Futbolcuyu kiralıyorsun, altına şart koyuyorsun: "Bizim maçta oynamaz." TFF de seni seyrediyor. Birisinin kiraladığı oynuyor, diğerinin kiraladığı oynamıyor. Mübarek araba mı kiralıyorsunuz, futbolcu mu kiralıyorsunuz?
TFF oturup aynı İngiltere'de olduğu gibi karar almalı. "Kiralanan futbolcu oynayamaz" dersin, "Sattığın oynar" dersin.
Bu kadar basit. Millet de bu kadar vıdı vıdıyla uğraşmaz.
Cenk Tosun transferi milletin ağzına ciklet oldu. Bence Cenk de doğrusunu yaptı Fikret Orman da.
Bakın size bir anekdot vereyim.
Yıllar önce Ali Şen F.Bahçe başkanı, Mehmet Ali Yılmaz da Trabzon başkanı... Bir gün karşı karşıya geldiklerinde Yılmaz, Şen'e "Sizin oyuncunuz Osman bana geldi, konuştuk" diyor. Osman o zaman F.Bahçe'nin santrforu. Şen cevap veriyor, "Gelsin, ikiniz de Trabzonlusunuz" diyor. Yılmaz devam ediyor, "Geldi ama 'seneye Trabzonspor'da oynamak istiyorum' dedi" diyor. Şen'den cevap: "Madem futbolcum sende oynamak istemiş, verdim gitti" diyor.
Bu arada bir üçüncü şahıs da yanlarında... Yılmaz, "Kaç para olacak" diyor, Şen "Fiyatı 3 aşağı 5 yukarı belli" cevabını veriyor.
İkisi de rakam söylüyor. Üçüncü şahıs ortayı buluyor ve Osman Trabzonspor'a transfer oluyor.
Ama film yeni başlıyor... İki takım da şampiyonluğa gidiyorlar.
F.Bahçe, Bursa ile deplasmanda oynayacak. Bir yerde şampiyonluk maçı. Bütün gazeteler Şen'e "Osman satılır mı?" diye sallıyor. Pazar günü F.Bahçe'de başta Alpaslan dahil 4 futbolcu, antrenör Stankoviç'le beraber Ali Şen'in yanına geliyorlar.
Stankoviç diyor ki "Sayın başkan, Osman'ı bu maçta oynatmayacağım."
Şen de cevap olarak, "Bütün futbolcuları toplayın, buraya gelsinler" diyor.
Ali Şen önce Stankoviç'e anladığı lisanda, sonra da futbolculara, "Beyler; Osman Trabzon'a gitmek istemiş, bunu da açıkça söylemiş. Osman dürüst çocuktur.
Şimdi şunu hocanızdan rica etmiyorum, emrediyorum.
Osman sahaya çıkacak, ayağı kırılsa da alçı yapılıp devam edecek, 90 dakika oynayacak.
Belki kendi kalesine gol atacak ama bu maçı bitirecek" diyor.
Derin bir sessizlik oluyor, Osman da başlıyor ağlamaya.
Maç başlıyor, Osman ilk yarı sahada yok. İkinci yarı Osman bir gol atıyor ve F.Bahçe son maçı oynamadan şampiyon oluyor.
Bakınız 28 sene evvel Türk futbolunda şampiyonluğa oynayan F.Bahçe'nin başkanıyla Trabzonspor'un başkanı ve bir futbolcunun anekdotu. Şu andaki F.Bahçe başkanıyla Trabzonspor başkanının halini düşünün. Gördüğünüz resimlerden buna karar verin.
AZiZ YILDIRIM YALANDAN AĞLIYOR
Aziz Yıldırım'ın iki yüzü var.
Bir yüzü mağduru oynuyor, ondan başka herkes suçlu.
Sütte siyah var, yoğurtta siyah var, Yıldırım'da yok, o tertemiz.
Bir sene hapis yatıyor, adaletin verdiği 6 yıl 3 ay hapis cezası Yargıtay'dan onaylanıyor ve aynı Aziz Yıldırım Sivas'a maça gidiyor, protokol tribününde oturamıyor, oturamadığı halde soyunma odalarının koridorlarına giriyor ve hakemlere enteresan şeyler söylüyor.
Koridordaki hakaretleri sonunda gazete sütunlarına düştü. Ama televizyonlara çıkıp mağdurları oynuyor. Yalandan ağlıyor.
