Son dakika spor haberleri: Spor yazarları Fenerbahçe-Trabzonspor maçını değerlendirdi
Son dakika spor haberleri... Süper Lig'in 28. haftası dev bir mücadeleye sahne oldu. Fenerbahçe sahasında konuk ettiği lider Trabzonspor'la 1-1 berabere kalırken spor yazarları da bu karşılaşmayı dikkat çeken yorumlarla değerlendirdi. İşte o yazılar... (FB TS maçı haberleri)
Fenerbahçe HaberleriGiriş Tarihi: 07 Mart 2022 Pazartesi 13:00Güncelleme Tarihi: 07 Mart 2022 Pazartesi 13:15
Son dakika Fenerbahçe haberlerinden haberdar olmak için Google News fotomac.com.tr'ye abone olun.
Ondan, bundan, şundan demeden yazının sonunu başa getirelim. Dün gece 90 dakika sonunda Fenerbahçe bu sahadan mağlup ayrılsa yazık olurdu, dün gece 90 dakika sonunda Trabzonspor galip gelerek maçı bitirse ayıp olurdu.
İrfan Can'ın gördüğü kırmızı kart doğru. Bir hareket yapıyorsun ısrar etmesen, yani harekete devam etmesen atılmayacaksın. Devam edince atıldın.
Şu bir gerçek; Mete Kalkavan sahada çok başarılı değil. Ama VAR'da müthiş işler yapıyor. İrfan Can'ın atılması Fenerbahçe'yi canlandırdı, Trabzonspor'un kimyasını bozdu. Trabzonlu futbolcular, Siopis hariç, topa ve rakibe müdahale etmekten kaçındılar. "Hakem bizi de atar mı?" diye… Ve oyunları bozuldu.
Fenerbahçe'de 10 kişi kalan oyuncular da bayağı hırslandılar. Mesela dün gece Fenerbahçe'de iki kişi var. Mert Hakan Yandaş ve Samuel Osayi… Yalnız şunu da söylemeden geçemeyeceğim; Fenerbahçe 10 kişi kaldı tamam da, Fenerbahçe 10 kişi kaldıktan sonra Trabzonspor da 10 kişi oynadı. Sanki Bakasetas da atılmıştı oyundan. Sanki Bakasetas, "Ulan ben oynamayayım da şu oyun 10'a 10 oynansın"' dedi herhalde.
Fenerbahçe yönetimi gece yarısı hakem neden açıklandı diye bir bildiri yayınladı. Yayınlayabilirler. Ama ateşe benzin döküyorlar! Neden? Çünkü bütün Türkiye Kupası maçları bitmeden o hafta oynanacak lig maçlarının hakemleri açıklanmaz. Ama işte hep aynı hikaye. Biz yazalım çizelim işler lehimize olsun.
Dünyanın neresinde acaba VAR'a giden bir hakemin önü böyle kesilir. Zorbay Küçük, zora giren maçı bence az hatayla yönetti. Futbolcularla biraz fazla konuştu ama bu tip maç için hoş görülebilir.
İlk yarı sonunda sahaya atlayanı veya atlayanları yayıncı kuruluş göstermedi. Nedendir bilinmez. Tam ihale sırasında herhalde sivri olmayalım, bütün takımlara çiçek atalım dediler.
Bu maçta teknik, taktik bir yere kadar. Ama sahada 10 kişi kalıp inanılmaz mücadele eden Fenerbahçeli oyuncuları tebrik etmek lazım. Çünkü karşılarında oynadıkları takım da Trabzonspor'du.
YUNUS EMRE SEL - KADIKÖY'DEKİ HAYALET!
Trabzonspor sezon boyu olduğu gibi maça olabilecek en akil anlayışla başladı. Trabzon rakibine önde basan, kazandığı topları sağlama alan bir görüntüdeydi.
Ahmetcan zayıf halka olarak görülmüş, oyun kurması müsaade edilmişti ama bu noktada gözden kaçırılan nokta, Ahmetcan'ın bu işte çok temiz olduğuydu. Genç oyuncu çok iyi top kullanma becerisine sahip. Ayrıca baskı altında konsantrasyonu yükselen türde bir oyuncu.
