REHA KAPSAL - 3 PUANDAN FAZLASI
Trabzonspor'un şampiyonluk iddiasını sürdürmesi için bu eşik maçında tek düşüncesi 3 puan almaktı. Fenerbahçe'nin de hem liderliğini sürdürüp hem de puan farkını açması açısından ve rakiplerine de vereceği mesaj açısından galip gelmesi tek düşüncesiydi. Dünya Kupası arasına giderken Fenerbahçe lider de olsa fiziksel ve zihinsel olarak son maçlarda yıpranmıştı. Onlara bu ara iyi gelecekti.
Trabzonspor için de keza aynı şekilde Dünya Kupası arası takıma iyi geleckti. Çünkü Süper Lig'de ve Avrupa macerasında istenilen oyun seviyesine bir türlü çıkılamamıştı. Abdullah Avcı, "Kasım ayından itibaren oynayacağımız maçlarda saha içindeki görüntümüz eskisi gibi olmayacak" demişti. Ve taraftarından sabır ve zaman istedi. Bu beklentiler ışığında oynanan maçta, özellikle Crespo atılıncaya kadar iki takımın da ön alanda yaptığı pres, savunmadan çıkarken pas organizasyonuyla ilgili şablonların doğru olmaması sebebiyle oyun hem Fenerbahçe hem Trabzonspor için uzun toplara döndü.
Orta sahada dönen 2. topların kazanılması ve rakip yarı alana yerleşilmesi veya savunma arkasına atılacak toplar çok önem kazanıyordu. Çünkü iki takımın da sıkışan oyunda top ayağındayken doğru hücum edemediği görüldü. Alan bulma, alan yaratma, statik ve dinamik alanlar, gelen oyuncu, giden oyuncu, bu toplu ve topsuz organizasyonlar istenilen seviyede olmadığı için 60. dakikaya kadar iki takım da pozisyon üretmekte ve hücumda etkili olmakta çok ciddi sıkıntılar yaşadılar. Trabzonspor'da ilk yarıda özellikle Bakasetas ve diğer oyuncuların savunma arkasına top denedikleri zamanlar olmuştu.
Fenerbahçe savunması alan boşaltıp, orta sahaya kadar çıktığı zaman bu tercihleri hep deneyen bordo-mavililer, Bakasetas'ın yaptığı asist ve Gomez'in aldığı doğru pozizyon, koşuşu ve bitiriciliği ile öne geçtiler. Maçın uzatma bölümünde Trezeguet'nin golünden önce yalnız Umut Bozok ile 3 pozisyon buldular. Daha önce de oyunu koparabilirlerdi.
Visca hazır değil. Takımını 10 kişi bıraktı. Djaniny böyle maçlarda ve özellikle açık alana hücum ettiğinizde Trabzonspor'un en etkili silahı. Hamle oyuncusu olarak daha önce de girebilirdi. Bordo-mavililerde mücadele etmeyen hiçbir oyuncu yoktu. Takım bütünlüğü adına bu teknik-taktikten de önemliydi. Orta saha maçın kazanılmasında çok etkiliydi. Siopis, Bakasetas, Abdülkadir Ömür hepsi iyilerdi. Atılan golde topu kazanan Abdülkadir oyundan çıkana kadar sahanın en iyilerindendi.
Jorge Jesus sonradan hamleler yaptı ama Valencia, Fenerbahçe hücumunun olmazsa olmaz oyuncusu. Sarı-lacivertliler sonuna kadar bu yarışın içinde olacaksa Valencia'nın her zaman kenarda değil sahada olması gerekir. Trabzonspor, aldığı bu galibiyetle rakiplerine karşı psikolojik üstünlüğü elde ederek "Ben de bu yarışın içinde varım" mesajı verdi. Bu da 3 puandan fazlasıydı.
GÜRCAN BİLGİÇ - JESUS BÖYLE İSTEDİ
Maç öncesinde, iki takımın da durumunu masa üstüne koyup düşündüğünüzde, "gol atan kazanır" maçı bekledik. Öyle de oldu… İki takımda önceliğini birbirini kontrole verdi. Avcı, yüksek tempoda baskıyla oyun kurdurtmadı rakibine. Fenerbahçe için gol "anlara" bağlıydı. King'in direkten dönen topu da bu anlardan bir tanesiydi, Visca'nın şutunun Altay tarafından çelinmesi veya Szalai tarafından uzaklaştırılması da.
