Futbol şöyle bir oyundur. Hücum yapabilmen için topun sende olması lazım...
Topu kaptırdın. Tekrar hücum yaptıktan sonra ne yapmak lazım, savunma ve topu geri kazanma. Hücumu önce kazanarak yapacaksınız. Böyle bir takımı gördük mü dersek belki gençler hatırlamaz ama 1988-89 Fenerbahçesine çok benziyor. Bizim hocamız Veselinovic bizden bunu isterdi.
Beşiktaş rakibe değil, topa gidiyor.
Barcelona'nın iyi zamanlarında yaptığı baskılara benziyor.
Gerçekten de Beşiktaşlıların, hatta futbolseverlerin gurur duyması gereken bir takım seyrettim. +3 derece olan Moskova'dan Antalya'ya geliyorsunuz.
Çok farklı bir top oynuyor Beşiktaş.
Ben Metinlerin, Feyyazların olduğu takımı da biliyorum.
Çok büyük fark var
Beşiktaş'ın geçen sezondan şöyle önemli farkları var. 1- Arkadan topu oyuna iyi sokan Rhodolfo var, iyi de kafaya biliyor. 2- Babası adını iyi koymuş, bu Beck demiş. Hücumda çok yok ama tam bir bek.
Atiba diye temposu yüksek bir oyuncu var. Bir de Gomez var tabii...
Gomez gerçekten çok iyi bir santrfor ve muhtemelen Almanya'yla Euro 2016 finallerinde olacaktır.
Attığı ilk golde ofsayt yoktu. İkinci golde Oğuzhan daha müsaitti aslında ama golcü ezberi var ya, onu düşünerek oynuyor.
Quaresma çıkarken üzüldü, kendince haklı ama Şenol hoca da haklı.
O da fikstürü düşünüyor. Ben kusur arıyorum, bulamıyorum.
Kendini parçalıyor
Artık buna programlanmış. Dakika 90... Maç bitmiş, Necip bir pas hatası yapıyor, kendini parçalıyor üzüntüden.
Beck, futbolun emrettiğini oynuyor.
Rhodolfo, Atiba basit oynuyor. Oğuzhan, Quaresma, "siz çalım atın, özgürsünüz" diyor. Yani Beşiktaş'ta herkes oynaması gerektiği gibi oynuyor.
Bu sadece hücum zenginliğiyle olmaz.
Ben doğma büyüme Fenerbahçeliyim.
Ben bir futbol adamı olarak Beşiktaş'ın futboluyla gurur duydum.
9 hafta bittiğinde çok iyi futbol oynayan bir takım görüyorum. Şampiyon olur mu olmaz mı, onu şimdiden bilemem.
Fakat şunu söyleyebilirim, Beşiktaş 1'ken 2'ye, 2'yken 3'e, 4'e gitmek istiyor. İyi futbol olduğu zaman iyi yazı yazmak da daha kolay...
Biz de keyifle yapıyoruz işimizi.