HAKKI YALÇIN - PENCERE!
Fenerbahçe, Ankara'da gizli liderliğin emrine girerken kendini ifade etmekte zorlandı. Temel ilkesi galibiyet olan takımlar için sonuç önemliyse, Ankara'da umursanmayan futbolu da tartışmalıyız.
HAKKI YALÇIN - PENCERE!
Fenerbahçe, Ankara'da gizli liderliğin emrine girerken kendini ifade etmekte zorlandı. Temel ilkesi galibiyet olan takımlar için sonuç önemliyse, Ankara'da umursanmayan futbolu da tartışmalıyız.
Kaleci manşetli atılan kolay golleri gecenin talihi, Fenerbahçe savunmasında verilen gedikleri gecenin anonsu sayalım. Fenerbahçe'nin attığı ilk golün VAR'ı gerektirdiğini de inkar etmeyelim.
Orta alanda enerjinin azalması sonuç üzerinde olumsuz etki yapmıyorsa, Valencia sezonun en silik maçını oynamış olsa da kararlılık ve geceyi hükmü altına almak Fenerbahçe için yeterliyse, buna ancak "kısmi futbol" diyebilirim.
Bunlar erken form tutmanın yan etkileriyse, bizim gördüklerimizin çok daha fazlasını Jesus'un gördüğüne eminim. O yüzden Ankaragücü karşılaşması 3 farklı kazanılmış olsa da bir iç hesaplamayı gerektirir.
Görünen o ki bu ligde her şey Fenerbahçe'nin istediği gibi gidecektir. Liderliğe açılan pencerede sisler görüntüyü bazen engelleyecek, talih de bazen yaver gitmeyecektir.
Pazar gecesi İstanbul'da panikte değil atakta olan bir Beşiktaş vardı. İki kanattaki bindirmelerin estetik olmasıyla Weghorst'un rakip kale önündeki yalnızlığı arasındaki çelişkinin mimarı Valerien Ismael'di.
Elindeki güçleri son dakikalara saklamaktan sanık birinin "Lig ekimde değil mayısta bitiyor" demesiyle, İstanbul'da oynadığı son 4 maçta 9 puan kaybetmesi arasındaki çelişki de fazla romantik.
Trabzonspor'a gelince yedikleri onca baskıya rağmen kazanmaları bile mümkündü ama bu ortamdan yenilmeden çıkmak da başarı.
Beşiktaş taraftarının Abdullah Avcı'ya ve annesine ettikleri sövgüler ayıp ötesi. O anne 78 gündür yoğun bakımda. Bizim kitabımızda anneler ellerinden öpülmek içindir sövülmek için değil ama nerde o zarafet! Ayrıca Abdullah Avcı hakkı olmayanı değil sözleşmesinde yazanları aldı.
Kayserispor karısındaki Galatasaray'da takım ikiye bölünmüştü, bir yanı "etiketli ihtiyar heyeti" öte yanı futbol okuluna yeni yazılmış acemiler ama hepsi teneffüste.
Takımda forma giymeyi angarya olarak görenler çoktu da Adana Demirspor maçındaki Aslan'dan kalan yeleler bile yoktu.
Ama Galatasaray'ın sayılmayan golünde Barış'ın koluna çarpan topla gelen golü iptal eden hakemin Icardi'nin maçın 30'uncu saniyesinde yaptığı vuruşta rakibin koluna çarpan topa penaltı vermesi gerekirdi.
İkisi de aynı eylemse hiç olmazsa birinde Galatasaray haklıydı. İkisinde de tercih hakkını Kayserispor'dan yana kullanan hakem Arda Kardeşler'de adalet yoktu.
Böyle hakemlere adaletli olmaktansa, Okan Buruk'u imha etmek için çalışan trollere hizmet etmek daha anlamlı geliyor belki de. Nasılsa tetikte bekleyen kurşunlar, sırtına saplanacak hedef arıyor! Futbolun ve adaletin anlamını hissedebilmek için önce vicdan gerekiyor. Ne medyada var o vicdan ne futbolcularda ne de hakemlerde. Vicdansızlıktan hayır gelmez şer gelir. Adaleti ve asaleti sahiplenmeyen adamlar da ayaklar altına düşer gelir.
Futbolcuların, hakemlerin ve medyanın içinde doğru adamlar yok mudur? Vardır elbet. Parmakla gösterilen adamlar sayesinde saygındır, eğer saygınsa her meslek.