Yalandan diyorum çünkü bu cümleyi Mehmet Ali Aydınlar'a kendisi suçlama olarak söylüyor. "Eğer ağlayacaksan evinde otursaydın"diyor.
Eğer sen de ağlayacaksan F.Bahçe başkanlığını bırak.
F.Bahçe başkanlığı ağlama yeri değil.
Başkan olarak milleti isyana; tahrik ederek galeyana getiriyorsun.
Bugün yürüyüş yaptıracakmışsın.
Neyin yürüyüşü, F.Bahçeli avukatların. Şiddete
teşvik
Yarın G.Saraylı avukatlar Yeşilköy'de, Beşiktaşlılar Akatlar'da Trabzonsporlular İstinye'de yürürse ne olacak?
Yıldırım kendine karşı olan ve kendini tenkit eden herkesi savcılığa şikayet ediyor.
Bahanesi de sporda şiddet. Zaman zaman da kazanıyor.
Ama aynı Yıldırım, hapis yatmasına, kararın Yargıtay tarafından onanmasına rağmen Türkiye vatandaşlarıyla dalga geçiyor.
Göstere göstere şiddet yapıyor ve insanları şiddete teşvik ediyor.
YUNUS YILDIRIM'IN EN BÜYÜK HATASI
Yunus Yıldırım hakemlik hayatı boyunca 38 F.Bahçe maçı idare etmiş. 29 galibiyet, 6 beraberlik, 3 mağlubiyet. Bir tane kırmızı kart var, o da en son maçta Egemen'e. Yunus Yıldırım her şeyden evvel namuslu bir hakemdir. Kimse onun art niyetli olduğunu söylemez. Bizim camiada her şey konuşulur. Şimdiye kadar Yunus Yıldırım'ın en ufak bir yamuğunu duymadım.
Senin FIFA hakemliğin bitmiş.
Mesela orduda kuvvet komutanlığı yapıyorsun, süresi bitiyor sonra yarbaylık-albaylık yapıyorsun; yakışmaz. Bunun Türkiye'de çok misalleri var. Mesela zamanında TFF başkanlığı yapmış kişilerin MHK başkanlığına, TFF Başkanlığı danışmanlığına ve eğitim dairesine talip olduklarını çok gördük. Bunların hırsını ve hedeflerini anlamak mümkün değil.
Bıraksa, sakız olmazdı
Ben hakemliğe başladığımda hakemliğin bitiş yaşı 50'ydi. Bir sene sonra 48'e, bir sene sonra 45'e düştü. Ben Avrupa şampiyonasında ve dünya kupalarında görev yapma isteğiyle hakemliğe başladım. Ama böyle olunca önümdeki süre kısaldı.
O zamanki Faal Futbol Hakemleri Derneği çok güçlüydü.
MHK bize dedi ki, "Siz dernek olarak toplanın, Türkiye'de hakemlik FIFA bittikten sonra devam etsin mi, yoksa FIFA bittikten sonra 50'ye kadar gitsin, FIFA olmayanlar da 50 veya 48 yaşına kadar Türkiye'de hakemlik yapsın mı?"
O zaman bu olaya şiddetle karşı çıktım, '45'te hakemlik bitsin' diye tavır koydum. Burada ismini yazmayacağım bir kısım hakemler 50'ye kadar gitsin dediler.
Eğer hakemlikte hedefin, idealin yoksa 50 yaşına kadar niye ısrar edeceksin, 45'te tadında bırak. İşte Yunus'un yaptığı en büyük hata burada. İki sene evvel sakatlandığında o zamanki MHK Başkanı Yusuf Namoğlu'na diyor ki: "Benim sakatlığım uzun sürecek. Onun için sezon sonu bırakmak istiyorum." Ama aynı Yunus Yıldırım, MHK değişince bu sefer hakemliğe devam ediyor.
İşte burada olmuyor Yunus.
3 tane daha fazla maç yönetsen ne olur? Hakem hata yapar, penaltı vermez, tamam. Ama sen FIFA olmuş adamsın. FIFA olduğun zamanla sonrası arasında ne kadar büyük fark var sen de farkındasın.
Hiç gereksiz yere olur olmaz Aziz Yıldırım gibi insanların ağzına düşerek sakız olmana gerek yoktu. Çünkü sen namuslu bir adamsın. Ona da kimse bir şey diyemez. Ama burası Türkiye Yunus Yıldırım, bunu da unutma.
Bağıran fazla kazanıyor, mağduru oynayan, ağlayanlar fazla kazanıyor. Biz her türlü şeyi yapsa da mağdura acırız.