EMRE BOL - VAR ODASI!
Son bir haftadır VAR ODASI konuşuluyor. Yok efendim şöyle oluyor, böyle olacak diye… Lakin Ömer Ali'nin pozisyonu örnek olacak cinsten! Hakem görmüyor, VAR hakemleri ise iplemiyor!
EMRE BOL - VAR ODASI!
Son bir haftadır VAR ODASI konuşuluyor. Yok efendim şöyle oluyor, böyle olacak diye… Lakin Ömer Ali'nin pozisyonu örnek olacak cinsten! Hakem görmüyor, VAR hakemleri ise iplemiyor!
Haklı oldukları durumu savunurken bile sarı kart gören Fenerbahçeli oyuncular var. Buna rağmen hakemler yollarına doğruyu yapmışçasına devam ediyor. Zorbay Küçük benim beklentim olan hakemlerden birisiydi.
Ama "ne olduysa" kötü bir hakem oluverdi. Fenerbahçe'yi açık açık doğramaya çalıştı. Bakalım Erden Timur konuyla ilgili bir açıklama yapacak mı?
Fenerbahçe'nin en önemli özelliği bence güç, kuvvet ve dayanıklılık… 80. dakikadan sonra dahi inanılmaz bir pres yapıyorlar. Kaybetmeyi sevmeyen bir oyuncu grubu… Aslında en önemli de bu. Sonuna kadar savaşmanın değeri hiçbir şeyde yok.
Ligin en çok gol atanı, ligin en az gol yiyenine karşı az gol atarak kazanmayı bildi. Başakşehir takımı öyle kolay mağlup edilecek bir takım değil.
Gol atılması için her şeyi deneyen sarı-lacivertliler, bu kez Rossi'nin uzaktan şutuyla galip gelmeyi bildiler.
Rossi'yi oyuna alıp skoru değiştiren teknik direktör Jorge Jesus övgünün en çoğunu hak ediyor. Altay Bayındır'ın kurtarışı, Rossi'nin golü kadar değerliydi. Artık Altay'ın da toparlaması gerekiyor. Kötü kalecinin takımının şampiyonluk şansı çok az. Bu açıdan onun toparlanması önemli.
Sonuç olarak Jesus'un atan takımı, Emre'nin az yiyen takımını neredeyse pozisyon vermeden yenmeyi başardı. Zorluk derecesi yüksek maçların kazanılması, Fenerbahçe'nin gücünü fazlasıyla gösteriyor. Harika bir sezon finali bizleri bekliyor diyebiliriz.
GÜRCAN BİLGİÇ - KAZANMAK KADAR ÖNEMLİ
Ligin zirve mücadelesinin, tam bir bilek güreşine döndüğü, tadından yenmeyecek bir maç izledik. Pozisyon sayısının az olduğuna bakmayın, zaten iki takımın kurgusu da tedbirleri aşmak üzerineydi.
Maç boyunca ikililer izledik. Deniz Türüç, Crespo'nun, Hasan Ali İrfan Can'ın, Serdar Gürler; Ferdi'nin, Gustavo Henrique; Okaka'nın ikizleriydi. Görev emirlerinde; bunlar kontrollü oynamasın yazılmış.
Dolayısı ile pozisyon bulmak, ekmeği aslanın ağzından almak gibiydi. Maç öncesinin tartışmaları yine aynı… "Rakibin Fenerbahçe'ye gol atması için ne yapması lazım, öne çıkan defansın zaaflarından nasıl yararlanılır" konulu, "çok bilinenli" görüşler vardı.
Bunu yapabilecek en iyi takımdı aslında Başakşehir. Sadece bir kez ofsayttan kaçıp pozisyon buldular, onda da Traore kendi sahasından çıktı. Herkes akıl veriyor, antrenman – dril tarif ediyor ama ligin taktik disiplini, pas yüzdesi, oyun aklı en yüksek takımı Başakşehir bile burada gedik açamıyordu.
Emre Mor, Pedro ve Rossi hamlesi, artık Başakşehir ceza alanına yıkılan oyunda, Jesus'un "Bire bir" oyun tercihiydi. Yerleşmiş – kalabalık defans üstüne adam eksilterek, direkt koşularla gidecek oyun profiline döndü.
Hemen de cevap aldı beklentilerinden. Bir anda kurgusunda dengesizlikler doğdu Başakşehir'in. Boş alanlar oldu ve Rossi'nin mükemmel şutu geldi. Kazanmak kadar, önemli bir gövde gösterisiydi bu. Rakibi iki – üç şutta bırakıp, taktik disiplinden uzaklaşmadan, sabırla aradılar golü.
Kadıköy'ü yeniden "cehennem" yapan bir atmosfer yarattılar taraftarlarıyla. Hak edilmiş galibiyetler ve puanlarla hükmediyorlar sezona. Helal olsun…