Asıl hedef Beşiktaş

Gökhan Töre'nin günahı, günah keçisi olmasının sebebi Beşiktaşlı olması ve Beşiktaş'ın da şu anda Türkiye'nin en iyi futbol oynayan takımı ve ligin lideri olması. Amaçları Beşiktaş'ın yolunu kesmek. Türkiye'nin en iyi durumda olan takımı hangisi? Beşiktaş... Milli takıma en çok oyuncu veren kulüp hangisi? Beşiktaş...

Letonya maçı öncesi üzerinde fazla durmadık ama Gökhan Töre'nin silah çekmesiyle başlayan ve Hakan Çalhanoğlu ile Ömer Toprak'ın milli takıma gelmemesiyle patlak veren krizi biraz daha mercek altına alabilir miyiz? Terim, "1 yıla yakın milli takıma almayarak ceza verdim" dedi. Bu yeterli miydi? Futbolcular 'sakatız' diyerek gelmemekte haklılar mı?
Bir defa olayın ne olduğunu bilmiyoruz. Burada Türk medyasının büyük suçu var. Çünkü resen savcıların müdahale etmesi gereken öyle şeyler anlatılıyor ki... Tabanca teşhiri şikayete bağlı bir suç değil. Umumi bir yerde tabanca teşhiri varsa savcının o işe el koyması lazım. Niye hiçbir savcı el koymamış, niye Gökhan karakola, savcılığa çağrılmamış ifade vermemiş?
Olayın ne olduğunu bilmiyoruz.
Gece kulübünde tabancanın olmaması lazım.
Ama söyleyin bana; İstanbul'da tabanca olmayan bir tane gece kulübü var mı? Yolgeçen hanı gibi gece kulüplerinin kapısı... Habire patlar tabancalar!..

HİÇBİRİMİZİ ASIP KESMEDİLER

Böyle bir olay olduğu zaman bunun örtbas edilmesi kolektif bir suç; edilmişse eğer...
Medya etmişse, medya suçlu, polis etmişse, polis suçlu, kulüp etmişse, kulüp suçlu, savcı etmişse, savcının suçu...
Kim biliyor olayın ne olduğunu? Bir sene geçmiş aradan... Bir sene sonra Hakan Çalhanoğlu'nun babası açıklama yaptı, ortalık birbirine girdi. Benim gerçekten söyleyecek sözüm yok. Çünkü neyin ne olduğunu bilmiyorum. Sadece dedikodu biliyorum; muş, muş, muş!
Ayrıca Fatih Terim'in çok önemli bir lafı var: "Her hatalı adamı yok etsek, milli takıma adam bulamayız." Yalan mı?
Adı üstünde 'Delikanlı'. Niye delikanlı? Delikanlı ne demek? Niye 'genç', 'ergen' demiyoruz da 'delikanlı' diyoruz. Kanı delirmiş!..
Hangimizin gençliği sakız gibi bembeyaz. Neler yaptık gençliğimizde? Ama hiçbirimizi kesmediler. Hiçbirimizi yok etmediler.
Hoca da ne diyor; "21 yaşında bir gence sahip çıkmak suçsa ben suçluyum." Olayda tek ceza veren de Terim ayrıca... Bir sene milli takıma almamış. Beşiktaş ceza vermemiş, medya ceza vermemiş, yargı ceza vermemiş. Olayın cereyan ettiği kulüpten de gık yok; 'Benim kulübümün adını kötüye çıkardılar. Müşterim azaldı' diye... Herkes örtbas etme çabası içinde, tek ceza veren adam Fatih Terim; ona yükleniyorlar.
Niye ona yükleniyoruz? A Spor'da da söyledim; Gökhan Töre'nin günahı, günah keçisi olmasının sebebi Beşiktaşlı olması ve Beşiktaş'ın da şu anda Türkiye'nin en iyi futbol oynayan takımı ve ligin lideri olması... Kötü Beşiktaş olsa bunu büyütmezlerdi. Geçen sene büyütmediler.
Olay olduğu zaman kimse büyütmedi.
Çünkü Beşiktaş kimsenin umurunda değildi.
Letonya maçında oyuncuların elinde bir bayrak vardı: 'No to racism- Irkçılığa hayır!' yazıyordu.
Emre eğer sakat olmasaydı, sahaya takım kaptanı olarak çıkacaktı ve o bayrağı ona vereceklerdi. Irkçılıktan mahkum olmuş Emre'ye 'ırkçılığa hayır' bayrağı verilecekti.
Fatih Terim ırkçılık yapan, İsviçre Milli Takım maçındaki rezaleti yapan -Şenes Erzik müdahale etmese, Haluk Ulusoy çok politik davranmasa Türk takımının başına büyük işler örecek-
Emre'yi milli takıma çağırıp hem de kaptan yaparken gıkı çıkmayan Fenerbahçeli medyam; birdenbire bir sene evvel nasıl olduğu dahi kimsenin bilmediği bir olayı yeniymiş gibi maçtan iki gün evvel manşetten sunuyorsa eğer ben bunun altında çok önemli şeyler ararım. Beşiktaş'ın yolunu kesmek başta...
BİRİ VURULURSA HEPSİ YARALANIR

