Çağdaş teknik adamlık
Günümüz futbolunda teknik adamlık, maç öncesi taktik verip, maç sonrası açıklama yapmanın çok ötesinde sorumluluk ve beceri istiyor. En başta da insan yönetme ve yönlendirme becerisi.
Standart teknik adım tanımı dışına çıkamayanlar 50 yıllık klişeleri aşmakta zorlanıyorlar.
Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz; kazanan takım bozulmaz, soyunma odası da antrenman sahası da çok kalabalık olmamalı… Her oyuncu her yerde oynar… Bu tür saplantılara, kapris ve önyargıları da eklediğimiz de karşımıza, günümüzün yaşamaktan uzak, geçmişte kalmış sıradan teknik adamlar çıkıyor.
Bu tanıma uyanların, her türlü imkana rağmen elde ettikleri başarısızlıkları örtmek için sakatlık, hakem hataları ve diğer mazeretler bir kenarda hazır beklemektedir.
Laf aramızda bazı hakemler de sanki bu tür teknik adamlara mazeret üretmek için bu dünyaya gelmişlerdir.
Uzatmayalım; sezon başında '24'ten fazla oyuncu istemem' deyip sakatlık, ceza durumlarında ara transferde kulübü bir sürü zarara sokan ve yaşanan tüm başarısızlıkları da aynı mazeretlerle açıklayan teknik adamlar artık aynaya bakmayı öğrenmek zorundalar.
Gerçi sıradanlıktan kurtulmak çok kolay değil! Herkes bunu başarabilse, binlerce teknik adam arasından Morinho, Wenger, Ferguson ya da yerlilerden Terim, Güneş, Denizli, Yanal gibi sadece bir kaç tanesi ön plana çıkmazlardı.
Mancini'den Bilic'e, çiçeği burnunda Hami hocadan, şampiyonlukla kendini kanıtlamış Ertuğrul Sağlam'a kadar, her teknik adam bir an önce aynaya bakıp, çağı yakalamalı ve insan yönetimini öğrenmelidir.
Özellikle dört büyükler için 24 kişilik bir kadro asla yeterli değildir. Üç kulvarda mücadele eden büyüklerin, A2 takımlarını rezerv takım olarak kullanmaları şarttır.
Bu anlamda bir atılım yapmayanların, önümüzdeki sezonlarda da hem vaziyetleri hem de mazeretleri aynı olacaktır.
BEŞiKTAŞ DiKKAT!
Kayseri'nin iki takımı da can derdinde dolayısıyla bu sezon mantı tek kelimeyle acılı. Buradaki acı aynı zamanda Kayseri takımlarının rakipleri için de geçerli olabilir.
Özellikle de Kayserispor'un rakipleri için. Sarı-kırmızılılar sezon boyu uyuduktan sonra titreyip kendilerine gelmeye başladılar. Dolayısıyla Beşiktaş yarın çok dikkatli olmak zorunda.
İki ezeli rakibinin karşılaştığı haftayı kazançlı kapatmayı gerçekten isteyen bir Kartal maç boyu durmamalı ve 90 dakika skor kovalamalıdır.
Mancini'nin dört sözü!
Yıllar önce Veselinoviç neredeyse her Beşiktaş maçında 4-5 gollü bir galibiyet alabileceklerini ima eder ama sahadan hep farklı yenilgilerle ayrılıp hüsran yaşardı.
Acaba Mancini de bir Veselinovic olma yolunda mı ilerliyor yoksa gerçekleri mi söylüyor bunu çok merak ediyorum.
Çünkü Mancini, "Fenerbahçe'ye dört atarız" diyerek çıtayı çok yükseğe koydu.
Bu dayılıktan sonra, mazeret dolu söylemleri kimse dinlemez.
Öyle muhabir arkadaşlarımıza saldırarak da kurtulamaz.
ERZiK FIRSATI KAÇIRMAZDI!
Platini ve İnfantino'nun, "Biz TFF'ye şike konusunda baskı yapmayacağız" açıklaması nedense bana garip geldi. UEFA'nın gerçek tavrının bu olacağına ihtimal bile vermiyorum.
Neden derseniz; öncelikle eğer bu gerçek olsaydı Şenes Erzik bu müjdeyi kimselere bırakmaz kendi bir şekilde sızdırır ve Fenerbahçe ile arasındaki buzları eritirdi. İkincisi söylem gerçek olsa sevinçten Demirören zil takıp oynardı.
Aynı şekilde, en küçük bir olumlu gelişme karşısında kıyamet koparan Fenerbahçe yönetimi de Platini ve İnfantino'nun açıklamalarının ardından bu kadar sessiz kalmazdı.
Ben böyle diyorum; bilmem ki siz ne dersiniz!?
EMENiKE 32 YAŞINDA MI?
İDDİAYA göre Ruslar kemik ölçümü yaptırmış ve sonuç 32 çıkınca transfere onay vermişler.
Emenike, F.Bahçe'ye transferi söz konusu olduğunda özbe öz kendi menajeri de bu tür iddialar ortaya atmıştı. Diyeceksiniz ki 32 olsa ne fark eder, 25 olsa ne fark eder? Çok şey fark eder. Özellikle de sözleşme yenilerken...
Önünde 12-13 yıl olan bir oyuncuya ödenecek parayla, 5-6 yılı kalmış bir oyuncuya ödenecek para aynı olabilir mi? O nedenle F.Bahçe'ye tavsiyem kemik testidir. En azından kafaları rahatlar
BAŞKAN, iBRA'YI BEĞENMEMİŞ!
İlhan Cavcav yıldız olacak futbolcuyu 40 km'den tanımakla bilinir. Gençlerbirliği'nin yıllardır yaptığı doğru transferlerde İlhan ağabeyin bu özelliğinin payı büyüktür.
Ancak 'beşer şaşar' diye boşuna dememişler. Yaklaşık 10 yıl kadar önce. İlhan ağabeye bir futbolcu izlemesi önerilir.
Düşer yollara, gider ve izler...
Sonra kendisine o oyuncuyu izlemesini tavsiye eden G.Birliği menajeri Cem Onuk'a dönüp şöyle der; budan Türkiye'de tonlarca var. İlhan ağabey beğenmez izlediği futbolcuyu ve o beğenmediği futbolcu İbrahimoviç'tir!
MODRiC TRABZON'A!
Dinamo Zagrep, Modric'i kiraya verince bir şekilde denk gelir ve Ersun Yanal bu oyuncuyu genç yaşında izleme şansına erişir. O dönem görev yaptığı Trabzon'a da şiddetle tavsiye eder! Her nedense bu tavsiyesine uyulmaz ve tarihi fırsat kaçırılır. Hem de ne fırsat; öyle değil mi?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.