Son 100 metreye girildi. İki takım da kemanın telleri gibi gerildi. Yapılacak en ufak bir hata birini ağaçtan düşürecek. Buradaki en büyük tehlike ne? Saçma sapan sarı kart görüp, ondan sonra kırmızı görmek. Takımın menfaati için bu kartı görürsen kimse bir şey diyemez. Ama dün gece Quaresma'nın yaptığı gibi tepki gösterip aptalca topa vurursan kartı görür, takımının hareket kabiliyetini engellersin.
Teknik direktörünün de hareket kabiliyetini engellersin.
Quaresma değişmez!
Bizde bir laf vardır '7'sinde neyse 70'inde de odur' diye. Bu demek ki Portekiz için de geçerli. Tam Quaresma artık akıllanmış diyorsun, bir sarı kart görüyor, bütün plan değişiyor. Eğer akıllı Quaresma buysa, akılsızını Beşiktaşlı seyirciler düşünmesinler. Ama maalesef bizde seyirciler hala olayın inceliğini bilemiyorlar. Maçlarda 'Quaresma' diye bağırıyorlar. Dün gece bu takım berabere çıksaydı sahadan bunun tek sorumlusu Quaresma olurdu. Niye? Çünkü sen belli bir sistemin içine girmişsin, hiç alakasız yerde bu sistemi bozuyorsun.
Sonra da bir başka maçta seni teknik direktör oyundan alınca kızıyorsun.
Siyah-beyazlılar 1-0 öne geçtikten sonra oyunu soğutmakta zorlanıyorlar.
Burada en önemli faktör topun kaleye en uzak yerde oynanmasıdır. Bunu da kim yapacak; Mario Gomez.
Gomez top tutamıyor
Ama Mario Gomez'de bu özellik yok.
Yani topu alacak, basacak, rakibi geçe-
ikiye bir yapacak, rakip de ona faul yapacak ve defans dinlenecek. Bunu Cenk de yapamıyor. Mesela bunu Sneijder yapıyor. Mesela bunu Drogba yapıyordu.
Ama top Beşiktaş atağında ileriye gidiyor, olduğu gibi geri geliyor. Yani arka tarafın hazırlanmasına izin vermiyor Beşiktaş'ın hücumcuları. Aslında Şenol'un buna çözüm bulması gerekir.
Peki bunu takım içinde yönlendirecek kim var; Sosa. Ama Sosa da bunu yapamıyor.
İkinci kim yapabilir; Oğuzhan.
Ama bunu Oğuzhan da yapamıyor.
Mesela bunu Atiba yapıyor ama Atiba'nın yaptığı yer çok tehlikeli. Çünkü Atiba bunu on defa yapar, bir defa yapamazsa o topu kaleden çıkarırsın.
Antalya akıllı oynadı
Beşiktaş'ın bir avantajı var Şenol Güneş iyi oynayanı öbür hafta kesmiyor.
Mesela Necip. Ama aynı Necip hiç yeri ve alakası yokken öyle bir faul yapıyor ki ceza alanının 5 merte dışında. Beşiktaşlıların yüreğini ağzına getiriyor. İyi defans oyuncusu faulü en son şans olarak kullanır veya kullanmalıdır.
Antalyaspor akıllı top oynadı. Topa bastılar, gereğinde kısa yaptılar, gerektiğinde uzun yaptılar, gerektiğinde verkaç yaptılar ve Beşiktaş'la kafa kafaya mücadele ettiler. Siyah-beyazlıların gerginliğinden de iyi faydalandılar.
Öyle bir hale geldi ki olay 'kazanan haklı' diyoruz. Beşiktaş iyi futbol oynuyordu, çok beğeniyorduk. O da Fenerbahçe'ye döndü. Skora oynamaya başladı.
Haklılar mı, haksızlar mı o da size ait. Ama şu var kim kazanırsa bir gün sonra oynayacak olanın kucağına bombayı bırakıyor. Yani şimdi bomba Fenerbahçe'nin kucağında.
Yorumsuz penaltı
Hüseyin Göçek bildğiniz gibi... Ne uzuyor, ne kısalıyor. Bir Beşiktaş'a, bir Antalyaspor'a iki tane penaltı pozisyonu var. Beşiktaş'ın lehine olan daha net. Bence yorumsuz. Ötekinde yorum yapılabilir. Ama Hüseyin Göçek ikisini de 'gördüm' dedi ve devam kararı verdi.
Günahı sevabı onun boynuna. Hakem bilgisine ve futbol bilgisine ait.
Pereira gitsin!
Fenerbahçe'nin Braga'ya elendiği maçta hakem iyi değildi ama hepsine 'hakem' derseniz yanlış yaparsınız. Mehmet Topal'ın pozisyonu için tartışabiliriz. Ancak sen Fenerbahçe'sin, savunmanı yapacaksın, açık vermeyeceksin.
UEFA herhalde Türk takımlarının Avrupa'da oynamasını istemiyor, diyorlar. Yok ya! Sen mi karar verip açıklama yapacaksın. Pereira, 'ailem var, burada olmak' falan diyor. Bunu ikinci kez yapıyor. O zaman Türkiye'yi beğenmiyorsan çek git abi. Bir de seninle mi uğraşacağız?..