Fenerbahçe, Gaziantep engelini 3 golle geçti. İlk iki golde ofsayt tartışmaları yapıldı. Fenerbahçe'nin futbolu ve maçla ilgili neler söyleyeceksiniz?
-
Ama acı olan şey şu; benim sevgili spor medyam, hatalar Fenerbahçe lehine yapıldığı zaman sesini çıkarmıyor.
Olmaz ya bir gün hakem hatası ile Fenerbahçe maçı kaybettiğinde bütün Türk spor medyasını göreceğim! Ve Şansal Büyüka'ya diyeceğim ki 'Hakem hatası ile Fenerbahçe'nin kazandığı maçlardan sonraki spor sayfalarıyla bugünün sayfalarını yan yana as bakalım, Lig TV'de, Maraton'da...
Bakalım cesaret edebiliyor musun?' Herhangi bir yoruma gerek kalmayacak o zaman...
Türk medyasında, hakem hatası ile kazanan Fenerbahçe'ye karşı tavır nasıl, hata yaparak Fenerbahçe'ye kaybettiren hakeme karşı tavır nasıl; görecek bütün Türkiye!.. Yoruma lüzum yok. Yan yana, 8 tane gazete üstte; aynı 8 gazete altta...
Ama en büyük Fenerli, benim yayıncı kuruluşum!..
Bu müessesede maç anlatmak ya da yorumcu olmak için Fenerbahçeli olmak
birinci şart olarak aranıyor herhalde!..
BiLiNÇ ALTINA iŞLiYOR
Tamam; Fener'i şampiyon ilan etsinler, geri kalanlar Şampiyonlar Ligi'nde oynamak için mücadele etsin. Hiç olmazsa onu tarafsız versinler, seyredelim. O zaman hakeme de kızamıyorsun.
Senin gazetelerin öyle, senin yayıncı kuruluşun öyle, zavallı hakem ne yapsın? O da onun ekmek parası... Ekmek parasını kaybetmek ister mi? 'Bilerek yapılmış hatalardan' söz etmiyorum.
İşin içinde ekmek paran olduğu zaman bilinçaltına o işler... Öyle görmeye başlarsın.
Yüzde 50-50 kafanda bir soru var; 'Çalayım mı, çalmayayım mı?' Böyle düşündüğün anda çaldığın düdük, Fenerbahçe'nin aleyhine ise ertesi gün manşetlerdesin.
O zaman çalmıyorsun. Yine 50'ye 50 durumda, düdüğü çalarken düşünüyorsun, çaldığın düdük Fener'in lehine olacaksa kimse ses çıkartmayacak, satır arasında belki 8 punto yazıyla, 'çalmayabilirdi ama çaldı, 'bayrağı kaldırabilirdi ama kaldırmadı' diye geçecek, o zaman da çalıyorsun.
Yorumlarda Fenerbahçe'yi bilinçli olarak tutuyorsun, bilinçaltında da gözün seni Fenerbahçe lehine yanılsıyor.
Bunun sorumlusu da yayıncı kuruluştan başlayarak Türk spor medyası!..
Maça söyle bir baktığımızda Alper göze çarpıyor. Mücadeleci ve hırslıydı, müthiş toplar çaldı. Sonra Salih Uçan girdi, o da Alper'i aratmadı. -
Gaziantep maçında ilk 11'de başlayacak adamdı Salih ama Salih'in bir tane büyük günahı var: Aykut Kocaman tarafından keşfedilmiş olması... Aziz Yıldırım, Aykut Kocaman'ı affetmediği için, Aykut'un desteklediği adamlara karşı da soğuk.
Fatih Terim milli takım hocalığı işini ciddi yapsa Salih'i ilk 11'e koyar. Galatasaray'da Selçuk'un oynadığı oyunun üç mislini oynuyor.
Oynadığı kısa sürede Selçuk'tan çok daha faydalı oldu Fenerbahçe'ye... Yarattığı ve attırdığı gol olağanüstü... Olmayan bir pozisyonda, gol pozisyonu yarattı ve 'al da at' diye asist yaptı.
Türk futbolunun en büyük geleceğe yönelik umudu... Fenerbahçe'nin de milli takımın da el üstünde taşıması lazım. Ama 'Efendim Salih ile kim uğraşacak! Benim ona vaktim mi var! Hazır Selçuk'u çağırırım, oynatırım.' Çünkü hazır Selçuk'u çağırıp oynattın mı eleştiriler Selçuk'a yönelir, Fatih Terim'e yönelmez! Salih'i oynatırsam 'Vay niye Salih'i oynattın!' derler, boşver!..
