Aziz Yıldırım'a oy atanlar askerleri gibi

"Bu kongre 3 Temmuz'un hesaplaşmasıdır" demekten başka ne söyleyebilir ki! UEFA'daki, CAS'taki davayı kaybetmiş, Türk mahkemelerinde kaybetmiş. F.Bahçe'nin üye sayısını misli ile artırdı ve adamlarından oluşan kongreyi kazandı. Şimdi 'Bunların hepsi yalan, gerçek olan sandıktan çıkan oylardır' demeye getiriyor

16 yıldır Fenerbahçe Başkanlığı'nı yürüten Aziz Yıldırım, Mehmet Ali Aydınlar'ı da geçerek 11. kez başkanlığa seçildi. Yıldırım'ın rekor oyla yeniden seçilmesini neye bağlıyorsunuz?
Bu kadar fark bekliyor muydunuz? Sonucu yadırgamadım. Benim asıl yadırgadığım, 'Katılım çok olursa Mehmet Ali Aydınlar kazanır' diyenlerdi ki, bunların başında da Aydınlar'ın kendisi geliyordu. Oysa Aziz Yıldırım, yıllardır süren başkanlığı sırasında Fenerbahçe'nin üye sayısını misli ile artırdı. Yani oy kullananlar kendi askerleri gibi olanlar!.. Bu yüzden 'Aziz Yıldırım tarafından oy vermek için kaydedilen üyelerin bir bölümü bu son olanlardan rahatsız, başkasına oy vermek de ellerinden gelmediği için kongreye gelmezler. Katılım az olursa Aydınlar'ın kazanma ihtimali artar' diye düşünüyordum. Oysa geldiler. Hepsi de oylarını Aziz Yıldırım'a verdi.
KARŞI OLANLARIN SAVAŞI
Geçen hafta hatırlarsın, şöyle demiştim: "Bu kongre Aziz Yıldırım taraftarlarıyla, Mehmet Ali Aydınlar taraftarları arasında geçmeyecek. Bu kongre Aziz Yıldırım'a karşı olanlarla, Mehmet Ali Aydınlar'a karşı olanlar arasında geçecek. Aziz Yıldırım'a karşı olanlar; 'Fenerbahçe'nin mahkemelere düşürülmesinden, cezalar almasından, CAS'lara kadar gidip kaybetmesinden, Avrupa'da yasaklanmasından' Aziz Yıldırım'ı sorumlu tutanlar. Mehmet Ali Aydınlar'a karşı olanlar da bütün bunlardan 'Aziz Yıldırım'ın değil, Federasyon Başkanı olarak Mehmet Ali Aydınlar'ın sorumlu olduğunu' düşünenler... Yani 'Bu adam F.Bahçe'ye zarar verdi' diye karşı olanlar... İkisine de gerekçe aynı... Ama o zararın kimler tarafından verildiği noktasında tartışma vardı. Oylamanın sonuçlarından öyle anlaşılıyor ki; Mehmet Ali Aydınlar'dan nefret edenler daha fazla... Kongrenin özeti bu...
Yıldırım, 'Kongreyi, seçim olarak değil, 3 Temmuz'un bir hesaplaşması' olarak gördüğünü açıkladı ve seçim çalışmalarının ortasına bu sloganı yerleştirdi. Sonuca bakınca ne düşünüyorsunuz; hesap görülmüş oldu mu?
Aziz Yıldırım ne diyecek! Başka ne diyebilir! Bir yanda UEFA'da davayı kaybetmiş, bir yanda CAS'ta davayı kaybetmiş. Bir yanda Türk mahkemelerinde davayı kaybetmiş. Şimdi kendi adamlarından oluşan bir kongrede kazanmış. 'İşte bunların hepsi yalan, gerçek olan sandıktan çıkan oylardır' demeye getiriyor. O da kendini öyle teselli edecek.
