Fenerbahçe, Kasımpaşa'yı son dakikalardaki gollerle mağlup etti ve son 4 maçından galibiyetle ayrıldı. Fenerbahçe'nin iyi yolda olduğunu söyleyebilir miyiz? Genel görünüm şu; Türk medyasının da fevkalade şişirmesiyle, arka arkaya çok zorlu görünen 4 maçı, Fenerbahçe kazandı. Ama medyanın gizlemeye çalıştığı, ortaya atmadığı bir gerçek var: Bu 4 maçın 4'ünde de Fenerbahçe çok kötü oynayan rakiplerle karşı karşıya geldi. Mersin İdman Yurdu dökülüyordu, Trabzon dökülüyordu, BATE Borisov dökülüyordu ve Kasımpaşa akla hayale gelmez bir biçimde yanlış oynuyordu.
Maçın sonunda Şota, söylediklerinde yerden göğe haklı olabilir ama oynattığı futbol ne! Fenerbahçe'ye karşı sen bu kadar mahkum oynarsan... 3-1 falan değil, Fenerbahçe biraz top oynasa Fenerbahçe maçı çok evvel 4-1, 5-1, 6-1'e getirirdi. Oranlara bakar mısın; yüzde 30-yüzde 70! Kasımpaşa topu Fener'e bırakmış, çekilmiş. Fenerbahçe'ye karşı en yapılmayacak şeyi yaptı.
Sen daha 45. saniyede yaptığın ilk hücumda, Fener savunmasını darmadağın etmişsin.
O penaltı pozisyonunun içinde 3 tane gol pozisyonu var. Nerede Fener savunması?
Sene başından beri bas bas bağırıyoruz; "Fenerbahçe'nin istediği oyun, kendi sahanda kabul ettiğin oyundur. Fenerbahçe'nin savunması koridor ama Fenerbahçe'nin orta sahasında, hücumunda, fırsat bulursa gol atacak adam çok. Onun için Fenerbahçe'yi kalenden uzak tutacaksın."
NORMALDE 5 ATARDI
7 kişi, 8 kişi 18 üzerinde diziliyor, baraj savunması yapıyor! Bu intihar... Bunu önceden planlamışsan, sahayı gördüğün zaman aklını başına devşireceksin.
Devreyi 1-0 bitirmişsin, ikinci yarı aynı oyununu sürdürüyorsun, ders almadın mı?
Fenerbahçe'nin önünde öne geçen takımların geriye çekilerek nasıl kaybettiklerini görmed i n mi, incelemedin mi Şota kardeşim! Sen nasıl hocasın!
Maçın 3-1 bitmesi Fenerbahçe'nin beceriksizliğinden, Fenerbahçe'nin kötü oyunundan...
Normal bir Fenerbahçe, bu Kasımpaşa'ya 5 atardı. Hakemin verdiği penaltı, dünyanın en palavra penaltısı... Arkadan gelen üçüncü gol zaten...
BASKI ALTINA ALDILAR
Orada da 'ofsayt var mı, yok mu' diye tartışılıyor.
Kimse tartışmaya kalkmasın.
Geride iki tane adam var, Sow çizginin ilerisinde bile olsa...
Skor 3-1 olunca, maçı birlikte izlediğimiz bir Galatasaraylı arkadaş, "Bu sonuç ilahi adalet" dedi. Ben de "İlahi adalet değil. İlahi adalet olsaydı maçın 5 olması lazımdı" dedim. Maçın genel görünümü asgari 5...
Bunun bütün günahı da Şota'ya ait...
Sen bir takımı bu kadar kötü oynattıktan sonra kalkıp bir şeyden şikayet etmeyeceksin. "Bu mağlubiyetin sorumlusu benim... Ben takımı yanlış oynattım" diyeceksin.
Penaltı pozisyonuna geri dönecek olursak; Yalçın'ın Webo'yu formasından çektiği görülüyor ama yorumcular, genelde penaltının ağır bir karar olduğu konusunda birleşti. Bunun öncesinde Fenerbahçeli taraftarların 'penaltı' diye ayağa kalktığı iki pozisyon da vardı. Siz ne düşünüyorsunuz; penaltı mı yoksa hakem tribünlerden mi etkilendi?
Bu klasik... Hele de kendi aleyhlerine penaltı vermiş bir hakemin, zaten baskı altında olacağını düşünerek, devamlı, her pozisyonda, ayağa kalkarsan hakemi baskı altına alırsın. Böyle bir genç hakem de bulursan, o hakeme bu baskıyı yutturursun.
