Haftanın maçında Fenerbahçe, Trabzonspor'u mağlup ederek yoluna devam etti. Kanarya için neler söylenebilir. Erol Bulut'un hamlelerini nasıl buldunuz?
ZEKİ UZUNDURUKAN: Derbi öncesinde herkesin favorisi Fenerbahçe idi ve sonuçta kazandı. İki takım arasında güç ve kalite farkı, maçın ikinci yarısında ortaya çıktı. İlk yarıda Newton'un taktiği işledi aslında. Çünkü İngiliz çalıştırıcı, orta alanı kalabalık tuttu. Nwakaeme ve Abdülkadir Ömür de orta sahada pres yaparak, Sosa'nın topla buluşmasına engel oldu. Hatta Sosa, ilk yarıda o kadar sıkıştı kaldı ki takım arkadaşı Lemos ile bile çarpıştı. Bu çarpışmanın sonucunda Trabzonspor, Afobe ile akıl dolu bir gol bularak öne geçti. Ama karşındaki rakip Fenerbahçe. Ve kulübesi maçı çevirecek kalitede yıldızlarla dolu. Trabzonspor'un ise sakatlıklar ve hastalıklar nedeniyle de zayıf bir yedek kulübesi vardı Kadıköy'de. Bir de bunlara Pereira'nın sakatlığı eklenince (Pereira sakatsa neden maç kadrosuna alındı onu da anlayamadım bu arada) bütün yük genç Serkan Asan'ın omuzlarına bindi. Serkan; maç boyunca Caner, Pelkas ve sonradan oyuna giren Novak ile savaşmak zorunda kaldı.
Newton bunu görüp, Serkan'a yardımcı bir kuvveti sahaya sürebilirdi bu arada. Newton, oyuncu değiştirme konusunda da çok geç kaldı. Maç 3-1'e geldikten sonra sadece 2 oyuncu değiştirebildi. Newton'u ve ekibini, eleştirebileceğimiz bir konu da şu; derbiye kadar Fenerbahçe attığı 7 golün 5'ini duran toplardan bulmuş. Bu gollerin 3'ü de Caner'in kornerlerinden gelmiş. Ve Trabzonspor, Fenerbahçe'den 2 korner golü birden yiyorsa oturup düşünmek lazım. Ben Newton, Trabzonspor'un hocası olarak açıklandığında şu yorumu yapmıştım: 'Newton'la Trabzonspor ya dip yapar ya da gaza basar gider...' Geride kalan 6 haftaya baktığımızda dip yapan, kötü oynayan, hâlâ takım olamamış bir Trabzonspor var ortada.
Gelelim Fenerbahçe'ye... Erol Bulut'un eli o kadar güçlü ki ilk yarıda Trabzonspor'un oynatmadığı Sosa'yı kenara alarak Cisse ile ikinci yarıya başladı. O Cisse; 1 gol, 1 asistle Fenerbahçe'ye hayat verdi. Bulut, zeki ve yaratıcı bir teknik adam. Pandemi döneminde seyircisiz maçları tam bir avantaja dönüştürdü. Çünkü kenardan takımına her türlü müdahaleyi yapabiliyor, sesini duyurabiliyor. Eğer maçlar seyircili oynanmış olsaydı, taraftar tezahüratlarından oyuncularına istediklerini bu kadar kolay anlatamazdı Erol hoca. Fenerbahçe ve Erol Bulut açısından tam bir test maçı oldu. Ve şu ortaya çıktı. Bu Fenerbahçe, şampiyonluk yarışının en büyük favorisi... Elinde çok güçlü ve formda bir kadro var.
Özellikle Caner'in ceza sahasına kestiği ortaların penaltıdan farkı yok. Cisse transfer edildiğinde şu iddiada bulunmuştum. 'Cisse, Samatta'dan daha fazla gol atar; yeter ki Erol hoca kendisine şans versin.' Bu iddiamın arkasındayım. Fenerbahçe'nin stoper hattı Lemos-Tisserand oturdu. Kenar bekleri zaten uzun yıllar Milli Takımımıza hizmet etti. Şu anda da mevkilerinin en iyisi durumunda. Orta alanda Gustavo-Ozan-Sosa üçlüsü tam bir şeytan üçgeni gibi... Rakiplere nefes aldırmıyorlar. Velencia-Pelkas kenar hücumcuları Cisse ve Samatta'ya çok iyi servis yapabiliyor. Bu Fenerbahçe, rakibe göre hücum futbolunu da savunma futbolunu da çok iyi oynar. Erol hocanın şimdi Fenerbahçe'ye hızlı futbol oynatmak üzerinde kafa yorması lazım...
REHA KAPSAL: Derbinin favorisi Fenerbahçe'ydi ve kazandı. Maçın ikinci yarısındaki iştahı, sezon başından bu yana duran topları iyi kullanması ve buradan bulduğu gollerle galip geldi. Duran toplardaki bu önemli özelliğiyle Trabzon'u da mağlup etmesini bildi. Ama Fenerbahçe'nin hem hücum hem de savunmadaki organizasyon eksikliğinin devam ettiğini gözlemliyoruz. Zaten Trabzonspor karşılaşmasının ilk 45 dakikasında ön alan baskısını doğru kontrol edemediler. Fenerbahçe dikine baskıyı doğru yapamadı. Ön alan baskısı da Trabzonspor'un iki stoperinin arasına Baker girince geçersiz oldu ve çok rahat bir 45 dakika oynadı bordo- mavili takım. Erol Bulut'un bunu çalıştırmaya ve geliştirmeye ihtiyacı var.