Alper ve Salih, Galatasaray açısından büyük üzüntü kaynağı olmaya devam edecek gibi görünüyor. Volkan Demirel'den de bahsetmeliyiz belki. Kendisinden çok da beklenmeyecek hatalı bir çıkış yaptı.
-
DÜNYAYA REZiL OLUYORUZ Gaziantep maçının başında Kadir Özcan anısına saygı duruşu yapılırken Fenerbahçeli bazı tribünlerden ıslık ve tezahüratlar yükseldi. İki kulüp arasındaki çekişmenin saygı duruşuna yansıması yanlış değil mi? -
Çünkü Türkiye aleyhine bir manzara çıkıyor her seferinde... Kendi kendimizi dünyaya rezil etmek için yapıyoruz saygı duruşunu biz!
Saygısı olan koluna siyah bant taksın, çıksın ama saygı duruşu lütfen yapılmasın.
Çünkü benim tribünlerimde saygının ne olduğunu farkında olmayan hayvanlar var! Bu kelimeyi ısrarla tırnak içinde kullanıyorum; 'hayvan' bunlar, insan değil!..
Bana babalarım, dedelerim; düşmanım bile olsa ölüye saygı duymayı öğretti, düşmanım bile olsa!.. İnsanoğlu saygı duyar, hayvan ölüye saygı duymaz! Tabi hayvan severler bu lafıma kızacaklar ama...
iNSANA DEGER YOK Fenerbahçe'nin basketbolda Barcelona ile oynadığı karşılaşma ile Gaziantep maçı aynı saate kondu ve sarı-lacivertli taraftarlar iki önemli maçtan birisini tercih etmek zorunda kaldı. Bir ayarlama yapılamaz mıydı? -
Böyle bir şey olur mu! Torbaya mı girdi saatler!
Galatasaray-Beşiktaş arasındaki derbide saat 1'de oynandı! Niye; 'yayıncı kuruluş öyle istemiş.' Düşünebiliyor musunuz?
Türk basketbolunu yayıncı kuruluşun yönettiğini Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel Efendi itiraf ediyor! Sen necisin arkadaş! Türkiye Basketbol Ligi yayıncı kuruluşun oyuncağı mı? 'Sabah 3'te oynatın' derse ne olacak?
Seyircinin ve insanın Türkiye'de değeri yok. Her şeyin ölçüsü para olmuş artık!
Futbol Federasyonu eyyam yapıyor, Fener'in Gaziantep maçını Euroleague maçının saatine koyarak; Basketbol Federasyonu da eyyam yapıyor, bir basketbol derbi maçını saat 1'e koyarak!
Aslında düşünülmesi, hesaplanması gereken o kadar şeyler var ki konu insan olsaydı.
Konu insan olduğu zaman, hiçbir federasyon Fenerbahçe'nin, Beşiktaş'ın ve Galatasaray'ın İstanbul maçlarını cumaya ya da pazartesiye koymaz. Bunların cuma ve pazartesi oynanacak maçları deplasman maçları olur. Neden; çünkü Kayseri'nin neresinde olursan ol, Gaziantep'in neresinde olursan ol ya da işte Trabzon'un neresinde olursan ol, maça gitmen 15 dakika...
Maç bittiğinde de 15 dakika sonra evinde olursun.
Ama İstanbul'da iş günü, cuma günü hele bulunduğun yerden maça gitmek saatler alabilir, yetişemezsin saat 20.00'de olsa bile maç... Maçtan sonra da gece yarısından sonra ancak evine varabilirsin. İstanbul'da öyle bir trafik var, öyle bir ulaşım var.
Galatasaray'ın bütün kombineleri neredeyse satılmış; tribünün yarısı boş.
Kombinesi var gelmiyor adam, gelemiyor çünkü... İnsana saygısı olan federasyon benim bildiğim bu gerçeği bilmez mi? Yazık, günah değil mi ya!
DEMiRÖREN DUYMAMIŞTIR
Bunların da üç tanesini, dört tanesini cumaya ya da pazartesiye koyduğun zaman adamın gitme hakkını gasp ediyorsun. Peki, federasyonda bunu düşünen bir tane aklıselim insan yok mu!.. 'Kardeşim tamam Beşiktaş da, Galatasaray da, Fener de cuma günü oynasınlar ama deplasman maçlarını cuma oynasınlar.