Fenerbahçe seyircisi, resmen o penaltıyı çaldırdı hakeme...
Üç tane ölçüm var:
1- 89. dakika, durum 1-1... Aynı pozisyon Fenerbahçe'nin kalesinin önünde oluyor, Egemen, aynı şekilde Adem Büyük'ü çekiyor ve Adem kendini yere atıyor.
Hakem verir miydi? Türkiye Cumhuriyeti'nde 'Verirdi' diyecek hakem var mı?
Bu tarihin en büyük palavrası...
Büyük otorite Erman Toroğlu'nun yerine gelen Markus Merk'e, Şansal Büyüka kardeşim başka bir maçtaki pozisyonu sordu. 'Salih'in düşmesinde, itiyor.' Şansal yarım ağızla sordu; "Yalçın'daki çekmenin penaltı olduğunu söyledin, buradaki niye penaltı değil." "Oradaki hafif" dedi Markus Merk!..
Yani hakemin elinde bir terazi var, çekme 250 gram, itme 125 gram! Bir uluslararası futbol hakemi ancak bu kadar komikleşebilir! Üstelik öne doğru koşan adamı arkadan çekip, öne doğru düşüremezsin. Ama öne doğru koşan adamı arkadan iterek öne doğru düşürürsün. Bir de fizik kuralı var işin içinde... Futbol kuralını geç... Salih her zaman arkadan itilerek düşebilir. Ama Webo, o tarafa koşan adam gittiğinin ters istikametinde, minnacık bir çekme ile düşmez.
İşin içinde, fizik kurallarının da inkarı var. Bu da Markus Merk!.. Neyse...
2- Yalçın, Webo'yu çekti. Hareket de 'penaltı' diyelim. Ama o sırada top oyunda değil.
İkinci yanlış...
Şansal Büyüka kardeşim, bu yazıyı okuduktan sonra, Caner'in kullandığı korner atışını göstersin, beni de programa alsın. Şansal, Caner'in topa vurduğu anda duran görüntüyü yayınlıyor. Yalçın'ın Webo'ya teması anlık. Çekiyor ve bırakıyor. Bu çekme bırakma ile Webo düşüyor.
Bunu bir kenara yazın ve şimdi hareketli görüntüye bakın; Caner topa koşarken Webo düşmeye başlıyor.
Caner'in dokunduğu anda Şansal'ın durarak gösterdiği anda Webo zaten yere paralel hale gelmiş. Caner daha topa vurmadan, Yalçın tutmuş ve bırakmış. Yani hareket, top oyuna girmeden önce...
O hakem orada Yalçın'a ihtar verebilir, kart gösterebilir ama penaltı çalamaz. Top oyunda değil çünkü...
3- Türkiye'de atılan bütün kornerlerde, amatör maçlar dahil, okul maçları dahil, mahalle maçları dahil; hangisinde korner atılırken, bu tip itiş kakışmalar olmuyor? Doğru karar bu ise; Türkiye'deki her korner penaltıdır! Her korner... İstisnası yok.
ARENA'DAN MI YOLLADI!
Orada oturan milletvekili kardeşim, 'Yahu ben futbol oynarken her kornerde benim canıma okurlardı. Benim lehime hiç böyle penaltı verilmedi' demedi!
Ne dedi; "Hakemin baktığı yere hayran oldum." 'Hakem korner atılırken, topa değil de Yalçın ile Webo'ya bakıyormuş!' Yalçın ile Webo'ya bakıyorsun da top oyuna girmeden penaltıyı nasıl çalıyorsun!
Hakem öyle bir yerde duracak ki her şeye hâkim olacak. Çünkü kornerde en kritik an bu... İtişme kakışma sırasında top oyunda mı, değil mi? Top oyundaysa penaltı, oyunda değilse ihtar, sarı kart. Bunu hiçbir hakem yapmazken birden bire Fenerbahçe-Kasımpaşa maçının hakemi 89. dakikada yaptı.
Yani Webo yere düştükten saniyeler sonra top geliyor oraya ya!.. Kornerden atılan top böyle herhalde bir saat sonra falan geliyor, bayağı uzun!.. Caner, Galatasaray Arena'dan atıyor topu herhalde ki Webo yerlerde sürünürken top anca Fener 18'ine düşüyor! Bu da Webo'nun ne zaman düştüğünün işareti...
