En büyük favori F.Bahçe

Önemli olan puan farkının dörde inmesi, üçe inmesi, ikiye inmesi, sıfıra inmesi değil. Ben bunca senedir futbol izliyorum, Sivas gibi puan cetvelinin en üst sıralarındaki bir rakibe karşı, hem de deplasmanda 10 kişi kalmışken, böylesine inanılmaz kazanma mücadelesi veren bir takım görmedim

Sivas maçı, Fenerbahçe için bir bakıma dönüm noktası gibi oldu. Hakemin verdiği kararları nasıl buldunuz? Fenerbahçe camiası, hakem Yunus Yıldırım'a oldukça tepkili…
Ben Fenerbahçe Kulübü'nün başkanı, Fenerbahçe Kulübü'nün teknik direktörü ya da Fenerbahçe'nin bir yazarı, yorumcusu olsaydım; -başta Rıdvan Dilmen- bu maçtan sonra şunu söylerdim: "Fenerbahçe, bugün oynadığı futbolla şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olduğunu gösterdi. Önemli olan; farkın dörde inmesi, üçe inmesi, ikiye inmesi, sıfıra inmesi değil. Ben, bunca senedir futbol izliyorum. Sivas gibi puan cetvelinin en üst sıralarında bir rakibe karşı, hem de deplasmanda 10 kişi kalmışken; böylesine inanılmaz kazanma mücadelesi veren bir takım görmedim." Bunun altını çizen Fenerbahçe Başkanı yok, bunun altını çizen Fenerbahçe teknik direktörü yok; bunun altını çizen gazeteci yok. Herkes hakeme yükleniyor. Onu yaptığın anda da kaybediyorsun. Bu röportajlara başladığımızdan beri, hemen hemen her Fenerbahçe maçının arkasından, 'Bugün Fenerbahçe lehine yapılan hatalardan bir tanesi, günün birinde Fenerbahçe aleyhine yapılırsa; neler olacağını göreceksiniz' demedim mi, en az elli kere.. Ki pozisyonlarda net bir hata da yok. Hepsi tartışılabilir.
O YORUMA iNANAMADIM
İşte Galatasaray maçında Burak'ın pozisyonu... Tartışılabilir bir pozisyon. Vermedi hakem ve kaleci oyundan atılacak. Maçın kaderi olabilecek bir pozisyona, 'Devam' dedi hakem. Maç 0-0'dı. Ne oldu? Galatasaray kazandı yine… Fenerbahçe aleyhine bir durum olduğu zaman, inanamadılar. NTV'de sevgili Rıdvan kardeşimi -çok sevdiğim dostumdur- dinlerken, inanamadım. Efendim; 10. dakikada penaltıyı vermezsen, futbolcu o sinirle 10 dakika sonra söver!' Vay anasını sayın seyirciler!.. 'Ben futbolcuyum; ben bilirim.' Peki; futbolcusun, sen biliyorsun da şimdiye kadar niye böyle bir açıklama yapmadın? Fenerbahçe'nin rakipleri 10'ar kişi kalırken, Fenerbahçe'nin rakipleri kırmızı kart görürken; Engin Baytar 11 maç ceza alırken neredeydin?.. Gene ilk defa Rıdvan'dan bir yorum dinliyorum: 'Bu beşinci, altıncı hakemler ne işe yarar?' Sanki Türk futbol tarihinde ilk verilmeyen tartışmalı penaltı bu! Bugüne kadar, o hakemlerin çok faydalı olduğunu düşünüyorlardı da şimdi 'işe yaramıyorlar' oldu. Yani Fenerbahçe'nin penaltısını görmediğin zaman, işe yaramıyorsun; başka şeyler görmediğin zaman, mesele yok. Rıdvan, Türkiye'nin en çok izlenen haber kanalının tek yorumcusu! Karşısında bir başka yorumcu da olsa; ona o zaman itirazım yok. Rıdvan öyle der; Galatasaraylı veya Beşiktaşlı bir başka yorumcu da böyle der. Mesele yok. Ama Rıdvan mühürü basıyor. Mühr-ü Süleyman elinde; kararı o veriyor. Ne veriyor; Ha bire kararları Fenerbahçe lehine veriyor. Hayır… Bir haber kanalının maç sonrası yaptığı, neredeyse 1 saatlik spor programının yorumcusu, böyle fanatik bir taraftar olmaz. LigTV'de de durum farklı değil zaten. Onlar, oldum olası Fenerbahçeliler… Resmi Fenerbahçe televizyonu gibi yayın yapıyorlar. Gazetelerin halini, konuşmaya bile lüzum yok. Burada aslanlar gibi mücadele eden 10 kişilik takımdan söz eden