Türkiye'nin en iyi durumda olan takımı hangisi; Beşiktaş... Milli takıma en çok oyuncu veren kulüp hangisi; Beşiktaş... Milli takımda en kötü oyuncular hangileri; Beşiktaşlılar... Bir tek manşetle... Beşiktaş'tan gelen kaleci dahil herkes...
Gördüğüm en kötü Tolga'ydı, gördüğüm en kötü Gökhan'dı, gördüğüm en kötü Olcay'dı, gördüğüm en kötü Oğuzhan'dı. Çünkü neticede bunlar bir takım. İçlerinden biri vurulursa hepsi yaralanır.

2008 yılından bu yana üç önemle turnuvada yer alamadık. Üç maçta bir puan alabildik.2016'ya gitmeme tehlikesiyle de karşı karşıyayız.
Bu kafa ile hiçbir yere gidemeyiz. Gitmemiz de gerekmez zaten...

Letonya beraberliğinin ardından Terim'e yönelik istifa çağrıları arttı. İstifa etmeli mi?
İstifa çağrıları da çare değil. Bunların hepsi kötü bir düzene oksijen maskesi takmaya yarar.
Ölü orada yatıyor. Letonya maçını 5-0, 6-0 kazansaydık geçiştirilip giderdi; 'Yeniden iddialı olduk' falan diye... Hayır! Böylesinin daha yararlı olduğuna inanıyorum ben... Aklımızı başımıza almamız için bizi Kazakistan da yenmeli.
2-3 puan ile sonuncu bitirmeliyiz. Her türlü galibiyet göz bağlıyor çünkü...
SIRADAN BİR LİSE ARTIK

Galatasaray 25 Ekim'de kongreye gidiyor ve öncesi İnan Kıraç faktörü sıkça konuşuluyor. Derin Galatasaray'ın olduğunu ifade eden Süren, "Kıraç'a sormadan başkan olunmaz" dedi. Kıraç da Yarsuvat'a yakın görünüyor. Bu durum seçimi nasıl etkiler?
İnan Kıraç'ın Galatasaray'ın bütün seçimlerinde elinden gelen her türlü rolü oynadığını biliyorum.
Fatih Altaylı geçen hafta tersine bir laf etti.
O da Galatasaraylılar cemiyetinin önde gelen bir ismi... Fatih, "Aslında İnan Kıraç'ın bir rolü, etkinliği yoktur. Kendisi bu havayı vermek için uğraşır ve bu tür haberleri doldurur" diyor. Sultani öğrencisi ve cemiyetçi olduğu için Fatih onların daha da içinde...
FARUK SÜREN ONDAN ÇOK ÇEKTİ

Galatasaray Vakfı Başkanı olarak İnan'ın neler yaptığını biliyorum. Özellikle Faruk Süren'e neler yaptığını biliyorum. 2000 yılında Galatasaray, UEFA Kupası şampiyonu olduğu zaman bu başarısını kulüp bütçesine bir kuruş yansıtamadı.
'UEFA şampiyonu' diye bir boyun atkımız olmadı. O günlerde ne satsan alınır. İlk defa bir Türk takımı, UEFA şampiyonu olmuş, ilk defa bir Türk takımı Real Madrid'i yenmiş, Süper Kupa şampiyonu olmuş.
O kupanın replikaları olur, formaları olur, hediyelik eşyaları olur.
Niye yoktu biliyor musun; çünkü İnan Kıraç, Galatasaray logosuna vakıf adına haciz koydurdu.
Galatasaray Kulübü, Galatasaray logosunu kullanamadı.
Faruk'a, "Kullan" dedim. "Kullan; İnan Kıraç, Galatasaray Kulübü'nü dava etsin. Foyası ortaya çıksın. 'Galatasaray Kulübü, kendisine ait GS logosunu kullandığı için Galatasaray Vakfı tarafından dava edildi' diye spor sayfalarında haberler çıksın. Görelim bakalım."
Faruk Süren, "Galatasaray'ın iç kavgalarını dışarıya yansıtmak bize yakışmaz" dedi. İnan Kıraç logoyu vermedi, o haciz yüzünden Galatasaray 1 kuruşluk mal üretip satamadı.
Onun için Faruk Süren, gerçekten İnan Kıraç'tan en çok çeken adamdır.
Bu konuda benim en az 60 tane yazım var. Galatasaray'ı yönetmek isteyebilirsin. En tabii hakkın... Ben de isterim. Ama bunun yolu kongreye gidersin, aday olursun. Seçilirsin, tamam... Hayır, İnan Kıraç devamlı kukla kullanmak istedi. Çünkü taşın altına elini koyarsan, elin ezilir. Taşın altına Bülent'in, Özge'nin elini koyarsan senin elin ezilmez. 'Şöyle yap Bülent, böyle yap Özge' dersin. Sonuç iyi olmadığında Özge ile Bülent gider, Mözge ile Bülent gelir! Yıllar yılı İnan Kıraç'ın yaptığı iş bu... Tabii giderek gücü zayıflıyor.
Çünkü okulun gücü zayıflıyor. Neden zayıflıyor; çünkü eski Mekteb-i Sultani kalmadı.
Mekteb'i Sultani evvelden bir yatılı okuldu.
Galatasaraylılık ruhunu yaratan öğrencilerin kaldığı yatakhanelerdi.
BAŞARININ TEMELİNİ ATAN ADAM

