Beşiktaş farkı!
NE Fenerbahçe, ne de Galatasaray, böyle bir yeniden yapılanmayı başaramazdı. Beşiktaş ikinci kez başarıyor.
80'li yılların başında alt yapıdan gelen 7-8 gençle yola çıkan Kartal, Mehmet Üstünkaya'nın başkanlığında beş yıl şampiyon olamamayı dahi göze almıştı...
Dün gibi hatırlıyorum, Yugoslav Spaij getirilmiş ve takımın halini görünce "Bu acemilerle çalışamam" diyerek kaçmıştı. Sonra, adam gibi adam Dorde Miliç'le yola devam edildi… 'Yanlış' kaçmış, 'doğru' gelmişti.
O sezon küme düşeceği ileri sürülen Kartal, ligi beşinci bitirip bir sonraki sezon şampiyonluk ipini göğüslemiş ve daha sonra da kupalara yıllarca ambargo koymuştu.
Kadere bakın ki yine Mehmet Üstünkaya tanımına uygun bir başkanla ve şampiyon olmamayı göze alarak çıkılan yolda kapısı çalınan Mustafa Denizli, tıpkı Spaij gibi "Bu takım bana yetmez transfer isterim" diyerek görevi kabul etmemişti.
Kader işte… Denizli'den asla bir Miliç olmazdı zaten.
Yine yanlış gitti, doğru geldi ve 80'li yılları yaşayan Samet Aybaba işe dört elle işe sarıldı.
Sonrası bildik hikaye...
Yine, erken öten bazı horozlar "Beşiktaş küme" düşer muhabbeti yaptılar.
Oturdukları yerden ahkam keserken Beşiktaş camiasını hiç tanımadıklarını da haykırmış oluyorlardı.
Hadi onlar neyse ama camiayı iyi tanıyan bazıları dahi "80'li yıllarda değiliz, devir değişti, Beşiktaş çoluk çocukla başarılı olamaz" diyorlardı.
Sonuç ortada... Beşiktaş ikinci dirilişini yaşıyor. Artık gelecek çok daha aydınlık.
55 MiLYON
BEŞİKTAŞ'ın UEFA kriterlerine uyma konusunda bir sorunu kalmadı.
55 milyon TL kredi ile eski-yeni tüm futbolcuların alacakları ödendi ya da Ferrari'de olduğu gibi yeni bir takvime bağlandı. Hayırlısı olsun. Şimdi sırada stat var. Orman yönetimi, İnönü'ye kazmayı vurdukları andan itibaren Beşiktaş bahçesine bahar gelecek, tüm ağaçlar çiçek açacak kuşkusuz. Şuna da çok inanıyorum, aynı yolda taviz vermeden yürüyen bir Beşiktaş gelecek yıllara yine ambargo koyar. İnanmayan tarihe baksın, orada yazıyor.
KİĞILI'YA YAPILAN AYIP
ABDULLAH Kiğılı derbi sonrası "G.Saray taraftarı, stadımıza gelebilir" diyerek, kulübün resmi açıklamasına güvenip inisiyatif aldığı anda "cezası" hemen kesildi! "F.Bahçe benimdir" diyen Aziz Yıldırım derhal bir açıklamayla Kiğılı'yı söylediğine bin pişman etti. Bu örnek Aziz Yıldırım'ın yönetim şeklini başkaca bir söze gerek bırakmadan en iyi şekilde anlatmaktadır.
TÜKÜRÜK YOK
MEİRELES'in iki görüntüsü var, birinciye gore tükürüyor, ikinciye gore tükürmüyor. Özkahya, Miereles konuşurken ağzından çıkan tükürükleri mi abarttı, yoksa gerçekten tükürdü de o görüntüler ortada mı yok, bunu bilmek herkesin hakkı. Dolayısıyla hakem raporu açıklanmalıdır.
Durum vahim!.. Ya Özkahya Meireles'i yakmak için yalan yazdı, ya da başka bir film dönüyor. İddialar ortada kalmamalı. Öte yandan ben düşmanım olsa haksızlık yapılırsa karşı çıkarım; tükürük olmadığına göre "ekstra sekiz maçlık" ceza da olmaz, olamaz.
KARADENİZ VE KEÇELİ
METİN Keçeli, Demirören yönetimine girdiği gün Ömer Güvenç'le konuşmuştuk. Keçeli'nin bin pişman olacağını söyemiştim. Sözde Demirören'e fren olacaktı, bahanesi buydu. Yönetimde bazı şeylere itiraz edince dışlandı, istifası istendi. İstifa etmiş olsa, yanlışlara dikkat de çekmeyi başarabilirdi. Yapmadı, koltuğu bırakmadı. Dolayısıyla şimdi kalkıp o günleri eleştirmeye hakkı yok. Yani Divan Başkanı Yalçın Karadeniz yüzde bin haklı. Bununla birlikte Karadeniz'in tavrı, haklılığını da gölgede bırakacak kadar çirkindi. Yakışmadı!
KOCAMAN TİYATRO
AZİZ Yıldırım Fenerbahçe'nin arkasına saklanmış tiyatro oynuyor. Tek rol arkadaşı ise Aykut Kocaman. Bir istifa masalıyla Karabük mağlubiyetini unutturup devre arasına "sakin" kafayla girdiler. Şimdi Fenerbahçe'nin milyon eurolarını yeni transferlere harcama zamanıdır! Taraftarı susturmak adına paralar yine sokağa atılacak. Farkında değiller, ok yaydan çıktı, artık kimse masal dinlemek istemiyor. Tribünlerin haykırışı bundan.
En kötü günde takımları için forma ve kombine alan, her maça giden bu insanlara, "F.Bahçe için ne yaptılar" diye soranlar; vicdanlarda sorgulanmaya başladılar bile. Bundan sonra "efsane başkanın" işi zor, hem de çok zor.
AZİZBAHÇE ARTIK BİR SEMBOLDÜR
BU arada dune kadar beni ağır şekilde eleştirenler, Azizbahçe diyerek neyi kast ettiğimi sanırım şimdi çok daha iyi anlamışlardır. Benim kastım hiç bir zaman F.Bahçe camiası olmadı. Ben F.Bahçe'yi kendi ekseninden ayrılmayacak ayara getirmeye çalışan Aziz Yıldırım zihniyetini eleştiriyorum. Azizbahçe diye anlatmak istediğim budur. Şimdi aynı tanımı bir çok insanın yapması da hoşuma gidiyor, o ayrı konu. Patenti tarafıma ait olan "Azizbahçe" artık bir semboldür ve gerçek Fenerbahçeliler'i gaflet uykudan uyandırmaya başlamıştır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.