Fenerbahçe, Nwakaeme tehlikesine karşı Samuel'i geride tutuyordu ki bunda haklıydılar. Osayi de Nwakaeme'nin defansif zaaflarını değerlendirme düşüncesiyle zaman zaman ofansa çıktı ki kalıcı bir tempo yakalayabilse Trabzonspor'un bu zaafiyetini kullanmaları işten değildi.
Bu dakikalarda İrfancan'ın Siopis'e yaptığı sert hareket, her iki takım için de oyunun gidişatını etkiledi. VAR olmasa hakem bu pozisyonu kaçırmıştı. Bu dakikadan sonra Trabzon daha rahat bir görüntü çizdi. Nwakaeme ve Abdülkadir'in sürüklediği tehlikeli hücumlar gerçekleştirdiler. Bu pozisyonlardan birinde Nwakaeme artık imza hareketi haline gelen plaselerinden biriyle skoru 1-0'a getirdi.
Oyunun oynandığı atmosfer yeterince gerginken, rakip eksikken rakibin gardını düşürmek yerine bu neticesiz pas oyununda ısrar Fenerbahçe'yi oyunun içinde tutabilecek sürprizler üretebilirdi.
10 kişi rakibine karşı oyunun ruhunun istediği oyunu oynamayan Trabzonspor, duran toptan yediği golle Fenerbahçe'yi oyuna tekrar ortak etti. Fenerbahçe düşünmediği anda bulduğu golle teselli buldu. Trabzon ise yürüyüşünü perçinlese de Kadıköy'deki hayaleti yine diriltti.
EMRE BOL - HAKEM REZALETİ!
Yine, yeniden, bu sezon çokça alıştığımız şekilde hakem faciasına tanık olduk. Zaten hafta içi bütün maçların hakemleri açıklandıktan sonra, Zorbay Küçük'ün geç açıklanması beni endişelendirmişti. Nitekim haklı çıktım.
İrfan Can'ın Siopis'in ayağına basmasını kırmızı kartla cezalandırması, Zorbay'ın futbolu hiç bilmediğini gösteriyor. Acımasızlık yok, faul yapma niyeti yok. Sadece "pozisyon gereği" yerde yatan oyuncunun ayağına istemeden basmak kırmızı kart olmaz. Zaten İrfan Can hemen ayağını çekti.
VAR'a gidip durumu net bir şekilde yeniden izleyen hakemin kırmızıyı vermesi kötü niyettir. Kafasında tilkiler vardır. Fenerbahçe'nin belki de bu sezon ilk kez Fenerbahçe gibi oynadığı maçta bir kez daha hakeme takıldı. Artık bazı hakemlerin suyu iyice ısındı.
Kötü yönetime rağmen nerdeyse 80 dakika 10 kişi oynayan ve gerçekten müthiş bir mücadele ortaya koyan sarı-lacivertli futbolcuları kutluyorum. Trabzonspor gibi bir takıma karşı hem eksik oynayıp hem de adeta nefes aldırmamak önemliydi.
Fenerbahçe taraftarı takımın arkasında durduğunda oyuncuların neler yapabileceğini gördük. Hep destek tam destek bu tip maçlarda daha önem arz ediyor. Fenerbahçe'nin koşunca, mücadele edince neler yapabileceğini gördük. Lakin alın teri düşmanı hakemleri ne yapacağımızı bilmiyorum.
REHA KAPSAL - GEÇ KALDILAR
Fenerbahçe son haftalarda ligde aldığı galibiyetlerle yalnız elinde kalan ligdeki ikincilik hedefiyle mutlak galibiyetle Trabzonspor karşısına çıktı. Lider Trabzon da sezon başından beri gösterdiği başarılı performansı hem oyun hem de puan olarak Kadıköy'de de sürdürmek niyetindeydi.
Ve bu güçlü oyunu bir daha tüm futbolseverlere izletmek arzusunda çıktığı maça, Fenerbahçe'nin 18. dakikada 10 kişi kalmasına rağmen istediği ve sezon başından beri o güçlü oyun hafızasını sahada oyunun hiçbir bölümünde çok fazla yansıtamadı.
Yansıtamadığı gibi sarı-lacivertlilerin eksik kalmasından sonra oyunu kontrol etme çabaları, geriye yaslanması, gereksiz yatay paslar, geriye oyunlar, öne dikine fazla hücum etmemesi ve bunu düşünmemesi, yapılan oyuncu hamleleri istenilen oyunun ortaya çıkmasının başlıca nedenlerindendi.