Şimdi sıradan bir Anadolu Lisesi... Ne geleneği kaldı, ne bir şeyi... Samsun Anadolu Lisesi, Sivas Anadolu Lisesi neyse Galatasaray Anadolu Lisesi'de o...
Ama tabii Galatasaray Kongre Üyeleri içinde Mekteb-i Sultani geleneği ile yetişip gelmişler ağırlıkta... Onlar ağırlıkta olunca da okullu Duygun Yarsuvat'ın şansı artıyor.
Saygın bir Galatasaraylıdır Duygun Yarsuvat... Galatasaray Üniversitesi Rektörlüğü yapmış, Galatasaray Divan Kurulu Başkanlığı yapmış saygın bir Galatasaraylı.
Alp Yalman Galatasaray'ın gelmiş geçmiş en başarılı başkanlarından bir tanesi. Galatasaray'ı kulüpleştiren, çağdaş kulüp haline dönüştüren, Avrupa şampiyonluğu ile biten büyük hamleyi başlatan, temellerini atan adam... Hangisi kazanırsa kazansın
Ünal Aysal'dan başarılı olacağı kesin.
KOVULMAYAN HOCA VAR MI?

İbrahim Toraman'ın Çek Cumhuriyeti maçının ardından attığı tweet dikkat çekiciydi. Toraman "Her milli maçtan sonra kaybedince suçlu birileri! Ama kazanınca Kahraman tek kişi" diyerek Terim'i hedef aldı. Ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Yanlış söylüyor. Ben şimdiye kadar kaybedildiği zaman itham edilmeyen, görevi sonlandırılmayan, kovulmayan, yerin dibine sokulmayan bir teknik direktör hatırlamıyorum. İbrahim Toraman bana bir örnek versin; 'Şu mağlubiyetten sonra şu teknik direktörün kellesi alınmadı' desin.
Yazdığı tam tersi...

YARSUVAT'A YAKIŞTIRAMADIM

Yarsuvat'ın, Mayıs 2015'e kadar görevde kalacaklarını söylemesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Duygun Yarsuvat'a yakıştıramadığım bir şey... Ünal Aysal, perşembe günü, "Mayısta yapılacak kongrede yeniden aday olabilirim" dedi. Duygun Yarsuvat, Ünal Aysal'dan bir gün sonra "Mayısta kongre yapacağız" açıklamasını yaptı. Sözlerin paralelliğine bakar mısın!
Duygun Yarsuvat bu krizli dönemde Ünal Aysal'ın nefes almasını sağlayacak, mayıs ayına kadar geçen sürenin emanetçisi olduğunu ilan etti adeta!.. 'Ben şimdi alıyorum. Çünkü önüne gelen herkes Ünal'a saldırıyor. Mayısta emaneti sahibine iade edeceğim. O zamana kadar da ortalık durulmuş olur. Seller geri çekilmiş olur. Tsunamiler bitmiş olur.'
EMANETÇİYE GÜVENİLMEZ

Böyle bir hava yarattı ve bu havayı katiyen yakıştıramadım kendisine...
Çünkü Ünal Aysal'ın bizzat kendisi olağanüstü kongre yaptığı zaman "Benim görev sürem 3 yıldır. Bu yeni bir kongre, yeni kongrede yeni görev süresi başlar. Ben eskinin süresini tamamlamak üzere kongre yapmadım" dedi.
Ünal Aysal bu kez "Mayıs'ta kongre var" diyor, Duygun Yarsuvat da "Ünal Aysal hocam, sen dün böyle diyordun.
Bugün böyle diyorsun" demiyor!
Emanetçi başkana, Galatasaray camiasında kimse güvenmez. Herkesin kafasında bir hesap var şimdi; futbolcusundan yedek futbolcusuna kadar... 'Mayıs ayında gene Ünal Aysal başkanlığa dönecek. Ben ona göre tedbirimi şimdiden alayım.'
RÖPORTAJ: BÜLENT CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.