Deniz bitti!
Borç miktarlarını okuyunca insanın gözlerinin yerinden fırlamaması imkansız...
Manchester United'ın 569 milyon dolar borç ile başı çektiği bu listede G.Saray 300 milyon dolar borçla 7'inci, Beşiktaş 265 milyon dolar borçla 9'uncu, Trabzonspor 107 milyon dolar borçla 14'üncü, F.Bahçe 81 milyon dolar borçla 17'inci sırada...
Peh ki ne peh!..
Pes ki ne pes!...
Net borç üzerinden verildiği söylenen bu rakamlar, eminiz ki çeşitli muhasebe oyun taktikleri ile iyice makyajlanmış ve minimize edilmiştir. Borç yükünün açıklanandan çok daha fazla olduğundan hiç şüpheniz olmasın.
Kulüp yönetimleri, hiçbir yaptırım gücü kalmayan Türkiye Futbol Federasyonu'nun uyarılarını dikkate almıyor, hatta çeşitli yaptırımlar öngören UEFA'nın uyarıları da artık fayda etmiyor.
Böylece, yıldan yıla azalması gereken borçlar katlanarak artmaya devam ediyor.
Bu kulüplerin naklen yayınlardan, forma ve saha içi reklamlarından, seyirciden, ürün satışlarından elde edilen gelirleri daha kulübün kasasını görmeden bankacıların cebine giriyor.
10 yıl ileriye doğru bankalara temlik edilmiş halde gelirleri… Koşar adım iflasa doğru Kulüpler, finansal açıdan yönetilemeyecek duruma gelince de ya kapıya kilit vurulacak, ya kayyuma devredilecek ya da her on yılda bir olduğu gibi devlet tarafından yapılabildiği kadarıyla borçlar temizlenecek.
Neresinden bakarsan bak, durum çok vahim...
Öyle ki; Türk futbolu için tehlike çanları gümbür gümbür çalarken endişe etmemek, durum karşısındaki bu vurdum duymazlık, Türkler, İstanbul'un surlarını döverken Ayasofya'da meleklerin cinsiyetini tartışanların cahilliği kadar vahim… Miktarlar her sene öylesine katlanarak artmakta ki Türkiye ekonomisine doğrudan etki edecek duruma gelmesi durumu söz konusu... Kulüpler borsada işlem görmekte ve en ufak bir sarsıntı, milyonlarca insanın zarar görmesine sebep olacak. Daha da kötüsü, göz önündeki dört büyük kulübün yanında Anadolu takımları da hızlı bir şekilde bu batağın içine çekiliyor.
Yabancı serbestisi, altyapılardan yetiştirip dört büyüklere sattıkları futbolcularla ciddi paralar kazanan Anadolu kulüplerinin önünü kestiği için, artık bu şansları da yok oldu. Sahaya 11 yabancı ile çıkma alternatifi olan dört büyükler, Avrupa'dan yaşları 35'i geçmiş çok daha ucuz futbolcularla işi kotarabiliyor.
Uzun sürmez, Anadolu kulüplerinin de batak haberleri ile içimiz sızlamaya başlar.
El ayaktan hoşnut değilse sorumlu baştır
Ülkemizde öylesine çarpık bir sistem daha doğrusu sistemsizlik var ki, bütün bu borçları yapan yöneticilerin hiçbir sorumluluğu yok. Mevcut yönetim kurulları "Allahaısmarladık" deyip ellerini yıkayıp, çekip gidiyorlar. Onların hesap verme, kimsenin de arkalarından hesap sorma hakkı yok.
Tehlike kapımızdan içeri girmiş de ilerliyor. Türk sporuna acilen bir 'Olağanüstü Hal' ilanı gerek...
El, ayaktan hoşnut değilse sorumlu baştır.
'Sorunlu sorumsuz' yöneticiler sayesinde deniz bitti! Bu şahıslara sorumluluk yüklenmeli ve milletin parasını mirasyedi havası ile har vurup harman savurmalarının önüne geçilmelidir.
Aksi takdirde, acı ilacı biz içecek, bedeli ülke olarak biz ödeyeceğiz.
Bu tedbiri almayı ihmal ettiğimiz sürece yaprak dökümünden kaçış yok.
Hz. Ömer'in dediği gibi "İhmal, mahrum kalmanın sebebidir."