Lig başından beri yenilen gollerin bordo-mavililerin sol tarafından oluştuğu gibi buradan duran toptan da olsa yine bir gol daha yediler. Çoğu oyuncu; özellikle orta saha, hücum hattında istenilen performansın gerisinde kaldığı gibi mücadele seviyesi çok düşük oyuncular da vardı. Fenerbahçe maça çok iyi başladı. Eksik kalmasına rağmen ilk yarı beraberliği sağlayabilirdi. Takım halinde o eksikliği hissetmediler, herkes iki kişilik koşup mücadele etti.
Özellikle ikinci yarı zaman zaman fiziksel olarak, eksik kaldıkları için oyundan düşseler de ama hep oyuna ortak olup içinde göründüler. Gol atmak için tehdit oluşturdukları gibi seyircisinin yarattığı atmosferle de ikinci yarının bazı bölümlerinde öne çıkıp riskler aldılar. Karşılığında gol buldukları gibi gol de kaçırdılar.
Çok uzun süre sayısal eksiklikle oynamalarına rağmen bunu mental olarak hiç kafalarında yaşamadıkları gibi saha içinde gösterdikleri disiplin, konsantrasyon ve limitlerini zorlayarak, böyle önemli bir derbiden ve de lider Trabzonspor gibi güçlü oyun oynayan bir takıma karşı mağlup olmadan sahadan ayrılmasını bildiler.
Sarı-lacivertliler 10 kişi kalmasına rağmen sezonun en iyi oyunlarından birini sergilediler. Fenerbahçe, böyle güçlü bir rakibe karşı 10 kişi gösterdiği bu performansı ligin başından beri sergileseydi, şu anda çok farklı konumda olabilirdi bunun için de tabi ki "ÇOK GEÇ" kalındı.
GÜRCAN BİLGİÇ - ŞAPKASI DÜŞTÜ!
Maskelerin düştüğü, Fenerbahçe'ye karşı kumpasın tüm netliği ile ortaya çıktığı bir gece yaşandı yine. Takım ve taraftarın, sezonun muhtemel şampiyonuna karşı "onur" mücadelesi verdiği gecede, VAR hakemi Mete Kalkavan ile hakem Zorbay Küçük'ün ortak yetersizliği ile futbol yine rafa kalktı.
Aziz Yıldırım ile dört sezon şampiyonsuzlukla geçti. Yine iş başındaydı bu yetersizler. Ali Koç'un kendi yanlışları bir yana, geçen sezonun tam hakem rezaleti geçmesinin nedenini sıkılmadan sergilediler.
Kırmızı 18'de geldi. Nwakame'nin golü 22'de. O dakikaya kadar şutu yoktu Trabzonspor'un. Baskıyı da yapan, varyasyonlarla rakip ceza alanına sızan, pozisyon deneyen, golü isteyen, top göstermeyen takımdı Fenerbahçe. İsmail Kartal tüm silahlarını kilitlemişti rakibinin. Abdullah Avcı'nın "sıfır" orta saha, defans ve hücum olarak ikiye böldüğü takımının üretkenliği de bitmişti.
10 kişi kalmak, Trabzonspor gibi bir pas takımı karşısında zaten en büyük sıkıntıyken, bir de yenik durumda oynamak zorunda kaldılar. İşte o andan itibaren Kadıköy'ün eski muhteşem gecelerinden biri yaşanmaya başlandı. 50 bin taraftar takımına sarıldı, maçın peşine düştü, oyuncular onları yalnız bırakmadı ve bir futbol destanının dakikaları sahaya düştü.
Fenerbahçeliler, kendilerine saldırmaktan bu "hakemcik"lerin aslında ne "inceci" olduklarını gözden kaçırdılar. İrfan Can'ın gördüğü kırmızı kart, Türkiye'de futbolu yönetenlerin bakış açısıdır. Herkes bunu iyi anlasın. Fenerbahçe için rakip sadece sahada değil, her yerde.
Anlamadılar aslında, dün Fenerbahçelilik duygusu geri geldi taraftara... Bundan sonrasında ellerin yumruk olduğunu görürsünüz. Tüm kumpasçıların hüsran gecesine şahit oldunuz.