Yönetmek
Düşünün ki, bir yerde halka hizmet vermek ve para kazanmak için kaliteye önem veren insan olarak, restoran açmaya karar verdiniz. Mekanın içini ve dışını her yönüyle hazırladıktan sonra ne yaparsınız?
Önce iyi bir aşçıbaşı bulup ekip oluşturmasını isteyerek, yemek türlerine göre malzeme listesi istersiniz.
Onun kararlarına güvendiğiniz için restoranda çalışacak personel ve yemek malzemelerinin seçimini de ona bırakırsınız.
Eğer müşterilerden bir şikayet gelirse, o serzenişlerin ortadan kalkması için aşçıbaşına iletir, sorunlara çözüm ararsınız.
Aşçı ile ortak çalışma sonucunda problemleri çözeceğinize inanıyorum. Sonuç olarak müşterinin ağız tadına uygun yemekler yapıp, para kazanmaya başlarsınız. Eğer malzemelerde sıkıntılar olursa, malzemelerin değişmesini de aşçı gerçekleştireceği için; bunu yaparak çok paralar ve yeni müşteriler kazanmaya devam edersiniz.
En önemlisi, zamanı gelir marka olursunuz. Aksi durumda, dükkan kepeklerini indirir!
Futbolda marka olmak
Futbolda da; restoranda olduğu gibi aşçıbaşı düzeyinde teknik direktör vardır! Restorana, aşçıbaşının kararı olmadan nasıl personel ve malzemeleri almazsanız; futbolda da teknik direktör olmadan oyuncu almazsın!
Futbolda da patron olarak bu işleri kendi kendinize yapmaya çalışırsanız, siz de aynı restoran patronu gibi müşterinizi kaybederseniz, marka olmadan da iflas edersiniz.
Nasıl ki, restoranlar menülerde yazılı olan yemekleri kendileri üretiyorlarsa, başka restoranların yemeklerini satma yoluna gitmiyorlarsa; futbolda da kulüpler futbolcularını mutlaka kendileri üretmek mecburiyetindedir.
Aksi takdirde yok olursunuz, marka olamazsınız.
Yarın çok geç olabilir
Son yıllarda görüyoruz ki; taraftarlarımız statlarımızdan uzaklaştı, yeni nesil statlara gelmiyor.
Maalesef futbolda, marka olamıyoruz. Başta TFF olmak üzere kulüplerimiz, yeni taraftarları statlara çekmek için projeler üretmek zorunda. Ne zaman kulüplerimiz, değerli futbolcularına sahip çıkıp onları yönetimlerine alırlar; o zaman belki bir şeyler değişir benim ülkemde!
Arkadaşlar gelin restoran iflas etmeden doğru aşçı ve ekiplerini seçerek devrim yapalım!
Son yıllarda yaşanan tatsız olaylara bir sünger çekerek, her şeye sıfırdan başlayarak yeniden kuralım. Eski yıllarda olduğu gibi tüm kulüpler arasında sevgi köprüsü kurmaya çalışalım.
Bitsin artık kırgınlıklar.. İnanıyorum ve umuyorum ki, Aziz Yıldırım, Ünal Aysal, Fikret Orman ve İbrahim Hacıosmanoğlu, kulüpleri için çok işler yaptıkları gibi aralarındaki eski dostluk bağlarını da kurmak istiyorlar.
Aynı zamanda sosyal sorumluluk projeleri de üreterek, yeni taraftarlar bularak futbolun bir sevgi olduğunu haykıralım. Zaman geçmeden bir şeyler yapalım.
Artık Türk Futbolu için el ele vermeliyiz. Yoksa gerçekten geç olacak, hem de çok geç!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.