EMRE BOL - DOĞRU KADRO MU?
Bir kere şunu söyleyeyim; sahaya çıkan 11 enteresandı! Her şeye rağmen Aykut Kocaman'ın yarı final oynadığı Benfica maçından sonra en cesur Fenerbahçe kadrosuydu.
EMRE BOL - DOĞRU KADRO MU?
Bir kere şunu söyleyeyim; sahaya çıkan 11 enteresandı! Her şeye rağmen Aykut Kocaman'ın yarı final oynadığı Benfica maçından sonra en cesur Fenerbahçe kadrosuydu.
Ancak bu deplasmanda alınacak gereksiz bir risk! Bize ne lazım? Koşan bir takım mı, zeki oyunculardan kurulu bir takım mı?
Dün gece için şunu söyleyebilirim, bize koşan, mücadele eden bir deplasman takımı gerekiyordu. Rennes grubun en iyi takımı. Jesus'un böyle bir takıma karşılık verebilecek bir kadroyla sahaya çıkması şarttı. Ne yazık ki yapamadı!
İrfan Can şu haliyle sadece Süper Lig'de "yerli kontenjanından" oynar. Kalitesine hiçbir şey demiyorum, attığı gole de şapka çıkarılır. Lakin sert oyunun içerisinde hiç yok. Onun için gerçekten üzülüyorum. Fiziksel olarak bu kadar geri gitmesine...
Altay çok alternatifsiz kaldı. Bunun geri dönüşü sarı-lacivertliler için iyi olmuyor, olmayacak. Yediği goller de hatalıydı. Jesus'un alternatif kaleci belirlemesi Fenerbahçe'nin lehine olacak.
Rakip 10 kişi kaldıktan sonra Jesus her türlü riski aldı. Gergin maçta almamız gereken en az 1 puan vardı, onu da söke söke hanemize yazdık.
Doğru kadroyla çıkılsa bence fazlası da olacaktı. Hep söylüyorum; bu kadronun sadece tek kulvarda yarışması yazık olur diye...
3'lü savunma fantezisine girilmese her şey çok başka olurdu.
REHA KAPSAL - KALİTE VE MÜCADELE
Fenerbahçe grupta Rennes'le beraber en güçlü takım. Benzer oyun anlayışlarıyla sahada yer alan iki teknik adamın da maçı olacaktı.
Fenerbahçe oyunun üçte ikilik bölümünde değişikliklere kadar hücumda çok üretken olamadı. Burada özellikle İsmail ve Mert Hakan'ın üçlü savunmanın önünde çok simetri top alması, daha asimetri düzenini kurmadı. İrfan Can'la King de rakip stoper-bek arasında doğru pozisyonlarda topu alamadı.
Batshuayi de alan açma, topu tutmada istenilen seviyenin altında olunca, bir de buna Lincoln ve Samuel'in (Samuel ne kadar iyi niyetli olsa da) hücuma etkili çıkamadıklarından sarı-lacivertliler üretmekte ciddi sıkıntı yaşadılar.
İki takımın teknik direktörünün de oyunda kurduğu tuzaklar, maç 0-0'ken hemen hemen aynıydı. Her ikisi de ön alan güçlü presleriyle kazanılan toplarla rakibin organize olmamış savunmasına en kısa yoldan hücum edip, gole gitmek düşüncesi vardı.
Bu geçişleri yiyen takım da mutlaka kalesinde gol bulacaktı. Nitekim Fenerbahçe ilk golde sonlandıramadığı atakta bu geçişi yediği gibi arkasından ikinci golde de buna benzer aynı hatayı savunma bloğu yine yaptı.
Süper Lig'de de zaman zaman bu yerleşimin doğru yapılmadığı maçlar da olmuştu. Buradaki sorun Fenerbahçe savunması kalesinden 40-45 metre orta sahaya çıkıp rakibe baskı yapılmadığında, alan ve zaman verilmesi.
Jesus'un doğru oyuna müdahaleleri, üçlü formasyondan dörtlüye geçmesi, risk alması ile hem iki gol attılar hem de hak ettikleri 1 puanı da alarak maçı bitirip, bu grupta kalan maçlar için moral toplayıp en iddialı takımlardan biri olduğunu da kalite ve mücadeleleriyle göstermiş oldular.