Crespo'nun ikinci sarısı ve iki dakika sonrasında gelen Trabzonspor golü kırılma noktası olarak görülebilir. Ama öncesindeki 60 dakikaya baktığımızda Bakasetas ile eşleşen Arao'yu düşündüğümüzde, Fenerbahçe zaten 10 kişi oynadı maçı.
Gomes golü attı, Bakasetas pası verdi. Önlem doğru bir hamle ama yeteneğe veya iyi pasa önlem alamıyorsunuz. 10 kişi kalıp, yenik duruma da düşerseniz, ne yaparsınız? Jesus'un zamanı başladı o zaman. Enerjisi yüksek, taraftarını ve hakem yorumun arkasına almış bir takıma karşı, hem oyunu dengeleyip, hem de skoru bulmak zorundasınız.
Forvet alıp, orta saha soktu Jesus. İlk bakışta mantıklı… Sonrasında İrfan Can'ı kenara çekip, bire birde etkili oyuncularına yönelmesi, ofansif tercihlerle hamle yapmak istemesi ise eski bir ezber… Topu kullanacak oyuncuları yerine, pastan veya kontrolden vazgeçip, tek anın peşine düşmesi… Bunlar olacak…
Trabzonspor bu galibiyet ile tekrar zirvenin paydaşı oldu. Fenerbahçe yine 10 kişi kaldı, yine kaybetti. Başka türlü olmuyor zaten… Ligin hikayesinde yeni bir bölüm açıldı sadece. Heyecanı veren Fenerbahçe, istediği zaman alan da o olacak…
ZEKİ UZUNDURUKAN - AVCI'NIN VERDİĞİ DERS!
İki takım da derbiye kontrollü bir oyunla başladı. Trabzonspor'un sabırlı oyununa alışmıştık ama Fenerbahçe'yi bu sezon ilk kez bu kadar 'hücum' felsefesinden uzak gördük. Oyun ilk yarıda orta alanda kilitlendi, iki takım da hücumda net gol pozisyonuna giremedi. King'in üst direkte patlayan şutu dışında koca ilk yarıda (45+7) futbol adına sahada bir güzellik göremedik. İki takım da kenarları iyi kapattı, göbekten gol fırsatı vermedi.
Trabzonspor adına ilk bölümde sahanın en iyisi Abdülkadir Ömür'dü. Ömür, bütün hücum aksiyonlarında olduğu gibi oyunun savunma bölümünde de vardı. Sahada basmadık yer bırakmadı. Hakem Halil Umut Meler ilk yarıda tam 6 sarı kart çıkarırken; Bakasetas ve Batshuayi'ye gösterdiği kartlar gereksizdi.
Trabzonspor savunmasında Vitor Hugo, müthiş hamleler yaptı. İlk yarıda daha çok pas yapan, daha çok topla oynayan taraf Trabzonspor'du. Ama gol yollarında etkisiz kaldı bordo-mavililer. Maxi Gomez, yıpratıcı bir santrfor değil. Sörloth ve Cornelius'tan sonra Maxi Gomez, Abdullah Avcı'nın oyun anlayışı ile uyuşmuyor.
Edin Visca ise hiç hazır bir görüntü vermedi ilk yarıda. Tempolu oyunu Trezeguet'nin kanadından oynamaya çalıştı Trabzonspor. Fenerbahçe ilk yarıda iyi savunma yaparken, tıpkı Trabzonspor gibi hücumda etkisiz kaldı. Hal böyle olunca zevksiz ama mücadele gücü yüksek bir ilk yarı izledik.
İkinci yarıya daha hızlı başlayan taraf Trabzonspor'du. 54'te Visca, net ötesi bir golü kaçırdı. Eski Visca olsa o golü kaçırmazdı. Topa o kadar yavaş vurdu ki, Altay da iyi uzanıp golü önledi.
Hakem Meler'in, Crespo'ya çıkardığı ikinci sarı kart doğruydu. Çünkü maç boyunca bütün ayak basmalara sarı çıkardı hakem. Jesus, takımı 10 kişi kalınca hemen hamle yaptı ve Batshuayi'yi çıkarıp, Lincoln'ü oyuna aldı.
