Şimdi daha şanslı!
İyi futbol oynamak için öncelikle mücadele ettirecek, rakibe ezici baskı yaptıracak fizik güce, iyi pas attıracak yeteneğe sahip olmak gerekir. Kazanmak için ise elbette bu özellikler yetmez. Oyun içinde çeşitli taktik değişiklikleri yapmak, kanatlardan çizgiye kadar inmek (Ekrem'in Eskişehirspor sol kanadını zıpkın gibi delip, Nihat'ın golüyle sonuçlanan dalışı gibi) gerekir. Beşiktaş, kadrosu ve sistemiyle rakibe ağır baskı kuran, savunmayı en iyi yapan takım. Orta saha&savunma bütünlüğünü bozmadan, (alkollü yaşamıyla formdan düşüp, sakatlanan Ferrari en az bir ay yok) rakibin pas trafiğine olanak tanımıyor. Ancak savaşçı elemanlara sahip olmasına karşın, orta sahada pas trafiğini düzenleyecek oyuncusu yok. Tello, sürekliliği olmadığı gibi yetersiz. En verimli olacak Yusuf, ya fizik güç yetersizliğinden ya da genelde sol çizgide oynatıldığından gerekli etkinliği sağlayamıyor.
Beceriksiz hücumcular
Tabata, gerektiği yerde bencillik yapmayarak, elverişli durumdaki arkadaşına pas veriyor. Gol atma, attırma becerisi yüksek. Ancak, Mustafa Denizli'nin gözüne bir türlü giremedi ve antrenmanda ağır sakatlanarak sezonu kapattı. Denizli'nin gözünde ve gönlünde başlarda "en büyük umut" olan Nihat Kahveci, kendini de çok üzen "hayal kırıklığı" yla kahrolurken, son haftalarında kulübeden çıkamaz oldu. Eskişehirspor'a attığı gol, şansız günlerin bitim müjdesi olacakken o da sakatlandı, bir ay yok. En deneyimli hocaya, en iyi kaleci ve savunmaya sahip, en çok koşan, en disiplinli, sistemli ve tempolu oynayan Beşiktaş, beceriksiz hücumcuları (Bobo hariç) yüzünden hak ettiği liderliğe hep uzak durdu. Sezonun en iyi futbolunu sunduğu Eskişehirspor maçındaki galibiyetle koltuğa dev bir adım attı. Şimdi çok daha şanslı. Bu şans, Bursaspor'un Belediyespor'a, Galatasaray'ın Fenerbahçe'ye yenilmesiyle katmerli oldu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.