Trabzon'da ne oldu?
Bilinen bir fıkradır, Temel ölür ve vasiyeti üzerine mezar taşına şöyle yazılır; hastayim dedim inanmadınız, öleyrum dedim inanmadınız, şimdi ne oldi!
Son Trabzonspor-Fenerbahçe maçı da aynen bu silsile sonucu gelişen olaylar sonucu yarıda kaldı. Trabzon insanı bekledi… Sabırla bekledi… Önce Etik Kurulu'nu, sonra ikinci Etik Kurulu'nu… Ardından PFDK'yı daha sonra Tahkim'i… Aylarca UEFA'yı bekledi, yetmedi CAS'ı beklemek durumunda kaldı. Sonra… Dahası vardı… Birileri ısrarla "Yargıtay cezamızı onasın sonra konuşalım" dediler, Trabzonspor taraftarı onu da bekledi… Yargıtay da onadı ama yine kimseden çıt çıkmadı.
Üç yıl boyunca yürüdüler, adamca eylemlerle seslerini dünyaya duyurmaya çalıştılar.
El oğlu duydu, bu topraklardaki kardeşleri duymadılar!
Bir şehir sokaklara döküldü bizim grup istisna, ulusal medya görmedi, duymadı, söylemedi.
Buna karşılık haklarını yediklerini düşündükleri insanlar nerede, ne zaman tek kelime ettilerse manşetlere taşındı.
Baskı, baskı, baskı. Haksızlık, haksızlık, haksızlık.
Temel hastayim dedi inanmadınız… Böyle yaşayamam dedi, imnanmadınız… Peki şimdi ne oldu?
Ha sahi ne oldu?
Her şey istediğiniz gibi mi oldu!? Öyleyse devam edin savsaklamaya, görmezden gelin hak arayan insanları… Bakalım nereye varacak bu işin sonu. Ancak şunu sakın unutmayın ey TFF yöneticileri ve ey UEFA, yaşanan ve yaşanacak olan her şeyin sorumlusu bu işi bu kadar savsaklayan sizlersiniz. Başkası değil.
Hak arama yanlışı
Gelelim işin öteki tarafına. Fenerbahçe maçında sahaya yabancı madde atan, Volkan ya da bir başkasına küfür eden ya da onların tahriklerine kapılanlar bir tek kuruma zarar verdiler, onun adı da Trabzonspor. Üç yıldır adamca hak arayanların emeklerini de boşa çıkardılar. Yazık ettiler. Maç oynanır, kazanan kazanır. Dün Fenerbahçe'de olan Özer bugün Trabzon'da, Egemen tam tersi. O zaman sahadaki futbolcuyla ya da karşındaki camiayla değil şikeyi yapanlarla uğraşmak gerekir. Bunun yolu asla ve asla sahaya müdahale etmek değildir. Bunu yapanlar ayıp ettiler,
hem de çok ayıp ettiler.
Delikanlı Bilic!
Kural hatasının yapıldığı ve Fernandes'in fiili saldırıya uğradığı maçta "Donk mağdur oldu" diyebilen yayıncı kuruluşun Alman yorumcusu, Bilic'in medeni siteminden rahatsız oldu. Adam son saniyede maç kazanmış, adrenalin patlaması yaşıyor ve iki penaltısının verilmediğini düşünüyor. Bu şartlarda, işin o tarafına hiç girmeden, "Pedro ikinci sarıdan atılmalıydı" derseniz, alacağınız cevap Bilic'in verdiği gibi olur. Galatasaray ve Fenerbahçe cephesinden yapılan açıklamalara sesini çıkarmayan Markus, ya Beşiktaş ve Trabzon cephelerine karşı da susmayı öğrenmeli ya da herkese karşı konuşmalı. Beşiktaş'ın hocasını kolay lokma gibi görüyordu sanırım ama öyle olmadığını da kısa sürede anladığına eminim!
FERNANDES VE QUARESMA!
Quaresma Beşiktaş'ta kendini kanıtlamak zorunda değildi. O nedenle ağzımıza bir tadım bal sürdükten sonra eli belinde dolaştı sahada. Ne zaman Beşiktaş'tan ayrılmak zorunda kaldı, anladı ki kazın ayağı öyle değil. Porto ona son bir şans verdi ve şimdi o şansı inanılmaz iyi kullanıyor. Keşke Beşiktaş'ta yapsaydı bunu. Havasını değil yeteneklerini konuştursaydı. Yapmadı, olmadı! Fernandes de aynı yolun yolcusu. Gidince anlayacak Beşiktaş'ın kıymetini ama yapacak bir şey yok. Çünkü artık Fernandes yok! Yolu açık ola.
Beşiktaş TV
Usta gazeteci, Kartal yürekli Erdoğan Aktaş, Beşiktaş TV genel yayın yönetmenliğine, üstelik tek kuruş ücret almadan gelmeyi kabul etti. Güçlü duyumlara göre Haber Müdürü de Hakan Gündoğar kardeşimiz olacak. Sonunda Beşiktaş, Beşiktaşlılar'a, almaya değil vermeye gelenlere emanet ediliyor. Sevgili dostum Fikret Orman'ı ve başta Ahmet Nur Çebi olmak üzere tüm yöneticileri kutluyorum. Doğru yoldasınız.
SOSYAL MEDYA TERBiYESi
Yeni düzenlemeler ne kadar çözüm getirir bilemem ama sosyal medyanın insanların birbirine hakaret etmesi için var olmadığını artık birilerinin anlaması gerek. Her gün, sadece fikirlerimi beğenmedikleri için birileri bana ve aileme ağır hakaretler yağdırıyorlar. Ben mahkemeye vermeye bıktım, onlar hakarete bıkmadılar. Güvenceleri sosyal alemdeki düzensizlik ve "Nasıl olsa twitturk İP numaramızı vermez" düşüncesi. Buna bir çözüm şart. Sosyal medya edepsizlerin hükümdarlığı değildir ve olamaz.
DÜNYA GÖZÜ, ANA YÜREĞİ
Böyle şeyler duyunca yüreğimin yağları eriyor. Sevim anne 78 yaşında ve çok sevdiği Galatasaray'ını hayatında bir tek kez bile statta izleyememiş. Şu dünyaya gelmiş gidecek içine dert olmuş TT Arena. Bir şekilde ulaşmış İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürü İbrahim İlhami Koç'a anlatmış derdini; "oğul dünya gözüyle bir kere takımımı statta izleyeyim" deyivermiş… Koç da sağolsun kayıtsız kalmamış, Sevim anneyi getirmiş Antalya'dan, ağırlamış ve Beşiktaş derbisini de TT Arena'da izletmiş. Ne diyeyim, helâl olsun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.