Diyelim ki maçı seyretmediniz. Skoru duyuyorsunuz; 1-0 Gençlerbirliği galip. Acaba, diyorsunuz, Beşiktaş galibiyeti kaçırdı mı? Veya berabere kalabilir miydi? Kesinlikle hayır. Dün gece eğer Beşiktaş şanslı olmasaydı fark olurdu. Gençlerbirliği her şeyiyle iyi oynadı. Ve hiç tartışmaya mahal vermeden maçı götürdü. En büyük özellikleri şu: Ben maçı televizyonda seyretmeme rağmen en az 75-80 dakika Gençlerbirliği'nin en gerideki son adamıyla en ileri uçtaki adamı arasındaki mesafe çok azdı. Gençlerbirliği takımında kaleci hariç her oyuncuyu ekranda gördüm. Hiçbirisi ekranın dışında kalmadılar. Bu şu demektir; takım olarak defans yaptılar, takım olarak hücum ettiler. Topu kaptıklarında çok adamla hücum ettiler. Topu kaptırdıklarında hemen hemen bütün oyuncularıyla topla kendi kalelerinin arasında kaldılar. Demek ki iyi çalışıyorlar. Maç boyunca hem Beşiktaşlı oyunculardan daha az yere düştüler hem de daha az yerde kaldılar.
ASLAN PAYI ÖZDİLEK'İN
FERNANDES GECELERDE
DÜDÜK ÇALMADAN BAŞLAYAMAZSIN
Maçta hakeme fazla iş düşmedi. Yardımcılar, hakeme iyi yardım ettiler. Bir serbest vuruş var. Bazı tartışmalar oldu. Bence onda da hakem haklıydı. Beşiktaşlı oyuncular eğer topu hemen yere koyup başlasalar, tamam. Ama hakem geliyor, yerde duran topu göstererek düdüğünü işaret ediyor. Bu şu demektir: Ben düdük çalmadan oyuna başlayamazsın! Ama şampiyonluğa giden bir takımın bu tip bahanelere sığınmaması gerekir. Orada hakemin yaptığı bir görsel hata var. Madem Beşiktaşlı oyuncu topa vurmaya yelteniyor, topun önüne geç. Oyuncu oynayamasın. Yani oyuncuyu da kilitle, topu da kilitle, pozisyonu da kilitle. Yarın olabilecek tartışmaları da kilitle.
O ZEMİNE KİM BAKIYORSA, KUTLARIM
19 Mayıs Stadı'nın zemininin bakımını yapanları da tebrik etmek lazım. Bugün (dün) 27 Aralık, Ankara'nın geceleri de soğuk olur, gündüzleri de. İstanbul'a hiç benzemez. Ama 19 Mayıs Stadı'nın zeminine bakıyorsun, mükemmele yakın. Kimin emeği ve çalışması varsa, tebrik ederim.