Trafiği rahat olan yerlerdeki maçlarını cuma günü oynasınlar. İstanbul'daki maçlarını cuma oynamasınlar.' Yıldırım Demirören ilk defa duyuyordur, bu dediklerimi okursa eğer! Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı olan muhterem zat, bu dediklerimi ilk defa duyuyordur hayatında... MUSLERA BÜYÜK KALECİ DEĞİL Kopenhag maçında formaya hasret kaldığını gösteren ve iki asist ile skora katkı yapan Eboue'nin, Akhisar karşısında kadroda yer alması daha iyi olmaz mıydı? -
Kendini yere atma huyu... Kendini yere atma huyu yüzünden Galatasaray'ın yediği pozisyonların haddi hesabı yok. Kopenhag maçında bek olarak dikkatimizi çekmedi, 'ikinci lig takımı'na karşı bir hücum beki olarak güzel paslar verdi. İkinci lig takımı karşısında...
Real Madrid'e, Juventus'a, Fenerbahçe'ye karşı o pasları verdiği zaman anlarım ama PTT 1. Lig ayarındaki bir takıma karşı oynadığı futbol benim için fazla bir şey ifade etmez. Çünkü o maçta gözümün önünde Eboue'nin verdiği 'al da at' pasları değil, cam adam gibi kendini yere bırakması... Bunu öğrenmediği sürece Eboue benim için kıymetli adam değil.
Mancini'nin sol bekte şans verdiği Dany ilk 11'deki yerini korudu. Siz olsanız kimi tercih ederdiniz; Riera mı, Dany mi? -
Ama aslında, yabancı kontenjanına karşı Mancini'nin kullanabileceği isim kalede...
Muslera büyük kaleci değil. Muslera maç kurtaran kaleci değil. Muslera her maç hatalı goller yiyor. Muslera ortalanan toplara çıkmayı bilmiyor. Çıkar gibi yapıyor kalesini boşaltıyor, yarı yolda vazgeçip geriler gibi yapıyor. Ne çıkıyor, ne çıkmıyor, orta bir yerde kendini yok ediyor ve rakip forvet boş kale ile karşı karşıya kalıyor, imaj olarak...
TAFFAREL NiYE UYARMIYOR!
Onun yediği golleri onlar da yer, onun kurtardıklarını onlar da kurtarır. O zaman bu kadar kıymetli yabancı kontenjanını ben niye Muslera için harcıyorum?
Muslera Simovic değil, Muslera Taffarel değil, Muslera Mondragon değil. Bunu en iyi bilecek adam da Taffarel... Taffarel'in Mancini'ye demesi lazım ki 'Bruma gibi bir adamı kenarda oturtma lüksümüz yok. Palavra bir kaleciyi oynatmak için...' Maç kurtaran bir kaleci olursun, tamam...
Kayseri ya... 6 tane as oyuncusu olmayan Kayseri'ye karşı Bruma'yı kenarda bile oturtmuyorsun, tribüne yolluyorsun! Eboue tribünde, Bruma tribünde, Riera tribünde!.. Ne o Muslera kalede!..
Vazgeçemiyor; çünkü Muslera'yı değil de Ufuk'u oynatırsan ve hasbelkader Galatasaray onun hatasıyla bir gol yerse 'Mancini nasıl Muslera'yı oynatmazsın' diye kıyamet kopacak. Bu tip hocalardan zerre kadar hazzetmiyorum. Riski göze alamıyorsan hiçbir şey olamazsın.
Mancini de Muslera'yı oynatıyor, Fatih Terimyokken arada görev yapan Taffarel de Hasan Şaş da Muslera'yı oynatıyor. O zaman senin ne farkın var! Hasan Şaş ile Mancini'nin farkın ne; 'Şu Kayseri maçında benim Muslera'ya ihtiyacım yok, benim Bruma'ya ihtiyacım var' diyemiyorsan...
Galatasaray'ın yediği iki golü başlatan adam Muslera... Galatasaray 2-0 galip, tek kale oynuyor, pozisyon üstüne pozisyona girerken Muslera kalesinde topu ayağında tutup, rakibin gelmesini bekliyor; 30 saniye, topu ayağından çıkartmadan... Galatasaray 2-0 galip ve ilk devrenin 30. dakikası!..
Adam kendisini Çatladıkapıspor'un kalecisi zannediyor! Galatasaray kalecisinin, 30. dakikada, takım 2-0 galipken vakit çalmak için böyle aşağılık numaralar yapamayacağını kimse ona öğretmemiş! Takım bakıyor ki kaleci korkuyor.
Auttan topu geç getiriyor, degajını geç atıyor, rakip üstüne gelmeden topu yerden almıyor, elinden gelen her şeyi yapıyor; adamlar da gelmeye başlıyor. Adamlar gelmeye başlayınca da Galatasaray savunması için 10 kişi ile 18'e çekiliyor ve orta sahayı da bomboş geçiyorlar.
Ölmüş, bitmiş, tükenmiş Kayseri'yi zorla Muslera'dan başlayarak dirilttiler, dirilttiler, sonra da 1 dakikada 2 golü yediler!
Röportaj: Bülent CAN