Hadi canım siz de!
Bu öyle bir maç ki ilk 45 dakikada futboldan eser yok.
Durgun, haybeye koşuşturma, kimin neden ve niçin koştuğu belli olmayan bir kargaşa.
Teraziye koyup tartsak desen G.Birliği on gram ileri tartar o kadar. Trabzonspor'dan ise ses yok seda yok.
Diyeceksiniz ki vardı da mı satmadı?
Hayır sermaye bu işte. Tabii Trabzonspor adına söylüyorum. Ya G.Birliği?
Hiç olmazsa elde ne varsa enerjisi ve mücadele azmi ile ortaya koymaya çalıştılar.
Bir topa üç kişi koşarken Trabzonspor ceza sahasında ise 4 kişi olarak çoğu zaman çoğalırken seyrek te olsa bordo-mavililerin ataklarında ceza sahasına yollanan toplar son adamı geçince dokunacak kimsenin olmayışından top ya taça çıktı ya da auta gitti.
Castillo oynamalı
Sizin anlayacağınız yine forvet yalnızları, yanlışları oynuyor.
Geçen hafta da aynı uyarıları yapmıştım.
Ne duyan var ne ses veren.
Bu maçta da Trabzonspor'un ne hedefi ne de amacı olmadığı ortada.
Castillo ikinci yarı oyuna girdikten sonra bordo-mavili takım biraz hareketlendi.
Şahsi gayret ve taşıdığı toplarla rakip G.Birliği savunmasını sallamaya başladı.
Bence bu oyuncunun bundan böyle ilk onbirde değerlendirilmesi yerinde olur.
Tek sıkıntı son anda topları kullanmadaki verimsizliği. Bunun için de biraz çalışılması, üzerinde durulması gerekiyor.
Gençler'e yazık olurdu
Maçın genelinde Gençlerbirliği'nin harcadığı 3-4 pozisyon elbette gözümüzden kaçmadı.
Trabzonspor'da Onur başarılı idi, Abdülkadir iyi başladı sonra haliyle yoruldu ne yapsın bu delikanlı?
Kamil Ahmet ise her maç üzerine koyarak yürüyor, aferin ona.
Sonuç olarak Trabzonspor, Ankara'dan Gençler'in elinden yakayı iyi kurtardı.
Zaten penaltıyı da atsa idi, futbol adına Gençler'e yazık olurdu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.