Kongrede, yürüttüğü dev reklam kampanyasına karşılık gergin olan, yorgun gözüken taraf Aydınlar'dı. Yıldırım ise bir o kadar rahattı. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Aziz Yıldırım kazanacağını biliyordu, Aydınlar da ümidini kesmişti. Fenerbahçe Televizyonu'ndan, birinci gün kongreyi yarım saat canlı yayında izledim. Salonun havasından Aziz Yıldırım'ın kazandığı belliydi. Mehmet Ali Aydınlar da herhalde bunu anlar.
Beklenilenin aksine sakin geçen kongrenin son bölümünde Yıldırım, kendisini tebrik etmek için kürsüye gelen Aydınlar ve ekibine, özellikle de Hamdi Akın'a "Bunlar Fenerbahçe'yi sattılar, Fenerbahçe'yi satanlar yönetime gelemezler" diyerek sert bir tepki gösterdi.
Aziz Yıldırım'ın yaptığı hiçbir şeyi ben yadırgamıyorum. Aziz Yıldırım kendisinden başka hiç kimseyi tanımayan, açık seçik 'Fenerbahçe demek ben demek' diyen ve kendini Fenerbahçe ile kafasında, beyninin içinde özleştirmiş bir kişi... Onun için anlayamıyor zaten. 'Beni nasıl mahkum ederler. Beni mahkum etmek Fenerbahçe'yi mahkum etmektir' diyor. Bu kafada olduğu için yaptığı ve söylediği her şey de benim açımdan mazurdur. Aslında yaptığı ayıp... Sadri Şener ile Hamdi Akın yakın dostlar ve bildiğim kadarıyla iş adamı olarak ortaklıkları dahi var. Bu nasıl bir şey! 'Sadri Şener'in arkadaşı' diye!
KİĞILI YAKIN ARKADAŞIM
Yani biz dostlarımızı, arkadaşlarımızı, tuttuğumuz kulüplere, desteklediğimiz partilere, çalıştığımız gazetelere, oturduğumuz mahallelere göre mi seçeceğiz? Bütün kongre boyunca Aziz Yıldırım'ın yanında oturan Abdullah Kiğılı benim en yakın arkadaşım. Hayattaki en yakın arkadaşlarımdan bir tanesi... Yarın ben, Galatasaray'da yönetim kuruluna gireceğim, aday olacağım. Ünal Aysal diyecek ki 'Fenerbahçe ile çalışanlar benim karşıma gelmesin.' Aynen birebir olay bu... Niye? Çünkü Abdullah Kiğılı'nın arkadaşıyım ben!.. Böyle bir şey olur mu! Böyle bir düşünce olabilir mi! İşte, ne demiş Hamdi Akın; "İstifa mektuplarını yazalım, ortaya koyalım. Trabzon için çalıştığımı ispatlarsa benim istifam yürürlüğe girsin, ispatlayamazsa onun istifası." Hadi buyur bakalım! Çamur atmak, dedikodu yapmak... Ama Aziz Yıldırım bu... Şu medyada neler yaptığını herkes biliyor. 'Ben mi adam kovdurmuşum!' Listeyi sayayım mı?
Yılmaz Özdil köşesinde, şike davasının Ergenekon, Balyoz gibi davalarla paralellik gösterdiğini ifade ederek "Bu davalara inanmıyorsanız Aziz Yıldırım'ın yargılandığı şike davasına da inanmamanız gerekir. Ben Fenerbahçeli olsam bu iş bitmeden Aziz Yıldırım'dan vazgeçmem" diye yazdı ve yazı kongrede dağıtıldı. Bu gerekçelere katılıyor musunuz?
Aziz Yıldırım'ın kongre öncesinde şifre cümlesi; "Fenerbahçe'nin değerleri, Cumhuriyet'in değerleri"ydi. Cumhuriyet'in değerleri eşittir Fenerbahçe'nin değerleri! Bunun altındaki şey de şuydu, kulaklara fısıldanan; 'İktidar Fenerbahçe'yi ele geçirmeye uğraşıyor. Onun için Aziz Yıldırım davasını ortaya attılar ve Mehmet Ali Aydınlar da buna alet oldu. Mehmet Ali Aydınlar'a verirseniz, Fenerbahçe cemaatçilerin eline geçecek.' Bu da tahmin ediyorum bu paralelde yazılmış bir yazı... Cumhuriyet'in değerlerini korumak Aziz Yıldırım'a kaldıysa!..