Maç boyunca çok fazla ön plana çıkmayan Bakasetas, raket gibi sol ayağı ile Maxi Gomez'e o kadar güzel bir pas çıkardı ki, Gomez hem Fenerbahçe'nin ofsayt taktiğini ustaca bozdu, hem de klasına yakışır bir golle Akyazı'yı bayram yerine çevirdi. Bu golde asıl aslan payını Bakasetas'a yazmak lazım, çünkü topu koşu yolundaki Trezeuget'ye atsa, pozisyon ofsayt olacaktı. Baka, zor olanı yaptı, ustalık böyle bir şey işte.
Golden sonra Trabzonsporlu oyuncular adeta gol kaçırma yarışına girdiler. Oyunun son bölümünde Avcı'nın sahanın en iyi iki oyuncusu Abdülkadir Ömür ve Bakasetas'ı çıkarıp, Hamsik ve Enis Bardhi'yi oyuna alması riskli iki değişiklikti. Bu arada Eren Elmalı da Trabzonspor'a geldiği günden beri en iyi maçını çıkardı. Maçın son dakikalarında Umut Bozok art arda öyle 3 pozisyon kaçırdı ki… Akıl alır gibi değil. Bordo-mavili takımın hücumcuları biraz becerili olsalardı derbi farka giderdi. Yine de 2-0 mükemmel sonuç Trabzonspor için.
Sonradan oyuna giren Djaniny, Trezeguet'ye müthiş bir gol attırdı. Trabzonspor 6 puanlık derbiyi kazanarak, şampiyonluk yarışına ortak oldu. 'Bizi Dünya Kupası'ndan sonra görün' diyen Abdullah Avcı, haklı çıktı. Trabzonspor, 107 dakikalık derbide bu sezonun en iyi maçını oynarken, tıpkı Samsunspor kupa maçındaki gibi 'iştah şurubu' içmiş gibiydiler.
Bordo-mavili taraftarlar, tıpkı şampiyonluk sezonunda oldukları gibi dün de yılbaşı kartpostalları kadar anlamlı görüntüler verdiler. Tribünlerde açılan koreografi de 10 numaraydı! Trabzonspor taraftarına da sahada Fırtına gibi esen Trabzonsporlu futbolculara helal olsun. Fenerbahçe ise 11'e 11 oynanan oyunda bile neredeyse hiç hücum yapamadı ya da savunma yapmayı tercih etti. Fırtına ise, rakibi 10 kişi kaldıktan sonra adeta şaha kalktı.
EMRE BOL - YAPAY HAKEM!
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, saha içerisinde artistlik yapan, hakemin etrafını gereksiz yere, sadece baskı altına almak için kuşatan oyuncularla ilgili yaptırım yapılacağını söylemişti. Trabzonspor- Fenerbahçe karşılaşmasında başkanın yaptırım uygulacağı öyle çok pozisyon oldu ki! Hep beraber göreceğiz yapılacak uygulamayı, verilecek cezaları…
Maçın en önemli istatistiği, -eğer yapılsaydı- yalandan kurşun yemiş gibi kendini yere atan oyunculardan oluşacaktı! Ben bu kadar hakemi aldatmaya yönelik, "çalışan" bir oyuncu grubu görmedim! Bu şartlarda futbolumuz nasıl bir adım öteye gidecek? Rakibe kırmızı kart gösterteyim, eksik kalsın diye bir taktik olur mu Allah aşkına? Lakin bunu taktik edinmiş hocalar var, ne yazık!
Jesus ülkemize geldiğinden bu yana herkese, hepimize bir şeyler öğretiyor. Lakin kendisinin halen öğrenemediği bir durum var. O da Türkiye'de hakemlerin özellikle Fenerbahçe'ye çok rahat kart göstermesi! Rakiplerin bu taktiğini hiçbir zaman çözmek "istemeyeceğini" düşünüyorum.
Fenerbahçe'nin Trabzon'dan en azından beraberlikle çıkabileceğini düşünmüştüm. Bir Adana Demirspor-Trabzonspor maçında büyük bir hata yaparak 5 maç ceza alan yardımcı hakemi yeniden bir Trabzon maçına atayan "yapay zeka" karşılaşmadaki hakem hatalarının en büyük nedenidir!
Kötü oynayanların ve sarı kartlıların değişikliğini zamanında yapmayan, takımına 0 şutla maç tamamlatan Jesus, bundan sonra daha dikkatli olmalı. Zira sarı-lacivertliler sahada sadece rakiple mücadele etmiyor, etmeyecek. Rakip çok…
