Kural hatası yok

Futbol kuralları açık ve net. FIFA diyor ki; "Sahada ikinci top varsa ve bu ikinci top oyunu etkiliyorsa, hakem maçı durdurur ve hakem atışı ile oyun başlar." 'Kural hatası var' diyenlerin dayanak gösterdikleri maddede 'top' lafı geçmiyor. Ayrıca 'sahada iki top var' dediğin anda başka bir maddeye bakmaya gerek yok

Kasımpaşa-Beşiktaş maçında yaşananlar, haftaya damgasını vurdu. Dışarıdan gelen ikinci topu kucağına alan Donk, Almeida'nın önündeki topa vurarak pozisyonu durdurdu. Donk sarı kart görürken, oyun hakem atışı ile devam etti. Kamuoyunda, kural hatası yapıldığı şeklinde bir kanı var. Siz ne düşünüyorsunuz?
Kesinlikle kural hatası yok. Medyamız 'hakem hatası, yorum hatası' dediğimiz şeylerle, kural hatasını karıştırmakta usta... Bizim Sabah gazetesi de ne yazık ki aynı yanlışa düşmüş. Futbol kuralları açık ve net... Bu konu, tartışılmayacak kadar net. FIFA'nın koyduğu kuralda -ki kimse değiştiremez- deniyor ki; "Sahada ikinci top varsa ve bu ikinci top oyunu etkiliyorsa, hakem maçı durdurur ve hakem atışı ile oyuna başlar." Sahada ikinci top var mı; var. Bu top oyunu etkiliyor mu; başlangıçta, Donk'un elindeyken etkilemiyor. Ne zaman etkiliyor; Donk, elindeki topu yere attığı zaman... Donk, elindeki topu Almeida'ya, yerdeki topa ya da herhangi bir alana; topun aktif olarak oynandığı alana fırlattığı andan itibaren, hakemin oyunu durdurup hakem atışı ile oyunu başlatması gerektiğini FIFA'nın kural kitabı yazıyor. Donk, o topu Almeida'ya doğru değil de taca, kornere doğru atabilirdi. Öyle yapsaydı; sarı kart görmezdi.
ÜÇ DİREKTEN GEÇMEDİ
Dışarıya değil de oyunun oynandığı alana, Almeida'nın ayağına doğru atması, sportmenlik dışı bir hareket... Sportmenlik dışı hareketin de kitapta karşılığı yazıyor; sarı kart... Hakemin verdiği iki karar da doğru. Sarı kart da doğru; hakem atışıyla başlaması da doğru... Hakemin yanlışı, kararını geciktirmesi; geç karar vermesi... Topun, Donk'un elinde olduğunu, Donk'un da oyunun içinde olduğunu dört saniye, beş saniye evvel gördüğü halde, o anda maçı durdurmaması... Ama bugüne kadar kararını geç veren, hatta verdikten sonra değiştiren, verdiği golü iptal eden, vermemişken 'penaltı' diye karar değiştiren bir sürü hakem gördük. Bunlar kural hatası değil; hakem hatası... Hakem hatası, maçın tekrarına sebep olmaz. En canlı örneği, iki ay evvel yaşamadık mı? Gol için kural ne; topun üç direğin arasından geçmesi... Üç direğin arasından geçmeyen topa 'gol verdi' hakem! Yandaki ağların deliğinden içeri girdiği halde... Bütün televizyonlar da tespit etti. Ne yaptı Alman federasyonu;' Hakem hatası vardır. Hakem hatası da maçın tekrarı için yeterli değildir' dedi. 'Efendim, olur mu? Top direklerin arasından geçmedi ki.' Kural diyor ki: 'Direklerin arasından geçmeli...' Hakem direklerin arasından geçmiş gördü. Bitti!.. Öyle gördüyse, öyledir. Hakeme ceza verirsin ama maçı onaylarsın. Burada da olacak budur. Barış Şimşek'e ceza verilecek ama sonuç onaylanacak. Başka türlü ceza çıkamaz.
'Kural hatası' diyenlerin dayandırdığı madde farklı aslında... Tekrar edilmesi gerektiğini savunanlar; FIFA'nın "Eğer kendi ceza alanı dışında bir oyuncu, ceza alanı içindeki rakibe bir cisim atarsa, hakem oyunu penaltı vuruşuyla tekrar başlatır" kuralına dayandırıyor. Siz bu maddede, nerede ayrılıyorsunuz?
Dayandırdıkları maddede top geçiyor mu; geçmiyor. Top lafı, o maddede yok. O maddede, maç gereği 'cisim' diyor. Yani tozluğu, ayakkabısı, tekmeliği; onlardan birini çıkarıp rakibine atıyorsa... Üzerinde zaten taşımakta olduğu cisimlerden birisini... Ama 'top' demiyor.