Şike davasıyla ilgili dosyadaki eksiklerin tamamlandığı ve Yargıtay'ın kısa bir süre içinde karar vereceği yönünde bilgiler geliyor. Aleyhte bir karar çıkarsa Yıldırım ve Fenerbahçe kongresi büyük bir risk almış olmuyor mu?
Aziz Yıldırım'ın yapacağı başka bir şey yok. Aziz Yıldırım, Yargıtay'ın kararını bekliyor şu anda... Yargıtay'ın önüne 'Büyük bir farkla kazanmış olarak çıkmanın kendisine avantaj sağlayacağını' düşünüyordu. Onun için yeniden aday oldu. İşte 'Ben sandıktan böyle çıkmış bir adamım ey Yargıtay yargıçları!' diyor şimdi... Tabii bu Ankara'daki yargıçları ne kadar etkiler!..
***
GALATASARAY BÜYÜK BİR ŞANS YAKALADI
Galatasaray, Torku Konya karşısında oldukça zorlandı. Geçen hafta 'Büyük kaleci değil" diye eleştirdiğiniz Muslera'nın hataları ön plana çıktı. Tabii öteki taraftan Galatasaraylı oyuncular da verdikleri geri paslarla Muslera'yı zor durumda bıraktı.
Galatasaray kendi sahasında ilk şutunu 35. dakikada attı ve devreyi tek şutla bitirdi. Maç boyunca da bir tane korner attı! Benim Fenerbahçeli sevgili medyam o kadar mutlu ki... Mancini'yi göklere çıkarıyorlar ki böyle devam etsin! Çünkü Saracoğlu'nda bu Mancini ile oynamak çok keyifli olacak. Galatasaray'ı beş'leyecek, altı'layacaklar belki... Onun heyecanı içinde 'Fatih gitti Mancini geldi, Galatasaray'da büyük değişiklik var, büyük ilerleme var' diye manşetler atılıyor! '4K' diyorlar. 4K'ya bakar mısın; deplasmanda galibiyeti olmayan, 10 kişilik Karabük, futbolu bilmeyen Kopenhag, küme düşme mücadelesi veren Kayseri ve Konya... '4K' manşetleri attılar. 'Mancini geldi böyle oldu' dediler. Salı akşamı (bugün) 5K olacak. Ondan sonra pazar akşamı Fenerbahçe'nin stadında...
5F mi olacak!
Onu bilmiyorum; Allah korusun! Bu hafta bana sorarsan büyük bir şansı var; Muslera ve Sneijder'in sakatlığı... Böylece tribüne yolladığı yabancılardan ikisini kullanma ve değişik bir futbol oynatma imkanı doğacak. Baştan beri söylüyorum; "Muslera'yı oynatma, kaleci değil" diye... Gol kurtaran kaleci iyi değildir. Golü kurtarmak kalecinin görevi... İyi kaleci yenmeyecek golü yemeyen, durduk yerde rakibe pozisyon vermeyen kalecidir. Fatih Terim de yaptığı bu hatayı anlamadı. Onun için Mancini'yi itham etmiyorum. Mancini daha dün bir, bugün iki... Kafamı keserim, Muslera'ya geri pas vermem! Çünkü Muslera, ayağı ile topu en kötü kullanan kalecilerden biri... Vurduğu topun nereye gideceği belli değil. Aslında eliyle de aynı... Yakalarken iyi ama Muslera'nın yumrukladığı toplara bak, çoğu rakibe gidiyor. Oyunun içine topu yumrukluyor. Ayağıyla da topu oyunun içine atıyor.
