Fenerbahçe'nin son deplasmanlarına bakalım. Konya 0, Antalya 0, Bursa 1, Galatasaray 1 puan... Şampiyonluğa oynayan takım 4 deplasmanında 10 puan kaybetmiş. Rakibi Beşiktaş'a bakıyorum, 4 puan daha önde aynı dönemde...
Çok açık söyleyeyim, ne Fenerbahçeli ne Galatasaraylılar kırılmasınlar, iki takım adına da üzülmesi gerekilen bir derbiydi. Fenerbahçe kalecisi bir kez yattı maç boyunca.
Galatasaray prestij mücadelesi verdi ama Galatasaray eğer Volkan Demirel'i hiç yere yatıramadıysa, düşünmek lazım..
Fizik-taktik hiçbir anlayışı olmayan Galatasaray üzülmeli. Fenerbahçe'yi şampiyon yarışından 2 puan geriye atmak derbi anlayışında sevinç yaratır, doğrudur ama maçtaki tablo üzücüydü. İlk yarıda Muslera en çok topla buluşan oyuncuydu. İlk 15 dakikada 17 kere topla buluşmuş, dünya tarihi böyle bir şey yazmıyordur.
Sokak kedisi gibi
Fenerbahçe'ye bakıyorum, Pereira'nın değiştirmemesi gereken iki oyuncu vardı: Volkan ve Alper. Galatasaray alan bırakıyordu çünkü.. Riekerink'e Fenerbahçe'den iki oyuncu çıkar desen bunu yapar, tam isabet! Galatasaray'da Donk çok formsuz, Olcan hemen hemen hiç hücuma çıkmadı ve şu Galatasaray'a karşı Fenerbahçe kazanamadı.
Şampiyonluk mücadelesi veren Fenerbahçe düşünün, puan kaybettiği maçta sarı kart görmemiş.
Ben tekme atın demiyorum, mücadelenizi gösterirsiniz. Fenerbahçeliler izlerken, "Şampiyonluk gidiyor" hissiyatına kapılmış bir takım görmedi.
Konsantrasyonu yüksek, şampiyonluğa oynayan oyuncu 40 metre topta ofsayta düşmez.
F.Bahçe oyuncuları yüzde 50, 60 düşmüş. Şampiyonluk gitmiş gibi oynadılar. 70'lerde Volkan Şen alınıyor. Semih Kaya hayatında kaç kere çıkmıştır. Yoruldu desek de ne olacak? Yorulduysa beki de gitmiyor ki, köşede dursun orada. Onlar çıktıktan sonra kat eden oyuncu var mı?
Ayağa oynamak dışında hiçbir hüneri olmayan 8 oyuncu ile oynuyorsun.
Rakip kalene gelmiyor.
Kendi yarı alanından hücum yapmayan bir takıma karşı kart bile göremiyor Fenerbahçe.
Fenerbahçe sokak kedisi gibi oynamıyor, tırmalamıyor. Fenerbahçe takımının iki tane çalım atabilen oyuncusu var, onlar da kenara geliyor.
Son olarak hakem de maça göre idare etti. Bir ofsayt pozisyonu vardı Podolski'nin ama o da 'piero'ya göre 15 santimetreyle ofsaytmış. Hakeme bir şey diyemem şu maçta.
Gerekirse 2-0 yenil!
Bu maç önde basman gereken, sert oynaman gereken, gerekirse de kontradan 2-0 mağlup olman gereken bir maçtı. İsterse 5-5 bitsin maç ama böyle olmaz.
Mehmet Topal ile Souza sahadayken Ozan'ı kenardan sokuyorsan bir problem var. Burada bir tuhaflık var derim ben.
Beşiktaş'ta ön liberodan birisi Oğuzhan oynuyor ya... Fernandao, Souza, Mehmet Topal, Kjaer, Alves... 4x100 takımı kursan bu ekiplerden hepsi girer ama hiçbirinin ayağa pas yapma dışında bir meziyeti yok. Bir risk alırsın ya. Oyuncu değişikliği yaparsın, Nani'yi alırsın, Fernandao'yu alırsın, gerekirse 1-0 yenilirsin ama hissettirirsin maçı istediğini. Sanki mukavelesinde yazıyor: Volkan, 70'ten sonra oynamaz. Ligin 28. haftası oynanmış, Avrupa maçlarını bile katmıyorum. İki tane santrforunuz var, gazetelerde hala parantezle yazılıyorsa golcünüz, burada sorun var. Deplasmanda zor kaleye giden bir takım. Rakip ise sevinen Beşiktaş... Oynadıkları oyun farklı bir kere, Kızılderili gibi gidiyorlar. Quaresma'nın atılmasını doğru bulmuyorum ama hırs var, istek var en azından.
Fenerbahçe'de bu yoktu.
BU NASIL ASLAN?
Sahada kafa olarak, fizik olarak bitmiş bir G.Saray var. Gerçekten bu ne? Ben G.Saray takımının kendi sahasında beraberliği bu kadar istediği maçı hiç görmedim. Futbolda rekabet çok önemli. G.Saray taraftarı olsam rakibin dördüncü yıldızını engelledim, puan kaybettirdim diye sevinirim. Duygularımla sevinirim ama G.Saraylı bir futbol adamı gibi düşünsem üzülürüm, gelecekle ilgili endişe ederim. Galatasaray sadece nakavt olmadı dün ama rakibine yumruk vurmaya takati olmayan, gardı düşmüş bir boksör gibiydi.