yok!.. Bu takım, o maçı kazanabilirdi. Biraz şansı olsaydı… Ama her şeyi unutmuşlar. Niye bu kıyamet kopuyor? Onu da söyleyeyim; açık… O yazılarla, geçmişte kaybedilen 3 puan geri gelmeyecek. Gelecek maçların hakemleri, bu sayfaların ve bu televizyon programlarının etkisinde kalacaklar. Bunu biliyorum. Şimdi dikkat edin bu hafta Fenerbahçe hakemlerine. Zaten elleri titreyerek çıkıyorlar Fenerbahçe maçlarına; şimdi bu yayınları gördükten sonra… Çünkü hakemlik kârlı iş; büyük paralı iş… Buradan kazandıkları paralarla, çoluğunu çocuğunu paralı mekteplerde okutan adamlar… Şimdi 'Banane ki; şampiyon olursa olsun' diyecek adam. Dememesine imkân yok. - Ersun Yanal, gerçekten hatalı mı sizce? Mesela "Orta sahadakileri değiştirebilseydi daha iyi bir takım olurdu. İkinci yarıya çıkarken değiştiremedi; cesaret edemedi" deniliyor Emre ve Meireles için... Şimdi bir kadro zenginliği olduğu zaman, bizim tabela yazarları Fenerbahçe maçı kazanmışsa; aynı Ersun Yanal için 'Harikalar yarattı!' diye yazacaklardı. '10 kişiye rağmen, Fenerbahçe mücadeleyi terk etmedi, aslanlar gibi saldırdı ve kazandı. İşte büyük teknik direktör!' diyeceklerdi aynı adamlar. Ama Fenerbahçe kaybedince; bakıyorlar, 'Kenarda kimler oturuyor? Efendim bunlar oyundan alınmalıydı; şunlar oyuna sokulmalıydı.' Türkiye'de en kolay eleştirmenlik, bu. Takım kaybetmişse, kenara bakacaksın; orada kimin, niye oynamadığının hesabını soracaksın. Bugün açın; bütün eleştirilere bakın. Ersun Yanal'ın Fenerbahçe'ye oynattığı yürekli futbol, alkışa layık. "Sivas deplasmanını hesaba katıp, beraberliğe razı olup; ona göre oynamalıydı" diyenler dahi vardı. İnanamıyorum!.. Hakikaten inanamıyorum… Evet; Ersun Yanal'ın yanlışları çok. Salih Uçan gibi bir adam, -hep söylüyorum- geçen sene milli takım düzeyine yükselmiş bir adam; şimdi ortalarda yok. Buna rağmen oyuna girdiği zaman, Ersun Yanal'ın sene başından beri nasıl bir adamı ziyan ettiğini gösterdi. Salih'in günahı ne? Aykut Kocaman'ın seçtiği, desteklediği, yükselttiği oyuncu olmak… Ben başka bir günahını göremiyorum.
KADLEC iLE SENiN iŞiN NE?
Hasan Ali Kaldırım, milli takımın sol bekiydi Fenerbahçe'ye geldiğinde. Nerde? Bu Kadlec nerden çıktı ya!.. Caner ve Hasan Ali Kaldırım gibi iki tane adamın varken, Kadlec'le senin ne alakan var? Alper Potuk kendi oyuncusu değil mi; Eskişehir'den beraber gelmediler mi? Geçen sene Türkiye'de, transferin en büyük yıldızı, o değil miydi? Alper Potuk niye oynamıyor? Oynatmıyor çünkü… Sen yıldız adamı kenarda oturtursan, bu hale gelir işte!.. Milli takım düzeyinde, 3 tane adamı yok etti. 'Efendim; Webo ve Emenike sakatken, niye santrfor almadı?' Transferin bitmesine 1 hafta kalmış, orda koyun pazarı gibi pazar var, santrforlar satılıyor; gidip ordan Fenerbahçe'de oynayabilecek bir santrfor alacaksın. Ocak ayının son gününde… Ne söylüyorlar bunlar!... Ne için alacaksın bunu; 3 hafta sonra Webo'yla Emenike iyileştiği zaman, 'Sen geç, kenarda otur' demek için mi alacaksın. Böyle bir transfer politikası olur mu? Ama şunu diyen yok: 'Kardeşim, senin Emenike ve Webo'n sakatken, Semih'i niye gönderiyorsun Antalya'ya?' Adam, senelerden beri gıkını çıkartmadan kenarda oturuyor; gene gıkını çıkartmadan otururdu. 'Ne veriyor Semih, Antalya sana? Gel; aynısını verelim, bizde otur.' Bunu soran yok da 'Niye almadılar!' Bence Türkiye'nin asıl eleştirilecek yanı; eleştirenleri.
BAŞKAN AZiZ YILDIRIM SiVAS'TA 'SUÇ' iŞLEDi