Spor turizmi ile bedava reklam
Uzun yıllardan sonra Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla 'Turizm Şurası' toplandı ve şu günlerde ülkenin turizm geleceği masaya yattı. "Güney sahillerimiz deniz turizmiyle şenlenirken, bu durumu nasıl daha ileriye taşıyabiliriz ya da turizmi deniz, kum, güneş üçlüsünden daha öteye nasıl taşıyabiliriz, çeşitlendirebiliriz" diye tartışmakta turizm sektörü...
Şura'da 'Spor turizmi' başlığı var mıdır, bu konuyu da konuşacak kişiler olacak mıdır, ya da spor teşkilatından ve federasyonlarımızdan birileri çıkıp da bir şeyler söyleyecek midir, bilmiyorum. Bildiğim; dünyada 'Spor turizmi' diye bir turizm çeşidinin var ve çok önemli olduğu… Üstelik bu alanda çok ciddi rakamların dönmekte ve ülkeler, yüz milyonlarca dolar harcasa da yapamadığı tanıtımı spor turizmi ile çok daha ucuza getirir, çok etkili olurlar.
Dünyanın çeşitli ülkelerindeki milyarlarca sporseverin gözü kulağının olduğu spor karşılaşmaları bu anlamda bir nimettir.
Bedava ve etkili reklamın en kısa yoludur.
Son yıllarda ülke olarak düzenlemiş olduğumuz Universiade Yaz ve Kış Oyunları, FIBA Dünya Kadınlar ve Erkekler Basketbol Şampiyonaları, UEFA Şampiyonlar Ligi finali, Formula 1, Moto GP, EYOF Yaz ve Kış Gençlik Festivali vb. irili ufaklı yığınla sportif organizasyonla bu yarışın içinde ve en öndeydik. Hatta, diğer spor ülkelerine "Bu Türkler'e neler oluyor?" dedirtecek kadar yükselmeye başlamıştı spor etkinliği grafiğimiz… Düne göre sayıları yok denecek kadar azalmış olsa da "Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu" ve "Turkish Airlines Open Golf Turnuvası" gibi her yıl düzenli olarak yapılan ve tanıtım olarak çok daha etkili olan spor etkinliklerimiz ile yarıştan kopmamaya gayret ediyoruz.
Turkish Airlines Open Golf Turnuvası
Şu anda Antalya'da halen devam etmekte olan THY Open Golf Turnuvası da sportif getirisini bir kenara bırakacak olursak, turizm ve ülke tanıtımı açısından çok önemli bir organizasyon...
Amerika ile vize krizi yaşadığımız şu günlerde Amerikan gazeteleri ve televizyonları bu turnuvanın haberleri ve görüntüleri ile dolu... Böyle bir tanıtımı hangi güç ve para ile yaptırabilirsiniz ki?
Canını dişine takarak, her türlü olumsuzluğu göz ardı ederek, bu organizasyonu gerçekleştirmeye çalışan Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu ile spor turizminin önemini bilen ve geleceği görerek turnuvaya adını veren THY'nın yönetimini başta Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı olmak üzere sporsever bir Türk vatandaş olarak tebrik etmek boyun borcudur.
Spor Turizmi Şurası düzenlenmeli
Spor teşkilatımız bir şura ile spor turizminden daha çok pay alabilmemiz için ciddi bir çalışma yapması gerektiğini ne zaman fark edecek?
Daha el sürülmedik kış sporlarımız, dünyanın birçok ülkesinin gıptayla baktığı kayak sporuna uygun dağlarımız varken ve dünya çapında spor etkinlikleri düzenleyebileceğimiz tesislerimiz mevcutken, büyük kış spor organizasyonlarına neden aday olmuş değiliz, anlamak mümkün değil... Bir ipucu verirsek belki işe yarar: Zamanın Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, sporun turizme katkısını artırmak ve olgusunu yaygınlaştırmak üzere 2009'da, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Spor Federasyonları, TÜRSAB, TÜROFED, TYD, Akademisyenler ve spor ajansları ile birlikte 'Spor urizmi Platformu'nu kurarak, şura çalışmalarının ilk adımını atmış ve epeyce de yol almıştı. Sonuçlandırmak kısmet olmadı.
Siz, buradan devam etmeye ne dersiniz?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.