ÖZEL MADDEYE BAKILIR
O madde, genel bir madde... Hukukta özel maddeler, daima genel maddelerin önüne gelir. Buradaki madde, özel madde... Sahada iki top varsa; 'sahada iki top var' dediğin andan itibaren, artık başka maddeye bakma hakkın yok. Sahada iki top varsa, neler olacağını o madde yazıyor. Hukukun temeli bu... 'Sabah gazetesinde çalışanlar, saat 09.00'da işe gelecek' diye bir kural koyuyorlar. Ama 'Yazar Hıncal Uluç, istediği saatte gelebilir' deniyor. Bülent ile Özge, 'Hıncal canı istediği saatte geliyor. Biz de canımız istediği saatte geliriz' diyemezler. Çünkü Hıncal'ın maddesi özel... Hukuk bu kadar basit... Sahada iki top olmasını, özel olarak ayırmış; ayrı bir madde yapmış FIFA... Artık, o maddenin sınırları içinde olmak zorundasın.
Futbol sahalarında ender rastlanacak bir olaydır herhalde... Donk topu alıyor, bir süre kucağında taşıyor; gayet normalmiş gibi Almeida'nın önündeki topa çarptırıyor. Bir nevi, kucağımıza bomba bıraktı.
Aslında oyunu iyi izlemek lazım. Digiturk tekrar etti; ben defalarca seyrettim. Ama benim seyrettiğim gibi ne Şansal Büyüka, ne Hakan Şükür, ne de Tümer Metin seyretti! Markus Merk'in, orada çok doğru bir gözlemi var. "Pozisyonun mağduru, aslında Donk'tur" diyor. Faili değil; mağduru! Neden? Pozisyonun başlangıcına bak. Beşiktaş, bir hücum yapıyor. Kasımpaşa savunması uzaklaştırıyor. O sırada, dışarıdan bir top atılıyor. Top atıldığı anda Donk, 18 çizgisinin önünde... Top, arkasına doğru atılıyor. O sırada da Kasımpaşa, topu santraya çıkarmış. Çizgisine uzaklaştırmış. Donk bakıyor, tehlike de yok; top Beşiktaş tarafına gidiyor. Arkasına düşen topu almak üzere geri dönüyor. Topu dışarı atacak ama geri döndüğü anda, Beşiktaşlılar topu kesiyor ve kontratak olarak uzatıyorlar ileriye... Top atılmasa oyuna konsantre olup dönen topu anında görecek. Normalde Almeida'ya müdahale edebilecek mesafede bulunan Donk, birden elinde topla kaldı; karşısında demarke Almeida'yı görüyor ve şaşkın... Burada eğer bir tartışma varsa; "Donk'a sarı kart gösterilir mi, gösterilmez mi?" tartışması olmalıydı. Biri sahaya girdi Fernandes'e tekme attı. Kasımpaşalı oyuncular anında, bizim polisler gibi, adamı derdest ettiler; yere indirdiler. Etkisiz hale getirdiler. Kıpırdayamaz hale getirdiler. 5 Kasımpaşalının ellerinin arasında, yerde yatan ve artık kendisini koruma durumu da olmayan adama, Motta ve Almeida tekme attı. Bir refleks tekme değil. Geçen sene taraftara tekme atan Alkmaar kalecisini örnek veriyorlar. Ama Alkmaar kalecisinin üzerine gelen seyirciye attığı tekme, kendini koruma tekmesi... Sahaya giren seyirci, Fernandes'e tekme atarken, Fernandes de adama tekme atsaydı; Fernandes de kırmızı kart görürdü ama o ceza, meşru müdafaaya girip kaldırılabilirdi. Alkmaar kalecisinin cezasının kaldırılması gibi...
MARATON GÖRMEDİ

Ama burada 'meşru müdafaa' diye bir şey yok. Yakalanmış, kıpırdayamaz hale getirilmiş; başında 5 Kasımpaşalı varken, Motta ve Almeida adamı tekmeliyorlar! 'Arkadaşı tekme yemiş kardeşim... Adam öfkelenir' yorumu yapan Maraton ekibi, öbür tarafta Donk'un pozisyonunun en başındaki halini ve pozisyonun girişini yorumlamaya gerek duymuyor. Son andaki pozisyonu da göz göre göre abartıyor. 'Gol pozisyonunda'ymış. Hayır! Gol pozisyonunda falan değil Almeida... Tam tersine topu kontrol edemiyor, top ayağından açılıyor; Donk o sırada topa Almeida'dan daha yakın. Donk o anda, şaşkınlık ve panik içinde olmasa; topu atacağına topa hamle yapsa, Almeida topa vuramaz. Bu pozisyona, 'Net gol pozisyonu' dediler! Almeida'nın topu istop edememiş; top taç istikametinde giderken ve Almeida'nın ayağından iki metre ötedeyken, nasıl 'gol pozisyonu'
olabilir!
