"Bunun tek sorumlusu..."

Soyunma odalarında tartışma olabilir. Yumruk yumruğa kavgalar da olur. Zamanında bunu hepimiz yaptık.
Ama sahaya çıktığın an her şey biter. O artık soyunma odasında kalmıştır. Ama dün önce Caner'in olayı, ardından Diego-Gökhan Gönül tartışması. Bu olaylar artık Fenerbahçe'de otoritenin sıfırlandığının göstergesidir.
Bunlara bırakın 'Azizsilin'i 100 cc vermeyi, atlara yapılan şırıngayla versen yine tesir etmeyecek. Çünkü takımın içindeki dayanışma bitmiş. Peki bunu sağlayacak adam kimdi? Teknik direktör Pereira'ydı. O daha kendi disiplinini sağlayamıyor, çok maçta atılıyor veya atılmayı hak edecek hareketler yapıyor. İmam bunu yaparsa, cemaatin de bunları yapması çok doğal.
Matematiksel olarak Fenerbahçe, Beşiktaş'ı yakalar mı?
Yakalar... Ama bu Fenerbahçe görüntüsüyle çok zor. Bu teknik direktörün tuhaf takıntıları var. Önce iki yumurtayı birbirine vurarak kırdı: Fernandao ve Van Persie... Sonra Diego'yu aldı karşısına onunla da top gibi oynadı.
Volkan Şen, bırakın F.Bahçe'yi, sahanın en iyilerinden.
Adam , "Yoruldum, ayağım çekiyor, sakatlandım" derse al kenara tamam. Ama normal bir teknik direktör dün gece Volkan Şen'i yine oyundan almazdı.
Diego ne yapsın? Dün gece maçın en iyi pozisyonlarından birini yarattı. Ama Gökhan Gönül ile kapıştılar. Bu, bu maçta olan bir olay değildir beyler. Bunun evveliyatı vardır. Bu nokta, patlama noktasıdır.
Fenerbahçe'nin normal şartlarda, bu Galatasaray'ı yenmesi lazım. Sneijder uzun zamandır yok. Selçuk şöyle böyle... Donk diye bir oyuncu aldılar oynatıyorlar, 10 tane top aldı 35 tane topu rakibe verdi.
Bilal oyuna girdi, herkes ondan biraz top yapmasını bekledi.
Podolski'nin pozisyonu ofsayt değil
O da aldıklarını rakibine verdi. Sneijder eski Sneijder değil. Podolski'ye kızamazsınız! Belli o kuvvetli ama istediği topları alamıyor. Nitekim net bir şekilde ofsayt olmayan pozisyonda topu 30 metre götürüp golü attı. Ama yardımcı hakem bu gole müsaade etmedi. Sağda Semih'in yerine Sabri oyuna giriyor. Ama oyuna girerken forma değiştiriyor, göbeğine maşallah. Kırkpınar'da başaltı güreşir.
Hakan Balta vazifesini yapanlardan... Sessiz sedasız düzgün oynadı. "Peki bütün bunlara rağmen bu Galatasaray, Fenerbahçe ile nasıl berabere kaldı?" diyeceksiniz...
O bildiğimiz Muslera sahneye çıktı. Zaman zaman stoper oynadı, zaman zaman kaleci oynadı ve maçı berabere bitirdi.
Dün sahadaki en iyi tek adam Muslera'ydı.
Galatasaray takımı son 5-6 maçına göre biraz daha iyi mücadele etti. Bunda seyircinin de baskısı vardı, karşıdaki rakibin Fenerbahçe olması da... 90 dakikaya bakıldığında pozisyon olarak Fenerbahçe bir tık daha öndeydi. Muslera maçı berabere bitirdiğine göre Galatasaraylılar memnundur.
"F.Bahçe nasıl?" derseniz. Orada bir yumak var, yün yumağı, karman çorman. Nasıl ayıklarlar, sezonun sonuna nasıl gidilir, sonra ne olur? Bunun da sorumlusu en tepedeki adamdır. Kimse değil! Ama yıllardır bu işler kötü olursa suçlular hazırdır. Teknik direktör ve futbolcular... İyi ise "Ben yaptım"dır.
Yani yıllarca La Fontaine'den masallar... Ninni yavrum, ninni... Uyutayım seni!
NASIL FIFA OLUYORSUN?
Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin hakemi nasıldı? diye soracaklara cevabım net: Korkak... Cesaretli değil. Avantajları oynatamıyor. Hepsine varım. Peki kardeşim, sahanın içinde duracağın yeri de mi hâlâ bilemiyorsun? Seni FIFA hakemi yaptılar! Yine altını çizerek söylüyorum. Bir hakem sahada futbol topuyla çarpışıyosa o hakem, hakem değildir. Bir hakem topa, oyuna ve futbolculara müdahale edemez, onların önünde bulunamaz, koşamaz! Yandan ve arkadan takip eder. Ama bunlar daha pişmeden FIFA oluyorlar, ondan sonra da dünkü sahneler ortaya çıkıyor.