Öncesi ve sonrası
Sarı-lacivertlilerin bu sezon geçen seneye göre en temel farkı, işler biraz kötü gittiğinde saha içinde olumlu anlamda reaksiyon veren görüntülerinin olması.
Bunu, oyun ve üretkenlik anlamında çok iyi bir şekilde yapmasa da mücadele anlamında en üst seviyede ortaya koyuyorlar.
Denizli deplasmanında da 4 merkez orta saha oyuncusuyla yer alan F.Bahçe, orta sahada dikine hızlı topu taşıyabilen oyuncu eksikliğini (zaman zaman Ozan yapsa da) ciddi anlamda bu eksikliği hissetti.
Rodrigues'in de sakatlıktan döndüğü ilk maçta, maç temposunun yeterli seviyede olmayışından, F.Bahçe'nin rakip yarı alandaki gol pozisyonu üretiminde kısır bir görüntü vermesine neden oldu. Tolga'nın hücumda sağ çizgide oynamasının en büyük esprisi, ikinci santrfor gibi rakip ceza sahası içine çok akıllıca girip, pozisyon alması.
Nitekim geçmişte bu pozisyonda oynadığında goller de atmıştı ve F.Bahçe'nin attığı ilk golde de aynı oyun ezberiyle takımının öne geçmesini sağladı.
H H H
F.Bahçe'nin sol kenar oyunlarının, Hasan Ali'nin de sakatlıktan sonra maç temposu eksikliğiyle, Rodrigues'le beraber o kanadın işlevliğini azalttı. Özellikle hem dün kulübeden çıkamayan Moses gibi dikine gidip, adam eksiltebilen ve F.Bahçe'nin orta sahayla hücum arasındaki en güçlü pas bağlantısını yapan Kruse'nin olmayışı da hücumdaki çeşitliliği de etkiledi.
Ersun Yanal'ın hem 2-1 olduktan sonra oyuna geç müdahaleleri, Deniz'den hala sağ önde kenar oyuncusu beklentisi, çok doğru kararlar değildi. Sarı-lacivertlileri Emre öncesi ve sonrası diye değerlendirmek gerekir. Emre öncesi ve sonrası; geceyle gündüz kadar, sarı-lacivertlilerin saha içindeki görüntüsünde, teknik, taktik, mental olarak farklılığı var.
Emre, F.Bahçe adına bir oyuncudan daha fazlası, saha içi ve saha dışında.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.