Aziz Yıldırım'ın maçtan sonra yaptığı açıklamalar da çokça konuşuldu. Yıldırım "Benim yaptığım hadiselere şike deniyorsa, Türkiye'de şike yapmayan yoktur. Bizden başka herkes yapmıştır; biz yapmadık" açıklamasını nasıl yorumlarsınız?
Şimdi Aziz Yıldırım'ın açıklamasında önemli bir yön var; bugün baktım, gazetelerimizin hiçbirinin umurunda değil. Aziz Yıldırım, şu anda cezalı durumda. Canlı yayında, önünde bütün televizyonların mikrofonları varken -yayıncı kuruluşun basın toplantısı değil; oraya gitme hakları da yokaçıklama yapıyor. Yani hiçbir televizyonun, hiçbir medyanın 'Biz duymadık' demesine imkân yok. Öyle bir ortamda, stadyumun kapısında bütün televizyonların kameraları varken diyor ki "Ben devre arasında soyunma odasına girdim ve Egemen'e 'Ne oldu?' diye sordum. O da olayı anlattı" Cezalı bir adamın, soyunma odasına nasıl girebildiğini Türkiye Futbol Federasyonu bana bir açıklasın. Cezalı olmasa dahi, akreditasyon kartında soyunma odasına girmek için özel izni olmayan herhangi birisi, isterse memleketin padişahı olsun; giremez! Üstelik Aziz Yıldırım, cezalı. Maçın devre arasında Fenerbahçe soyunma odasına girebiliyor. Burası dingonun ahırı mı?.. Bunun üzerinde duran tek kişi yok. Orada bir sürü gazeteci, bir sürü soru soruyor Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'a. Kimse demiyor ki 'Ya başkan sen nasıl girdin soyunma odasına? Cezalısın üstelik!' Akreditasyonu da yok. Cezalıya akreditasyon verilmez. Aziz Yıldırım'ın kendisi suç işlediğini itiraf ederken, herkese suç atfediyor konuşmalarında... Bunun da ötesi konuşmanın içeriği, Sporda Şiddet Yasası'na aykırı. Savcıları harekete geçirecek bir konuşma yapıyor. Yani bu ülkede fanatizmin, holiganizmin; nereye vardığını, neler olduğunu biliyoruz. Resmen Fenerbahçe'nin fanatiklerini, holiganlarını eyleme davet eden konuşmalar yaptı. Suç!.. Şu anda Türkiye hem siyasal, hem de sportif sebeplerle fevkalade soğukkanlı olması gereken günler yaşıyor. Böyle bir ortamda, bir kulüp başkanının "kan davası" güder gibi ortaya çıkması, kitleleri harekete geçirebileceğini ifade etmesi, adeta 'Geçin' demesi; inanılır gibi değil. İnsan inanamıyor!
***
ALKIŞLAR KAF-KAF'A

Basketbolda Türkiye Kupası'nda dört büyükler elendi ve Pınar Karşıyaka şampiyon oldu. Karşılaşmaları izleme şansınız oldu mu?
Karşıyaka'yı yürekten kutlamak lazım. Yani bir defa Karşıyaka takımından önce, Karşıyaka taraftarını kutlamak lazım. Bütün Karşıyaka, Ankara'daydı neredeyse… Ankara'daki Galatasaraylılar zahmet edip maça gitmezken; -Ankara'da Karşıyakalı mı var?- otobüsler dolusu (neredeyse 4 bin) Karşıyakalı oradaydı. Bu nasıl bir aşktır, bu nasıl bir coşkudur; bu nasıl bir taraftarlıktır!.. Çok istedikleri ve çok hak ettikleri bir şampiyonluktu. Karşıyaka'nın Coach'u Ufuk Sarıca, iyi kalktı maçların altından. Kritik maçlar oynadı Karşıyaka… Önce Telekom; arkadan Fenerbahçe, arkadan Anadolu Efes… Hepsi önemli coaching gerektiren maçlardı. Ben, Karşıyaka camiasını can-ı yürekten kutluyorum.
Röportaj: Yılmaz ŞENOL

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.