Hareketli oyunda ezberlenmiş hücum setlerinin sayısını çoğaltmalı. Günlük, anlık performans yerine ortak akıl üretilmeli. Özellikle ikinci yarıda Erol Bulut'un yaptığı değişiklerle Pelkas'ın santrfor arkasına geçmesi, çizgilerde Valencia ve Samatta'nın oynamasıyla 3 santrforlu oyun sistemine dönüldü. Eldeki kadronun daha doğru pozisyonda, daha anlamlı ve verimli kullanılmasını sağladı bu durum. Tabii ki Fenerbahçe hücumda istenen seviyede değil. Bunun nedeni de yeni bir takım olması. Kasımdaki milli takım arasından sonra değerlendirmek daha doğru olur. Erol Bulut ikinci yarıda yaptığı doğru hamle ile taşların yerine oturmasını sağladı. İlk devredeki yanlışlarını böylece tamir etmiş oldu.
YAKIŞANI YAPTILAR
Terim, 'Her şey yolunda...' mesajını vererek kendisine yakışanı yapmıştır. Başkan Cengiz de 'Terim bizim kırmızı çizgimizdir' mesajı ile başarılı teknik adamı onore etmiştir.
G.Saray'da Fatih Terimyönetim krizi sona erdi. Sarı-kırmızılı ekipte aslında neler oluyor?
ZEKİ UZUNDURUKAN: Öncelikle krizin tatlıya bağlanması en doğru olandı. Çünkü yangına benzin bidonu ile gitmek, en başta Galatasaray'a çok zarar verirdi. Belli ki Fatih Terim de Başkan Mustafa Cengiz de olaya sağduyu ve hoşgörü ile yaklaşıp, krizi çözdüler. Fatih Terim demek, Galatasaray demektir. Hoca da bunu dolaylı yollardan dile getiriyor zaten. Dile kolay Galatasaray camiasına 50 yılını vermiş, sayısız kupalar, şampiyonluklar kazandırmış bir büyük futbol adamından bahsediyoruz. Galatasaray'da krizin derinleşip, olayın bu noktalara gelmesinin temel sebebi, Fatih Terim'in de Başkan Mustafa Cengiz'in de eleştirilerini medya önünde yani mikrofonlar ve ekranlar önünde yapmış olmasıydı.
Oysa kapalı kapılar ardında Florya'da oturup konuşsalar ve taraflar eteklerindeki taşları bu baş başa görüşmelerde dökselerdi, kriz bu kadar derinleşmez ve olay buralara kadar gelmezdi. Sonuç olarak Fatih Terim, 'Her şey yolunda...' mesajını vererek kendisine yakışanı yapmıştır. Başkan Mustafa Cengiz de 'Fatih Terim bizim kırmızı çizgimizdir' mesajı ile başarılı teknik adamı onore etmiştir. Bundan sonraki süreçte iki tarafın da söylemlerine daha dikkat edeceğini, kırıcı olmayacağını; yapıcı ve camiayı bütünleştirici açıklamalar yapacağını düşünüyorum.
REHA KAPSAL: Fatih Terim, sarı-kırmızılı camiaya mal olmuş bir teknik adam ama maçtan sonraki söylemleri doğru değildi. Mustafa Cengiz'in de aynı şekilde Terim gibi büyük başarılara imza atmış, efsane bir teknik adamı hem basın yoluyla hem de diğer yollardan eleştirmesi, onu kamuoyu önünde tartışılır duruma getirmesi de doğru değildi. Başkan da olsanız bunu yapacağınız yer ve zaman önemlidir. Galatasaray kültüründe 'Kol kırılır yen içinde kalır' geçerlidir. Mustafa Cengiz idari anlamda kulübün başında, Terim de teknik anlamda. İkisi de çok tecrübeli. Bu sorunları kapalı kapılar arkasında konuşmaları gerekirdi. Olması gereken buldu. Büyük takımlarda işler sıkıntıya girdiğinde birbirini suçlamak yerine birlik beraberlik mesajları verilmeli ki başarı yakalansın.
Kulüp için iki önemli ismin sağduyulu bir şekilde bir araya gelerek kendilerine yakışır olgunlukta kamuoyuna olumlu mesajlar vermeleri tüm taraftarların beklediği açıklamalardı. Tabii ki şu anki kriz hem Erzurum galibiyeti hem de bir araya gelerek aşıldı. İşler iyi giderse bir daha da açılmaz bu defter. Ancak istenen skorlar alınmazsa tekrar bu konular gündeme de gelebilir. Bunu da unutmamalıyız. Liderleri farklı yapan kriz anındaki problemi çözüp ordaki duruşları ve de kendi camialarına verdiği mesajlardır. Futbol takımları için başkanlar ve özellikle de teknik adamlar mesaj verir ve taraftarları da onları takip eder. Sarı-kırmızılılar yine sıkıntılı sürece girerse kulüp için iki önemli liderin verecekleri mesajlar geçmişteki bu olayın kapanıp kapanmadığını gösterecektir.