Durma yoksa düşersin
Beşiktaş koşmalı, çok koşmalı.
Mevcut kadronun en büyük silahı bu. Her maç bir anlamda ava çıkmak ise avcı en etkili silahını hep yanında bulundurmak zorunda.
Beşiktaş'ın bu sezon iki önemli silahı var; takımdaşlık ve fizik gücü.
Galatasaray derbisinde o güçle maçı hak eden Kara Kartal, Karabükspor deplasmanında aynı enerjiyi sahaya yansıtınca rahat kazandı. Olması gereken bu.
Beşiktaş koşmalı, durduğu anda düşer.
Çünkü rolantide giden bir maçı kurtaracak bireysel ayaklar üzerine kurulu bir sistemi yok. Samet hoca sistemini arkadaşlık, yardımlaşma, rakipten daha fazla koşmak, kısaca takımdaşlık üzerine kurmuş durumda.
Rakibini orta sahada bozan, pozisyon bulan ve bulduğunu atan bir Beşiktaş izliyoruz.
Bir takım her zaman bulduğu tüm pozisyonları gol yapamaz, bu gerçeği bilmeli ve perde kapanmadan mutlaka iyi bir golcü de alınmalı.
Çok büyük bir terslik olmazsa bu konu halledilecektir diye düşünüyorum. Halledilmeli de.
Beşiktaş kadar koşan bir takım, iyi de bir golcüyle takviye edilirse sonuç alması çok daha kolay olur. Ancak ne tür bir golcü alınırsa alınsın, zafere giden yolun ilk kilometre taşında aynı şey yazacak; koş, durma yoksa düşersin!
G.Saray başkanı verirdi
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal derbideki penaltı için "Ben de olsam verirdim" demiş. Öyle bir penaltıyı vermek için; bir futbolu bilmeyeceksiniz, ikincisi kulüp başkanı olacaksınız! Ünal bey (Futbolu bilmem diyen kendisi) tüm şartlara haiz.
Buse kızın hikayesi
Bugün değil, muhtemelen bir sonraki yazıda, yine bu köşede size bir "Terör acısını nasıl yendik!" hikayesi anlatacağım. Beşiktaşlı, Fenerli, taraflısı, tarafsızı nasıl birlik olduk hepsini anlatacağım.
Az bekleyin.
Buse kızın hikayesi geliyor.
Milli sevdamız
Abdullah Avcı yönetiminde yeniden yapılanan A Milli Takım, Dünya Kupası eleme grubundaki maçlarına Hollanda deplasmanıyla başlıyor. Cuma günü milli sevdamızla birlikte yollara düşeceğiz. Hedef elbette galibiyet ama peşinen kabul edelim ki bu maç üç sonuca da açık.
Kazanmak müthiş olur fakat kaybetmeden dönmek bile grupta bizi bir adım öne çıkarır.
Avcı'ya da bizim çocuklara da güvenimiz tam. Kazanmasalar da dahi mahcup etmeyeceklerdir.
Yolumuz açık ola.
Teker teker gelin
Bu hafta müthiş bir yoğunluk elimi, ayağıma dolaştırdı. Hafta sonu maçları ve aynı gün kıyılan nikahlar, iki ayağımı bir pabuca sokmama neden oldu. O nedenle hiçbirine gidemedim. Geçtiğimiz pazar, Kırcasalih'te (Yani memleketim) yeğenim Fırat, dünya güzeli Pelin kızla dünyaevine girdi, TRT'nin yakışıklısı Ferit Yılmaz kardeşim de aynı gün kutsal yuvasına adım attı. Allah ikisine de eşleriyle mutlu bir hayat nasip etsin.
Bizim Fotomaç Tempocu'nun yakışıklı delikanlısı Erhan Atasoy da Günnur kızla bu hafta sonu Ordu'da hayatını birleştiriyor.
Kral kardeşime de şimdiden ömür boyu mutluluklar diliyorum.
Olcay, tabana kuvvet!
Samet hoca "İkinci yarılarda tam istediğim gibisin, peki ilk yarılarda neden bocalıyorsun?" diye sorunca "Hocam ancak ısınıyorum" cevabı almış. Bunun üzerine oyuncusuna "O zaman maça otobüsle değil koşarak gel, daha çabuk ısınırsın" diyen Samet hoca aslında şakayla karışık bir gerçeğin altını çizmiş.
Futbolcu kendi eksiğini bilecek.
Eğer ilk yarıya adapte olman uzun sürüyorsa ya ısınmaya daha erken çıkarsın ya da hocanın dediği gibi İnönü'ye koşarak gelirsin Olcay kardeşim!
Bilmem anlatabildim mi?
Burak'ı da bir anlatın
Galatasaray potada, İlhan Karaman'ı Fenerbahçe'ye kaptırınca birden bire etik değerleri hatırlamış. Bakın ne diyorlar: "İlkan Karaman'ın davranışları, kendisine iki sene boyunca yatırım yapan kulübümüze karşı dürüst davranmadığını açıkça sergilemektedir!" Ben işin en çok bu tarafını seviyorum. Ayna tutmayı. Burak'ı Trabzon'dan alırken unutulan etik değerlerin birden bire hatırlanmasına bayılıyorum… İşin en tatlı yeri tam da burası.
Batuhan ve Fernandes
Hoca hocayı tekkede, hacı hacıyı Mekke'de, deli deliyi dakikada bulur' diye boşuna mı söylemişler. Karabük maçında net şekilde görüldü ki Batuhan ve Fernandes kanka olmuşlar. Bu ikilinin uyumu Beşiktaş'a iki gol getirdi. Aklını futbola veren bir Batuhan'ın neler yapabileceğini gördük. Fernandes'i söylemeye bile gerek yok. Kim demiş iki yanlış bir doğru etmez diye, ediyor işte!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.