***
İNTİKAM ALAMAZ
Rıdvan Dilmen, "Arkadaşıma tekme atılsa, ben de tekme atardım" dedi ve kırmızı kartların kaldırılması gerektiğini söyledi.
Vururdu ama kırmızı kartı da görürdü. "Ben de olsam, ben de vururdum" ne demek! Fernandes'e saldırdığı anda vurma hakkı var. Arkadaşını koruyacaksın. Ondan sonraki vurma, intikam vurması... Hukukta kuraldır; bizzat ihkak-ı hak olamaz. Bir ülkede hukuk varsa, kanun varsa; kimse kendi hakkını, kendi arayamaz. 'Sen Fernandes'e tekme attın; ben sana ceza kesiyorum' diyor Motta ve Almeida... Bunun adı hukukta, bizzat ihkakı haktır. Yasalar ne diyor; bizzat ihkak-ı hak olamaz. 'Kan davası' dediğimiz şey ne; 'Sen benim babamı öldürdün, ben de seni öldürürüm.' Rıdvan Dilmen'in söylediği aynen bu... Fernandes'in mukabil tekme vurması başka; üstünde 5 tane Kasımpaşalı oyuncu olan ve kıpırdayamaz durumda olan bir adamı tekmelemek başka... Bunlar ceza alırlar ve o ceza da kaldırılmaz.
***
HER ŞEY BEŞİKTAŞ'I BULUYOR
Böyle bir protesto tasvip edilemez ama Fernandes'in kulüp ve taraftarıyla ipleri kopmuş görünüyor. Son halkası da bu olay oldu. Fernandes ile Beşiktaş, uzatmaları oynuyor ama ayrılık da bir o kadar sancılı olacak gibi görünüyor.
Beşiktaş'ta bir azınlık var; bunların başında da Bilic var. Fernandes'i, çok büyük bir adam zannediyorlar. Benim için Fernandes; özel yaşamı, futbol yaşamı ve Beşiktaş'a karşı tavrı ile çoktan gönderilmesi gereken bir adam... O, Beşiktaş içinde bir çıban başı... Taraftarın büyük bir bölümü de sevmiyor. Maraton programında, o kişinin başka fotoğrafları da gösterildi. Öyle anlıyorum ki Beşiktaş'ın amigolarından biri... Fernandes'ten hoşlanmayan taraftara sözcü olmak ya da onlara şov yapmak için sahaya girdi. Orada, Şansal'ın çok güzel bir lafı var: "Bunların hepsi iyi, güzel de bu adama ne olacak!" Ben söyleyeyim: O adama hiçbir şey olmaz. Kızıltoprak'ta, benzinliği yakmaya kalkan adama ne oldu! Kadıköy'de, meşaleyi atıp neredeyse stadı yakacak adama ne oldu! Türkiye'de, Futbolda Şiddet Yasası olmasına rağmen, herkesin yaptığı yanına kâr kalıyor; herkes de bunun farkında...
Sahadaki futbola bakacak olursak; Beşiktaş iyi başladığı maçları tamamlayamaz oldu. Kasımpaşa karşısında da aynı şey oldu ve öne geçtiği maçı, ikinci yarı kaybetti. Maçla ilgili gözlemleriniz neler? Bu istikrarsızlığın sebebi nedir?
Beşiktaş, çok eksiği olan bir takım... Bizde bir laf vardır; "Pişmiş tavuğun başına gelmez" diye... Nerede pişmiş tavuğun başına gelmeyecek olay varsa, Beşiktaş'ın başında...
ORMAN, ENKAZ DEVRALDI
Sahası yok. Bir de durduk yerde 4 hafta ceza aldılar. Maçlarını seyircisiz oynadılar. 'Hakem hatası' dediğimiz şeyler, Beşiktaş'ın aleyhine oluyor. Beşiktaş, buna rağmen şampiyonluk ve Avrupa mücadelesi içinde ise bu bile büyük bir başarıdır. Para yok. Fikret Orman'ın, Yıldırım Demirören'den nasıl bir enkaz devraldığını herkes biliyor. Bu alınan enkaz yetmedi; onun üstüne yeni enkazlar da eklendi.
Öteki taraftan, Kasımpaşa iyi gidiyor. 8 maçtır yenilmiyordu; Beşiktaş karşısında da galibiyete ulaşarak ikinciliğini korudu.
Kasımpaşa, çok iddialı bir yönetimin elinde... Hem maddi hem manevi yönden güçlü yöneticileri var. Turgay Ciner dolayısıyla Habertürk var arkalarında... Koskoca İstinye Park var; Zafer Yıldırım dolayısıyla... Aslında bu sene, Kasımpaşa'nın hazırlanma senesi... Türkiye şampiyonluğuna oynayacak Kasımpaşa'yı, gelecek sene göreceğiz gibi geliyor bana...
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.