Bu noktada Kasımpaşa'dan Yalçın da eleştirilebilir mi? Bu yönde yorumlar da vardı çünkü... 89. dakika, maç bitmek üzere ve skor 1-1... 'Biraz daha dikkatli olması gerekirdi' diyebilir miyiz?
Efendim, yani demek istersen denir. Ama önce sen böyle bir maçı Kasımpaşa'dan alıp Fenerbahçe'ye verdiğinin hesabını ver ki ondan sonra Yalçın'a bakalım.
Yalçın benim dediğimi derse ne olacak? 'Benim yaptığımı yapmayan var mı onların hangisine penaltı çalındı bu güne kadar; bir örnek gösterin!' dese ne diyeceksiniz?
AYKUT KOCAMAN ORTALIĞI KARIŞTIRMAK İSTİYOR
Bu da Fenerbahçe'nin ne kadar kötü top oynadığını ortaya çıkarır. Öbürleri o kadar kötü ki yeni gelen, daha takıma uyum sorunu olanlar öne çıkıyor. Bu çok iftihar edilecek bir şey değil.
Aslında sizin de dediğiniz gibi BATE karşılaşması da Fenerbahçe açısından zorluydu. Rakibin eksik kalmasına karşın sarı-lacivertli ekip kendisini rahatlatacak golleri bir türlü bulamadı.
O maçı resmen bir kazaya bıraktı. 10 kişi kalmış rakibin önünde Fenerbahçe turu çok evvelden garantileyecek golü atması gerekirken son dakikalarda televizyon başında ve stadyumdaki bütün Fenerbahçelilerin yüreği ağzındaydı.
Adamlar her an bir kaza golü atabilirlerdi, atabilirlerdi de nitekim... O pozisyonlara da girdiler. Ama BATE o kadar kötü bir takım ki...
Hatırlarsın geçen maçın sonunda "Bu takım Bayern'e nasıl 3 tane gol atmış, bunlar 300 saat oynasalar bir tane gol atamazlar. Bu kadar yeteneksiz bir takım bunlar" dedim, o takımla neredeyse berabere kalacaktı!
Yani dua etsin BATE'nin gol atacak hali yok.
Trabzon gördüğün en kötü Trabzon, başta yabancıları hepsi dökülüyor. 'Bunları yeniyorsun' diye 'Vay sen büyük oynamaya başladık. Kocaman Aykut'un, Kocaman işleri...' Vay be!.. Bizim bu Fenerli medyanın gaz vermesine inanamıyorum.
6 puan öndeki Fatih Terim'in Galatasaray medyasından başta ben aldığı eleştirilere bak, bir de bu Aykut Kocaman'ın nasıl göklere çıkarıldığına bak... İnanılır gibi değil.
Kocaman'ın "Galatasaray çarşamba-pazartesi oynuyor. Biz perşembe-pazar oynuyoruz" serzenişiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Aykut sırf ortalığı karıştırmak için bu kadar ayıp, bu kadar çirkin bir laf ediyor.
Medyada da bir kişi 'Sen ne diyorsun? Senin hafta içinde kupa maçın varken adamın seni pazar gününden başka bir güne koyması mümkün mü, koysa kıyameti koparmaz mıydın?' demedi!
DÜNYA TARİHİNE GEÇER
Pazartesiye konulsa 'Vay benim çarşamba günü kupa maçım var, federasyon benim kupadan elenmemi istiyor' diyecek herhalde!..
Ama medyada bunu eleştiren bir tane ferdi vahit yok! 'Kocaman Aykut'un. Kocaman işleri' manşetleri atılıyor!
Ben söyleyeyim Galatasaray camiası çok mutlu. 'Aman bunlar iyi gitsin de Aykut görevde kalsın' diye...
Galatasaray'ın cumartesi günü oynaması bir şeyi değiştirir miydi?
Bate maçında herkes açısından şok bir manzara vardı. Seyircisiz maçta stat dışından sahaya havai fişek atıldı.
Bu da dünya tarihine geçer.
Aslında taraftarların da işlerin bu duruma gelebileceğini düşünmesi gerekirdi.
Oradaki havai fişekleri hazırlayanlar 'Kahraman' diye geziniyorlar şimdi Bağdat Caddesi'nde...
Medya bu çirkinliği, bu ayıbı göklere çıkarırsa o adamın günahı ne!..
Röportaj: Bülent CAN