'BU NE REZİLLİK' DEMEDİLER

Durduk yerde Muslera'ya pas veriyorlar ve Muslera o pası gayet güzel rakip forvetin ayağına veriyor, kalesini açıyor! 18 içinde çalım atmaya kalkıyor. Birebirler... Başka adam yok civarında... Kalende üç kişi bekliyor olur da 'Beni geçse bile Sabri çıkartır' diye düşünürsün. Hayır, kalede de kimse yok. 18'in içinde kendisi ve bir de rakip var; çalım atıyor! Bunu da ilk defa yapmıyor. Fatih Terim gibi, Taffarel gibi, Mancini gibi üç tane hoca, 'Bu ne rezilliktir' demiyor! Hiçbiri demedi! Allah'ın tokadı yok; işte şimdi bir ay yokmuş. Galatasaray çok büyük bir şans yakaladı. 'Galatasaray'a şok' başlığı yanlış. Ş'si doğru da 'ok'u yanlış. 'Şans' olmalı...
G.SARAY 9 KİŞİ OYNUYOR
Sneijder de öyle... Sneijder gol pozisyonlarında önemli adam... Drogba da öyle... Onun ötesinde ikisi de maçta yok. Günümüz futbolunda, gol pozisyonunda 'iyi adam' diye iki adam birden taşıyamazsın. Bir adam taşırsın. Takımda biri fazla koşar, onun eksiğini doldurur. Ama Galatasaray'da gol pozisyonları dışında işe yaramayan iki adam var; biri Drogba, biri Sneijder... Galatasaray 9 kişi oynuyor. Lütfen bunların gol attığı pozisyonları kesip, seyredin geri kalan maçı; bakalım ne yapıyorlar, ne faydaları oluyor! Drogba, Konya maçının en kötülerinden biriydi. Paslarının yüzde 80'ni rakibe gitti. Kendisine atılan hiçbir topa atak yapmadı. Ama her zaman böyle... Muhteşem kafa; tamam... Bir takım bir kişiyi taşır, iki kişi taşımaz. Bu yüzden sol beksiz oynuyorsun. Sneijder olmadığı zaman Riera'yı düşünebileceksin. Muslera olmadığı zaman Bruma'yı düşünebileceksin.
Yabancı kontenjanı nedeniyle Galatasaray kanatsız oynuyor.
Tabii... Bu hafta Mancini'ye çok daha dengeli bir Galatasaray yapma şansı doğdu.
BU NASIL HOCALIK!
Sakatlıktan yeni çıkan Sneijder'i sahaya sürmesi doğru muydu?
Sneijder'i oynatmak bir intihar... Tartışmaya bile gerek yok. Adamın oynama gerekçesi şu; "Ben iyiyim hocam" demiş! Tamam, iyi olabilirsin ama bütün bir hafta boyunca bir antrenman yapan adam sahaya çıkar mı? Bu nasıl hocalıktır? Oynadığın takım Real Madrid, Juventus olur da Sneijder'e şiddetle ihtiyacın olur! 'Benim sana ihtiyacım var, ne kadar oynarsan oyna' dersin, tamam... Ama kendi sahandasın ve oynadığın takım Torku Konyaspor...
DÜŞÜNMEK DAHİ İSTEMİYORUM
Kopenhag sahasında başarılı sonuçlara imza atıyor. Juventus ile berabere kaldı, ligde de 5 maçtır yenilmiyor. Nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
Kazanırlar; çünkü bütün yabancı oyuncularını kullanma şansı var. İstediği gibi oynama şansı var. Kopenhag, PTT 1. Lig ayarında bir takım... Juventus ile berabere kaldılar ama Juventus neydi ki o zaman!..
Bu maç Fenerbahçe maçını nasıl etkiler? Derbide ne olur?
Fenerbahçe maçında ne olur; bir Galatasaraylı olarak, düşünmek dahi istemiyorum. Mancini'nin ne kadar teknik direktör olduğunu derbide göreceğiz. "Büyük bir şansı var" diyorum, çünkü Muslera ve Sneijder olmayınca satranç oynama şansı doğdu. Takıma mecburen koymak zorunda olduğu yabancı sayısı 4 şimdi... İki tane daha oynatma hakkı var.
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.