor. Ama Avrupalı hakemlerle çok daha etkili bir Fenerbahçe izliyoruz.
Oyuncularda stres yok, panik yok. Herkes işine bakıyor. Çünkü hakeme güveniyor. Ne zaman bu güveni Türk hakemleri inşa eder işte o zaman adaletli bir yarıştan bahsederiz.
İsmail Kartal geçen maçın aksine bu kez durum oyununu tercih etti. 3 farklı avantajla birlikte hafta sonu oynanacak Trabzon maçını düşündü. Bence doğrusunu yaptı. Saint Gilloise takımı sonucu kabullenmiş gibiydi. Yine de İsmail hocanın yaptığı gereksiz erken değişiklikler Belçika ekibini yüreklendirdi.
Djiku ve Oosterwalde müthiş bir performans gösterdi.
Fenerbahçe adına karşılaşmanın kötüsü ise Kent oldu. Ona da söyleyecek pek bir şey yok. Zira maç eksiği var.
İsmail hocaya bir tavsiyem var.
Rakip duran top kullanırken bence Ferdi'nin adam adama oynamaması lazım. 1.74 boyuyla; iyi sıçrayan ya da daha uzun rakiplerle baş edemiyor. Onun olduğu pozisyonlar çoğunlukla rakibin vurmasıyla sonuçlanıyor.
Artık Fenerbahçe çeyrek finalde.
Ülke puanına katkı vermeye devam ediyor. 5 maçın kazanılması halinde Konferans kupası alınabilir. Bundan sonra iç çekişmelerde uğraşmak yerine Avrupa'ya daha konsantre olunması doğru olacak gibi…