Ve Jorge Jesus'un da öğreneceği şeyler varmış…
Ve Jorge Jesus'un da öğreneceği şeyler varmış…
Süper Lig dediğinizde burun kıvırıp, lige yeni yükselmiş rakibi "çantada keklik" görüp, tek orta saha ile sahaya çıkarsan, adamda "kariyer" falan takmazlar.
Hangi rakip analizi ile buna karar verdi bilemiyoruz elbette.
Ümraniye'nin üç golü de duran toplardan atması bir yana, kendi sol bekini (Peres) oynatma garipliği de Portekizli hocanın hanesinde.
Yine de iki kere öne geçip, bunu koruyamamak başka bir sıkıntı.
Sarı kartlı Arao ile ikinci yarıya başlamamak doğru ama sahadaki problemi çözmüyor ki.
Rossi de Emre Mor da hatta Lincoln de orta saha özellikleri ile öne çıkan oyuncular değil.
Devreyi de 150 pasla bitirdi Fenerbahçe. Oyuna hakim olamadığı gibi, rakibin istediği "kör döğüşü" tuzağına da düşmüş durumdaydı.
46 yaşındaki Recep Uçar nakış gibi işlemiş maçı.
Hangi pozisyonda, hangi oyuncusunun atak yapacağı bile belli. Bir de baskı görmedikleri için yüzlerini çok rahat döndüler Fenerbahçe kalesine.
Aynı tavrı Zico'nun ilk maçlarında da görmüştük. Bir Avrupa deplasmanına sadece Marco Aurelio ile çıktı. Kaybetti tabii ki.
Hadi o, Avrupa'da hiç takım yönetmemişti, Jesus'un böyle romantik olması anlaşılmaz.
Peres'in solda ağır kalması, atak organizasyonlarında pas noktası olmaması, kadro seçiminde neden yer aldığını da merak ettiriyor.
İşleyen Osayi- Ferdi makinesini bozuyorsun, "tercihin" iki golün hatasını yapıyor.
Yine de Ümraniyespor'un penaltısında faul ceza alanı dışında yapılıyor. Biz görüyoruz, VAR devam ettiriyor.
Aynı VAR hakemi Fenerbahçe'nin penaltısında ince elle oynamayı da tespit ediyor.
Gariplikler bitmiyor yani… Ümraniyespor 1. Lig'deki planını bozmadan, kadrosuyla çok oynamadan, teknik adamının arkasında durarak, dün geceki zaferini nasıl hak ettiğini gösterdi.
Yaralar sarılır, hatalar onarılır. Bir ders de Fenerbahçe taraftarına olsun. "Santrfor" diye ortalığı yakıyorlar. Haklılar. Ama takım olmak orta sahadan geçiyor.